Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/705 E. 2019/17 K. 11.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/705 Esas
KARAR NO : 2019/17

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/08/2018
KARAR TARİHİ : 11/01/2019

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı/borçlu şirket ve davacı/alacaklı şirket arasında ticari bir ilişki mevcut olduğunu, davalı/borçlu şirketin talebi İle, davalı/borçlu şirketin kullanmakta olduğu evin iç dekorasyonunun yapım işinin müvekkil şirkete yaptırılacağı taahhüdü ile mezkur evin tüm fizibilite çalışması, ölçü alınması, maket yapılması, numune çıkarılması gibi işleri müvekkil şirkete yaptırıldığını, akabinde davalı/borçlu şirket tarafından, müvekkil şirketçe evin iç dekorasyonuna ilişkin yapılan tüm raporlar, ölçüler, maketler, numuneler teslim alınıp, haksız ve kötü niyetli olarak başka bîr şirkete verilmiş ve müvekkil şirketin yapmış olduğu projenin aynısı üzerinden evin dekorasyonu işbu şirkete yaptırıldığını, müvekkil şirketçe evin iç dekorasyonu konusunda, parke ve mermer birleşimi için maket kapı numunesi yapıldığını, alçıpancılarca ölçü alındığını, duvar kaplaması için kaplama numunesi özel olarak 2 kez preste basıldığını, cilalanıp bitirildiğini, tüm evin projesi çizildiğini, evde 2 defa ölçü alındığını, evden kaplamc numunesi alınıp imalata verildiğini, raylı koridor kapısı, gömme ray sistemi için alçıpancılarla çalışıldığını, kolon kaplaması İçin oval maket numunesi yapıldığını ve yapılan işlere ilişkin projeler ölçüleri ile birlikte davalı/borçlu şirkete teslim edildiğini, müvekkil şirketçe, yapmış olduğu tüm işlemler bedeli olarak davalı/borçluya fatura kesildiğini, kesilen işbu 11.850,00-TL tutarındaki fatura bedeli davalı şirketçe ısrarla ödenmeyince, davalı/borçlu şirket aleyhine … 22. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış ancak davalı/borçlu şirketin haksız ve kötü niyetli olarak borca ve tüm fer’ilerine itiraz etmesi neticesi işbu icra takibi durdurduğunu, davanın kabulü ile itirazın iptaline, takibin devamına takibe haksız ve kötü niyetli itirazı nedeniyle %100’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket merkezinin … olduğunu, davacı tarafın …1. İcra Müdürlüğünde başlattığı takibe itiraz üzerine … 22. İcra Müdürlüğünce yeni bir takip başlatıldığını, görevli mahkemenin İstanbul (Çağlayan) Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu yetki yönünden itirazlarının bulunduğunu davanın yetki yönünden reddi gerektiğini, esas yönden ise davacı şirket ile davalı şirket alacak-borç ilişkisini doğuran icap ve kabulü oluşmuş her hangi bir teklif, sözleşme ve dolayısı ile iddia edildiği şekilde ticari ilişki bulunmadığı, sözleşmeye konu işlerin yapıldığı belirtilen dairenin davalı şirket ile ilgisi ve ilişkisi olmadığı, dairenin davalı şirket sahibi …’ın anne ve babasının … İnşaattan satın aldığı bir daire olduğu, … İnşaattan alınan dairenin satıcı şirket tarafından tüm dekorasyonu ve mimari işleri satıcının yükümlülüğünde olmak üzere dava dışı kişilerce satın alındığını bu nedenle davanın reddine ve haksız ve kötü niyetli açılan dava nedeni ile davacının % 20 oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini savunmuştur.
… 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 02/01/2018 tarih, 2017/1185 E., 2018/1 K. Sayılı ilamı ile; İstanbul Nb. Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğu belirtilerek yetkisizlik kararı verilerek dosya mahkememize tevzi edilmiştir.
Uyuşmazlık, taraflar arasında yapıldığı iddia olunan … Center’dan satın alınan dairenin iç dekorasyon ve projesine ilişkin yapılan işlerden dolayı alacağın tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ancak ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, Asliye Hukuk Mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar,
6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4 maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, Asliye Ticaret Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için asliye hukuk mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin esasının görülmesi gerekir.
Somut olayda; davacı vekili, davalı borçlu şirketin talebiyle davalı şirketin kullanmakta olduğu evin iç dekorasyonun yapım işini müvekkili şirkete yaptırılacağı taahhüdü ile mezkur evin tüm fizibilite çalışması, ölçü alınması, maket yapılması, numune çıkartılması gibi işlerin davacı şirkete yaptırıldığını, davacı şirket tarafından evin iç dekorasyonuna ilişkin yapılan tüm raporlar, ölçüler, maketler, numuneler teslim alınıp haksız ve kötü niyetli olarak başka bir şirkete verildiği, davacı şirketin yapmış olduğu projenin aynısı üzerinden evin dekorasyonu dava dışı şirket tarafından yaptırıldığı iddia olunarak davacı şirket tarafından yapıldığı iddia olunan tüm işlemlerin bedeli talep edilmiştir. Alacağın konusunu oluşturan davacı şirket tarafından yapıldığı iddia olunan dekorasyon ve projeye ait işlemlere ilişkin dairenin davalı şirket sahibinin anne ve babası olan … ve … adına kayıtlı olduğu ve taşınmazın mesken niteliğinde olduğu görülmüştür. İddia olunduğu gibi taraflar arasında yapılmış bir sözleşme olsa dahi, bu işin davalı şirketin ticari işletmesi ile ilgili olmadığı ve davalı şirket yönünden ticari iş olarak nitelendirilemeyeceği anlaşılmıştır. Bu sebeple uyuşmazlığın kanunda zikredilen ticari davalardan olmadığı gibi davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması zorunludur. Bu itibarla davalı şirketin ticari işletmesini ilgilendiren bir işlem mevcut bulunmadığı yani her iki tarafın ticari işletmesiyle alakalı bir uyuşmazlık söz konusu olmadığından uyuşmazlığı çözmekle görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan mahkememizin görevsizliğine karar verilmiş, aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-HMK 6100 Sayılı 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığından davanın USULDEN REDDİNE
2-İstanbul Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu tespitine,
3-6100 sayılı HMK nın 20. Maddesi uyarınca görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde davacı tarafın müracatı halinde dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
4-6100 sayılı HMK nın 20. Maddesi uyarınca görevsizlik kararı kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içerisinde davacı tarafın müracat etmemesi halinde davanın açılmamış sayılacağına,
5-Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır