Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/512 E. 2018/1227 K. 19.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/512 Esas
KARAR NO : 2018/1227
DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/03/2016
KARAR TARİHİ : 19/11/2018

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 6 adet aboneliği nedeni ile davalı şirketlerden elektrik enerjisi satın aldığını, Ocak 2006 tarihinden bu yana ticaret ünvanı değişen müvekkilinin Eylül 2012 tarihine kadar davalı … A.Ş.’den bu tarihten sonra ise davalı … A.Ş.’den elektrik enerjisi satın aldığını, elektrik faturalarında tüketim ile ilgili olmayan kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli, sayaç okuma bedeli adı altında yapılan kesintilerin haksız olduğunu ayrıca belirtilen kalemler üzerinden alınan TRT payı enerji payı elektrik tüketim vergisi ve KDV ‘de haksız olarak alındığını ileri sürerek şimdilik 252.873,50-TL’nin faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili firma uhdesinde Çanakkale İli, … İlçesinde bulunan üretim tesisine Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından 27.12.2007 tarih ve EÜ/1435- 26/1041 sayılı 01.01.2008 tarihinden itibaren 49 yıl süre geçerli Üretim lisansı verildiğini, Müvekkili firma bahse konu üretim lisansı çerçevesinde faaliyetlerini yürütmektedir. Bu çerçevede, 6446 sayılı Enerji Piyasası Kanunun 7 nci maddesinin ikinci fıkrasının a alt bendinde düzenlenen; “(2) Üretim şirketi, lisansı kapsamında aşağıda belirtilen faaliyetleri yapabilir: a) Tedarik şirketlerine, serbest tüketicilere ve özel direkt hat tesis ettiği kişilere elektrik enerjisi veya kapasite satışı…” faaliyetine ilişkin davacı firma ile 01.01.2013 tarihinde elektrik tedarik sözleşmesi akdedildiğini, müvekkili uhdesinde kalmayan ve elektrik dağıtım şirketine devredilen EPDK tarafından belirlenen tarifeler ve kayıp, kaçak bedellerinin, dağıtım, iletim, perakende satış hizmet bedellerinin iadesi talep edildiğini, Öncelikle davanın usulüne ilişkin itirazlarımızı sonrasında esasa ilişkin beyanlarımız ile birlikte taraf sıfatı yoluğu nedeniyle müvekkili hakkında davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, yetki, görev ve husumet yönünden reddine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Dava; haksız olarak tahsil edildiği iddia edilen ve dava dilekçesinde sıralanan hususlar nedeniyle açılan alacak davasıdır.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin … Esas, … Karar sayılı 13/12/2017 tarihli kararıyla yetkisizlik kararı verilmiş olup, dosyanın mahkememiz esasına kaydı yapılmıştır.
Tarafların Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu uyarınca hasrettikleri delilleri toplanmıştır. Tarafların tüm delilleri ilgili kayıtlar toplanmıştır. Abone numarasına ait tüm kayıtlar, abonelik sözleşmesi,davalı şirkete yapılan ödemelere ilişkin tahsilat listesi celb edilmiştir.
Davacı ile davalı arasında elektrik enerjisi satışına ilişkin abonelik sözleşmesi düzenlendiği, bu sözleşmeye istinaden davalı tarafından davacıdan kayıp-kaçak bedeli tahsil ettiği hususunda tartışma bulunmamaktadır.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin … Esas, … Karar sayılı 13/12/2017 tarihli kararıyla yetkisizlik kararı verilmiş olup, dosyanın mahkememiz esasına kaydı yapılmıştır.
Davacı vekili 19/11/2018 tarihli celsede; “Yeni yapılan yasal düzenleme avrupa insan hakları sözleşmesinin temel hak ve özgürlüklerle ilgili pek çok maddesine aykırıdır, bu nedenle avrupa insan hakları sözleşmesinin esas alınarak yeni yasal düzenlemenin uygulanmamasını yargılamaya devam edilmesini, neticede davamızın kabulüne karar verilmesini talep ediyorum ” demiştir.
6719 sayılı kanunla yapılan değişiklikten önce Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/7-2454 ve karar 2014/679 sayılı 21.5.2014 tarihli kararında ; kayıp kaçak bedelinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığını.. kayıp kaçak bedelinin hangi miktarda olduğunun apaçık denetlenebilmesi ..şeffaflık hukuk devletinin ayrılmaz parçası olduğu gerekçeliri ile kayıp kaçak bedeli tahsilinin hukuka aykırı olduğu yönünde hüküm vermiştir. Buna dayalı olarak yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2014/3055e. 2014/10723k, 2014/12810e. 2014/12352 k. Sayılı gibi kararlarında kayıp kaçak bedelinin tahsilinin hukuka aykırılığı yönünde kararları mevcuttur.
… Bölge Adliye Mahkemesi … H.D. … E. … K. Sayılı kararında da belirtildiği şekilde 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun muhtelif maddelerinde değişiklik ve bu Kanuna eklemeler getiren 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 17.06.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 6719 sayılı Kanunun 21. maddesine göre 6446 sayılı Kanunun 17 ınci maddesinin birinci fıkrasının a,ç,d ve f bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye fıkralar eklenmiştir. Bu itibarla, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesinin ç bendi; ”Dağıtım tarifeleri; dağıtım şirketleri tarafından hazırlanacak olan dağıtım tarifeleri, elektrik enerjisinin dağıtım sistemi üzerinden naklinden yararlanan tüm gerçek ve tüzel kişilere eşit taraflar arasında ayrım gözetmeksizin uygulanacak hizmetlere ilişkin fiyatları, hükümleri ve şartları içerir. Dağıtım tarifeleri; dağıtım sistemi yatırım harcamaları, sistem işletim maliyeti, teknik ve teknik olmayan kayıp maliyeti, kesme-bağlama hizmet maliyeti, sayaç okuma maliyeti, reaktif enerji maliyeti gibi dağıtım faaliyetinin yürütülmesi kapsamındaki tüm maliyet ve hizmetleri karşılayacak bedellerden oluşur. Dağıtım şirketlerinin tarifelerine esas alınacak teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlar bu kayıpları düşürmeyi teşvik edecek şekilde kurul tarafından belirlenir. Kurulca belirlenen hedef oranlarını geçmemek kaydı ile teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin maliyetler dağıtım tarifelerinde yer alır ve tüketicilere yansıtılır. Teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlarının tespiti ve değiştirilmesi ile oluşacak maliyetin tarifelerde yer alması ve tüketicilere yansıtılmasına ilişkin usul ve esaslar Kurul tarafından düzenlenir.” 6719 sayılı Kanunun 21. maddesiyle 6446 sayılı Kanununun 17. maddesine 10. fıkra olarak; “(10) Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. ”26. maddesiyle de 6446 sayılı Kanuna geçici madde olarak; geçici madde 20 – (1) Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükümleri eklenmiştir. Kanunun 21. maddesi, 17.06.2016 tarihinden sonrasını ve geçici 20. maddeyi öngören 26. maddesi de, 17.06.2016 tarihine kadar açılan takip ve davalar ile başvuruları kapsamaktadır. 6719 sayılı Kanunun yürürlük tarihi 17.06.2016 tarihi gözetildiğinde yasanın yaklaşık 1 yıldır yürürlükte olduğu, bunun yanı sıra, … Asliye Ticaret Mahkemesinin, 14.3.2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 4.6.2016 tarihli ve 6719 sayılı Kanun’un 26. maddesiyle eklenen geçici 20. maddenin (1) numaralı fıkrasının iptaline karar verilmesi için 24.06.2016 tarihli iptal talebinin, Anayasa Mahkemesinin 2016/ 134 E. sayılı dosya üzerinde kaydı yapılsa da,bugüne kadar başvuru ile ilgili esastan karar verilmediği anlaşılmıştır. Halbuki, Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını vermeli ve açıklamalıdır.( Anayasa m. 152,III; An. Mah. m. 28,IV c,2). Anayasa Mahkemesi,bu süre içinde kararını veremezse, Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve onun kararını beklemekte olan mahkeme, beklemeye son vererek, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır. Anayasa Mahkemesince, bir çok mahkeme başvurusunun yöntemine uygun olmadığından bahisle reddine dair verdiği kararlar ve yasanın yaklaşık 1 yıldır yürürlükte olduğu gözetildiğinde Anayasa m. 152,III; An. Mah. m. 28,IV c,2 gereğince, mahkememizce somut olayı, Anayasa Mahkemesinin başvurunun esastan incelenmesini beklemeksizin, yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 4.6.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’ un hükümlerine göre sonuçlandırılması gerekmektedir. Kaldı ki ; aynı konuda iptal başvurusu yapan … Asliye Ticaret Mahkemesinin başvurusu yasal süre geçtiği halde halen sonuçlandırılmamıştır. Böyle olunca, aynı konuda mevcut bir başvuru varken bu dava dosyası içinde ayrıca iptal başvurusu yapmanın dosyaya bir katkısı olmayacağı gibi, açıklanan gerekçelerle Anayasa Mahkemesinin vereceği karar beklenmeksizin, uyuşmazlığın mevcut mevzuat kapsamında çözümlenmesi gerekmektedir.
Dava, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 4.6.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun yürürlük tarihinden önce açılmış ve geçmişten gelen alınmaması gerektiği halde haksız tahsil edilen bedellerin iadesi istenmiştir. 6446 sayılı Kanunun 17. maddesinde değişiklik yapan 6719 sayılı Kanunun 21.maddesi ile, 17.maddenin 4.Fıkrasında; ((4) İlgili faaliyete ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedellerini içeren Kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartları, bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar..,) hükmüne yer verilmiş, 17. maddeye eklenen 10 fıkra hükmünde de; (“(10) Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Yine Keza 6719 sayılı Kanunla 6446 sayılı Kanuna eklenen Geçici 20.madde de; ((1) Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.”) hükmü getirilmiştir. 6446 sayılı Kanunda yapılan ve yukarda yer verilen 6719 sayılı Kanun değişikliği ile; Kurul tarafından belirlenen esaslara göre hazırlanıp Kurul tarafından onaylanan tarifelere uygun şekilde tahakkuk ettirilen faturalarda yer alan kayıp-kaçak, perakende satış hizmet maliyeti vb gibi Kanunda sayılan kalemler bakımından 17.maddeye eklenen 10 fıkra hükmü ile; mahkemece yapılacak incelemenin Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluk ile sınırlı olduğu ifade edilmiş ve yine eklenen Geçici 20. maddede de; bu hükmün (17/10.madde hükmünün) mevcut davalara da uygulanacağı kararlaştırılmıştır. Davacı bu istemin geriye etkili yasal düzenleme ile elinden alınmasının kabul edilemeyeceğini ileri sürse de ;davayı gören mahkemeler tarafından geçici 20. maddeyi “yok” sayabilmek, yani geriye dönük aleyhe uygulama olamayacağından bahisle, yalnızca ileri etkili uygulamaları kabul edilebileceğini söylemek mümkün değildir. Yürürlüğe giren düzenleme hukuka aykırı olsa bile, yürürlükte kaldığı müddetçe geriye veya ileriye uygulanacaktır. Somut olayda, Kanunun 21. maddesi, 17.06.2016 tarihinden sonrasını ve geçici 20. maddeyi öngören 26. maddesi de, 17.06.2016 tarihine kadar açılan takip ve davalar ile başvuruları kapsamaktadır. Bahsettiğimiz bu iki yasal düzenleme, iptal edilmedikleri veya yürürlükten kaldırılmadıkları sürece uygulanacaktır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 31/05/2017 tarih, 2016/18154 Esas, 2017/8672 Karar sayılı ilamında “17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren geçmişede etkili 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK.nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Hal böyle olunca, karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişikliklerinin, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalar da) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17., geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının yerel mahkemece tartışılıp değerlendirildikten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekmektedir. ” denilmiştir.
Bu itibarla, davada; tahakkuk ettirilen ve dava konusu edilen bedellerin Kurum düzenleyici işlemlerine aykırı olduğu ileri sürülmemiş, bu alacak kalemlerinin tahsil edilmesinin hukuka aykırı olduğu iddia edilmiş olmakla, Kurum düzenleyici işlemlerine aykırılık bulunduğu yönünde bir iddia mevcut olmadığından, 6446 sayılı Kanunun 6719 sayılı Kanunla değişik 17.maddesi 10 fıkra hükmü ve Geçici 20. maddesi doğrultusunda davanın reddi gerektiği kanaatine varılmıştır. Öte yandan, dava konusu taleplerin (anılan kanun değişikliği öncesinde) istenebilir nitelikte olmasına karşın, davanın açılmasından sonra yapılan kanun değişikliği ile istenmesi mümkün olmadığından, davanın açıldığı tarih itibarıyla haklılık durumu ve davadan sonra yapılan ve yürürlüğe giren kanun değişikliği karşısında, davacı tarafın yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması gerektiği kanaatine varılarak bu yönde aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. Aynı şekilde 6719 sayılı kanunla yapılan değişiklik sonrası dava tarihindeki hükümler ve yargıtay uygulaması dikkate alınarak davacının dava açılmasına zorlandığı kanaatine varıldığından vekalet ücreti yönünden de davalı vekili hakkında karar verilmemiştir.
HÜKÜM :
1-Konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 4.327,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 4.291,10 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Yargılama aşamasında davacı tarafından yapılan 29,20 TL başvuru harcı, 35,90 TL peşin harç, 4,30 TL vekalet harcı, 631,25 posta masrafı olmak üzere toplam 700,65 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı taraf vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davanın açıldığı tarihten sonra 17/06/2016 tarih 29745 sayılı resmi gazete yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa ile yapılan değişiklik göz önüne alınarak davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-HMK 120. Madde gereği delil avansı ve gider avansının artan kısımlarının karar kesinleştiğinde iadesine,
Davacı vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 19/11/2018

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır