Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/395 E. 2019/219 K. 13.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/395 Esas
KARAR NO : 2019/219
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/05/2018
KARAR TARİHİ : 13/03/2019

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı asıl borçlu … Ltd. Şti’nin müvekkil bankaya kredi talebi ile müracaatı üzerine; müvekkili banka ile davalı arasında 10.09.2014 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme gereğince müvekkili banka tarafından davalı tarafa Taksitli Ticari Kredi ve Çek Taahhüt Kredisi kapsamında kredi kullandırıldığını, diğer davalı …’ın da işbu sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, davalıların, yapılan tüm uyarılara rağmen, sözleşmelerden doğan borçlarını ödememesi üzerine; davalılara …. Noterliği’nin 19.02.2018 tarihli ve … Yevmiye numaralı ihtarnamesi ile hesap kat ihtarnamesi keşide edildiğini, davalılar icra takibini sürüncemede bırakmak amacıyla itiraz ettiğini, davalıların hesap kat ihtarnamesine rağmen, borçlarını ödememesi üzerine; …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalılar, haksız ve mesnetsiz olarak; ödeme emrinde yer alan borca, ödeme emrine, faize, yetkiye ve tüm fer’ilerine itiraz ederek icra takibini durdurduklarını, itirazın, takibi sürüncemede bırakmak ve müvekkilinin haklı alacağına kavuşmasını engellemek amacı ile yapıldığını ve son derece haksız olduğunu, genel kredi sözleşmesi’nin 31.1. maddesinde sözleşmeyi imzalayan banka şubesinin bulunduğu yerin mahkeme ve icra daireleri veya istanbul merkez (Çağlayan) mahkeme ve icra dairelerinin yetkisini kabul ederler.” hükmüne havi olması nedeni ile davalıların yetki itirazının reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca para borçlarında ve sözleşmeden doğan borçlarda hangi icra dairelerinin yetkili olduğu ilgili kanun maddelerinde belirtildiğini, HMK’nın 10. maddesi ve Borçlar Kanunun 89. maddesi ile düzenlenen; “Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir.” hükmü gereğince de davalıların yetki itirazlarının reddine karar verilmesinin gerektiğini, taraflar arasındaki uyuşmazlığın sözleşmeden kaynaklandığını, sözleşmeden doğan para borçları için sözleşmenin yerine getirileceği (ifa edileceği) yerdeki icra dairesinin de yetkili olduğunu, para borcunun ifa mahallinin de alacaklı tarafın ikametgâhı olup, alacaklının kendi ikametgâhında icra takibi yapmasının hukuken mümkün olduğunu, müvekkil bankanın adresi Maslak/İstanbul olup, İstanbul İcra Müdürlükleri ve Mahkemelerinin yetkili olduğunu belirterek, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2001/12-1162 E., 2001/1191 K., 26.12.2001, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2009/5234 E., 2009/8563 K., 29.09.2009 , BK’nın 73/1, HUMK’un 10. Maddesinden ve Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2008/492 E., 2008/3817 K., 29.02.2008 tarihli kararından bahsetmiş ve yetki itirazının reddine karar verilmesini, davalıların, sözleşmeleri ve eklerini imzalayarak borcu ve borca ilişkin faiz oranını açıkça kabul ettiği, ancak borçlarını ödemeyerek sözleşmeleri ihlal ettiklerini, davalıların son derece haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli itirazları üzerine müvekkilinin haklı alacağına kavuşamadığını belirterek, fazlaya ilişkin hak ve alacak talep etme hakları saklı kalmak kaydıyla, davalılarının haksız ve mesnetsiz itirazlarının iptaline ve takibin devamına, davalıların ayrı ayrı %20’den az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama masrafları ile vekâlet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; icra takibinin yetkisiz İcra Müdürlüğünde yapıldığını, HMK madde 6 ‘da genel yetkili mahkeme düzenlenmiş olup; genel yetki kuralı gereğince davalıların ikametgahı olan … İcra Daireleri ve Mahkemelerinin yetkili merci olduğunu, yine HMK 10.md. gereğince muhatap bankanın bulunduğu yer ödeme yeri olduğundan buradaki icra dairesinin de yetkili olup; yine borçlu davalı müvekkilinin kredi kullandığı ve ödemeyi yapacağı banka şubesi … A.Ş. … şubesi olup; davacı tarafça muhatap bankanın Genel Müdürlüğü adresi belirtilerek sanki adresi İstanbul’muş gibi bir algı yaratmaya çalışmasının hukuken kabul edilemez. Olduğunu, HMK m. 14 ‘ün açık olduğunu, bir şubenin işlemlerinden doğan davalarda, o şubenin bulunduğu yer mahkemesinin de yetkili olduğunu, İİK m.50 gereğince akdin yapıldığı yer mahkemesi göz önünde bulundurulduğunda kredi sözleşmesinin yapıldığı yer olan …, yetkili icra daireleri ve mahkemelerinin ise … İcra Daireleri ve Mahkemelerinin olacağını, Yine HMK m.7 hükmü açık olup; “davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır” denmek suretiyle davalıların birden fazla olması halinde davalıların ortak yetkili mahkemesinde davanın görüleceğinin açıkça düzenlendiğini, yetki itirazının kabulü ile … İcra Müdürlükleri ve Mahkemelerinin yetkili olduğuna karar verilmesini, banka ile yapılan sözleşme … garantili ticari sözleşme olduğunu, …, Bankalar ile risk paylaşımı esasına göre çalışmakta, kredi tutarının belli bir oranına kadar kefil olabildiğini, yani işletmenin krediyi ödeyememesi durumunda banka …’den tazmin talebinde bulunacağını, …, tazmini karşılamak suretiyle kefaletten doğan sorumluluğunu yerine getirdiğini, kredinin ödenmemiş olması nedeniyle işletme ve kefilleri aleyhine, banka ile birlikte yasal işlemler başlatılarak kanuni takip yoluyla alacağın tahsil edildiğini, davaya konu … garantili kredi %90 … teminatlı olduğunu, iş bu husus … ve … A.Ş. arasındaki sözleşme ve belgelerin celbi neticesinde açıkça görüleceğini, iş bu kredinin tamamında bankanın sorumluluğu kredi tutarının %10’u kadar olup; zaten davalı müvekkilince kredi tutarının %41’i davacı bankaya ödendiğini, bu haliyle davacı bankanın davalı müvekkillerden herhangi bir alacağı bulunmadığını, alacak …’nin alacağı olduğunu, bankanın …’nin teminatı kapsamında kalan ve … ye ait olan alacak ile ilgili Bakanlar Kurulu’nun 26.12.2017 tarihinde yayınlanan …na Sağlanan Hazine Desteğine İlişkin Kararda değişiklik Yapılmasına dair Kararnamesi madde 3 te ne şekilde işlem yapabileceği, 90 günlük bekleme süresi , uygulanacak faiz oranı belirtilmiş olup; davacı bankanın yaptığı tüm işlemlerin 01.01.2018 tarihli resmi gazete de yayımlandığı ve yürülüğe girmiş kararnameye aykırı ve usulsüz olduğunu, ödenmemiş ilk vade tarihinden itibaren 90 gün geçmeden kredi hesabı kat edildiğini, ihtarname ile yapılan hesap kat’ının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin, davacı bankaya yapmış olduğu yapılandırma talebinin yasal düzenlemelere aykırı ve usulsüz olarak reddedildiğini, Bakanlar Kurulu’nun 26.12.2017 tarihinde yayınlanan …na Sağlanan Hazine Desteğine İlişkin Kararda değişiklik Yapılmasına dair kararında yapılan düzenlemeler açıkça … Teminatlı olan kredilerin mevcut ödeme planlarına ek olarak 36 aya kadar vade ile yapılandırılabileceğini karar altına aldığını, bunun üzerine taraflarınca yetkisiz İcra Müdürlüğü olan İstanbul İcra Müdürlüğünde başlatılan … Esas sayılı takibe yetki, borç, masraf, BSMV ve tüm takip ferilerine itiraz edildiğini, alacağın likit olmayışı yönüyle davacı bankanın icra inkar tazminatı taleplerinin de yersiz olduğunu, usulüne uygun hesap kat ihtarı bulunmamakta bu haliyle de temerrüdü gerçekleşmeyen müvekkilleri hakkında takip yapılamayacağı gibi ihtarname tarihinden itibaren faiz de talep edilemeyeceğini, belirtilen faiz oranı fahiş olup; 6098 sayılı TBK’nın 120.maddesinde temerrüt faizi düzenlenmiş ve temerrüt faizinin belirlenmesine sınırlama getirildiğini, bu düzenleme dışında 01.01.2018 tarihli resmi gazete de yayımlanmış ve yürürlüğe girmiş …na Sağlanan Hazine Desteğine İlişkin Kararda değişiklik Yapılmasına dair KHK madde 3/2 de faizin ne şekilde uygulanacağı düzenlenmiştir.Bu yönüyle davacının belirlediği faiz başlangıç tarihi ile faiz oranı ve bu faize bağlı hesaplanan BSMV miktarı da hatalı olduğunu, ödeme emrinde talep edilen 770,00.TL masraf miktarının bir açıklaması bulunmadığı ve nereden kaynaklandığı belli olmadığı gibi ihtarname ile gönderilen hesap özetinde de 770,00.TL masrafa ilişkin bir bilgi ve açıklama bulunmadığını, bu haliyle dayanağı olmayan masraf kaleminin müvekkillerden talep edilemeyeceğini, kefil olunan azami miktarın, kefalet tarihinin ve “Müteselsil kefil” ifadesinin kefil olan gerçek kişinin kendi el yazısı ile kefil olan tüzel kişi ise, temsilcisinin el yazısı ile yazılması şarttır. Kefil olacak kişinin ilgili ifadeleri el yazısı ile yazmadan sadece kefil olarak sözleşmeyi imzalaması halinde kefalet sözleşmesinin geçersiz olacağını, müvekkil … yönünden takibe , borca, ödeme emrine, tüm faiz ve fer’i lerine itirazlarını yinelediklerini, fazlaya dair her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, öncelikli olarak yetki itirazımız hakkında karar verilerek; dosyanın yetkili … Asliye Hukuk Mahkemelerine (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla ) gönderilmesine, davanın reddine ve takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesin, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava, Genel Kredi Sözleşmesine istinaden kullandırılan kredi nedeni ile ödenmeyen kredi alacağının tahsili için başlatılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
… İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyası getirtilerek incelenmiş, davacı alacaklı tarafından davalılar aleyhine kredi sözleşmesine istinaden kullandırılan krediler alacağından kaynaklanan 111.063,05- TL asıl alacak, 2.150,80-TL işlemiş faiz, 107,54-TL BSMV, 770,34-Tl masraf olmak üzere toplam 114.091,73-TL tutarında ilamsız icra takibi yapıldığı, davalı borçluların borca ve takibe itirazı üzerine icra takibinin davalılar yönünden durdurulduğu, itirazın iptali davasının yasal süre dahilinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan Genel Kredi Sözleşmesi ve kullandırılan kredilere ilişkin belgeler dosyaya ibraz edildikten sonra dosya bilirkişi incelemesine tevdi edilerek bankacılık alanında uzman bilirkişiden alınan raporda özetle; davacı banka ile davalı kredi borçlusu/lehtarı … Ltd. Şti. arasında 400.000,00 TL tutarında Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, işbu sözleşme tarihi nazara alındığında 6098 sayılı yeni TBK’nu yürürlüğe girdikten sonra akdedilmiş olduğunu, işbu sözleşmeyi davalı kefilinde (…)’ın 400.000,00 TL kefalet limiti tahtında ” müteselsil kefil ” sıfatıyla imzalamış olduğunu, TBK’nun 583 m. göre kefalet türü, tarihi, kefalet limiti ve diğer hususlar kefilin kendi el yazısı ile yazılmış olduğu, yukarıda arz edildiği üzere, kefilin sorumlu olacağı “muayyen kefalet limitinin ” sözleşmede açıkça gösterilmiş olduğu, davalı/kefilin şirket ortağı ve yöneticisi olması nedeniyle eş muvafakatine ihtiyaç duyulamayacağını ve TBK.’nun 582. ve 583. (mülga:BK 484 ve 485.m) öngörülen ” diğer şekli yasal unsurlarında ” açıkça teşekkül etmiş olduğu her ne kadar anlaşılmakta ise de, geçerli bir kefaletin mevcut olup olmadığının nihai takdiri sayın mahkemeye ait olduğunu, davalı/kefilin, sözleşmede gösterilen azami kefalet limiti aşılmamak üzere, temerrüt tarihine kadar işlemiş olan akdi faiz ve ferilerinden dolayı da ayrıca sorumlu olacaklarının kabulü gerektiğini, … Noterliğinin 19.02.2018 tarihli … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile cari hesabın kesildiği ve kat edildiği tarih itibariyle istenilen toplam 111.063,05 TL nakdi alacağın 24 saat içinde ödenmesi, 5941 sayılı Çek Yasasının 2 ve 3. M. hükmü uyarınca gayri nakti çek kredisinden doğan 1.600,00 TL alacağın depo edilmesi, aksi halde yasal yollara müracaat edileceğinin ihtar edildiğini, davalı/kredi lehtarı- … Ltd. Şti. Muhatabın gösterilen adresinde şirket yetkilisinin bulunmaması üzerine daimi işçisi … ‘e 22.02.2018 tarihinde, davalı/kefil-..: Muhatabın gösterilen adresinde tevziat sırasında bulunmaması üzerine birlikte çalışan … ‘e 22.02.2018 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı kredi lehtarı şirket ve kefillere kat ihtarıyla ödeme için verilen (1) günlük mehil müddeti bitimine müteakip 24.02.2018 tarihi itibariyle temerrüt koşullarının oluşmuş olduğu kanısına varıldığını, sözleşmenin 22.m göre akdi faizin %100 fazlası mertebesinde temerrüt faizi istenileceğinin kabul ve taahhüt edilmiş olması nedeniyle; 24.01.2017 ile ihtarname tarihi 19.02.2018 aralığında faiz oranlarında bir değişikliğin yapılmamış olduğunun anlaşılması üzerine TL cinsi kredileri için % 60 (30×2=) oranında temerrüt faizi tespit edildiğini, takip talebinde % 50 oranında temerrüt faizi talep edildiği, sözleşme serbestliği ilkesi uyarınca talep edilen temerrüt faiz oranının yerinde olduğunu, davacı banka ile dava dışı … arasında 13.02.2018, 14.05.2018 ve 20.11.2018 tarihli 3 adet Kefalet Protokolü imzalandığını, davacı bankanın işbu kefalet protokolü kapsamında …’nun kefaletine atfen davalı şirkete 160.000,00 TL tutarında 24 ay vadeli taksitli ticari kredi kullandırıldığını, takip tarihi itibariyle davacının toplam alacağı, asıl alacak : 108.937,88-TL, işlemiş faiz: 1.966,92-TL, BSMV: 98,35-TL, ihtarname gideri: 770,34-TL olmak üzere toplam alacak tutarı: 111.773,49-TL olarak hesaplandığını, dava tarihinden sonra yapılan kısmi ödemeler tutarı 99.406,70 TL (… A.Ş. tazmin ettiği bedel) dosyanın kesin infazı sırasında nazara alınması gerektiğini rapor etmiştir.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; davacı banka ile davalı kredi borçlusu/lehtarı … Ltd. Şti. arasında 400.000,00 TL tutarında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, söz konusu sözleşmeyi diğer davalı …’ın da 400.000,00-TL kefalet limiti dahilinde müteselsil kefil sıfatı ile imzalamış olduğu, kefilin sorumlu olacağı “muayyen kefalet limitinin ” sözleşmede açıkça gösterilmiş olduğu, davalı/kefilin şirket ortağı ve yöneticisi olması nedeniyle eş muvafakatine ihtiyaç duyulamadığı, TBK.’nun 582. ve 583. (mülga:BK 484 ve 485.m) öngörülen ” diğer şekli yasal unsurlarında ” açıkça teşekkül etmiş olduğu, geçerli bir kefaletin mevcut olduğu, kredi borcunun ödenmemesi nedeni ile davalı asıl borçlu ve kefile … Noterliğinin 19.02.2018 tarihli … yevmiye sayılı ihtarnamesi keşide edilerek, kredi cari hesabı kat edildiği, ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 1 gün içinde toplam 111.063,05 TL nakdi alacağın ödenmesinin ihtar edildiği, ihtarnamenin davalıların genel kredi sözleşmesindeki adreslerine gönderilmiş olması nedeni ile davalıların 24/02/2018 tarihinde temerrüde düştükleri anlaşılmıştır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ayrıntılı şekilde belirtildiği üzere; sözleşmenin 22.m göre akdi faizin %100 fazlası mertebesinde temerrüt faizi istenileceğinin kabul ve taahhüt edilmiş olması nedeniyle; ihtarname tarihi itibariyle TL cinsi kredileri için % 60 (30×2=) oranında temerrüt faizi tespit edildiği, davacı tarafça takip talebinde % 50 oranında temerrüt faizi talep edilmiş olmakla, sözleşme serbestliği ilkesi uyarınca talep edilen temerrüt faiz oranının yerinde olduğu, takip tarihi itibariyle davacının talep edebileceği alacak tutarı asıl alacak : 108.937,88-TL, işlemiş faiz: 1.966,92-TL, BSMV: 98,35-TL, ihtarname gideri: 770,34-TL olmak üzere toplam 111.773,49-TL olarak hesaplandığı, … nun kefaletiyle kullandırılan kredi borcuna karşılık anılan kurum (…) tarafından davacı bankaya 99.406,70 TL tutarında tazminat ödemesi yapıldığı, ancak davacı banka kefalet protokolü kapsamında, tazmin edilen işbu bedelin davalılardan tahsil edilmesinde sözleşmesel olarak yetkili ve sorumlu pozisyonunda bulunduğu, yani davacı banka tazmin edilen bedel bakımından takibe devam etme yükümlülüğü bulunduğundan, hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesaplanan miktarlar üzerinden davalıların takip dosyasına yaptıkları itirazın kısmen iptali ile takibin devamına, dava tarihinden sonra 17/05/2018 tarihinde … tarafından ödenen 99.406,70-TL nin icra müdürlüğü tarafından dosyanın kesin infazı sırasında düşülmesine karar verilmiştir. Diğer yandan alacak Genel Kredi Sözleşmesine dayalı olup, Yargıtay emsal içtihatları doğrultusunda likit (belirlenebilir) nitelikte olduğundan davanın kabul edilen asıl alacak üzerinden % 20 oranında icra inkâr tazminatına da karar verilmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İle
Davalıların … İcra Müdürlüğünün … E .sayılı takip dosyasına yaptıkları itirazın kısmen iptali ile takibin asıl alacak: 108.937,88 TL, işlemiş faiz: 1.966,92 TL, %5 gider vergisi: 98,35 TL, ihtarname gideri: 770,34 TL olmak üzere toplam: 111.773,49 TL miktar üzerinden takip tarihinden itibaren asıl alacak tutarı 108.937,88 TL tamamen ödeninceye kadar %50 oranında işleyecek temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden %5 gider vergisi ile birlikte tahsil edilmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
Dava tarihinden sonra 17/05/2018 tarihinde … tarafından ödenen 99.406,70 TL’nin icra müdürlüğü tarafından dosyanın kesin infazı sırasında düşülmesine,
Asıl alacak olan 108.937,88 TL’nin %20 oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 7.635,24 -TL karar ilam harcından peşin alınan 1.377,95-TL nin mahsubu ile eksik kalan 6.257,29-TL bakiye ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacının yatırmış olduğu 1.377,95-TL peşin harç davalı tarafından yatırılması gereken karar ilam harcından düşüldüğünden, toplam bu miktarın 1.377,95-TL nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bunun dışında davacı tarafından yapılan dava açılış gideri: 41,10-TL ( başvurma ve vekalet harcı ) davetiye, posta gideri: 122,00- TL, bilirkişi ücreti: 600,00-TL olmak üzere toplam: 763,10- TL yargılama giderinden kabul/red oranı ( % 97,96 ) üzerinden hesaplanan 747,50- TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 11.691,80- TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden AAÜT’ nin 13/2. maddesi uyarınca hesap ve takdir olunan 2.318,24- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6- Davacı tarafça yatırılan gider ve delil avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalılarının yokluğunda kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır