Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/649 E. 2018/978 K. 13.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/649
KARAR NO : 2018/978

DAVA : Hakem Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 23/03/2015
KARAR TARİHİ : 13/09/2018
YAZIM TARİHİ : 14/09/2018

DAVA : Davacı vekili İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkememize ibraz ettiği dava dilekçesi ile , müvekkili ile davalı arasında imzalanan 23/4/2010 tarihli gemi inşa sözleşmesi gereğince bu sözleşmeden dolayı taraflar arasında ihtilaf çıkması halinde ihtilafın tahkim yargılamasıyla çözüleceğinin sözleşmenin 18 maddesinde kararlaştırıldığını, tarafların geminin teslimi ödenecek ücretler ile cezai şartların belirlenmesi hususunda ihtilafa düştüklerini, bunun giderilmesi için tahkim yargı yoluna gidildiğini 27/02/2014 tarihli hakem kararı ile geminin geç teslim edildiğinden bahisle 3/01/2013 tarihine kadar dönem için cezai şart ödenmesi gerektiğini hükmedildiğini , bu hakem kararına karşı her iki tarafça hakem kararının iptali talebi ile yargı yoluna müracaat edildiğini, henüz kararın kesinleşmediğini, daha sonra ilk hakem yargılamasında değerlendirilmeyen ve eksik verildiği iddia edilen 03/01/2013 -19/07/2013 tarihleri arasındaki 197 günlük cezai şart talebi ile tekrar tahkime gidildiğini, 25/02/2015 tarihli hakem kararında hatalı olarak talebin kabulüne ve 197 günlük cezai şarta hükmedildiğine, bu kararın iptali gerektiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 18 maddesinde HUMK maddeleri uygulanacağının kararlaştırılmasına rağmen hakem heyetinin HMK hükümlerini uyguladığını, davaya konu hakem yargılamasının dayanak olarak gösterilen 27/02/2014 tarihli hakem kararının kesinleşmemesine rağmen bu husus bekletici mesele yapılmayarak , karar verildiğini bu nedenle de iptali gerektiğini, Borçlar Kanunu hükümleri değerlendirilmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu, işin esasına girilerek temerrütün oluşup oluşmadığının tartışılmasının gerektiğini belirterek 25/02/2015 tarihli hakem kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili ibraz ettiği cevap dilekçesi ile, yetkisizlik itirazında bulunmuş ayrıca hangi sebeplere binaen iptal davası açılabileceğinin HMK nın 439 maddesinde sıralandığını, davacının dayandığı iptal sebeplerinin 439. Maddede sayılmadığını, davacının HUMK’u uygulanması gerekirken HMK uygulanmasının itirazının tahkim yargılaması neticesininde tesis edilen karara etki etmeyeceğini, davacının bu iddiasının hakem heyetince değerlendirildiği, usul hükmü olması nedeniyle değişikliğin kendiliğinden yürürlüğe gireceği belirtilerek, HMK 448. maddesi gereğince HMK hükümlerinin uygulandığını, bir an için davacının iddiasının doğru kabul edilmesi halinde ise HUMK gereği iptal davası açılamayacağını , daha önceki hakem kararı ile ilgili açılan iptal davalarının bekletici mesele yapılmasının gerekmediğini, ilk tahkim yargılamasında verilen kararın ikinci tahkim yargılamasında tartışılamayacağını, 1 ve 2. Tahkim yargılamalarında derdestlik söz konusu olmadığını, tahkim yargılaması sonucu verilen kararın doğru olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, HMK 439 maddesine dayalı olarak açılan tahkim kararın iptali istemine ilişkindir.
Deliller , taraflar arasında imzalanan 23/04/2010 tarihli sözleşme, 27/02/2014 tarihli hakem kararı, 25/02/2015 tarihli hakem kararı.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda 29/12/2016 tarihli karar ile , iç tahkim yoluyla verilen hakem kararlarına karşı HUMK 516 ve devamı maddeleri gereğince, temyiz yoluna başvurulabileceği kabul edildiğinden , iptal davasının bu sebeple reddine karar verilmiş, kararda Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık tutulmuştur.
Davacı tarafça mahkememizce verilen karara karşı istinaf yoluna gidilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15 Hukuk Dairesi 05/4/2014 tarihli kararında, ” somut olayda tahkim sözleşmesi tarihine göre uygulanması gereken 1086 Sayılı HUMK ‘un 516.ve devamı maddelerinde de , 6100 Sayılı HMK ‘da olduğu gibi hakem kararlarının temyiz incelemesine tabi olacağı düzenlendiğinden yerel mahkeme dosyasının temyiz denetimine sunulmak üzere mahalline geri çevrilmesine karar vermek gerekmiştir” denilerek dosya mahkememize iade edilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı nedeniyle dosya Yargıtay’a gönderilmiş olup, Yargıtay 15 Hukuk Dairesinin 04/06/2018 tarih 2017/1505 esas 2018/2360 karar nolu ilamı ile mahkememiz kararı bozulmuştur.
Yargıtay bozma ilamında , “Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 23.04.2010 tarihli Gemi İnşa Sözleşmesi’nin 18. maddesinde düzenlenen tahkim şartı uyarınca verilmiş bulunan, 25.02.2015 tarihli Hakem Kurulu Kararının, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 439. maddesi uyarınca iptali davasına ilişkindir.
6100 sayılı HMK’da tahkim yargılamasında görevli mahkeme konusunda 410 ve 439. maddelerde düzenlemeler yer almakta iken 15.03.2018 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 7101 sayılı Kanun 57. maddesiyle HMK 410. madde, 60. maddesiyle de HMK 439. madde değiştirilmiştir. Ayrıca 53. madde ile 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu’nun 15. maddesinde yapılan değişiklik ve 54. madde ile bu
Kanun’a eklenen ek 1. madde ile de görevli mahkeme konusunda ihtiyari tahkim ve milletlerarası tahkim arasında paralellik sağlanmıştır. Kanun’un 55. maddesiyle de 5235 sayılı Kanun’un 5. maddesinde değişiklik yapılmış ve iptâl davaları Ticaret Mahkemesinin heyet halince göreceği davalar arasından çıkarılmıştır.
Yapılan değişiklikler sonucu HMK’daki son düzenlemelerde; tahkim yargılamasında, mahkeme tarafından yapılacağı belirtilen işlerde görevli ve yetkili mahkemenin, konusuna göre tahkim yeri Asliye Hukuk veya Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu, tahkim yeri belirlenmemiş ise görevli mahkemenin, konusuna göre Asliye Hukuk veya Asliye Ticaret Mahkemesi, yetkili mahkemenin ise davalının Türkiye’deki yerleşim yeri, oturduğu yer veya işyeri mahkemesi olduğu (HMK 410/1), hakem kararına karşı yalnızca iptâl davası açılabileceği, iptal davasının, tahkim yeri Bölge Adliye Mahkemesinde açılacağı, öncelikle ve ivedilikle görüleceği (HMK 439/1) belirtilmiştir.
4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu’ndaki son düzenleme ise hakem kararına karşı yalnızca iptâl davası açılabileceği, iptâl davasının, 3’üncü madde uyarınca yetkili asliye hukuk mahkemesinin bulunduğu yer yönünden yetkili Bölge Adliye mahkemesinde açılacağı, öncelikle ve ivedilikle görüleceği (15/1), bu Kanunda Asliye Hukuk Mahkemesine verilen görev ve yetkilerin, uyuşmazlığın konusuna göre Asliye Hukuk veya Asliye Ticaret mahkemesi tarafından kullanılacağı (ek 1) şeklindedir.
Yapılan değişiklikler ile 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu ve 6100 sayılı HMK’daki tahkim konusundaki görev kuralları benzer hale getirilmiştir.
Sözü edilen bu düzenlemeler mahkemelerin görevine ilişkindir. Görev düzenlemesi yapılan 7101 sayılı Kanun’da görev kuralına ilişkin yapılan değişikliklerin eldeki davalara uygulanıp uygulanmayacağı konusunda bir hükme yer verilmemiştir. Sonuç olarak uygulanması gereken geçiş hükmü bulunmamaktadır. Usul kuralları ve bu kapsamda yer alan görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, aksine düzenleme yoksa derhal uygulanacağından, yapılan görev kuralı değişikliklerinin kanunda istisna niteliğinde geçiş hükümlerine yer verilmediği için eldeki davalara da uygulanması gerekir.
Davanın 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce ya da Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçtiği tarihten önce açılıp açılmadığının da bir önemi bulunmamaktadır. Aynı şekilde sözleşme tarihi itibariyle hakem kararlarına karşı iptâl davası veya Temyiz yollarından hangisine gidilebileceği hususundaki görüş ayrılığı da, 13.04.2018 tarih ve 2016/2 Esas, 2018/4 Karar sayılı; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile giderilip sözleşme tarihine bakılmaksızın, iptâl davası olarak belirlenmiştir. 6100 sayılı HMK geçici 1/1. maddede bu kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümlerinin Kanun’un yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış davalarda uygulanmayacağı düzenlemesi, geçici 3/3. maddede ise, bu Kanun’da Bölge Adliye Mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanun’un bu Kanun’a aykırı olmayan hükümlerinin uygulanacağı düzenlemeleri bulunmakta ise de, bu maddeler 6100 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemelere ilişkin olup, 6100 sayılı Kanunda değişiklik yapan 7101 sayılı Kanun hükümlerini kapsadığından söz edilemez.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde hüküm verildikten sonra yapılan kanun değişikliği ile 6100 sayılı Kanun’un 439. maddesine göre açılmış olan Hakem Kurulu Kararının iptâl davasının Bölge Adliye Mahkemesinde görülmesi zorunlu hale gelmiş olmakla, mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerektiğinden hükmün, sair yönleri incelenmeksizin bozulması gerekmiştir.” denilmiştir.
Mahkememizce Yargıtay ilamına uyulmuştur. Yargıtaya bozma ilamı doğrultusunda, mahkememizin görevsizliği nedeni ile davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, Kararın kesinleşmesinden itibaren mahkememizden talepte bulunması halinde dosyanın görevli İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda izah edilen sebep ve gerekçelere göre;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine,
Kararın kesinleşmesinden itibaren mahkememizden talepte bulunması halinde dosyanın görevli İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
2-Harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda , kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 13/09/2018

Başkan … Üye … Üye … Katip …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır

¸