Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/615 E. 2019/949 K. 18.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/615 Esas
KARAR NO : 2019/949

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/11/2014
KARAR TARİHİ : 18/11/2019

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı kurum arasında 05.08.2010 tarihinde Elektrik Enerjisi Tedariki ve Tüketimine ilişkin sözleşme yapıldığını, ancak müvekkili iş yerinde kullanılmakta olan elektrik enerjisi nedeniyle kesilen 18 adet faturada kayıp kaçak elektrik tüketimi olarak toplam 127.806,35 TL ve davacı tarafından hesaplanan 34.246 TL faizi olmak üzere; toplam 162.052,35 TL’nin tahsili amacıyla İstanbul… İcra Dairesinin … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın itirazı üzerine takibin durduğunu, icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına ve % 20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Elektrik faturalarında yer alan kayıp kaçak tahakkuku kaçak enerji kullanımından dolayı faturada yer alan bir bedel olmadığını, elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin kayıp kaçak hedef oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedel olduğunu, abone ile elektrik dağıtım şirketi arasında düzenlenen perakende satış tarifesinden enerji alan kullanıcıların, Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumunun 24.03.2011 tarih ve 3135 sayılı kararı ile 01.04.2011 tarihinden itibaren uygulanmak üzere faturalarda maliyet kalemlerinin ayrıştırılması söz konusu olduğunu, faturada yer alan kayıp kaçak bedelinden dolayı düzenlenen tarifelerle elektrik satın alan tüketicilere uygulanan elektrik enerjisi fiyat artışının söz konusu olmadığını, söz konusu uygulamanın EPDK düzenlemeleri doğrultusunda yerine getirildiği, idari işlem niteliğindeki EPDK tebliğ ve kararlarına karşı idari yargı yoluna başvurulması gerektiğini, davalı aleyhine dava açılmasının usule ve yasaya aykırı olduğunu, sözleşmede belirtilen hükümlere göre davacı abonenin uymayı kabul ve taahhüt ettiğini, yüksek yargı organları tarafından iptal edilmediği sürece de bu hükümlerin uygulanmasının esas olduğunu, davalı şirketin kendisi açısından bağlayıcı olan yasal düzenlemeleri uygulamakta olduğundan sözleşmesel ve yasal olarak tahsil ettiği kayıp kaçak bedelinin iadesini talebinin, icra takibinin haksız ve kötü niyetli ve mesnetsiz olmasından ötürü davacı tarafın alacaklı olduğunu iddia ettiği meblağın % 20 sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Dava; 2011 yılı Ocak-Aralık ayları arasında ve 2012 yılı Ocak-Haziran ayları arasında davacıdan tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü ‘nün … esas sayılı dosyasından başlatılan icra takibine davalının itirazı sonucu İİK 67. Madde gereği açılan itirazın iptali davasıdır.
Deliller; Dosya Münderecatı, İstanbul … İcra Müdürlüğü ‘nün … esas sayılı dosyası, bilirkişi incelemesi,
Mahkememiz tarafından verilen … Esas … Karar sayılı 30/11/2015 tarihli karar, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2016/20959 Esas, 2018/3029 Karar sayılı 27/03/2018 tarihli kararı ile bozulmakla mahkememiz esasına kaydı yapılmıştır.
Yargıtay bozma ilamında; ” Uyuşmazlığın temyiz yolu ile Dairemize geldiği aşamada 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren (geçmişe etkili) 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Hal böyle olunca, karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişikliklerinin, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak bedeli ile ilgili olarak açılan davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gereken hükümler içerdiğinden, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17.( birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri), geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının yerel mahkemece tartışılıp değerlendirildikten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekmektedir. ” denilmiştir.
Mahkememizce dosyanın bilirkişiye tevdi ile Yargıtay 3. Hukuk Dairesi ‘nin ilamına uygun, davacının dava etiği elektrik faturası kalemlerinin kurumun düzenleyici işlerine uygun olup olmadığının tespiti için rapor alınmasına karar verilmiş olup, 14/06/2019 tarihli bilirkişi raporu alınmıştır.
… San. A.Ş. tarafından davalı kuruma 2011 Ocak-2015 Haziran dönemleri arasında…abone numarası ile Davalı …A.Ş. enerji satın aldığı, Davacı tarafından ödenmiş olan 18 adet faturada Kayıp Kaçak Bedeli ve kayıp kaçak bedellerinin içinde yer aldığı Enerji Fonu, TRT Fonu, Belediye Tüketim Vergisi ve bu bedellere ait KDV bedellerinin yer aldığı görülmüştür.
Kayıp-kaçak miktarı, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı göstermektedir. Dağıtım sistemine giren enerji ile tahakkuk ettirilen enerji arasında oluşan bu fark elektriğin dağıtımı için gerekli olan hat, trafo ile sayaçlarda meydana gelen teknik kayıp miktarı ayrıca ölçümlenemeyen bir kısım enerji ve yasal olmayan bir şekilde elektriğin kaçak kullanılması sonucunda oluşan miktarın toplamından oluşmaktadır. Kaçak elektrik tüketiminin tamamen ortadan kaldırıldığı bir durumda dahi teknik kayıp söz konusudur.
Eneıji Piyasası Düzenleme Kurulunun 16/12/2010 tarihli toplantısında (Karar No: 2932); 2011- 2015 uygulama dönemine ilişkin belirlediği dağıtım faaliyeti kayıp kaçak hedefi (KKH) oranları belirlenmiş, yine Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun 15/11/2012 tarihli toplantısında (Karar No: 4128) aldığı kararla… Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi, … Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi, …Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi, …Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi ve …Elektrik Dağıtım Anonim Şirketinin 2013- 2015 tarife yıllarına ilişkin dağıtım faaliyeti kayıp kaçak hedefi (KKH) oranları revize edilmiştir. Dava konusu 2011-2015 yıllarına ait, EPDK tarafından belirlenmiş kayıp kaçak hedefi (KKH) oranları incelenmiştir.
Maliyet tabanlı 20 bölge (Kayseri ve çevre bölgeleri hariç) ortalaması olarak bir başka Tedarikçiden enerji temin eden kullanıcılar için bulunan dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve iletim bedelinin, bu bileşenlerin toplamı içerisindeki payları belirlenerek, uygulanacak dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve iletim bedeli ile bu tarife bileşenlerinin maliyete dayalı tarifeleri arasındaki fark alınarak her tarife bileşenine ait uyum bileşenleri tespit edilir. Bu uyum bileşenleri enerjisini dağıtım şirketinden temin eden kullanıcılara uygulanacak dağıtım, perakende satış hizmeti, iletim tarifelerine düşen birim uyum bileşenleri olarak aynen uygulanarak, bu kullanıcıların perakende satış tarifesi ve kayıp/kaçak bedeline ilişkin uyum bileşenleri maliyet tabanlı tarifeler ile uygulanacak tarifeler arasındaki fark da dikkate alınarak belirlenir.
Belirlenmiş olan bu çapraz sübvansiyon birim bedelleri maliyete dayalı ilgili tarife birim fiyatı ile ilişkilendirilerek her abone grubu için uygulanacak olan her bir tarife bileşenine ait fiyata ulaşılmaktadır.
Her tarife bileşenini yıllar İtibariyle gösteren çizelgede perakende satış tarifesi; tarife bileşenlerinden kayıp/kaçak bedeli ile tek ve çok zamanlı maliyete dayalı fiyatların toplamından oluşur.
Bu şekilde çapraz sübvansiyonlu olarak belirlenen perakende satış tarifesi, kayıp/kaçak bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedellerinin toplamı her abone grubu için uygulanacak …geneli çapraz sübvansiyonlu tarifeyi oluşturur. Bu hesaplamalar sonucunda, maliyet tabanlı 20 bölge ortalaması olarak belirlenen perakende satış tarifesi, kayıp/kaçak bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmeti ve İletim bedellerinden toplanacak 20 bölge toplam gelirleri ile iletim sistemi kullanıcısı tüketiciler için belirlenen uyum bileşeni dâhil çapraz sübvansiyon uygulanarak belirlenen perakende satış tarifesi, kayıp/kaçak bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve İletim bedellerinden toplanacak 20 bölge toplam gelirleri eşit olmaktadır. Ulusal Tarife uygulamasının gerekleri dikkate alınarak faaliyetler arasında sübvansiyon uygulaması yapılmaktadır.
Fiyat eşitleme mekanizması adı verilen ulusal tarife düzenlemesi ile tüm ülkede aynı gruba giren tüketicilere aynı fiyat uygulanmaktadır. Fiyat eşitleme mekanizması bölgeler arasında para aktarımını sağlayarak ülke genelinde tek bir fiyat oluşmasını sağlar.
Uygulama 4628 sayılı Kanun ile başlamış, 6446 sayılı Kanunda da “Ulusal Tarife Uygulaması” başlıklı geçici maddeyle uygulamaya devam edilmektedir.
Dava konusu fatura dönemleri ilgili aşağıdaki EPDK kurul kararlan; 01/01/2011 Tarihinden İtibaren Geçerli Olacak 28/12/2010 tarihli ve 2999 sayılı kurul kararı, 01/04/2011 Tarihinden İtibaren Geçerli Olacak 24/03/2011 tarihli ve 3135 sayılı kurul kararı, 01/07/2011 Tarihinden İtibaren Geçerli Olacak 30/06/2011 tarihli ve 3300 sayılı kurul kararı, 01/10/2011 Tarihinden İtibaren Geçerli Olacak 29/09/2011 tarihli ve 3443 sayılı kurul kararı, 01/01/2012 Tarihinden İtibaren Geçerli Olacak 28/12/2011 tarihli ve 3612 sayılı kurul kararı, 01/04/2012 Tarihinden İtibaren Geçerli Olacak 31/03/2012 tarihli ve 3759 sayılı kurul kararı ile onaylanan Fiyat Tarifeleri ile (Sanayi-Orta Gerilim Abone Grubu) 100911434140 nolu abonelik ile davacı kuruma tahakkuk ettirilen elektrik faturaları incelendiğinde, dava konusu abonelik adına tahakkuk ettirilmiş elektrik faturaları, davaya konu edilen dönemler içerisinden EPDK tarafından onaylanan kurul kararlan ile ilan edilen tarifeler ile karşılaştınlmış, yapılan İnceleme ve değerlendirmeler sonucu dava konusu faturalarda EPDK tarafından ilan edilen tarifelere aykırı bir durum olmadığı, dava tarihi öncesinde, dava konusu faturaları kapsayan 2011-2012 yılları arasında tüketiciye yansıtılacak Kayıp-Kaçak bedeli hesaplamasında kullanılan formüller ve bu formüllerde kullanılan geçmiş dönem tüm bileşenlerin hedeflenen ve gerçekleşen şeklinde aylık bazda kW, TL, oran, sabit değerler vb.
insinden tüm verilerin EPDK’dan temin edilmesiyle kurul kararlan ile belirlenen birim fiyatların ve tarifelerin uygun olup olmadığının değerlendirilebileceği tespit edilmiştir. Yargıtay 3. Hukuk dairesinin bozma ilamı ile davada; tahakkuk ettirilen ve dava konusu edilen bedellerin Kurum düzenleyici işlemlerine aykırı olduğu ileri sürülmemiş, bu alacak kalemlerinin tahsil edilmesinin hukuka aykırı olduğu iddia edilmiş olmakla, Kurum düzenleyici işlemlerine aykırılık bulunduğu yönünde bir iddia mevcut olmadığından, 6446 sayılı Kanunun 6719 sayılı Kanunla değişik 17.maddesi 10 fıkra hükmü ve Geçici 20. maddesi doğrultusunda davanın reddi gerektiği kanaatine varılmıştır. Öte yandan, dava konusu taleplerin (anılan kanun değişikliği öncesinde) istenebilir nitelikte olmasına karşın, davanın açılmasından sonra yapılan kanun değişikliği ile istenmesi mümkün olmadığından, davanın açıldığı tarih itibarıyla haklılık durumu ve davadan sonra yapılan ve yürürlüğe giren kanun değişikliği karşısında, davacı tarafın yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması gerektiği kanaatine varılarak bu yönde aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. Aynı şekilde 6719 sayılı kanunla yapılan değişiklik sonrası dava tarihindeki hükümler ve yargıtay uygulaması dikkate alınarak davacının dava açılmasına zorlandığı kanaatine varıldığından vekalet ücreti yönünden de davalı vekili hakkında karar verilmemiştir.
HÜKÜM :
1-Dava konusu uyuşmazlık hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre 44,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.957,25 TL ‘den düşümü ile artan 1.912,85 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Yargılama aşamasında davacı tarafından yapılan 25,20 TL başvuru harcı, 44,40 TL peşin harç, 3,80 TL vekalet harcı, 1.350,00 TL bilirkişi ücreti, 836,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 2.259,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı taraf vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davanın açıldığı tarihten sonra 17/06/2016 tarih 29745 sayılı resmi gazete yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa ile yapılan değişiklik göz önüne alınarak davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Davalı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
7-HMK 120. Madde gereği delil avansı ve gider avansının artan kısımlarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 18/11/2019

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır