Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/491 E. 2018/888 K. 12.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/491 Esas
KARAR NO : 2018/888
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 24/06/2016
KARAR TARİHİ: 12/07/2018
DAVA : Davacı vekili mahkememize ibraz ettiği dava dilekçesi ile , davalılar ile müvekkilleri arasında 27.07.2015 tarihli Hisse Satış ve Devir Taahhütnamesi imzalandığını, bu taahhütname uyarınca davalıların … Enerji Elektrik Üretim İnşaat Danışmanlık Sanayi ve Ticaret Limited Şirketindeki hisselerinin %100 ‘ünü 100.000 Euro bedelle devretmeyi kabul ve taahhüt ettiklerini, devir ve satış bedelinin 30.000 Euro tutarındaki bölümünün müvekkillerince 27.07.2015 tarihinde elden nakit olarak, 100.000 TL tutarındaki bölümünün 21.08.2015 tarihinde çek ile, 69.668 Euro tutarındaki kısmında davacılar tarafından 31.08.2015 tarihinde elden nakit olarak ödendiğini, davalılar tarafından imzalanan 27.07.2015 tarihli “Hisse Satış ve Devir Taahhütnamesi”uyarınca davalıların … Enerji Elektrik Üretim İnşaat Danışmanlık Sanayi ve Ticaret Limited Şirketindeki hisselerinin tamamını, 19.08.2015 tarihli Hisse Alım ve Satım Sözleşmesi hükümleri gereğince müvekkillerinin ortağı olduğu … Teknoloji Hizmetleri ve Ticaret AŞ isimli şirkete devredildiğini, zira taahhütnamenin 1.maddesine göre davalıların, hisselerini davacılara veya davacıların göstereceği kişilere satmayı kabul ve taahhüt ettiklerini, davalıların imzaladıkları 27.07.2015 tarihli Hisse Satış ve Devir Taahhütnamesi ve 19.08.2015 tarihli Hisse Alım ve Satım Sözleşmesi kapsamında 6 ay içerisinde …’nın %20 hisselerine sahip olacağı bir şirketin (ÖAŞ), … ili … İlçesi … köyü sınırları içinde kalan, çağrı mektubu alınmış ve … Genel Müdürlüğünce proje dosyası onaylanan her bir 1 MW lisans altı olmak üzere toplam 5MW GES projesine sahip bulunmasını, projenin yine aynı süre içerisinde %100 maliyetini üstlenmeyi kabul eden bir yabancı tarafından, maliyeti tamamen kendisine ait olmak üzere tamamlanmasını sağlamayı, aksi halde yazılı ihtarda bulunulmasını müteakip 3 gün içerisinde …’nın satın alma bedeli olarak kendilerine ödenen tutarın tamamını faiziyle birlikte derhal ödemeyi taahhüt ettiklerini, davalıların, imzalanın sözleşmelerin üzerinden uzunca bir süre geçmesine rağmen bu taahhütlerini yerine getirmediklerini, ayrıca davalıların 19.08.2015 tarihli Hisse Alım ve Satım Sözleşmesi (7.1.h) ile …’nın, yine … hisselerinin satış ve devrinden evvel … ME3 Güneş Enerji Sistemleri AŞ ile imzaladığı Ortak Girişim Sözleşmesi’nin 5.2.b maddesinde yer alan, her türlü izin ve ruhsatın alınması ve bu kapsamında yürütülecek iş, işlem ve hizmetleri bilabedel sonuçlandırılması şeklindeki taahhütlerini de yerine getirmediklerini, son olarak davalılar tarafından 19.08.2015 tarihli Hisse Alım ve Satım Sözleşmesi (7.2.e) uyarınca …’nın 100.000 TL’lik sermayesinin tamamen ödendiği beyan ve tekeffül edilmesine rağmen, söz konusu sermaye bedelinin ödenmediğini, davalıların taahhütname ve satım sözleşmesine aykırı davranması nedeniyle … 12. Noterliği nin 29.02.2016 tarih ve … yevmiye numarası ile hisse alım sözleşmesinin, davacılar tarafından feshedilerek ödenen bedelin iadesinin talep edildiğini, davalılar tarafından ödemenin yapılmaması üzerine davalılar hakkında icra takibi başlattıklarını, davalıların borca haksız olarak itiraz ederek takibi durdurduğunu, icra takibinde icra müdürlüğünün yetkisine karşı yapılan itirazın yerinde olmadığını, hisse alım-satım sözleşmesinin 11/ (g ) maddesinde İstanbul icra dairesinin yetkisinin kabul edildiğini, sözleşmeye aykırı davranmaları nedeni ile davalıların aldıkları parayı iade etmelerinin gerektiğini belirterek davalıların itirazlarının iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili mahkememize ibraz ettiği cevap dilekçesi ile, davacıların sebepsiz zenginleşmeye istinaden müvekkilleri hakkında icra takibi başlattıklarını, buna yönelik takibin borçlunun yerleşim yerinde yapılması gerektiğini, yetkili icra dairesinin … ya da … İcra Dairesi olduğunu, dosyanın … Mahkemesine gönderilmesi gerektiğini, müvekkillerinin sözleşmeden kaynaklı edimlerini yerine getirdiklerini, …… Ltd Şti nin 100.000 TL lik sermayesinin ödendiğini ve hisse devrinin gerçekleştirildiğini, taraflar arasında imalanan sözleşmede ” her biri 1 MW lisans altı olmak üzere toplam 5 MW GES sahip buluncağına” istinaden sözleşmenin imzalandığının belirtildiğini, ayrıca sözleşmede belirtilen sürelerin tahmini süreler olduğunu, her iki tarafın da bu durumu bildiğini, müvekkili şirketin yükümlülüklerinin değişen yönetmelik sonucu imkansız hale geldiği için Borçlar Kanunu ve TTK uyarınca sorumlu tutulmayacağını, zira ortada sonradan ortaya çıkan objektif imkansızlık (mevzuattan kaynaklalan imkansızlık) söz konusu olduğunu, bu durumda asli edim yükümlülüğünün sona erdiğini,bunun yerine ikincil iade (tasfiye) yükümlülüğünün gündeme geldiğini, davacı tarafın tüm süreçlerden haberdar olduğunu ve herhangi bir itirazda bulunmadığını, müvekkillerinin davacılar ile imzalanan sözleşme uyarınca Eylül 2015 tarihinde yaptığı başvuruların … tarafından trafo gücünün (kapasitesi) arttırmasına rağmen … Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi (kısaca “…” ) söz konusu başvurularını reddettiğini, … ın bu işleme gerekçe olarak trafo gücünün yetersiz olmasını gösterdiğini, ardından Kasım 2015 tarihinde yapılan başvuruluara çağrı mektubu içn onay verdiğini, ancak söz konusu bu durumun Eylül 2015 tarihinde başvuran hak sahiplerini ekonomik olarak zor duruma soktuğunu ve … ın bu konu hakkında Enerji Piyasası Denetleme Kurulu (EPDK’)’na savunma vermek zorunda kaldığını, söz konusu durumun EPDK’ya yazılacak müzekkere ile ortaya çıkacağını, müvekkili firma ile davacıların birlikte hareket ettiklerini ve davacılar tarafından müvekkili firmaya işlemlerin devam etmesinin talimatı verildiğini, Ocak 2016 yılında tekrar Çağrı mektubu için başvuruda bulunduğunu, başvurunun yapıldığı sırada 21/10/2013 tarihli ve 28783 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmelikte değişiklik yapılacağı söylentileri üzerine … yönetmeliğin getireceği yenilikleri görmeden başvurulara ilişkin herhangi bir karar verilmemesi yönünde karar aldığını, ardından müvekkili firma yetkilisi tarafından davacı şirket hissedarları ve yöneticilerine süreç ile ilgili bilgi verildiğini, ancak davacı tarafça sürecin beklenilmesi talimatının verildiğini, müvekkillerinin sözleşmenin feshi dahil her ihtimali konuşmaya hazır olduğunu belirtmesine rağmen davacıların sözleşmeyi feshetmeye yanaşmadığını ve süreci takip etme yolunu seçtiklerini, bu süreçler yaşanırken 23.03.2016 tarih ve 29662 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren yukarıda belirtilen Yönetmelik’te yapılan değişikliklere göre; “Çatı uygulamaları hariç olmak üzere her bir trafo merkezinde, 5 inci maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olan rüzgar ve güneş enerjisine dayalı enerji üretim tesisleri için; herhangi bir gerçek veya tüzel kişiye ve söz konusu gerçek veya tüzel kişinin doğrudan veya dolaylı olarak ortak olduğu tüzel kişilere ve bu kişilerin kontrolünde olan tüzel kişilere, tüketim tesisi sayısına bakılmaksızın azami 1 MW tahsis yapılabilir. Söz konusu gerçek veya tüzel kişinin doğrudan veya dolaylı olarak ortak olduğu tüzel kişilere ve varlığı halinde bu kişilerin kontrolünde olan tüzel kişilere ilişkin bilgilerde ilgili tüzel kişinin beyanı esas alınır. Bu beyanın yanlış, eksik veya yanıltıcı olarak verildiğinin saptanması halinde ilgili gerçek ve tüzel kişiye ait bağlantı anlaşması çağrı mektubu iptal edilir.” şeklinde ekleme yapıldığını, söz konusu düzenleme ile 1 MW’a kadar başvuru yapan bir gerçek veya tüzel kişinin, ortağı olduğu diğer bir tüzel kişinin aynı trafo merkezi için ayrı bir başvuru yapmasının engellendiğini, Yönetmelikte yer alan “doğrudan”, “dolaylı”, ve “kontrolünde olma” kavramları incelendiği zaman hisse devir sözlşemesine konu 5 MW GES için onay alamayacağının ortaya çıktığını, bunun da mevzuat nedeniyle (sonradan ve göngörülemeyen) bir imkansızlığın ortaya çıktığını gösterdiğini, ( 23.06.2016 tarihinde resmi gazete yayımlanan Elektrik Piyasalarında Lisansız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik) bu yönetmelik değişikliği belli olduğu zaman davacı tarafın hukuken imkansız hale gelen bu sözleşmeyi sözleşme hükümlerine aykırı olarak feshettiklerini, sözleşmenin 7.1.f.maddesine uyulmadan yapılan feshin geçerli olmadığını, öncelikle … … Ltd Şti nin müvekkillerine devrinin sağlanması gerektiğini, 18.08.2015 tarihli sözleşmenin 7.1.f maddesine göre “Hisseler’i Alıcı’dan devri ve teslim almayı kabul eder” hükmünü ihtiva ettiğini, bu noktada sözleşmeyi feshederek kendi edimini iade için adım atmayan davacıların, müvekkillerinden edimini ifa etmesini beklenilmesinin TBK md 97 hükmüne aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, itirazın iptaline ilişkindir.
Deliller; İst. …. İcra Müd ne ait … E nolu icra dosyası, 27.07.2015 tarihli hisse satış ve devir taahhütnamesi , 19.08.2015 tarihli hisse alım ve satım sözleşmesi, hisse devrinin yapıldığına ilişkin ticaret sicil kayıtları.
Mahkememizce davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi ne gönderildiği, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, bu kararın da davacılar vekilince temyizi üzerine dosyanın Yargıtay …. Hukuk Dairesine gönderildiği görülmüştür.
Yargıtay … Hukuk dairesinin 06/07/2017 tarih … Esas … Karar sayılı ilamı ile mahkememiz kararı bozulmuştur.
Yargıtay bozma ilamında ; “Dava, taraflar arasında varlığı ileri sürülen hisse devir sözleşmesi ile ortak girişim sözleşmesinin ihlali iddiasına dayalı olarak doğan alacağa yönelik icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davanın açıldığı İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine dosyanın gönderildiği İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi, yukarda tarih ve numarası yazılı kararla istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiş olup, bu kararın da davacılar vekilince temyizi üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olup bu aşamada yerel bölge adliye mahkemesince 13.04.2018 ve 17.04.2018 tarihli iki adet yazı ekinde gönderilen dilekçeler ile gerek mümeyyiz davacılar vekilinin ve gerekse de davalılar vekilinin anılan mahkemeye verdikleri dilekçeler ile taraflar arasında haricen anlaşılması nedeniyle davanın konusuz kaldığını beyan ettikleri anlaşılmakla dosya re’sen ele alındı, gereği görüşülüp düşünüldü. Tarafların dava konusu üzerinde anlaşmaya varmış olmaları hali, HMK’nın 313. maddesinde belirtilen ve davaya son veren taraf işlemleri arasında sayılmış bulunan sulh anlamındadır. Sulh, HMK’nın 314 ve 315. maddeleri uyarınca hüküm kesinleşinceye değin yapılabileceği gibi kesin hüküm sonucu doğurucu nitelikte bulunduğundan HMK’nın 311., 371. ve 373/1. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi’nin istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının bozularak ortadan kaldırılmasına, dava dosyasının taraflar arasında varlığı kabul edilen sulhe ilişkin bir hüküm kurulmak üzere İlk Derece Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.Açıklanan nedenlerle, İstanbul …. Bölge Adliye Mahkemesi’nce verilen 11.07.2017 tarih ve … sayılı kararın bozularak orta-dan kaldırılmasına, işbu karardan bir suretin anılan Bölge Adliye Mahkemesi’ne, dava dosyasının ise davada varıldığı ileri sürülen sulhe ilişkin bir hüküm kurulmak üzere İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 07.05.2018 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi..” denilmiştir.
Taraf vekillerince 12/07/2018 tarihli celsede karşılıklı olarak yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığı bildirilmiştir.
Yargıtay ilamı incelendiğinde temyiz aşamasında tarafların sulh oldukları anlaşılmıştır.Taraflar arasında yapılan sulh nedeniyle dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda izah edilen sebep ve gerekçelere göre;
1-Taraflar arasında yapılan sulh nedeniyle dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına,
2-Tarafların yargılama gideri ve vekalet ücreti talepleri olmaması nedeniyle bu konuda karar tesisine yer olmadığına,yapılan yargılama gideri masraflarının kendi üzerlerinde bırakılmasına,
3-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın ilgilisine iadesine,
4-Bu dava sebebiyle 35,90 TL karar ve ilam harcı alınması gerektiğinden peşin alınan 3.962,72 TL den mahsubu ile fazla alınan 3.926,82 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacılara iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 12/07/2018

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır