Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/437 E. 2021/452 K. 16.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/437
KARAR NO : 2021/452

DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 28/02/2017
KARAR TARİHİ : 16/06/2021

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … Sigorta A.Ş tarafından … nolu … Paket Sigorta Poliçesi ile 09/02/2016 – 09/02/2017 tarihleri arasında sigortalı bulunan … San. Ve Tic. Ltd. Şti’nin faaliyet gösterdiği “… ” adresindeki işyeri 15/09/2016 tarihinde davalı …’ye ait ana su şebekesindeki arıza nedeniyle sızan suların sigortalı işyerine siyaret sonucunda hasara uğradığını, bu nedenden dolayı yapılan hasar ihbarı üzerine müvekkili şirket nezdinde açılan … no lu hasar dosyasından görevlendirilen sigorta eksperi tarafından ekspertiz raporu düzenlendiğini, Müvekkil şirketin davaya konu olay nedeniyle 06/10/2016 tarihinde 11.488,36 TL sigorta tazminatı ödediğini, TTK. Mad. 1472. Gereğince sigortalının haklarına helef olduğundan davalı tarafın sorumluluğunu karşılayan 11.488,36 TL alacak için rücu hakkının doğduğunu ve haksız fiil neticesinden kaynaklandığını, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 11.488,36 TLsigorta rücu tazminatının, sigortalıya ödeme tarihi olan 06/10/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiş olduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu haksız eylem ile müvekkili idarenin her ne kadar bir ilgisi yok ise de, bir an için bu eylemin müvekkili idareden kaynaklandığı kabul edilecek olunsa bile; bu durumda iş bu davanın görev nedeniyle reddinin gerektiğini, 2560 sayılı kanun ile kurulan müvekkili idarenin, … Büyük Şehir Belediyesi’nin su ve kanalizasyon hizmetlerini yürüten bir kamu kurumu olduğunu, bu hizmetin ifası sırasında bir zarar meydana gelmiş ise, bunun idari bir eylemden kaynaklandığının kabulünün gerektiğini, davanın görüleceği yerin, adli yargı değil, idari yargı olması gerektiğini, Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrasına göre idareler kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduklarını, ancak, idare hukuku ilkelerine göre, idari işlem veya eylemlerden doğan zararın tazminine hükmedilebilmesi için; ortada varlığı ispatlanmış bir zararın bulunması, zararın idarenin işlem ve eyleminden kaynaklanmış olması, idari işlem ya da eylemle zarar arasında nedensellik (illiyet) bağının bulunmasının gerektiğini, Borçlar Kanunu’nun 41. maddesinde de, tazminat sorumluluğunun doğması için, tazminat talep edilenin, zarara neden olayda kasıt, ihmal, teseyyüp yada kusurunun olması; tazminat talep edilen ile hasar arasında bir illiyet bağının bulunmasının gerektiğini, dava konusu yapılan yerde ve çevresinde şebeke hatlarında bir çalışma yapılmadığını, hasar yeri ile sigorta poliçesinin aynı yere ait olmadığını, tüm bu bilgiler değerlendirildiğinde, hasarın oluşmasında müvekkili idarenin bir kusurunun veya gecikmesi olmadığını, ilgili bina sakinlerince su taşkınına karşı alınması gerekli hiçbir önlemin alınmadığının ( zolasyon, drenaj sistemi vb.) tespit edildiğini, müvekkili idareye kusur isnadının mümkün olmadığını, sorumlu veya sorumluların tespitinin gerektiğini, davacı şirketin sigortalısının yasa ve yönetmeliklerden doğan yükümlülükleri verine getirmemesinin, tazminat istemlerinin hukuki dayanağını ortadan kaldıracağını, muhtemel illiyet bağını da keseceğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte; kabul anlamına gelmemek üzere, talep edilen hasar bedelinin fahiş olduğunu, müvekkili idarenin davacıya kesinleşmiş bir borcunun olmadığını, dolayısıyla idarenin temerrüdü söz konusu olmadığından; dava tarihinden sonrası için ve yasal faiz istenebileceğini belirterek, sonuç olarak; haksız ve hukuka aykırı davanın reddine; mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER :
Hasar dosyası, sigorta poliçesi, kira sözleşmesi, faturalar, dekont, … tarafından gönderilen 18/06/2018 tarihli cevabi yazı ve ekinde hakediş nüshası ve hasar raporu, … Belediye Başkanlığı İmar Ve Şehircilik Müdürlüğü’nün … tarihli cevabi yazısı ve ekinde yapı ruhsatı fotokopisi ve restorasyon proje sureti, keşif, bilirkişi incelemesi.
GEREKÇE:
Dava; TTK 1472 maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen sigorta bedelinin rücuen tazmini istemine ilişkindir.
Tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda, mahkememizce belirlenen uyuşmazlık noktalarında resen seçilen bir inşaat mühendisi, bir tekstil alanında sektör bilirkişisi refakatı ile keşfen yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde sunulan 14/05/2019 tarihli raporda özetle; dava konusu meydana gelen hasarın, davacının sigortalısı işyeri önündeki yoldan geçen …’ ye ait İçme suyu Şehir şebeke borusundaki patlaktan tazyikli bir şekilde akan suların İşyeri kapısı altındaki eşikten bina içine sirayet ederek hasara neden olduğunu ve akan suların dolarak alt kattaki işyerine sirayet ettiğinin anlaşıldığını, … yazılarında ” Bodrum katta su tahliyesi için gerekli süzgeç veya biriken suların atılması kullanılacak rögar/pompa sistemi tespit edilememiştir.” İfadesinin doğru olduğunu, ancak oluşan hasarın menfezden geçiş yapan suların birinci bodruk katın zemin döşemesinden birikerek eski kalorifer tesisatında iptal edilen borularında içinde ilerleyerek ikinci bodrum kat tavanından emtianın üzerine akarak zarar oluşturduğunun anlaşıldığını, üzerinde durulması gereken hususun ise, riziko yani sigorta yapılan işyerinin zemin kat ya da zemin veya giriş kat olarak ifade edilmesi olduğunu, bu durumda, hasarın 2. bodrum katta oluştuğu göz önüne alındığında, rizikonun (sigortanın) bu katı kapsamadığının da değerlendirilebileceğini, bu durumda davanın konusuz kalacağının değerlendirildiğini ve takdirin mahkemeye ait olduğunu, …’ nin şehir içme suyu şebekelerin bakım ve onarımından sorumlu olduğu dikkate alındığında, şebeke hatlarında yenileme ve iyileştirme çalışmalarının yeterli periyotta yapılmadığı, bu nedenle de; şebeke boru hatlarında bu tür boru patlamalarının oluşmasının periyodik bakım ve onarım çalışmalarının düzenli yapılmaması kaynaklı olduğunun değerlendirildiğini, iki binanın ortasında kaldırımın altından gelen ana şebeke su borusuna müdahale yapıldığı sigortalı yetkilileri tarafından çekilen fotoğraflarda görüldüğünü, ekspertiz sırasında tesisatın onarımı sonrasında boruların kapatılmış olduğunun tespit edildiğini, olay, şebeke ana su borusunun patlaması sonucu dahili su hasarı olarak değerlendirildiğini, riziko mahallinde zeminlerde halen işletmeye giren suların toz/kum kalıntılarının mevcut olduğunun görüldüğünü, üzerine akan sular, beden seti halinde bir poşette bulunan elbiselerin poşetlerin alt kısımdan bağlı olması sonucu birikmesi ile özellikle etek kısımlarının ıslandığı, kurumaya başlayan elbiselerde kireçli su kalinisi izleri ve hareler kaldığı, elbiselerin omuz ve koflarında da ıslaklıklar ve lekeler bulunduğunun fotoğraflarda görüldüğünü, hasar mahallinde yapılan çalışmalar ve çekilen hasar fotoğraflar yapılan emtia hasar izole keşif bedelinin miktar ve kuruşlandırma yönünden yapılan değerlendirmede, ekspertiz bedelinin piyasa rayiç fiyatlarına uygun ve kadri marufunda olduğunu, mahkemece uygun görülmesi halinde; davacı şirket ekspertizince hazırlanan 11.788.00- Tl lık hasar dökümünden 300-TL olarak belirlenen “sovtaj” bedelinin düşülmesi ile halef durumunda olan davacı şirketin 11.488,00 TL, alacağının doğduğu hususları rapor edilmiştir.
Dosyanın sigorta alanında uzman bilirkişiye tevdi ile : meydana gelen rizikonun sigorta poliçesi teminatları kapsamında olup olmadığı ve davacının rücu hakkı bulunup bulunmadığı hususunda rapor alınmasına karar verilmiş olup, sunulan 10/11/2020 tarihli raporda özetle; sigorta poliçesine göre, sigortalanan riziko adresindeki katın zemin veya giriş kat olarak belirlendiği, hasarın -2. katta meydana geldiğini, buna göre hasarın meydana geldiği katın sigorta teminatında bulunduğunun kabul edilemeyebileceğini, dosyada temliknameye rastlanmadığından bu bakımdan inceleme yapılamadığını, mahkemenin savunmalarının tümüne hasren tamamen davalı müdafaaları yönünde hüküm kurmak hususunda da muhtar bulunduğunu rapor edilmiştir.
Tarafların beyan ve itirazların değerlendirilmesi için son rapor düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, 01/03/2021 tarihli ek raporda özetle; davaya konu poliçede; riziko adresinin; “…”, rizikonun bulunduğu kat; “ zemin veya giriş kat” olarak belirtildiğini, ekspertiz raporunda ise (syf 3) binanın giriş ve 2 bodrum kattan oluştuğu, -2. Bodrum kattaki elbiselerin zarar gördüğünün belirtildiğini, bu kapsamda; sigorta poliçesinde açıkça kat belirtilmiş olması, riziko katına “tüm katlar” yazılmamış olması, sigorta teminatının belli bir bölüm için verilmiş olabileceği kanaatini uyandırdığını, ancak; netice itibariyle hukuki takdir ve yorumlama yetkisi mahkemeye ait olup sair hususlar bakımından kök raporda belirtilen kanaatlerin aynen korunduğu hususları rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; dava… Paket Sigorta Poliçesi kapsamında sigortalı bulunan dava dışı … Ltd. Şti’nin faaliyet gösterdiği işyerinde 15/09/2016 tarihinde davalı …’ye ait ana su şebekesindeki arıza nedeniyle sızan suların sigortalı işyerine siyareti sonucunda sigortalıya ödenen hasar bedelinin rücuen tazmini istemine ilişkindir.
TTK 1472/1. Maddesi ile sigorta tazminatını ödeyen sigortacının hukuken sigortalının yerine geçeceği ve sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği düzenlenmiştir. Sigortacının, sigortalıya halef olabilmesi için yapılan ödemenin poliçe kapsamında olması gerekir. Davacı tarafından sigortalısına ödeme yapılmış ise de, poliçe ile zemin ve giriş katın rizikonun gerçekleştiği kat olarak düzenlendiği, -2. bodrum kattaki elbiselerin zarar görmesi ile hasarın oluştuğu, hasarın poliçe kapsamında olmadığı, sigortacı olan davacının zarar görene halef olamayacağı ve tazminat talep etme hakkının davacıya değil zarar gören sigortalıya ait olduğu değerlendirilmekle davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş olup aşağıda belirtildiği şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30-TL red harcının peşin alınan 196,20-TL den düşümü ile arta kalan 136,90-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 4.080,00- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan gider avansının iadesine ,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/06/2021

Katip Hakim
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır