Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/727 E. 2019/639 K. 01.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2018/727 Esas
KARAR NO: 2019/639

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 09/08/2018
KARAR TARİHİ: 01/07/2019

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının Kanada vatandaşı olduğu, …’de yaşadığı, işleri dolayısı ile Türkiye’ye gelme zorunluluğunun bulunduğu, Türkiye’de kullandığı otomobile yabancı taşıt karnesi ve Türk plakası tescili alabilmek için, … ve … Kurumuna ibraz edilmek üzere, davalı … Bankası … Şubesi’nden 800 TL meblağlı bir teminat mektubu aldığı, davalı banka şubesinde TR … IBAN numarasına sahip vadeli USD hesabı açtığı, bu hesaba para yatırdığı, söz konusu teminat mektubunun komisyonlarının davalı banka tarafından belli bir süre bu hesaptan çekildiği, davacının teminat mektubuna konu otomobili 25.07.2018 tarihinde gümrüğe teslim ederek teminat mektubu aslını iade aldığı ve mektubun aslını davalı bankaya ibraz ettiği, mektup bedeli ile vadeli USD hesabındaki parayı almak istediği, davalı bankanın teminat mektubu kaydına ulaşamadığı gerekçesi ile 800 TL teminat mektubu bedelini iade etmekten imtina ettiği, ayrıca USD hesabının uzun süre işlem görmemesi sebebiyle …’ye devredildiğini söylediği, hesapta bulunan 5.040,02 USD’yi davacıya ödemediği, davalı bankanın söz konusu tasarruflarının hukuka aykırı olduğu, teminat mektubu ilişkisinin hukukumuzda garanti sözleşmesi olarak kabul edildiği, teminat mektubunun bankaya iadesi ile birlikte banka rizikosunun ortadan kalkmış olacağından bankada tutulan bedelin müşteriye iadesinin gerektiği, davalı bankanın bu iadeyi yapmadığı iddia edilmiş ve bu 800 TL’lik bedelin bankadan tahsilini ve davalı bankanın TR … IBAN numarasına sahip vadeli USD hesabında bulunan 5.040,02 USD’ yi de davacıya vermediği, hesabın uzun süre hareket görmemesi sebebi ile hesaptaki paranın 16.06.2016 tarihinde zamanaşımı nedeniyle …’ ye devredildiğini söylediği, oysa söz konusu hesabın çekilen teminat mektubu komisyonları nedeniyle sürekli hareket görmesi gereken bir hesap olduğu, 2005 yılına kadar teminat mektubu komisyonlarının bu hesaptan çekildiği, 2005 yılından sonra hesapta para bulunuyor olmasına rağmen çekilmediği, sebebinin şubeye sorulduğu, bankanın manuel sistemden otomatik sisteme geçtiği ve bu geçiş sırasında komisyon çekimi yapılan hesabın güncellenmediği cevabı verildiği, buna göne hesabın hareket görmemesinin tamamen davalı banka kusuruna dayandığı, davacıdan kaynaklanmadığı, mevduatın …’ ye devri için hesap sahibine usulüne uygun olarak iadeli taahhütlü mektup ile bildirim yapılması ve kanunda belirtili vasıtalar ile ilan edilmesi gerektiği, davacıya böyle bir bildirim yapılmadığı, bu konuda Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 2013/11472 E. 2014/1040 K. Sayılı Kararları bulunduğu, bu nedenle mevduat hesabındaki paranın davacıya iadesi gerektiği iddia edilmiş ve 800,00 TL teminat mektubu bedelinin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, hukuka aykırı bir biçimde TMSF’ye devredilen paranın davacıya ait hesapta bulunan 5.040,02 USD’nin fiili ödeme günündeki TL karşılığı üzerinden yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesi talep edilmiştir.

SAVUNMA VE KARŞI TALEP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Bankacılık Kanunu’nun 62.maddesinin 1.fıkrasına ve Mevduat ve Katılım Fonunun Kabulüne, Çekilmesine ve Zamanaşımına Uğrayan Mevduat Katılım Fonu, Emanet ve Alacaklara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 8.maddesine göre “Bankalara nezdindeki her türlü mevduatın, katılım fonu emanet ve alacakların; hak sahibinin en son talebi, işlemi veya herhangi bir şekilde yazılı bir talimatı tarihinde başlayarak on yıl içinde aranmazlar ise zamanaşımına uğrayacağının” belirtildiği, hesap hareketlerinde görüleceği üzere dava konusu hesapta en son 28.12.2005 tarihinde işlem yapıldığı, mevzuatta her türlü hesap ibaresinin bulunduğu, zamanaşımı hükümlerine göre mevduat türünün önem arz etmediği, vadeli mevduatın da zamanaşımı hükümlerine tabi olduğu, aranmamış mevduat ibaresinden ise davalı bankaya başvuruda bulunularak akıbeti sorulmayan, hak sahibi veya temsilcisi tarafından herhangi bir işleme tabi tutulmayan mevduatın anlaşılması gerektiği, davacının iddia ettiği gibi … no.lu hesap ile 800,00 TL bloke hesabının ayrı ayrı hesaplar olmadığı, davalı banka tarafından davacı adına … ve …kurumuna karşı bulunulan taahhüt kapsamında ortaya çıkabilecek risklere istinaden dava konusu 5001 no.lu hesaba bloke konulduğu, 5001 no.lu hesap dışında ayrıca bloke konulan başka bir hesabın bulunmadığı, davacı adına davalının bulunduğu taahhüt kapsamında teminat alınıp alınmama veya alınan teminatın devam ettirilip ettirilmeme takdirinin davalı bankaya ait olduğu, bunun taahhüdün geçerliliğine etki etmediği, bu teminat ilişkisinin davacı ile davalı banka arasında olduğu, davalı bankanın riskin üstlenilebilir olduğunun değerlendirdiği durumlarda blokenin tek taraflı irade ile kaldırılabileceği, haciz rehin ve bloke konulması sebebi ile hak sahibinin işlem yapma imkanının bulunmadığı mevduat için, zamanaşımının blokenin kaldırılması ile başlayacağı düşünülse dahi, dava konusu olayda;… no.lu hesap üzerindeki blokenin kaldırılması ile davacı tarafından 28.12,2005 tarihinde para çekme işleminin gerçekleştirilebildiği, bu para çekim işlemi ile blokenin kaldırıldığının davacı tarafından da öğrenildiği, bu tarihten sonra teminat mektubuna ilişkin herhangi bir komisyon tahsil edilmemesinin de blokenin kaldırıldığını gösterdiği, 2005 yılından sonra hesaptan komisyon alınmadığının da davacı tarafından kabul edildiği, dolayısı ile komisyon nedeni ile devamlı işlem görmesi gereken hesap olduğuna dair iddianın yasal dayanağının olmadığı, mevduatın zaman aşımına uğramasının mevduat sahibi veya temsilcisi tarafından hesabın aranmaması olduğu, davalı banka tarafından tek yanlı olarak yapılan işlemlerin herhangi bir etkisinin olmadığı, dava konusu 5001 no.lu hesaba ilişkin olarak davacının ad, soyadı ve doğum yılı bilgileri dışında kimlik ve adres tespitine ilişkin herhangi bir bilginin yer almadığı, davacıya ait kayıtlı geçerli bir adresin bulunamaması, T.C. vatandaşı olmayan davacının adresine adres kayıt sisteminden de ulaşılabilirle imkanının bulunmaması nedeniyle adres tespitinin yapılamadığı, bu sebeple ihbarname gönderilemediği, davalı bankadaki bilinen adrese, adres kayıt sistemindeki kayıtlı adrese veya kimlik paylaşımı sistemindeki kayıtlı adrese ihbarname gönderilmemesi halinde yapılması gerekenlere ilişkin yönetmelikte herhangi bir düzenleme bulunmadığı, ancak zamanaşımına uğrayacak mevduatın, davalı bankanın internet sitesinde liste halinde yayımlanması zorunluluğunun göz önünde bulundurulduğunda bunun ilanen tebligat niteliğinde olduğu, dava konusu … no.lu hesabının zamanaşımına uğrayan mevduat, emanet ve alacaklara ilişkin listede 01.02.2016 tarihinden itibaren üç ay müddetle internet sitesinde ilan edildiği ve bu hususun 10.02.2016 ve 13.02.2016 tarihli posta ve sabah gazetelerinde verilen ilan ile 2 gün süreyle kamuoyuna duyurulduğu, söz konusu mevduatın …’ ye devir işleminin usule yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, bu nedenlerle davanın reddini, dava masraf ve vekalet ücreti giderlerinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep edilmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE :
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Dava; Davacının Türkiye’de kullandığı otomobile yabancı taşıt karnesi ve Türk plakası tescili alabilmek için, …ve … Kurumuna ibraz edilmek üzere, davalı…Bankası … Şubesi’nden 800 TL meblağlı bir teminat mektubu alması, davalı banka şubesinde TR … IBAN numarasına sahip vadeli USD hesap açması, otomobili 25.07.2018 tarihinde gümrüğe teslim ederek teminat mektubu aslını iade aldığı ve mektubun aslını davalı bankaya ibraz edip vadeli USD hesabındaki paranın davalı bankanın teminat mektubu kaydına ulaşamadığı gerekçesi ile 800 TL teminat mektubu bedelini iade edilmemesi, USD hesabının uzun süre işlem görmemesi sebebiyle …’ye devredildiğin için davacıya ödenmeyen 800,00 TL teminat mektubu bedelinin iadesi ve 5.040,02 USD vadeli hesap tutarının fiili ödeme günündeki TL karşılığı üzerinden yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili talepli davadır.
Deliller; Dosya münderecatı, bilirkişi incelemesi
Mahkememiz dosyası arasına alınan bilgi, belgeler üzerinden bilirkişi incelemesi yapılmış, 19/04/2019 tarihli bilirkişi raporunda; Davalı banka tarafından 26.12.2001 tarihinde açıldığı beyan edilen davacı …’nin mudisi bulunduğu 5001 no.lu USD vadeli mevduat hesabının 28.03.2005 tarihinden itibaren hesap Özetinin dosyaya sunulabildiği, işbu hesaba 08.10.2015 tarihine kadar 3’er aylık vadeler halinde faiz tahakkuk ettirildiği, 29.06.2005 tarihinde 244,00 USD’ nin ve 28.12.2005 tarihinde 245,00 USD’ nin davacının vadesiz 5002 no.lu hesabına aktarılarak TL’ye çevrildiği ve 5003 no.lu TRY Hesabına alındığı ve bu tutarlar ile teminat mektubu komisyonlarının ödendiği, vadesiz USD ve vadesiz TRY hesaplarının 16.05.2013 tarihinde sıfır bakiye sebebiyle kapatıldığı, dava konusu 5001 no.lu hesaptaki 5.040,02 USD bakiyenin ise 16.06.2016 tarihinde zamanaşımı nedeniyle …’ ye devredildiği tespit edilmiştir.
Dosya kapsamındaki hesap ekstrelerinde, davacının 800,00 TL Teminat Mektubu bedelinin davacı bankada bulunduğu iddialarına yönelik olarak, 5001 no.lu USD hesabındaki TMSF’ ye devredilen 5.040,02 USD bakiye dışında, 800,00 TL tutarının bulunduğu herhangi bir hesaba rastlanmamıştır. Davalı bankanın cevap dilekçesindeki savunmasına uygun olarak “davacının iddia ettiği gibi 5001 no’lu hesap ile 800,00 TL bloke hesabının ayrı ayrı hesaplar olmadığı” tespit edilmiştir.
Bankalar, teminat mektupları ile asıl sözleşmenin alacaklısı olan muhataba, borçlu konumunda olan lehdarın edimini hiç veya gereği yerine getirmediği takdirde ortaya çıkabilecek zararları karşılamayı taahhüt etmektedirler. Yargıtay’ın 1967 ve 1969 tarihli İçtihadı Birleştirme kararlarından sonra teminat mektuplarının hukuki niteliğinin garanti sözleşmesi olduğu ağırlıklı olarak kabul edilmiştir. Borçlunun alacaklıya karşı üzerine aldığı bir edimi yerine getirmemesi halinde, belirli bir miktar parayı alacaklının ilk talebinde ona derhal ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğine dair banka tarafından verilen mektuba banka teminat mektubu denir. Banka teminat mektubu sözleşmesi lehdarın talebi üzerine garanti veren ile muhatap arasında yapılmakta ve bu sözleşme ile garanti veren muhataba karşı tek taraflı bir borç altına girmektedir. Gayrinakdi krediler banka yönünden sorumluluk kredileridir. Bu tür krediler, banka müşterilerine ne nakit ne de mal şeklinde kredi verir; sadece müşteri adına bir taahhüt altına girer ve bir garanti yüklenir, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun (Kanun) “krediler” başlıklı 48 inci maddesinde; “Bankalarca verilen nakdî krediler ile teminat mektupları, kontrgarantiler, kefaletler, aval, ciro, kabul gibi gayrinakdî krediler ve bu niteliği haiz taahhütler, satın alman tahvil ve benzeri sermaye piyasası araçları, tevdiatta bulunmak suretiyle ya da herhangi bir şekil ve surette verilen ödünçler, varlıkların vadeli satışından doğan alacaklar, vadesi geçmiş nakdî krediler, tahakkuk etmekle birlikte tahsil edilmemiş faizler, gayrinakdî kredilerin nakde tahvil olan bedelleri, ters repo işlemlerinden alacaklar, vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri ile benzeri diğer sözleşmeler nedeniyle üstlenilen riskler, ortaklık payları ve Kurulca kredi olarak kabul edilen işlemler izlendikleri hesaba bakılmaksızın bu Kanun uygulamasında kredi sayılır. “Bankalarca Kredilerin ve Diğer Alacakların Niteliklerinin Belirlenmesi ve Bunlar İçin Ayrılacak Karşılıklara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik”in (Karşılıklar Yönetmeliği) 7 nci maddesinde Genel Karşılık’a ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. Yönetmeliğin 7/4 maddesinde gayrinakdi krediler arasında teminat mektupları da sayılmıştır.
Teminat mektubu verilmesi durumunda bankalardan bir nakit çıkışı olmamakta, ancak riskin doğması halinde muhataba mektup tutarının ödenmesi söz konusu olmaktadır. Bu nedenle bankalar düzenledikleri teminat mektubu karşılığında müşterilerden faiz yerine yaptıkları hizmet karşılığında komisyon alırlar. Banka teminat mektuplarının bunu veren bankanın itibarı ile çok sıkı biçimde bağlı bulunduğu da kuşkusuzdur. Bu mektupla taahhüt edilen bedelin muhatap tarafından talebi halinde ödenmemesi banka için onarılması güç ve itimadı sarsıcı sonuç doğuracağı, hatta olayın tekrar edip durması halinde bankayı kaçınılmaz mali zorluklara düşüreceği aşikârdır.
Teminat mektubu lehtarının ya da muhatabının bilinememesi, aradan uzun yılların geçmesi sonucu mektubun tazmin talebi ihtimalinin çok düşük olduğu hallerde dahi hukuki
açıdan risk çıkışı yapılamayacaktır. Bankacılık uygulamasında; risk çıkışı yapılabilmesi için muhatabın bankayı tarihi, sayısı ve miktarı belli teminat mektubu yükümlülüğünden kurtardığını, ibra ettiğini bildirmesi gereklidir. Teminat mektubunun akıbetini sormak veya mektubun iadesini istemek için muhataba ulaşılamaması mektubun geçerliliğini veya sona ermesini etkilemeyecektir. Buna karşılık vadesiz teminat mektuplarında 20-30 yıl geçmiş olması, muhatabın tazmin talebinde bulunmamış olması, muhatabı veya lehtarın bulunamaması gibi gerçeklerle bankaların bir iç işlem olarak teminat mektubunu iptal etmesi hukuken geçersiz olacaktır.
Tüm bu açıklamalar ışığında davalı bankanın “teminat mektubuna konu olan taşıtın yurtdışı edilmediği sürece” garantörlüğünün devam ettiği ve davacıya ait riski taşıdığı göz önüne alındığında, davalı … Bankası’nın, davacı …’ ye ait kayıtlarının tetkikinde, herhangi bir belgeye rastlamamış olmasının bankacılık teamüllerine uygun olmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Mevduata ilişkin zamanaşımı konusunda hesabın …’ye devredildiği tarihteki 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 62.nci maddesinin birinci fıkrasına ve 01.11.2006 tarih 26333 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Mevduat ve Katılım Fonunun Kabulüne, Çekilmesine ve Zamanaşımına Uğrayan Mevduat, Katılım Fonu, Emanet ve Alacaklara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin” 8 inci maddesine göre, bankalar nezdindeki her türlü mevduat, katılım fonu emanet ve alacaklar; hak sahibinin en son talebi, işlemi veya herhangi bir şekilde yazılı bir talimatı tarihinden başlayarak on yıl içinde aranmazlar ise zamanaşımına uğrar.
Görüldüğü üzere Yönetmeliğin 8. maddesinde, zamanaşımına uğrayan mevduata ilişkin yapılması gereken işlemler ayrıntılı olarak düzenlenmektedir. Bu hüküm çerçevesinde banka, bir takvim yılı içinde zamanaşımına uğrayan ve tutarı 50 Türk Lirası ve üzerindeki tutarda her türlü mevduatın hak sahipleri tarafından aranmaması durumunda Fona devredileceği hususunda, izleyen takvim yılının Ocak ayının sonuna kadar iadeli taahhütlü mektupla hak sahiplerini uyarmak zorundadır.
Tüm bu yasal mevzuat göz önüne alındığında; mevduatın 10 yıl boyunca hak sahibi tarafından aranmamasının, mevduatın zamanaşımına uğraması için yeterli olmadığı, ayrıca davalı bankanın gerekli usuli işlemleri yaptığını kanıtlaması gerektiği, davalı bankanın zamanaşımına uğrayan mevduata ilişkin yönetmelikte öngörülen yükümlülükleri yerine getirmemesi durumunda, mevduatı TMSF’ye devretmiş olsa dahi davacı mevduat sahibine karşı sorumluluktan kurtulamayacağı, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 62.nci maddesinin birinci fıkrasına ve 01.11.2006 tarih 26333 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Mevduat ve Katılım Fonunun Kabulüne, Çekilmesine ve Zamanaşımına Uğrayan Mevduat, Katılım Fonu, Emanet ve Alacaklara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin” zamanaşımına uğrayan mevduatın fona devir edilmesi için sıkı şekil koşullarını düzenlediği; bu şekil şartlarından, davacının, davalı banka tarafından iadeli taahhütlü mektupla uyarılması koşulunun yerine getirilmediği; davacının, davalı bankadan tahsil istemine konu alacağın (5.040,02 USD’ nin TL karşılığı üzerinden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) istenebilir bulunduğu;800,00 TL’lik ayrı bir hesabın olmadığı belirlenmiş olduğundan davanın kısmen kabulü ile 800,00 TL teminat mektubu bedelinin iadesi talebinin reddine, 5.040,02 USD davacıya 08/03/2019 tarihinde iade edildiğinden bu miktar yönünden karar verilmesine yer olmadığına, 5.040,02 USD ‘nin davacının hesaba yatırıldığı 08/03/2019 tarihindeki TL karşılığı üzerinden yasal faizinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

HÜKÜM :
1-800,00 TL teminat mektubu bedelinin iadesi talebinin reddine,
2-5.040,02 USD davacıya 08/03/2019 tarihinde iade edildiğinden bu miktar yönünden karar verilmesine yer olmadığına,
3-5.040,02 USD ‘nin davacının hesaba yatırıldığı 08/03/2019 tarihindeki TL karşılığı üzerinden yasal faizinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Alınması gerekli 96,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 465,54 TL’den mahsubu ile artan 369,14 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul üzerinden hesaplanan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 3.175,21 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden red üzerinden hesaplanan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 800,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
7-Davacı tarafından yapılan (41,10 TL ilk masrafı+ 155,00 TL posta masrafı+ 600,00 TL bilirkişi ücreti =)796,10 TL yargılama giderinin red ve kabul oranına ( %99,97 kabul ) nazaran 795,86 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı tarafça yatırılan mahsuptan kalan 41,10 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafça yatırılan gider avansından geriye kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır