Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/807 E. 2019/698 K. 18.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2018/807 Esas
KARAR NO: 2019/698

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 13/09/2018
KARAR TARİHİ: 18/07/2019
YAZIM TARİHİ: 18/07/2019

DAVA: Davacı vekili mahkememize ibraz ettiği dava dilekçesi ile müvekkili şirketin Orta Avrupa’dan Orta Asya’ya uzanan bir coğrafyada 36 ülkede serbest piyasa ekonomisinin gelişmesi ve kalkınmanın desteklenmesi amacıyla faaliyet gösteren, 1991 yılında uluslararası anlaşmayla kurulmuş köklü bir finans kuruluşu olduğunu, müvekkili şirketin Türk ekonomisinin gelişmesine katkıda bulunmak amacıyla 2009 yılında Türkiye Cumhuriyeti ile bir anlaşma imzalayarak ülkemizde faaliyet göstermeye başladığını, destek olduğu projeler arasında …Projesi, … Projesi, …Anadolu’da kurulan rüzgar ve güneş santralleri gibi ülkemizin kalkınması için önem arz eden dev projeler bulunduğunu, müvekkili şirketin darbe girişimine ve sonrasında yaşanan siyasi ve ekonomik gelişmelere rağmen Türkiye’ye yatırım yapmaya devam ettiğini, bu doğrultuda evcil hayvan yemi üretiminde faaliyet gösteren İstanbul’da kurulu … A.Ş şirketine kredi temin ettiğini, müvekkili şirket ile …arasındaki kredi sözleşmesi 07/11/2012 tarihinde imzalandığını, sözleşme 21/03/2016 tarihinde tadil edilerek yeniden yazıldığını, sonrasında 27/04/2016 tarihinde ve 28/07/2016 tarihinde son kez tadil edildiğini, dava dışı …’in kredi borcuna atfen itiraz konu takibin borçluları davalılar … ve … müvekkili şirket lehine bağımsız garanti taahüdünde bulunduğunu, taahhüt 21/03/2016 tarihinde imzalandığını, sonrasında 02/08/2016 tarihinde teyit ve tadil edilen garanti taahhütnamesi ile verildiğini, taahütname uyarınca grantörler, müvekkil kuruluş’un alacaklısı olduğunu ve halen muaccel olup …’in temerrüdüne yol açmış olan anapara ve faizin 2.087.010 TL üst sınırına kadarki kısmını müvekkili şirkete derhal ödeyeceklerini, aslı borçlu sıfatıyla şartsız, koşulsuz ve gayrıkabilirücu olarak müştereken ve müteselsilen garanti ettiğini, dava dışı …kredi sözleşmesinden doğan borçlarını kararlaştırılan ödeme takvimi uyarınca 2013 yılından başlayarak faiziyle birlikte geri ödeyeceğini, …’in 2016 yılında ödeme güçlüğüne düşmesi üzerine, ödeme kolaylığı sağlamak amacıyla borcun yapılandırıldığını, 01/06/2018 tarihi itibariyle ödenmemiş toplam borcun (kredi ödemesi ve faizler dahil olmak üzere ) 6.191.745,17 TL’ye ulaştığını, dava dışı …’in uzun süredir ödeme güçlüğü içinde bulunması ve muaccel borçlarına dair makul bir ödeme planı sunmaması üzerine müvekkili kuruluş 08/06/2018 tarihinde kredi sözleşmesi madde 7.02 uyarınca muacceliyet hakkını kullandığını, …’e ihtar ettiğini, bunun sonucunda …’in borcunun 10.553.724,80 TL’ye ulaştığını, …e gönderilen ihtarnameye cevaben 18/06/2018 tarihli e-postasıyla borcu ikrar ettiğini, öte yandan da Tropikalin avukatlarının cevabi ihtarname göndererek borca itiraz ettiklerini, müvekkili kuruluş tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası marifetiyle ilamsız icra takibi başlatıldığını, borca haksız şekilde itiraz edildiğini ve kötü niyetle takibin durdurulduğunu, iş bu itirazın iptali nedeniyle müvekkili kuruluşun yabancılık teminatı ödemekle yükümlü olmadığını, 5718 sayılı Milletler Arası özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun madde 48 uyarınca, davacıyı karşılıklılık esasına göre yabancılık teminatından muaf tuttuğunu tüm bu nedenlerle davalı grantörlere ait menkul ve gayrimenkul mallar ile davalı grantörlerin üçüncü kişilerde bulunan mal ve alacaklarının takip tutarı olan 2.087,010 TL üzerinden ihtiyaten haczine, davalı grantörlerin haksiz itirazının iptaline, alacağın %40’ından aşağı olmama üzeer icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.

CEVAP: Müvekkiller aleyhine açılan davanın davacısı …’ın adresinin “…, …olduğunu, davacı yabancı uyruklu olduğunu, 5718 Sayılı MÖHUK gereğince davacıya teminat yatırması için süre verilmesi zorunlu olduğunu, davacı taraf uluslararası sözleşmelerle kurulan bir kuruluş olduğunu öne sürerek teminat yükümlülüğünden kurtulmaya çalışsa da Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalarla kurulan uluslararası kuruluşlar da yabancı tüzel kişi olduğunu, bu nedenle bu kuruluşlar da teminat göstermek zorunda olduğunu, somut uyuşmazlıkta da dava değerinin 2.087.010 TL olması, davacının ülkemizde hiçbir malvarlığının bulunmaması, iki farklı davalı taraf olması ve müvekkillerin zarara uğraması, dava sonucunda müvekkiller lehine hükmedilecek vekalet ücreti ve oluşacak harç tutarlarının güvence altına alınması için davacının mahkemece belirlenecek yeterli tutarda teminat yatırmasına karar verilmesi gerektiğini, davanın, İstanbul… İcra Müdürlüğü’nün…E. Sayılı dosyasına müvekkiller adına yapılan itirazın iptali talepli olarak açıldığını, söz konusu icra takibinde yer alan takip talebi incelendiğinde, borcun sebebi olarak yalnızca … ve …’a gönderilen 27 Haziran 2018 tarihli ihtarnamenin gösterildiğini, dava dosyası incelendiğinde dava dilekçesi ve ek belgelerle takip talebinde yer almayan muhtelif tarihlerdeki birtakım belgelere atıf yapıldığı görüldüğünü, müvekkillerinin Türk Vatandaşı olduğunu, ana dillerinin Türkçe olduğunu, müvekkillerinin, yabancı dilde düzenlenen dava dilekçesinin ekinde sunulan ve teknik detaylar içeren sözleşmeleri ve atıf yapılan önceki tarihli sözleşmeleri anlamaları mümkün olmadığını, müvekkilleri sözleşmeyi davacı şirketin …’de imzaladığını, yeminli tercüman sözleşme imzalanma sürecinde hazır edilmediğini, müvekkillerinin imzalanma anında hükümlerini ve detaylarını bilmediklerini, dava dilekçesi ekinde yer verilen beyan incelendiğinde, ana dili Türkçe olan müvekkiller …’a ve …’a İngilizce dilinde garantörlük beyanı olduğu iddia edilen birtakım beyanların el yazılarıyla 21 Mart 2016 ve 02 Ağustos 2016 tarihlerinde yazdırıldığını, davacı kendisini uluslararası ve devletler üstü bir kurum gibi lanse etmeye çalışmışsa da, ülkemizde faaliyet gösteren diğer tüm bankaların uymak zorunda olduğu mevzuata uygun şekilde faaliyet göstermek zorunda olduğunu, kredi alan …şirketi, her biri 1 TL değerinde toplamda 8.600.200 TL sermayeye sahip bir şirket olduğunu, müvekkilleri de söz konusu hisselerin pay sahibi olduğnuu, dava dışı şirket halen özsermayesini korumakta olduğunu, söz konusu hisseler herhangi bir takyidata dahi muhatap olmadığını, dava dışı şirketin hisse değerinde herhangi bir azalma bulunmadığını, davacının alacaklı olduğunu ileri sürdüğünü 2.087.010 TL karşılığında dava dışı şirketin 8.600.200 TL tutarındaki hissesi rehin edilmiş olduğunu, rehin edilen tutar davacının alacaklı olduğunu, iddia ettiği tutardan kat be kat fazladır ve muaccel olması halinde tüm borcu karşılar nitelikte olduğunu, bu nedenle davacı tarafından öncelikle rehine müracaat edilmeden müvekkillere karşı icra takibi başlatılması isabetsiz olduğunu, davanın bu nedenle de reddini istemiştir.

DELİLER VE GEREKÇE: Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Yargılamanın devamı sırasında, tarafların son celsedeki beyanında sulh olduklarını, sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına ilişkin hüküm kurulmasını talep ettiği, tarafların karşılıklı olarak yargılama gideri ile ilgili herhangi bir talebinin olmadığı, davacı vekilinin ihtiyati haciz nedeni ile yatırmış olduğu teminatın iadesi istemiş olduğu, davalı vekilinin ihtiyati haczin uygulandığı icra dosyasında teminatın ihtiyati haczi isteyen tarafa iadesine muvafakat ettiğini belirtmiştir.
Sulh HMK’nın 313 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Sulhun etkisi ise 315.maddesinde düzenlenmiş olup buna göre sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse sulh sözleşmesine göre, sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir denilmektedir. Taraflar sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair karar tesisini talep ettiklerinden aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda izah edilen sebep ve gerekçelere göre;
1-Tarafların sulh olması nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına,
2-Taraf vekillerinin beyanı nedeniyle yargılama gideri ve vekalet ücreti konusunda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
3-Yargılama giderlerinin yapan taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın ilgilisine iadesine ,
5-Bu dava sebebiyle 44,40 TL karar ve ilam harcı alınması gerektiğinden peşin alınan 25.205,87 TL den mahsubu ile fazla alınan 25.161,47 TL nin davacıya iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır