Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/66 E. 2019/576 K. 12.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/66 Esas
KARAR NO : 2019/576
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 23/12/2016
KARAR TARİHİ : 12/06/2019

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, 9.9.2015 tarihnide, Erzurum, … ilçesi … Mahallesi istikametinden … istikametine seyir halinde iken meydana gelen tek taraflı trafik kazası sonucu vefat ettiğini, geriye mirasçı olarak eşi … ile çocukları …, … ve …’in kaldığını, kaza nedeni ile … Cumhuriyet Bassavcılığının … Sor Numaralı dosyası ile Adli Soruşturma yapıldığını, aracın … Ye 20.3.2015 başlangıç tarihli poliçe ile Karayolları Motorlu Araçlar ZMSS poliçesi kapsamında sigortalı olduğunu, davalı şirkete yaptıkları tazminat talebine ilişkin başvurunun red edildiğini ve taraflarına tazminat ödenmediğini, bu olayda davacı … eşi, diğer davacıların babaları olan …’ in ölümü ile onun desteğinden yoksun kaldıklarını belirterek, sonuç olarak; davanın kabulü ile fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak şartıyla ; davacı … için 1.000,00-TL maddi tazminat(destekten yoksun kalma) ile davacı … İçin 7.500,00-TL , … için 7.500,00- TL, … İçin 7.500- TL ve … için 7.500-TL şer tazminat olmak üzere ceman 30.000 TL Ferdi Kaza Sigortası teminatı nedeniyle tazminatın olay tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımızın saklı tutulmasına, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; …’nin tüm branşlardaki ruhsatlarının Hazine Müsteşarlığınca iptal edildiğini ve yönetiminin …’na devredildiğini, müvekkili şirketin işbu durumu nedeniyle iş bu dava tarihi itibarıyla Türkiye genelindeki tüm acente ve bölge müdürlüklerinin kapatıldığını, başkaca bir şubesinin ya da acentesinin olmadığını, şirket merkezinin İstanbul’da olduğunu, davacı vekilinin iddiasının bu nedenle hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, KTK. md. 110 uyarınca yetkili mahkemelerin kaza yerinin bağlı olduğu Tortum Mahkemeleri veya davalı müvekkili şirketinin merkezinin bulunduğu yer olan İstanbul Mahkemeleri’ olduğunu, bu nedenle “yetkisizlik itirazında” bulunduklarını ve yetkili mahkeme olarak İstanbul Mahkemeleri’ni seçtiklerini, kusur oranına ilişkin geçerli rapor sunulmadığından, kazanın ne şekilde meydana geldiğinin anlaşılamadığını, açılan bir ceza davası var ise soruşturma ya da kovuşturma safhasında, savcılık ya da ceza mahkemesi tarafından belirlenen kusur oranı hukuk mahkemesi için bağlayıcı olmadığını, mahkemece kusur durumuna ilişkin rapor alınması gerektiğini belirterek Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2010/7339 E. – 2011/3978 K. sayılı ilamından bahsetmiş, kusur tespiti sonrasında … plakalı araç sürücüsüne (Müteveffaya) kusur atfedilmesi halinde; kendi kusuru sonucu vefat eden sigortalı araç sürücüsünün mirasçısı olan davacının tazminat talebi trafik sigortası teminat kapsamı dışında olduğunu, hiç kimse kendi kusurundan faydalanamayacağı gibi; destekten yoksunluk zararının, yansıma yolu ile gerçekleşen bir dolaylı zarar olması sebebiyle, destek tazminatı talebinde bulunanlar da yansıma yolu ile desteklerinin kusurundan faydalanamazlar. Zira yansıma yolu ile zarar görmüş olan destek tazminatı isteyenlerin, kendilerine destek sağlayan kişinin sahip olduğu haktan fazlasına sahip olabilmelerinin de hukuken mümkün olmadığını, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ve kaza tarihi itibariyle somut olaya uygulanacak olan 14.05.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Tebliğ ile değişik Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarından bahsetmek sureti ile, sigortalının kusuruna denk gelen tazminat taleplerinin poliçe teminat kapsamı dışında bırakıldığının açık bir şekilde ifade edildiğini belirterek, Karayolları Trafik Kanununun 90. Maddesinin “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklinde değiştirildiğini, aynı kanunun 4. maddesi ile de Karayolları Trafik Kanununun 92. maddesinin birinci fıkrasına; Hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri, İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri, bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” hükümlerinin eklendiğini bu nedenle destek, şahsın kusuruna denk gelen destek tazminatı talebi, diğer anlatımla sürücü zararları trafik sigortası teminatı dışında bırakıldığını, mahkemece tazminat hesabı yapılmasına karar verildiği takdirde; tazminat hesabının uzman bilirkişilerce hesaplanması gerektiğini, müteveffanın müterafik kusurunun olup olmadığının araştırılması, kusuru var ise tazminattan indirim yapılmasının gerektiğini, davacıların desteğinden yoksun kaldıkları müteveffa …’in, yargılamaya konu trafik kazasında gerekli önlemleri aldığı (emniyet kemeri takıp takmadığı vb.) davacılar tarafından ispat edilememiş olduğunu, mahkemece müterafik kusurun varlığı sebebiyle Yargıtay içtihatları gereğince indirim yapılması gerektiğini belirterek, haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasını savunmuştur.
İş bu dosya … Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/11/2017 tarih, … Esas, … karar sayılı yetkisizlik kararına istinaden mahkememize gönderilmiştir.
Uyuşmazlık; trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Tarafların mali ve sosyal durumları araştırılmış, trafik, sigorta kayıtları, nüfus kayıt örneği ve soruşturma dosyasının uyaba taralı evrakları celp edilmiş, kusur oranı ile tazminat miktarının tespiti için yerel bilirkişilerden rapor alınmıştır.
Davacıların desteği …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle davalı … şirketi nezdinde ZMMS sigorta poliçesi ile sigortalandığı görülmüştür.
Davalı … şirketine yazılan müzekkere cevabında … plakalı aracın karışmış olduğu kaza ile ilgili hasar dosyası açıldığı ancak davacılara herhangi bir ödeme yapılmadığı bildirilmiştir.
Tazminat hesabı yönünden hesap bilirkişisi …’tan alınan raporda özetle; tek taraflı olarak meydana geldiği anlaşılan kazada davacılar murisi …’ in %l00 kusurlu olduğu hususunda bir uyuşmazlık bulunmadığını, hesaplama ve değerlendirmenin buna göre yapılacağını, davacı eş …’ in nihai ve gerçek zararının 83.333,05 TL olduğunu, temerrüt başlangıç tarihinin 04.01.2016 tarihi ve işleyecek faizin yasal faiz olduğunu, her ne kadar davacı çocuklar için destekten yoksun kaldıkları iddiası ile maddi tazminat talep edilmiş ise de kaza tarihi İtibarı ile davacı çocuklardan … 50 yaşında evli, … 42 yaşında evli ve … 36 yaşında evli birer yetişkin olup, müteveffa babalarının desteğine muhtaç olmaları bir yana davacı çocukların, müteveffa babalarına destek olmaları hayatın olağan akışına uygun olduğundan davacı çocuklar yönünden ZMSS (Trafik) poliçesi kapsamında maddi zarar hesabı yapılmasının mümkün görülmediğini, davacılar taralından Ferdi Kaza sigortası kapsamında maddi tazminat talep edilmekte ise de; … plakalı araca ait Ferdi Kaza Koltuk Sigortası poliçesi düzenlenmiş poliçenin dosyada mevcut olmadığı ve … plakalı aracın hususi otomobil olması hasebiyle Ferdi Kaza Koltuk sigorta poliçesi düzenlenmesinin mümkün görülmediği ve buna göre, anılan poliçe türünden davacıların maddi tazminat talep edebilmelerinin mümkün görülmediği hususları rapor edilmiştir.
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu ıslah dilekçesi ile bilirkişi raporu doğrultusunda davacı … lehine talep edilen destekten yoksun kalma tazimatını 83.333.05 TL’ye çıkartmış eksim harcı tamamlamıştır.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde 09/09/2015 günü meydana gelen trafik kazasında, davacının eşi müteveffa sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı otomobili ile seyir halindeyken yolun virajlı olduğu ve aracın hızının azaltmadığından dolayı direksiyon hakimiyetini kaybederek aracı stabilize alana kaptırması sonucu yolun sağında bulunan dik yamaçtan devrilerek uçuruma yuvarlanması sonucu kazanın meydana geldiği, kazanın oluşumunda davacı eş müteveffa sürücünün tamamen kusurlu olduğu, kazayı etki eden başka faktörün bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacılar vekili her ne kadar davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatı ile değil destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtıklarını, ölüm nedeni ile doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki mütevefanın kusurunun davacılara yansıtılamayacağını iddia etmiş ise de Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01/11/2017 tarih 2017/17-1315 Esas 2017/1239 Karar sayılı ilamında; ” …Bir motorlu aracın işletilmesinin bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde araç işleteninin bu zarardan sorumlu olacağı düzenlendiğine göre, ilke olarak sürücünün (desteğin) ölümünden işletenin sorumlu olduğu, dolayısıyla davacıların işletenden talepte bulunma haklarının bulunduğu kabul edilmelidir. Yansıma yoluyla zarar görmüş olan destek tazminatı isteyenlerin, kendisine destek sağlayan kişinin sahip olduğu haktan fazlasına sahip olmaları mümkün değildir. Nitekim BK’nun 44/I. maddesi, hiç kimse kendi kusurundan yararlanamaz ilkesine dayanmaktadır. Zararın artmasına veya doğmasına sebep olan kişi sonuçlarına da kendisi katlanmalıdır. Diğer bir deyişle, nasıl ki desteğin ölümü sebebiyle meydana gelen zararın yansıma yoluyla destek görenleri etkilediği kabul ediliyorsa, desteğin kusurlu davranışlarının da aynı şekilde destek görenlere yansıyacağının kabul edilmesi gerekir. Zira zarara uğramamak için gerekli özeni göstermeyen veya hatta zararın meydana gelmesini isteyen kimse, bu hareket tarzının sonuçlarına katlanmalı ve bu davranışının zararın meydana gelmesinde oynadığı role, etkisine ve derecesine göre zararı kısmen veya tamamen üzerine almalıdır. Çünkü kendi kusuruyla sebebiyet verdiği ya da artmasına neden olduğu zararın ödettirilmesini istemek Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenen doğruluk ve dürüstlük kurallarına aykırı olacaktır. O halde somut olayda objektif iyi niyet kurallarına (TMK m.2) göre davacıların murisinin %70 kusuruyla meydana gelen kaza sonucu ölümü nedeni ile davacıların talep ettikleri destekten yoksunluk tazminatından işletenin sorumlu olmadığı kabul edilmelidir. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında destekten yoksun kalma tazminatının yansıma zararı olması nedeniyle desteğin kusurunun davacılara karşı ileri sürülemeyeceği ve bozma kararının yerinde olduğu görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş kurul çoğunluğu tarafından benimsenmediği ” vurgulanmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurul kararında da belirtildiği üzere; yansıma yolu ile zarar görmüş olan destek tazminatı isteyenlerin, kendisine destek sağlayan kişinin sahip olduğu haktan fazlasına sahip olmasının mümkün olmadığı, zararın artmasına veya doğmasına sebep olan kişi, sonuçlarına da kendisinin katlanması gerektiği, diğer bir deyişle nasıl ki desteğin ölümü sebebi ile meydana gelen zararın yansıma yolu ile destek görenleri etkilediği kabul ediliyorsa, desteğin kusurlu davranışlarının da aynı şekilde destek görenlere yansıyacağı kabul edilmesi gerektiği, bu itibarla davacıların desteği …’in tamamen asli kusuru ile meydana gelen trafik kazasında desteğin ölümü sebebi ile meydana gelen zarardan davalı … şirketinin sorumluluğu bulunmadığı, diğer yandan Ferdi Kaza Sigortası kapsamında maddi tazminat talep edilmekte ise de … plakalı araca ait düzenlenmiş Ferdi Kaza Koltuk Sigortası poliçesi mevcut olmadığı ve buna göre, düzenlenen poliçe türünden davacıların maddi tazminat talep edebilmelerinin mümkün görülmediğinden davanın reddine karar verilmiş aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE
2- Alınması gereken 44,40-TL red harcının peşin alınan 512,33-TL harçtan düşümü
ile arta kalan 467,93-TL ile 1.407,00 TL ıslah harcın toplamı olan 1.874,93 TL’nin karar kesinleştiğinde davacılara iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 11.816,60-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacılar tarafından yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır