Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/659 E. 2018/1425 K. 28.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/659 Esas
KARAR NO : 2018/1425

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/07/2018
KARAR TARİHİ : 28/12/2018

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket nezdindeki 4548,15.USD alacağını, sundukları temlik ve ibra sözleşmesi ile davalının, 32 ayda ödemek üzere borcu devir aldığını, davalı sözleşme gereği 5 taksit ödediğini, bakiyesini ödemeyerek sözleşme gereğini yerine getirmediğini ve borcu ödemediğini, bunun üzerine kendilerinin … 19. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 4548 USD. asıl ve 1948,96 faiz olmak üzere icra takibi başlattıklarını, bunun üzerine davalı vekilinin borca itiraz ettiğini ve ”Müvekkili Şirketin Takip alacaklısına hiçbir borcu yoktur” diyerek haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, sonuç olarak, davalının haksız itirazının İptali ile %20 inkar tazminatına ve mahkeme masrafı ve avukatlık ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkememizde görülen ve konusu iş bu davayla bire bir aynı olan mahkememizin 2016/64 E.. 2017/826 K. savılı dosyada Mahkemece ” … Dava dışı finans kurumu halen tasfiye halinde olup tasfiye sonuçlanıp kâr ve zarar durumu belirginleşmeden davacının alacak talep etmesi mümkün değildir. Tasfiye sonuçlanmamış ve dava tarihi itibariyle alacak muaccel hale gelmemiş bulunduğundan, davanın zamansız açıldığının kabul edilerek bu nedenle davalı şirket aleyhine açılan davanın reddine karar verildiğini dava dışı finans kurumu dosyamızda taraf değilse de, takibe dayanak yapılan belge alacağın temliki başlıklı (teorik olarak borcun nakline benzeyen) belge olduğunu belirterek, mahkememizin 2016 / 527 E.. 2018/75 K. sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiğini, yine mahkememizde görülen ve konusu iş bu davayla bire bir aynı olan 2016/1092 E, 2017/479 K. sayılı dosyada mahkemece; zamansız açılan davanın reddine karar verdiğini, dava konusu icra takip dayanağı sözleşme tümüyle değerlendirildiğinde; her ne kadar sözleşme başlığında ” Alacağın Temliki” dense de alacaklının değişmemesi, tam aksine borçlunun değişmesi nedeniyle alacağın temliki değil borcun naklinin ( yüklenilmesinin ) söz konusu olduğunun sabit olduğunu, alacağın devri ( temliki ) devredenle devralan arasında yapılan tasarruf işlemi niteliğinde bir sözleşme ile alacağın, devredenin mal varlığından devralanın mal varlığına geçirilmesi olduğunu, alacağın devri ile birlikte alacaklının değiştiğini ve alacağın devralana geçtiğini, alacağı devredenin borcun ifasını isteyemeyeceğini, bu hakkın yeni alacaklının olduğunu, borcun naklinde, borcun nakli sözleşmesinin yapılması ile bu sözleşmenin konusunu teşkil eden borcun, borcu devralana geçtiğini, borcun naklinde, borç varlığını sürdürmeye devam ederken, borcu devreden eski borçlunun borçlu olmaktan çıkıp yerine borcu devralan yeni borçlunun geçtiğini, dava konusu somut olayda, taraflar arasında imzalanan sözleşme değerlendirildiğinde, anılan sözleşmede sözleşmenin başlığı ” alacağın temliki müvekkili … Ltd. Şti. temlik alan, davacı taraf temlik eden olarak kabul edilmesine rağmen; alacaklının değişmemesi, tam aksine borçlunun değişmesi nedeniyle, alacağın temliki değil, borcun nakli (yüklenilmesi) işleminin söz konusu olduğunu, alacağın devrinde devralanın hem bir alacağı devralması ve hem de alacağı devreden ( temlik eden ) şahsa bir ödeme yaptığını kabul etme imkânın olmadığını, alacağın devrinin, borçlunun onayı olmaksızın gerçekleştirilebildiğini, ancak borcun naklinin yapılabilmesi için alacaklının kabul beyanı gerektiğini, borcu nakleden … A.Ş. nin tasfiye sürecinin devam ettiğini, tasfiye süreci devam etmekteyken davacı katılım hesabı sahibinin tasfiye sonucunu beklemeden icra takibi başlatması, dava açması vs. yollarla talepte bulunmasının yasal olarak mümkün olmadığını, davanın zamansız açılmış bir dava olduğunu, icra takibinin amerikan doları üzerinden açıldığını, 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi uyarınca; sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı halde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulandığını, davacı tarafın icra takibiyle talep ettiği % 8 faiz oranının yasal herhangi bir dayanağı ve karşılığının olmadığını, bu nedenle icra takibiyle talep edilen faiz oranını kabul etmediklerini, davacının sözleşmeye aykırı iş bu talebinin reddine karar verilmesini dava konusu icra takibinin taraflar arasında imzalanan sözleşmeye de aykırı olduğunu belirterek, sonuç olarak; haksız, mesnetsiz, yasal dayanaktan yoksun ve zamansız ikame olunan davanın reddine, davacı aleyhine % 20 ‘den aşağı olamamak üzere icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine, mahkeme masrafları ve ücret-i vekâletin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Uyuşmazlık; taraflar arasında düzenlenen 24/11/2010 tarihli alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesi uyarınca cari hesaptaki hakların davalı şirkete temlikine dayalı olarak bakiye alacağın tahsili için girişilen takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davaya dayanak yapılan … 19. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasında; davacı alacaklı … tarafından davalı borçlu … Ltd. Şti. aleyhine 4.548,00-USD asıl alacak, 1.948,96-USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 6.496,96-USD tutarında ilamsız genel haciz yolu ile takip başlatıldığı, davalı-borçlu tarafından süresi içinde itiraz edildiği ve davacı-alacaklı tarafça yasanın öngördüğü 1 yıllık süre içerisinde mahkememize “itirazın iptali” davası açıldığı anlaşılmaktadır.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; davacının, dava dışı … Kurumu A.Ş. ‘de kâr ve zarara katılım ortaklığı hesabı bulunduğu, ancak dava dışı …’ın faaliyet izninin kaldırılarak şirketin tasfiye sürecine girdiği, henüz tasfiyenin sona ermediği anlaşılmaktadır. Davacının ivazlı temlik yapabilmesi için öncelikle temlik konusu alacağının bulunması şart olduğu, bunun ise davacının doğrudan alacaklı olduğu dava dışı Tasfiye Halinde … Kurumu A.Ş.’nin tasfiye işlemleri sonucunda kâr-zarar durumu belirginleştikten sonra açığa çıkacağı ve varsa alacağın talep konusu yapılabileceği, ancak dava dışı Tasfiye Halinde … A.Ş. ‘nin henüz tasfiyesinin sonuçlanmadığı, kâr-zarar durumunun belirginleşmediği ve taraflar arasında mevcut ivazlı temlik sözleşmesine göre davacının henüz talepte bulunmasının mümkün olmadığı, alacağın muaccel hale gelmediği, davanın ve takibin erken açıldığı anlaşılmakla, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacının başlattığı icra takibinde kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından, davalının kötü niyet tazminatının reddine karar verilmiş, aşağıda belirtilen şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere,
1-Davanın REDDİNE
2-Davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine,
3-Alınması gereken 35,90-TL karar ilam harcının peşin alınan 399,83-TL den düşümü ile arta kalan 363,93-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ uyarınca hesap ve takdir olunan 2.180,00- TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine
6-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır