Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/337 E. 2018/1077 K. 05.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/337 Esas
KARAR NO : 2018/1077

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 08/07/2011
KARAR TARİHİ : 05/10/2018

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili ile … A.Ş. arasında ” … Franchising Sözleşmesi” imzalandığını, bu sözleşme nedeniyle Franchise veren sıfatına haiz … A.ş. nin 2007 tarihinden itibaren sözleşmeden doğan yükümlülüklerinin hiç birini yerine getirmeyip sözleşmeyi ihlal ettiğini, bu nedenle müvekkilinin zarara uğradığını, … A.Ş. nin esasında franchise veren niteliğini de kaybettiğini, kusurlu şekilde davrandığını, … A.Ş nin ünvan değişikliği yaparak … A.Ş. olarak adının değiştirdiğini daha sonra bu şirketin davalı tarafından devraldığını, dolayısı ile 18/02/2008 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısı ile yapılan devralma işleminden sonra sözleşmenin tarafının davalı olduğu davalının sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle müvekkilinin toplam 902.206,35 TL zarara uğradığını belirterek şimdilik 10.000,00 TL kısmını Kasım 2007 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
davanın husumet yönünden reddi gerektiği, zira … Bilişim firmasının, davacı ile olan ilişkisinin ve sözleşmeyi … ‘a devrettiğini, buna göre davacının muhatabının … olduğunu, bu nedenle müvekkiline husumet düşmeyeceği, davacının …’a olan borçlarını ödememesi nedeniyle … İcra Müdürlüğü’ nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, yetki itirazı nedeniyle bu dosyanın … İcra Müdürlüğünün … esas sayısını aldığını, bu borca itiraz nedeniyle takibin durdurulduğunu ve … Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında itirazın iptali davasının görüldüğünü, dosyanın derdest olduğunu, davanın haksız olup reddi gerektiğini savunmuştur.
Yapılan yargılama neticesinde … Fikri Ve Sınai Haklar Haklar Mahkemesinin 01/11/2016 tarih, … E., … K. sayılı ilamı ile; davanın reddine karar verilmiştir.
Verilen kararın istinaf edilmesi üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 22/11/2017 tarih, … E., … K. sayılı ilamı ile; görevli mahkemenin İhtisas Mahkemesi değil Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden, … Fikri Ve Sınai Haklar Haklar Mahkemesinin 01/11/2016 tarih, … E., … K. sayılı kararının kaldırılmasına, karar gibi işlem yapılmak üzere dosyanın … FSHHM’ne geri çevrilmesine karar verildiği, Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince de görevsizlik kararı verilerek dosya mahkememize gönderilmiştir.
… Fikri Ve Sınai Haklar Haklar Mahkemesinde açılan dava dosyasında tüm deliller dosyaya ibraz edildikten sonra tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, 08/12/2014 tarihli raporda, davalı ile dava dışı … nin ticari defter ve kayıtlarının incelendiği ve dava dışı şirketin 2007 yılında davacı şirkete 748.812,38 TL tutarında satış yapıldığı, aynı yıl içerisinde 76.595,82 TL iade ve fiyat farkı toplamını bulunduğu, 2008 yılı içerisinde ise davacıdan 184.5559,00 TL tutarındaki alacağın şüpheli hale geldiği ve icra aşamasına konu edildiğinin tespitinin yapılarak, sonuç olarak ticari ilişkinin detaylarının devam ettiği ve davacının iddia ettiği üzere, davalı yanın sözleşme hükümlerine aykırı hareket ettiğini tespit edemediklerini müteala ettikleri anlaşılmıştır.
Yapılan itiraz üzerine ikinci heyet oluşturulmuş, bilirkişiler yaptıkları inceleme sonucu hazırladıkları 04/09/2015 tarihli rapor ile, sözleşmenin tarafları ve ifa sistemi ile ilgili hukuki mevzuat irdelenerek inceleme yapıldığı, 2004 yılı ile 2007 yılları arasında sözleşme taraflarınca ilişkinin sürdürüldüğü, sonrasında … A.Ş.’nin de ifa sürecine dahil edildiği, BK 100. Maddesi uyarınca ifa yardımcısı sıfatını taşıdığı, davacının talep ettiği hususlarda borca aykırılık iddiasına dayanan zararların talep edilebilmesi için öncelikle alacaklı olduğunu iddia edenin zararınını ispat etmesi gerektiğini, ispat sağlandığı takdirde borçlunun bu zararın kendi kusurundan ileri gelip gelmediğini ispat ederek sorumluluktan kurtulabileceğini belirterek, somut olayda yapılan mali incelemede davacının zararının ispat edilemediğinin belirlendiği ve ticari defterlere göre hesaplama yapılamaması sebebiyle de davacı yanın zararını ispat edemediğinin düşünüldüğü yolunda görüş belirtildiği anlaşılmıştır.
Davacı yanın itirazı üzerine davalının sözleşme şartlarına uygun olarak edimini yerine getirmemesi halinde talep edilen iş geliştirme ve zorunlu faaliyet giderleri ile talep edilen benzeri kalem alacaklardan davalının sorumlu tutulup tutulmayacağı hususlarında ek rapor düzenlenmesi için dosya yeniden heyete tevdi olunmuş, ikinci heyet 25/04/2016 tarihli ek raporda, davacının Türk Borçlar Kanununun 125. Madde 3. Fıkrada belirtilen seçimlik hakkını kullanarak sözleşmeden dönmesi sebebiyle ve bu halde de hem olumlu zararın, hem de olumsuz zararın tazmininin birlikte istenemeyeceğini, olumlu zararın tazminini isteyenin borçlu doğru dürüst ifa edilmiş olsaydı, olumsuz zarar kapsamında yer alan kayıplara katlanacağı, olumsuz zararın tazmini istenilmesi halinde borcun hükümsüz sayılacağı, dolayısıyla borcun ifasına ilişkin çıkarının tazmininin istenemeyeceği belirtilerek, gerek davalının itirazlarında belirtilen husumet itirazının, gerekse davacının itirazlarında belirtilen hususlarda, davacı tarafın 2007 ve 2008 yıllarına ilişkin ticari defterlerini verilen sürede sunmadıkları gibi, yeni bir bilgi ve belge de sunulmamış olması sebebiyle, kök raporda belirttikleri üzere iddiaların ispatlanamadığı, Borçlar Kanunu’ nun 125/3 çerçevesinde de talepte bulunamayacakları hususlarında mütala verdikleri anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; Franchise Sözleşmesi davacı ile ünvan değişikliği öncesi … Şirketi arasında 2007 yılına kadar devam ettiği, ardından ünvan değişikliği sonrasında … Şirketinin, …’ nın külli halefi olarak devam ettiği, son safhada ünvan değişikliği ile … olduğu, davacı şirket tarafından 07/06/2011 tarihli ihtarname ile, davalı tarafın sözleşmeden kaynaklı edimlerini yerine getirmemesi nedeni ile sözleşmeyi fesih ettiği görülmüştür. Hükme esas alınan bilirkişi raporlarında davada iddia edilen sözleşmeye dayalı alacak kalemleri ile ilgili bu iki şirket defter ve kayıtlarında davacının alacak kaydının bilirkişilerce yapılan inceleme neticesinde belirlenemediği ve dolayısı ile davacı yanın bu çerçevedeki alacak taleplerini ispatlayamadığı, ikinci bilirkişi raporu ve ek raporunda açıklandığı üzere, davacının zararının ispat edilemediği gibi, davacının iddia ettiği gibi davalının sözleşmeye konu edimlerini kusurlu olarak yerine getirmemesi halinde TBK’nun 125. maddesinde belirtilen seçeneklerden sözleşmenin feshi tercih edildiği takdirde davacının ancak olumsuz zararın tazminine yönelik taleplerde bulunabileceği, sözleşmeden seçimlik hakkını kullanarak dönen olumlu zarar kapsamındaki yoksun kalınan kârları talep edemeyeceği, bu sebeple sözleşmeye uymaması sebebi ile gelir kaybının oluşup oluşmayacağı, varsa davalı yanın sorumlu tutulup tutulmayacağı, ciro düşüşünden kaynaklanan gelir kaybından olumsuz zarar kapsamında olmadığı, diğer talepler yönünden ise davacı taraf iddialarını dosyaya sunulan delil ve belgelerle kanıtlayamadığı anlaşılmakla, davanın reddine karar verilmiş, aşağıda belirtilen şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere,
1-Davanın REDDİNE
2- Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 35,90-TL red harcının peşin alınan 148,50-TLden düşümü ile arta kalan 112,60-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan posta ve yargılama giderinden oluşan 98,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ uyarınca hesap ve takdir olunan 2.180,00- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır