Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/506 E. 2019/1089 K. 18.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/506 Esas
KARAR NO : 2019/1089
DAVA : Rücuen Tazminat
DAVA TARİHİ : 06/06/2018
KARAR TARİHİ : 18/12/2019

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, … numaralı poliçe ile 15.06.2016-15.06.2017 tarihlerinde geçerli olarak dava dışı … Dış Tic. Ltd. Şti’ne ait … (…) Cad. … Apt. Dış Kapı No: … adresinde bulunan işyerini sigorta ahına aldığını, belirtilen adreste bodrum ve zemin katta bulunan işyerinde, 11.01.2017 tarihinde davalı (… ‘ye ait borunun patlaması sonucu akan suların havalandırma penceresinden bodrum kat içerisine sirayet ederek zemine yayıldığını, sigortalı işyeri dekorasyonu ile emtiaların maddi hasara uğradığını, tutulan eksper raporunda ayrıntıları gösterilmekle birlikte sigorta kapsamında olup, yasal mevzuat gereği tazmini gerekli binaya ait 2.223,55- TL hasar oluştuğunu, ekspertiz raporunda hasarın oluşumunda sorumluluğun … ‘ye ait olduğunu, sigortalının müvekkili şirkete yaptığı başvuru üzerine, ilgili hasar tutarının 14/05/2017 tarihinde müvekkili şirketçe ödendiğini, müvekkili şirketin, TTK m. 1472’ye istinaden sigortalının haklarına halef olmakla birlikte, ilgili tutarın rücuen tahsili amacıyla İSKİ’ye rücu talebi hakkındaki yazının gönderildiğini ancak sonuçsuz kaldığını belirterek; sonuç olarak; 2.223,55-TL tutarındaki tazminatın ödeme tarihi olan 14/03/2017 tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek olan faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri, ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; makememiziz görevli olmadığını, dava konusu olguların hizmet kusuru niteliğinde olduğundan, davanın ancak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. ve 13. maddeleri gereği görevli idare mahkemesi olduğunu, bu nedenle davanın reddinin gerektiğini, hasarın gerçekleştiği adres itibariyle, yağmursuyu hattının bakım ve onarımı … olduğundan, husumet itirazlarının kabulü ile davanın reddini talep ettiğini, müvekkili … İşleri Dairesi Başkanlığı tarafından yerinde yapılan inceleme neticesinde; 11.01.2017 tarih saat 09:15’te … ALO … çağrı merkezine arıza kaydı geldiğini ve oluşan arızanın mümkün olan en kısa sürede giderildiğini, akabinde hasar hasar mahallinde yapılan incelemede yapılan tespitler neticesinde ve de istanbul İmar Yönetmeliği (6.09.1 l)’de “Toprağa dayalı tüm bodrum katlarda, dış etkilere karşı ısı ve su yalıtımı yapılması zorunludur.” hükmü uyarınca dış etkilere karşı izolasyon yapma zorunluluğunun bina ilgililerinde olması, ancak davacının bu madde uyarınca üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmemesi neticesinde müvekkili İdarenin kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını, dava konusu hasarda davacının kanal bağlantısının usulüne uygun yapıp yapmadığının önem arz ettiğini, yapılan tespitler sonucu kanal bağlantısının usule uygun olarak yapılmadığının anlaşıldığını, hasardan, gerekli kontrol ve bakım işlemlerini zamanında yapmayan bina sahiplerinin sorumlu olduklarını belirterek, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2009/6559Esas, 2010/12836K. Sayılı 13.12.2010 tarihli ve Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2012/13688 Esas, 2013/11475 03/06/2013 tarihli K. , Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2010/1717 K, 2011/10928 sayılı ve T. 26.9.2011 tarihli, Yargıtay 11. Hukuk dairesinin 11. Hukuk Dairesi 2012/38 E. , 2013/814 K. Sayılı ve 16.01.2013 tarihli, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2011/2638, K. 2012/9111 sayılı ve 28.5.2012 tarihli
ilamlarından bahsetmiş, davacı sigortalısının binasının kanal bağlantı durumunun ayrıca araştırılması gerektiğini, taşınmaz sahiplerinin bağlantı kanalında meydana gelebilecek tıkanıkları da açtırmakla yükümlü olduklarını, gerçekleşen hasarın oluşum şeklinin, davalının binasının durumu ve kusur durumu değerlendirilerek davalının kusuru dikkate alınması gerektiğini, yağışsız havalarda normal çalışan atıksu kanallarında herhangi bir geri tepme, su taşmasının olmadığını, atıksu kanalının çapları (mutfak, banyo, WC, vb.) kullanılmış sulara göre belirlendiğini, hasar gören sokaktaki bulunan atıksu kanalının çapının yeterli olduğunu, müvekkili idarenin atıksu kanalında bir arıza, tıkanma olsaydı aynı sokak üzerinde başkaca yerlerden de arıza ihbarlarının gelmiş olması gerekeceğini, müvekkili idarenin olayda kastı, kusuru ve ihmali bulunmadığından gerçekleştiği iddia edilen hasar ile arasında bir illiyet bağının kurulmasının da mümkün olmadığını, bina sahipleri, binalarını yaparken su basman seviyeleri altında kalan yerlerde dışarıdan gelecek herhangi bir su baskınına karşı gereken önlemi almakla mükellef olduğunu, davanın tazminat davası olduğunu, Borçlar Kanunu’nun 41. maddesine göre, tazminat sorumluluğunun doğması için, tazminat talep edilenin, zarara neden olayda kasıt, ihmal, teseyyüp ya da kusurunun olması; tazminat talep edilen ile hasar arasında bir illiyet bağının bulunmasının gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacı tarafın hasar bedeli olarak istediği meblağın da fahiş olduğunu, olay tarihinden itibaren faiz İstemesinin de hukuka aykırı olduğunu, müvekkilnin davacıya kesinleşmiş bir borcunun olmadığını, müvekkili idarenin temerrüdü söz konusu olmadığından ancak dava tarihinden sonrası için faiz istenebileceğini belirterek, sonuç olarak; davanın usulen reddine, davanın usulen reddine taleplerinin kabul görmemesi halinde haksız ve dayanaksız davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
Davacı vekilinin, 1. celsede mazeret dilekçesi sunup mazeretini belgelendirmemesi nedeni ile, belgelendirilmeyen mazeretin reddine, taraflarca takip edilmeyen dosyanın HMK 150/4 maddesi uyarınca 3 ay içerisinde yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verildiği, davanın yenilendiği, 17/07/2019 tarihli celsede davacı vekilinin yine mazeret dilekçesi sunduğu, bu kez mazeretinin kabul edildiği, 18/12/2019 tarihli celse için davacı vekili Av. …’in UYAP üzerinden Av. … adına askerde olması nedeniyle mazeretli sayılması talepli dilekçe sunmuş olduğu; mazeret dilekçesinin Av. … açından bir mazeret taşımadığı gibi, Av. … tarafından da gönderilmemiş olduğu görülmekle geçerli bir mazeret dilekçesinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Davalı vekilinin de aynı tarihli celsede; davacı tarafın sıkça mazeret sunması nedeni ile kendilerinin de davayı takip etmediğini ve mazeretin reddine karar verilmesini talep etmiş olup mahkememizce mazeretin reddine karar verilmiştir.
HMK 320/4. maddesinde, basit yargılama usulüne tabî davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava nın açılmamış sayılmasına karar verileceği düzenlenmiş olmakla, basit yargılama usulüne tabî iş bu davanın birden fazla işlemsiz bırakılması nedeni ile HMK 320/4 maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-6100 Sayılı HMK 320/4. maddesi gereği davanın açılmamış sayılmasına,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 44,40-TL harcın peşin alınan 46,81-TL den düşümü ile arta kalan 2,41-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-HMK.120 maddesi gereğince; davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 2.223,55- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine
Dair davalı vekilinin yüzüne karşı kesin olarak verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/12/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır