Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/59 E. 2019/436 K. 08.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/59 Esas
KARAR NO : 2019/436
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/11/2013
KARAR TARİHİ : 08/05/2019

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin şirketin Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmeti veren bir şirket olduğunu, dava dışı … A.Ş. Tarafından bu şirkete ait malların … plakalı araç ile taşınması sırasında malların zarara uğradığı iddiası ile zararın tahsili için … ATM’nin … esas sayılı dosyasında müvekkili aleyhine dava açıldığını, davanın müvekkili aleyhine sonuçlandığını taşımayı yapan … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından davalı … şirketine CMR nakliye sorumluluk sigortası ile sigortalı olduğunu, … ATM tarafından verilen kararın kesinleşmesine mütakip … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden yapılan icra takibi nedeni ile müvekkili tarafından 09/09/2011 tarihinde 77.330 TL ödeme yapılarak takibin kapatıldığını, davalı ile akdedilen sigorta sözleşmesine göre ödenen bedelin rücuen tahsili gerektiğini, davalıya yapılan başvurudan sonuç alınamadığını, bu nedenle … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve kötü niyetli itirazı nedeni ile takibin durdurulduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptali ile icra takibinin devamına alacağın %50 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, aksinin kabulü halinde müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, ayrıca taşınmanın poliçe kapsamında olup olmadığının da saptanamadığını müvekkilinin faiz sorumluluğunun ise ihbar tarihinden itibaren başlaması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde; mahkememizin 08/12/2014 gün ve … Esas, … karar sayılı ilamı ile; “…davanın reddine, ” karar verilmiştir.
Verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 16.11.2015 tarih, … E, … K. sayılı ilamı ile; “… sigorta ile teminat altına alınan riziko, sigorta ettirenin kusur veya kastıyla gerçekleşmiş olabilir. Rizikonun gerçekleşmesi kusurdan doğmuşsa, sigortacı zararı ödemekle sorumludur. Kusur sözcüğü ile ihmal veya tedbirsizlik ifade edilmek istenmiştir. Riziko kasıtlı bir eylem sonucu gerçekleşmiş ise, bu takdirde, sigortacı kasıtlı eylemden doğan rizikodan sorumlu değildir. Ayrıca rizikonun kasıtlı eylem sonucu oluştuğunu ispat yükümlülüğü sigortacıya aittir. Sigortacı bu iddiasını kesin ve inandırıcı delille ispat etmelidir. Bu açıklamadan sonra somut olaya gelindiğinde, mahkemece “yükün alıcıya teslim edilmemesinin kasıtlı ve ağır ihmal” olarak nitelendirildiği, taşıyıcı aleyhine açılan ve kesinleşen karara dayanarak, TTK 1278 maddesi uyarınca davanın reddine karar vermiştir. Oysa ağır ihmal veya kasıtlı hareketle rizikonun meydana gelmesi farklı sonuçlar doğurmaktadır. Yukarıda açıklandığı üzere, kusur kapsamında kalan ağır ihmal rizikonun meydana gelmesine neden olmuşsa, riziko teminat kapsamında, kasıtlı hareketlerle riziko meydana gelmişse, riziko teminat kapsamında olmayacaktır. Bu nedenle, rizikonun sigorta ettiren ile sigortadan yararlanan kimsenin kusuru (ağır ihmali) veya kastıyla mı gerçekleştiği belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir iken, birbiriyle farklı sonuçlar doğuran ağır ihmal ve kastın bir arada kullanılarak davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.
” gerekçesi ile bozma kararı verilerek, dosya mahkememize gönderilmiştir.
Davalı …Ş. Vekilinin karar düzeltme istemi üzerine; Yargıtay … Hukuk Dairesi Başkanlığının 07/12/2017 tarih ve … E., … K. Sayılı kararı ile; ” Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.” gerekçesi ile karar düzeltme isteminin reddine karar verilerek dosya mahkememize iade edilmiştir.
Bozma sonrası yeniden yapılan yargılama neticesinde; usulüne uygun olarak taraf teşkili sağlanmış, usul ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyulmuştur.
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda değerlendirme yapılmak üzere önceki bilirkişi heyetinden alınan ek raporda özetle; dava konusu olayda, taşınan eşyanın alıcısına teslim edilmemesi sözkonusu olduğunu, davalı … vekili, bu durumun ağır kusurun ötesinde olup, malın alıcıya teslim edilmemesinin kasıtlı bir durumu ifade ettiğini, dava konusu Yargıtay bozma kararında; “rizikonun sigorta ettiren ile sigortadan vorarlanan kimsenin kusuru (ağır ihmali) veya kosdıyla mı gerçekleştiği belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğini” belirttiğini, yukarıda belirtildiği üzere CMR Konvansiyonun geçerli olduğu çoğu ülkelerdeki gibi ülkemiz hukukunda da CMR 29 md.de yeralan “isteyerek kötü harekete eşdeğer sayılan kusur” kavramı, çoğunlukla ağır kusur veya “ağır ihmal” olarak yorumlandığını, taşıyıcının kasdi davranışlarına” eşdeğer sayıldığından, olayda da bu durumun göz önünde bulundurulması gerekeceği kanaatinin hasıl olduğu rapor edilmiştir.
Davacı vekilinin rapora yönelik itirazları ve yargıtay bozma ilamında dikkate alınarak kast ve kusur ayrımı dikkate alınarak değerlendirme yapılmak suretiyle rizikonun teminat kapsamında kalıp kalmadığı ve takdiri mahkemeye ait olmak üzere davacının talep edebilceği tazminat alacağının hesaplanması noktasında taşıma uzmanı ve sigorta uzmanından oluşan bilirkişi heyetinden alınan raporda özetle; Türkiye’nin CMR Konvansiyonu nu imzaladığı tarihten itibaren kural olacak karayoluyla eşya taşınmasına ilişkin bir uyuşmazlıkta, uyuşmazlık konusu taşıma uluslararası nitelikte bir taşıma ise taşımacının sorumluluğu CMR hükümleri dikkate alındığını, TTK 886. maddede “pervasızca ve zararın muhtemelen gerçekleşebileceği bilinci ile ” sözcükleri kullanılarak, CMR’ ye uygun olarak kasta denk düşebilecek bir kusura vurgu yapıldığını, CMR 29. Maddesinin “Hasar, taşıyıcının kendi fena hareketinden veya davaya bakan mahkemelerin kararı ile kasti fena harekete muadil addedilen kusurundan ileri gelmiş ise taşıyıcı, mesuliyetini kaldıran veya sınırlayan yahutta ispat yükünü karşı tarafa yükleyen işbu maddenin hükümlerinden faydalanamaz.” şeklinde olduğu, yaygın Yargıtay kararlarında da, ” kasta veya kasta eşdeğer kusurlar” olarak tanımlandığı dolayısı ile huzurda görülen davanın da CMR 29. maddesine göre değerlendirilmesi gerektiğini, davacının Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik faaliyetinde bulunduğu, faaliyet konusu itibariyle basiretli bir tacir gibi malı satıcıdan (ihracatçı-gönderici) teslim alıp alıcıya gerekli her türlü önlemi alarak, itina ile taşımasını yaparak zamanında ve eksiksiz teslim olduğu, bu açıdan incelendiğinde, CMR 17. madde hükümlerine taşıyıcının, malları teslim aldığı anda teslim edilinceye kadar, bunların tamamen veya kısmen kaybından ve vuku bulacak hasardan mesul olduğu, gerekli önlemleri basiretli bir tacir yükü gibi gerekli önlemleri alarak özenle taşınması ve yükü zamanında teslim etmesi halinde zararın ve kaybın oluşmayacağının bilincinde olduğunu, bu nedenle taşıyıcının fiilin ağır kusur niteliğinde olduğu, yaygın Yargıtay kararlarında da bu durumda “kasıt veya kasta eşdeğer kusurlar ” olarak tanımlandığı, taşıyıcının malı dava dışı alıcıya teslim etmemiş olmasını, kasta eşdeğer kusur olarak değerlendirilebileceği, mahkeme tarafından, davacının davalıya rücu hakkı olduğuna hükmedildiği takdirde dava dışı … A.Ş.’ ye ödediği asıl alacak 21.748,16- USD üzerinden talep hakkı olacağı, davacının dava dışı … San. Tic. A.Ş.’ ye ödediği asıl alacak ve ferileri vb. masrafları toplamı üzerinden işlemiş faiz talebinin nihai hukuki değerlendirilmesinin mahkemenin takdirinde olduğu rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde, …. ATM’nin … esas ve … karar sayılı dosyasında … San. Ve Tic. A.Ş.’nin Türkiyeden Fransa’ya ihraç ettiği kumaşların taşıma işinin … Uluslararası Nakliyet ve Tic. Limited şirketi tarafından üstlenildiği, ancak davalının teslim almış olduğu emtiayı alıcısına teslim etmediği iddiasında bulunarak oluşan zararın tahsili için taşımacı … şirketi hakkında tazminat davası açıldığı, mahkemece davanın 21.748,16- USD üzerinden kısmen kabulüne karar verilerek kararın kesinleştiği, kesinleşen ilama istinaden … Uluslararası Taşımacılık Şirketinin … San. Ve Tic. A.Ş. ye 77.370 TL ödeme yaptığı, eldeki dosyada ise davacı … Uluslararası taşımacılığın CMR sorumluluk sigortasına dayalı olarak davalı … hakkında ödenen bedelin rücuen tahsili için icra takibi başlatıldığı görülmüştür.
Hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporunda da belirtildiği üzere, dava konusu olayda, davacının rücu hakkı olup olmadığının değerlendirilmesinin tarafların varlığını inkâr etmediği dava dosyasında zeyilnamesinin olduğu CMR Sigortası Genel Şartlarına göre ve CMR Konvansiyonu hükümlerine göre yapılması gerektiği, CMR 29. maddesinin “Hasar, taşıyıcının kendi fena hareketinden veya davaya bakan mahkemelerin kararı ile kasti fena harekete muadil addedilen kusurundan ileri gelmiş ise taşıyıcı, mesuliyetini kaldıran veya sınırlayan yahutta ispat yükünü karşı tarafa yükleyen işbu maddenin hükümlerinden faydalanamaz.” şeklinde olduğu, …. Asliye Ticaret Mahkemesindeki sigortalıya karşı dava dışı …Şti. tarafından açılan dava dosyasında, davacı … Şti., malları tam ve hasarsız olarak alıcı şirkete teslim edildiğini iddia etmiş ise de, teslimatın gerçekleşmediği mahkeme kararı ile sabit olduğu, malların niçin teslim edilemediği yahut varsa zayi durumu belirtilmediği, teslim iddiasına karşı malların teslim edilememesi durumu kasti veya kasta eşdeğer kusur olarak değerlendirilmesi gerektiği, bu sebeple CMR Konvansiyonunun 29. Maddesi uyarınca, rizikonun teminat kapsamı dışında kaldığı kanaatine varılmakla, davanın reddine karar verilmiş, aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE
2-Alınması gereken 44,40-TL red harcından peşin alınan 1.045,55-TL den düşümü ile arta kalan 1.001,15-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan posta giderinden oluşan 24,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 9.674,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır