Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/676 E. 2019/967 K. 21.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2018/676 Esas
KARAR NO : 2019/967
DAVA : Yöneticinin Azline İlişkin
DAVA TARİHİ : 25/07/2018
KARAR TARİHİ : 21/11/2019

DAVA : Davacı mahkememize ibraz etmiş olduğu, dava dilekçesi ile ; … San ve Dış tic Ltd Şti. Nin bir tekstil şirketi olduğunu, kurulduğu günden bu yana … ve … markalarının Türkiye deki fason işlerini yapan … San Ve Tic AŞ nin alt fasonculuğunu yaptığını, şirketin müvekkilinin babası … tarafından ilk olarak şahıs şirketi olarak faaliyete başladığını, zamanla şirketi büyüttüğünü ve limited şirketi boyutuna kadar taşıdığını, 1996 yılında babasının o zamanki şirket muhasebecisi şimdiki mali müşaviri tarafından kandırılarak emekli edildiğini ve şirketin başına davalı abisi … in getirildiğini,şirketin ilk ortaklarının müvekkili … , annesi … ve abisi … in olduğunu, müvekkilinin … in yanında işçi olarak küçük yaşlardan bu yana aktif olarak çalıştığını, müvekkilinin davalının abisi olması nedeniyle sesini çıkarmadığını, hiçbir zaman kötü niyet düşünmediğini, 2013 yılında Bayrampaşa … Mahallesinde bir arsa alındığını ve bu arsaya 5 katlı bir apartman yapıldığını, tüm masrafların şirket tarafından ödendiğini, müvekkilinin evler tamamlandıktan sonra tapunun abisinin kendi adına yaptırdığını öğrendiğini ve bu durumu kendisine sorduğunda 2 dairenin müvekkiline vereceğinin beyan ettiğini, ancak daha sonrasında söylemlerini değiştirip evin kendisinin hakkı olduğunu ve müvekkiline devretmeyeceğini söylemesi neticesinde yıllardır kandırıldığını anlamaya başladığını, abisi … e şüpheyle bakmaya başladığını, 2015 yılında şirket müdürlüğü süresi sona eren davalı abisine direnen müvekkilinin imza yetkisi vermek istemediğini, haklarının yendiğini düşünen müvekkilinin müştereken veya münferiden imza yetkisi verebileceğini, süreç devam ederken müvekkilinin mali müşavirle görüştüğünü, bundan sonra kar dağılımlarının zamanında yapılacağını, kendisinin hakkının yenmeyeceğini ve Bayrampaşa daki 2 dairenin müvekkiline verileceğini taahhüt etmesi ve babasının yönlendirmesiyle 5 yıllığına … e imza yetkisi vermeyi kabul ettiğini ve imza yetkisi verildikten sonra tapu devrini isteyen müvekkilinin oyalandığı ve verilmeyeceğinin söylendiğini, müvekkilinin şirketten bilgi almak istemiş ve şirkete ihtarname gönderdiğini, ihtarnameye cevap olarak da başta süre istendiğini daha sonra da talebin kabul edilmediğinin bildirildiğini, hukukilikten uzak, gerekçesiz, soyut iddialar sebebiyle müvekkili adına 21/01/2018 tarihinde yeni bir ihtarname gönderildiğini , TTK 614 ve TTK 411 maddeleri uyarınca şirket ortağının bilgi alma ve inceleme hakkının engellenmesine ilişkin genel kurulun toplantıya çağrılmasının talep edildiğini, şirket vekilince gönderilen ihtarname ile 30/06/2018 tarihinde genel kurul toplantısının yapılmasına karar verildiğinin bildirildiğini, iyi niyet ve sabırla bilgi alma ve inceleme yapmak üzere genel kurulu bekleyen müvekkilinin genel kurulda müdürü ibrası, kar dağıtımının ertelenmesi, şirket ortağının rekabet yasağı gibi maddeleri görmesi üzerine tüm maddelere muhalefet şerhi koyduğunu ve genel kurulun iptali davası açtığını, genel kurulda bilgi ve belgelerin incelenmesine ilişkin Temmuz ayında şirket evraklarının incelenmesine oybirliği ile karar verildiğini, şirket mali müşaviri ile müvekkilinin temsilcisi görüştüğünde ise incelemenin Ağustos a sarkabileceğinin bildirildiğini, maksadın zaman kazanma olduğunun anlaşıldığını belirterek yaptığı kısıtlı incelemede davalının şirket hesaplarından kendi hesabına 682.970,82 TL aktardığını, yine … in şirket hesaplarından kasa hesabına 698.000TL aktardığını ve bu tutarların ne için kullanıldığının belli olmadığını, 2017 yılı Şubat ayında alınan kararla Davalı … tarafından tek taraflı tek imzalı karar ile huzur hakkı ücretinin 7.500 TL den 15.000TL ye çıkartıldığının tespit edildiğini, davalının şirket hesabından 2018 yılı haziran ayında 90.000 TL yi kendi şahsi hesabına aktardığını, Şirket adına yapılan tahsilatlarda tahsilat genel tebliği hükümlerine uyulmamak suretiyle usulsüz işlemler yapıldığını, oluşturulan giderler ve gerçeğe aykırı olarak şirkete sokulduğu tespit edilen 6.102.520,66 TL faturanın şirketin genel karlılığının düşürdüğünü, şirket ortağı müvekkilinin hissesine karşılık olarak 2.746.134,29 TL kar kaybı olduğunun rapor edildiğini belirterek uzman raporunda sunulan haklı nedenler ile dava sonuna kadar şirkete gelecek zararların engellenmesi ve şirketin devamlılığı için tedbiren şirketin münferiden veya müştereken imza ile yönetilmesine, mahkemece uygun görülmesi halinde kayyum atanmasına ve şirket müdürünün azline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde ; şirketin kuruluşunda müvekkilinin özverisi çabası sayesinde olduğunu, karşı tarafın iddia etmiş olduğu oyun ile şirket kuruluşu yapılmadığını, müvekkilinin 1998 tarihinde kendi adına Sultangazi ilçesinde bulunan arsyaı alıp bina inşa ettiğini ve şirket merkezi olarak kullanılmaya başlanıldığını, 2003 tarihinde mevcut şirket bunasının yanında bulunan imara kapalı arsayı satın alarak mevcut bina ile tapusunu bileştirererek imara açıp mevcut şirketin binasına ilave inşaatını yaptırmış ve makul bir kira üzerinden şirkete kiraladığını, davacının belirttiği gibi gibi %45 hissenin tamamı annesinin hissesi olmadığını, davacının askerliğini bitirdikten sonra başka bir işi olmadığı için bu şirkette çalışmasına karar verildiğini, %10 annesinin hissesi %35 de müvekkilinin sahip olduğu hissalerden ilave edirelerek %45 olarak 2005 Aralık sonunda hisse devri yapıldığını, davacının buna karşılık müvekkiline ödeme yapmadığını, davacının mevcut şirket ortak edilmesinin nedeninin davacıyı özendirerek işi öğretmek ve tıpkı babalarının da yaptığı gibi beraber çalışarak müvekkilinin emekliliği geldikten sbonra işin idaresini ona bırakmak olduğunu, davacının personel önlüğü giydirilip bantlarda çalıtırılmadığını, aksine kendisine oda tesis edildiğini, üretim ile ilgili verilen surumlulukları yerine getirmekte yetersiz kaldığını, davacının ilk dönemlerde asgari ücret aldığını, fakat evli olduğu dönemlerde asgari ücret değil müvekkili gibi aynı oranda hakkı huzur ücreti adı altında her ay ödeme aldığını, ayrıca müvekkilinin kira gelirlerinden davalının tüm kredi kartı harcamaları ve şahsi giderlerinin tamamı müvekkili tarafından karşılandığını, davacınında müvekkili gibi aynı binanın 4 numaralı dairesinde 5 yıldan bu yana kira ödemeden oturduğunu, müvekkilinin kira gelirleri ve şirketteki payına düşen gelir ve hakkı huzur ücretinden yaptığı tasarruflarla Bayrampaşa’da 159 metrekare arsa alarak oturduğu binayı yaptırdığını, tarafların ortak olduğu şirketin önemli markaların fason işlerini yaptığını, bu markaların herhangi bir atölyeye iş vermediklerini belirli periyotlarla işçilerin sigortalı olarak çalıştırılıp çalıştıralmıdığını, kullanılan malzemelerin kalitesini, işyerinin mali disiplinini, muhasebe sistemini, mal varlığını yöneticilerin bilgi ve becerisini denetime tabi tuttutlarını, müvekkilinin sahibi bulunduğu binalar şirkete deviredildikten sonra davacının tavırlarında çalışanlara karşı ve müvekkiline karşı olumsuz değişiklikler olduğunu, davacının ileri sürdüğü 2015 yılında imza yetsinin verilmemesi ve mali müvşavir … ‘ın Bayrampaşa’daki 2 dairenin tapusunu verceği sözünün tamamen gerçek dışı olduğunu, davacının bilgi edinme ve denetleme haklarını engellediğine ve itibarsızlaştırıldığına dair ileri sürdüğü hususların gerçek dışı olduğuna, davacının belirttiği müvekkilinin aylık 80.000,00TL harcaması olup şirketten sadece 15.000,00TL hakkı huzur ücreti aldığı, ve geri kalan rakamın kasadan karşılandığı iddiası ve davacının yaşamını ikame ettirebilmek için müvekkili ile karar alınarak her ay ödeme yapılacağı konusu kesinlikle yalan ve asılsız suçlamalar olduğunu, dava dilekçesinde ve ekinde sunulan raporda şirketin karlılık oranının düştüğünü, 2012 yılına nazaran bir düşüş olduğunu, bunun sebeplerinden birisinin o tarihten sonra dövizin nispeten sabit kalarak asgari ücretin sürekli artaması ve buna bağlı olarak işçilik maliyetlerinin arttığını, fason ücretleri dövizdeki yıllık artışa göre belirlendiğini, dikin ücretleri çok az artarken işçilik ücretler kat kat fazla arttığı için karlılık oranının düştüğünü, davacının özellikle şirkette yarattığı huzursuzluk üvekkiline ve çalışlara uyguladığı baskı ve hakeretler, üretimi durdurmaya yönelik tavır ve eylemleri de karlılığın düşük olmasının sebepleri olarak haksız ve yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLER VE GEREKÇE : Dava şirketi zarara uğrattığı gerekçesi ile şirket müdürünün azline ilişkindir.
Ticari defter ve kayıtlar, 2018 yılı Haziran ayına ait … hesap ekstresi, tanık beyanları, bilirkişi raporu, tapu kaydı,tanık beyanları, nüfus kaydı.
Davanın devamı sırasında davalı vekilince mahkememize ibraz edilen 04/10/2019 havale tarihli dilekçesi ile; müvekkili davalının (…) vefat ettiğini, bu durumda şirketteki hisselerinin mirasçılara intikal işlemi yapıldıktan sonra yeni müdür seçileceğinden davanın konusunun kalmadığı belirtilmiştir.
Alınan nüfus kaydı örneğinde …’in 12/09/2019 tarihinde vefat ettiği görülmüştür.
21/11/2019 tarihli duruşmada davacı vekilince yargılama giderinin karşı tarafa yükletilmesi ve vekalet ücreti taleplerinin olduğunu beyan etmiştir.
İlke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanır (28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı İ.B.K). Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir nedenle dava konusunun ortadan kalkması halinde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır.
Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun yada Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Bu durumda, mahkemenin, bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmetmesi gerekmektedir.
Yapılan bu açıklamalar ışığında mahkememiz dava dosyasında uyuşmazlığın; şirketi zarara uğrattığı gerekçesi ile davalı şirket müdürünün azline ilişkin olduğu, yargılama sırasında kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davada, azli istenilen müdür olan davalının vefatının, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığının açık olması nedeniyle dava konusuz kaldığından, davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Konusuz kalan dava konusu ihtilaf hakkında karar verilmesine yer olmadığına sair hususların gerekçeli kararda belirtilmesine,
2-Davanın konusuz kalması sebebi ile vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan 3.200,00TL bilirkişi ücreti, 267,40TL tebligat ve yargılama gideri, olmak üzere 3.467,40TL’nin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 167,75TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
6-Alınması gereken 44,40-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90-TL nin düşümü ile eksik kalan 8,50TL bakiye ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 21/11/2019

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır