Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/639 E. 2019/211 K. 07.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/639 Esas
KARAR NO : 2019/211
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 17/01/2008
KARAR TARİHİ : 07/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA : Davacı vekili, müvekkili tarafından 09.06.2005 tarihli karar ile temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi devir alınan … A.Ş’nin yasal olarak tutulması gereken bir çok defter ve kayıtlarına ulaşılamadığını, vergi dairesi ve kamu bankalarına çok miktarda borçlarının bulunduğunu, 17.09.2003 tarihinden önceki genel kurul toplantılarının hiç yapılmadığını, eski denetim ve yönetim kurulu üyeleri olan davalıların şirket kaynaklarını, şirket ortaklarından …’e ve onun kontrolündeki şirketlere teminatsız olarak aktardığını, bu surette oluşan toplam 4.502.332,86 TL şirket alacağının halen tahsil edilmediğini ileri sürerek, şimdilik 7.000 TL’nin zararın meydana geldiği tarihten itibaren reeskont faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiş, 13.03.2008 tarihli ıslah dilekçesi ile davasını 4.502.332,86 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP : Davalılardan … ve … savunmada bulunmamış, diğer davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuştur. Mahkememizce yapılan yargılama sonunda , toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı …’in iflas ettiği ve davanın kayıt kabul davasına dönüştüğü, ikinci alacaklılar toplantısında söz konusu alacağın ihtilaflı alacak olarak masaya kaydına karar verildiği, davalıların davacı şirketin zararına sebebiyet verdikleri, özenli bir yönetici gibi hareket etmedikleri, davalılardan …’in diğer şirketlerine davacı şirketin kaynaklarını teminat almaksızın aktardıkları, toplam zararın 4.502.332,86 TL olduğu gerekçesiyle davalı müflis … yönünden tahsilde tekerrür oluşturmamak üzere davanın kabulü ile 4.502.332,36 TL’nin 15/06/2005 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi yürütülmek sureti ile iflas işlemlerinin yürütüldüğü … E. sayılı dosyasında müflis … iflas masasına davacı alacağı olarak kayıt ve kabulüne, diğer davalılar …, …, …, … ve … yönünden davanın kabulü ile tahsilde tekerrür oluşturmamak üzere anılan meblağın 15/06/2005 tarihinden itibaren avans faizi yürütülmek sureti ile bu davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı Müflis … İflas İdaresi vekili ile davalı … vekili temyiz etmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesinin 07/04/2016 tarih … esas … karar nolu ilamı ile mahkeme kararı bozulmuştur.
Yargıtay bozma ilamında ” Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı … vekili ile davalı Müflis … İflas İdaresi vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir. Ancak dava, davalı eski yöneticiler ve denetçi tarafından davacı şirketin zarara uğratıldığı iddiasına dayalı sorumluluk davasıdır.
Somut olayda, davacı vekilince davalıların yönetim ve denetim kurulu üyesi olarak görev yaptıkları süre içinde davacı şirketin zarara uğratıldığı iddia edilmiş, mümeyyiz davalı … vekili ise müvekkilinin davacı şirketin ortağı veya çalışanı olmadığını, denetim kurulunda görevlendirildiğinden haberinin bulunmadığını, denetime ilişkin her hangi bir rapor hazırlamadığını, davacı şirketten hiçbir ücret veya benzeri bir para almadığını, dolayısı ile müvekkilinin iddia edilen zarardan hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını savunmuştur.
Denetçi veya denetim kurulu üyelerinin dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 347. maddesi hükmünde, şirket genel kurulu tarafından en fazla 3 yıllığına seçileceği ve anılan maddenin son bendine göre de denetçinin aynı zamanda şirketin yönetim kurulu üyesi veya memuru olamayacağı düzenlenmiştir. Bunda amaç denetçinin şirketten bağımsız olarak hareket etmesini sağlamaktır. Denetçi ile şirket arasındaki ilişkinin niteliğinin ne olduğu konusunda kanunda her hangi bir açıklama olmadığı gibi doktrinde de bu hususta görüş birliği yoktur. Ancak doktrinde çoğunluk görüşü şirket ile denetçi arasındaki ilişkinin vekalet sözleşmesine benzer özel bir sözleşme olduğu yönündedir (Şirketler Hukuku, Prof. Dr. Sami Karahan 1. Baskı, s: 456 vd.).
Denetçinin görevleri 6762 sayılı TTK’nın 343 ve devamı maddelerinde ayrıntılı olarak düzenlenmiş olup, genel olarak denetçi, şirketin mali tabloları ile yönetim kurulunun yıllık faaliyetlerini inceleyip rapor hazırlamak ve gördüğü usulsüzlükleri genel kurula sunmakla görevlidir. Yaptığı görevin niteliği itibariyle şirket ve şirket yönetiminden bağımsız olarak çalışması gereken denetçinin genel kurul tarafından seçilmesi bir icap olup, denetçinin de bunu kabul etmesi halinde, şirket ile denetçi arasında bir akdi ilişki kurulmuş olur. Bu kabul açık veya zımni (denetim raporu hazırlanmak, buna ilişkin şirket kayıtları üzerinde inceleme yapmak gibi) olabilir. Denetim kurulu üyeliğini kabul eden denetçinin kanun veya anasözleşme ile yüklendiği görevlerini hiç veya gereği gibi yerine getirmemesinden dolayı şirketin zarara uğraması halinde sorumluluğu da anılan Yasa’nın 359. maddesinde düzenlenmiştir.
Somut olaya gelindiğinde mahkemece, mümeyyiz davalı … vekilinin, müvekkilinin denetçi seçildiğinden haberinin bulunmadığına ve bu görevi kabule ilişkin her hangi bir işlem yapmadığına yönelik savunması doğrultusunda bir araştırma yapılmadan, doğrudan mümeyyiz davalının sorumluluğuna hükmedilmiştir.Oysa mahkemece, mümeyyiz davalı …’ın denetçilik görevini kabul edip etmediğinin, bu göreve ilişkin her hangi bir işlem yapıp yapmadığının, buna yönelik şirketten bir ücret alıp almadığının araştırılarak, mümeyyiz davalının gerçekten şirket denetçisi olup olmadığının belirlenmesi suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu hususa ilişkin her hangi bir araştırma yapılmaksızın eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle davalı … yararına bozulması gerekmiştir.
Davalı Müflis … İflas İdaresi vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; İİK’nın 195. maddesi uyarınca iflasın açılması, müflisin tüm borçlarını muaccel kılar. İflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masrafları anaya zammolunur. Yine İİK’nın 196. maddesine göre, iflasın açılması ile birlikte iflas masasına giren alacaklarda faiz işlemeye devam eder. Ancak bu maddeye göre alacaklılara tahakkuk edecek faiz ödemeleri, 195. maddeye göre hesaplanan ana paralar ödendikten sonra bakiyesi üzerinden yapılır. Diğer bir deyişle iflas masasına yazılacak alacakların iflas tarihi itibariyle hesaplanıp, belirlenmesi gerekir. İflasın açılması ile ipotekle temin edilen alacaklar hariç, diğer alacaklar muaccel hale gelir ve iflasın açıldığı tarihe kadar işleyen faizler ve takip masrafları da asıl alacağa eklenerek masaya yazılır. Asıl alacağa faiz işlemeye devam ederse de, bu ancak tasfiye bakiyesi kalırsa ayrıca ödenir. Kayıt kabul davalarında tahsile değil, alacağın iflas masasına kaydına karar verilmesiyle yetinilir. Alacağın ödenmesi ancak tasfiye sonunda masa mevcudunun sıra cetveline uygun biçimde dağıtımı aşamasında gerçekleşir ve alacakların tam olarak ödenip ödenmeyeceği ancak bu aşamada anlaşılabilir.
Bu durum karşısında mahkemece, davalı Müflis … yönünden iflas tarihi itibariyle asıl alacak ve fer’ilerinin hesaplatılıp bu miktarın kayıt ve kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Yine kayıt kabul davaları, alacağın iflas masasına kaydı istemine ilişkin olup, belirli bir miktarın ödenmesine yönelik bulunmadığından, bu tür davalarda vekalet ücreti ve harcın maktu olarak belirlenmesi gerekir (Harçlar Kanunu Genel Tebliği’nin B/II. maddesi, Yargıtay 23. HD. 28.02.2012 gün ve 2012/495 E.-1481 K.).
Somut olayda da mahkemece maktu harç ve vekalet ücretinin tahsiline karar verilmesi gerekirken, vekalet ücreti ve harcın dava değeri üzerinden nispi olarak hesaplanıp tahsiline karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle de davalı Müflis … İflas İdaresi yararına bozulması gerekmiştir.” denilerek verilen karar davalı … ve davalı müflis … yararına bozulmuştur.
Mahkememizce yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ve dosyanın daha önce rapor veren … , … ve …’dan oluşan bilirkişi heyetine tevdi ile Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda ( Bozma … ve Müflis … İflas İdaresi yönünden yapılmış olup, müflis yönünden iflas kararı dosyada mevcut olup, iflasın açılma tarihinin 17/10/2007 olduğu görülmekle, takdiri mahkeme ait olmak Yargıtay bozma ilamı dikkate alınarak 15/06/2005 tarihinden iflasın açıldığı tarih olan 17/10/2007 tarihine kadar avans faizi hesabı yapılması, ayrıca … yönünden de bozma ilamında belirtilen hususlara dikkat edilerek ) ek rapor tanzim edilmesinin istenilmiştir.
Bilirkişi heyetince dosyaya sunulan 05/02/2019 tarihli ek rapor incelendiğinde, davalı …’ın 17/09/2003 tarihli genel kurul kararı ile denetçi olarak seçildiğini denetçi sıfatının kazanılmasının görevin zımnen veya açıkça kabulüne bağlı olduğunu ancak davalı …’ın genel kurul kararı dışında görevin kabulüne dair başkaca bir bilgi ve belgeye rastlanmadığı hususunun daha önceki kök raporda belirtildiğini, Mülga TTK 347.maddesine göre denetçinin aynı zamanda şirketin yönetim kurulu üyesi veya memuru olmayacağının düzenlendiğini, bundan amacın denetçinin şirketten bağımsız olarak hareket etmesinin sağlanması olduğunu, denetçinin genel kurul tarafından seçilmesinin bir icap olup denetçinin de bunu kabul etmesi halinde şirket ile denetçi arasında akdi ilişkinin kurulmuş olacağını, bu kabulün açık veya zımni olabileceğini somut olayda, davalı …’a denetçi ücretinin ödendiğine dair bir belgeye rastlanmadığı, davalı … tarafından düzenlenen ve imza edilen denetçi raporunun bulunmadığı tüm bu nedenlerle bu kişinin denetçi sıfatının oluşmadığı saptanmış ayrıca yargıtay bozma ilamı doğrultusunda müflis … yönünden zararın oluştuğu 15/06/2005 ila iflasın açıldığı 17/10/2007 arasında bilirkişilerce tespit edilen 4.502.332,36 TL lik zarara avans faiz hesabı yapılarak bu tarihler arasındaki işlemiş avans fazinin 2.898.021,82TL olduğu böylelikle asıl alacak ve işlemiş faiz toplamının 7.400.354,18 TL olduğu ek raporda belirtilmiştir.
Uyulan yargıtay bozma ilamı doğrultusunda rapor alınmış ve davalı …’ın denetçilik görevini kabul ettiğine dair bilgi ve emare bulunmaması nedeni ile denetçi olarak kabul edilemeyeceği ve oluşan zarardan davalı …’ın sorumlu olmayacağı sonucuna varılarak hakkında açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesi 07/04/2014 tarih … esas … karar nolu ilamında “…. Temyiz eden … eldeki davayı kanuni halef sıfatı ile takip ettiği de dikkate alınarak 5411 sayılı kanunun 133/son maddesi hükmü uyarınca maktu vekalet ücretinden sorumlu tutulması gerekirken yazılı şekilde nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır.” denildiğinden dava konusu iş bu dosya da da bu yargıtay ilamı gereğince davayı kanuni halef sıfatı ile açan ( Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 06 Nisan 2018 tarih 558. Sayfası) …, … yönünden maktu vekalet ücretinden sorumlu olduğundan maktu vekalet ücretinin … den alınarak …’a ödenmesine karar vermek gerekmiştir.
Müflis … yönünden ise dava kayıt kabulü dönüştüğünden 4.502.332,36TL si asıl alacak geri kalanı da 15/06/2005 ile ifasın açıldığı tarih olan 17/10/2007 tarihi arasında işlemiş faiz olmak üzere toplam 7.400.354,18 TL nin iflas masasına kayıt ve kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Daha önceki kararı sadece davalı … ve müflis … iflas idaresi temyiz etmiş ve mahkememiz kararı bu davalılar yararına bozulmuştur. Diğer davalılar hakıknda verilen daha önceki karar kesinleştiğinden kesinleşen hususlarda hüküm kurulmasına yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davacı tarafından davalı … hakkında açılan davanın reddine,
2-Davacının müflis … hakkında açmış olduğu davanın kabulü ile (tahsilde tekerrür olmamak koşulu ile) 4.502.332,36 TL si asıl alacak, 2.898.021,82 TL si de 15/06/2005 ile iflasın açıldığı tarih olan 17/10/2007 tarihleri arasında işlemiş faiz olmak üzere toplam 7.400.354,18 TL nin … tasfiye dairesi başkanlığınca iflas idaresi işlemlerinin yürütüldüğü … nolu müflis … in iflas masasına kayıt ve kabulüne
3-… Asliye Ticaret Mahkemesince 27/05/2013 tarihli … esas … karar nolu ilamın 2 nolu bendindeki “davanın asıl ve ıslah edilen miktarlar itibari ile davalılar …, …, … ve … yönünden kabulü ile tahsile tekerrür oluşturmamak üzere 4.502.332,36 TL nin 15/06/2005 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi yürütülmek sureti ile davalılardan alınarak davacıya verilmesine” ilişkin hükmün bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşmesi nedeni ile bu konuda tekrar hüküm kurulmasına yer olmadığına
4-Davalı … kendini vekille temsil ettirdiğinden 2.725,00TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak bu davalıya verilmesine,
5-Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden 2.725,00TL maktu vekalet ücretinin müflis … iflas masasından alınarak davacıya verilmesine,
6-….Asliye Ticaret Mahkemesince 27/05/2013 tarihli … esas … karar nolu ilamın 4 nolu bendindeki ” karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T ye göre hesalanan 82.800,00TL vekalet ücretinin davalılardan (…, …, … ve …) alınarak davacıya verilmesine” ilişkin hükmün bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşmesi nedeni ile bu konuda tekrar hüküm kurulmasına yer olmadığına,
7-….Asliye Ticaret Mahkemesince 27/05/2013 tarihli … esas … karar nolu ilamın 2 nolu bendindeki ” karar tarihinde yürürlükte bulanan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 307.554,32TL nisbi karar harcının peşin alınan 94,50TL den mahsubu ile eksik kalan 307.459,82TL nin davalılardan (…, …, … ve …) alınarak hazine adına tahsiline” ilişkin hükmün bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşmesi nedeni ile bu konuda tekrar hüküm kurulmasına yer olmadığına,
8-Peşin alınan 94,50 TL nisbi harcın davalılardan ( müflis … iflas idaresi maktu karar ilam harcı ile sorumlu olduğundan bu miktarın 44,40 TL limitle sorumlu olmak üzere ) alınarak davacıya verilmesine,
9-….Asliye Ticaret Mahkemesince 27/05/2013 tarihli … esas … karar nolu ilamın 5 nolu bendindeki “davacı vekili tarafından yapılan toplam yargılama gideri olan 2.440,80TL nin (…, …, … ve …) alınarak davacıya verilmesine” ilişkin hükmün bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşmesi nedeni ile bu konuda tekrar hüküm kurulmasına yer olmadığına,
10-Tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan ( 2.440,80TL si bozmadan önce 1.054,00TL si de bozmadan sonra olmak üzere toplam = ) 3.498,80 TL yargılama giderinin müflis … iflas idaresinden alınarak davacıya verilmesine,
11- Davalı … tarafından yapılan 185,00TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
12-Kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı … vekilinin yüzüne karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde yargıtaya temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verilmiştir. 07/03/2019

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır