Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/323 E. 2018/1076 K. 05.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/323 Esas
KARAR NO : 2018/1076

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/04/2018
KARAR TARİHİ : 05/10/2018

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı Firma ile davalı borçlu arasında, … Projesi kapsamında kapı otomasyon sistemlerinin imalatı ve montajı amacıyla bila tarihli sözleşme imzalandığını, sözleşme ve ekinde yer alan 28.09.2016 tarihli proforma teklif ile davacı müvekkilinin sözleşmeye konu kapı otomasyon sistemlerinin montajını üstlendiğini ve tamamını teslim etmesine rağmen alacağını tahsil edemediğini, işbu sözleşme haricinde teslim edilmiş başka işlerin de bulunduğunu ve 09/02/2018 tarihli cari hesap ekstresi’ne göre 114.251,19 TL bakiye alacak bulunduğunu, cari hesaptan doğan işbu alacağın tahsili amacıyla taraflarınca … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalı tarafından kötüniyetle ve hukuki dayanaktan yoksun bir şekilde itiraz ederek takibi durdurduğunu, … Kasaba Projesi’nin sahibi iş … A.Ş.’ olduğunu, … tarafından projenin yapımı işinin … Limited Şirketi’ne verildiğini, … tarafından da proje kapsamında yapılacak tüm demir işlerinin davalı Firmaya verildiğini, davalı Firmanın ise yapımını üstlenmiş olduğu bahçe kapıları işinde otomasyon ve motorların montajı işleri konusunda müvekkili şirketi taşeron olarak görevlendirdiğini, davacı müvekkili tarafından sözleşme kapsamında üstlenilen ürün montajlarının tamamını çalışır vaziyette ve eksiksiz teslim edildiğini, işbu teslim formlarının bazıları asıl taşeron … İnşaat proje sorumlusu İsa Sakallı tarafından imzalandığını, sözleşmeye göre toplamda 132 adet ürün montajının yapılmasının gerektiğini, işin devamı sırasında ihtiyaç sebebiyle montajı yapılacak ürün sayısının 133’e çıkartıldığını ve 30.01.2018 tarihli İş Teslim Formu ile bu ürünlerin çalışır durumda teslim edildiğini, davalı Firma’nın taşeronluğunu yaptığı asıl taşeron … İnşaat Yetkilisi tarafından kabul edildiğini, taraflar arasındaki cari hesaba dayanak teşkil eden faturaların davalıya gönderildiğini ve davalı tarafından herhangi bir itiraz yapılmadığını ve iade faturası da düzenlenmediğini, davalı vekilinin 19.02.2018 havale tarihli dilekçesi ile öncelikle yetkiye itiraz ettiğini, bu itirazın yerinde olmadığını, taraflar arasında imzalanan sözleşme’nin “Anlaşmazlıkların Çözümü” başlıklı 11, Maddesine göre; “… çözüm için İstanbul Mahkemeleri yetkilidir” şeklinde olduğunu, tarafların tacir olması sebebiyle HMK m.17 gereğince taraflar arasında yapılan yetki sözleşmesinin geçerli olduğunu, icra takibinin yetki sözleşmesi gereği yetkili İcra Müdürlüğü’nde açıldığını, davalının ödemelerin devam ettiğine ilişkin itirazının gerçeği yansıtmadığını, taraflar arasmda imzalan sözleşmenin 5. maddesine göre sipariş ile 73.800,00 Euro ve iş tesliminde 22.960,00 Euro ödeme yapılması gerektiğini, işin tamamının tesliminin üzerinden yaklaşık 3 ay geçmesine rağmen bakiye borç ödenmediğini, taraflar arasında imzalan sözleşme ile her türlü imalat hatalarına karşı 2 yıl garanti verilmesi, davalının imalat ve montajlar sebebiyle ödemesi gereken tutarın ödenmesine engel teşkil etmediğini, aksine, imalat ve montajlardan kaynaklanan alacağını tahsil edemeyen müvekkil’nin garanti hizmeti vermesinin beklenemeyeceğini, sözleşme bedelinin taraflarca kararlaştırıldığını ve ödemelerin yapılacağı tarihlerin belirlendiğini, yapılan imalat bedelinin bir kısmının teminat olarak tutulması yönünde taraflar arasında herhangi bir anlaşma bulunmadığını, taraflar arasında akdedilen sözleşmede bu yönde bir madde bulunmadığını, teminat konusunda bir anlaşmanın olduğu varsayılsa bile, davalının bu teminatın miktarını belirtip, ne kadarlık bir ödemeyi teminat olarak uhdesinde tuttuğunu belitmesi gerektiğini, ürünlerin teslimi veya ayıplı olmaları ile ilgili de herhangi bir itirazları veya ihtarları bulunmadığını, sözleşmenin 3, maddesinde, 28,09.2016 tarihli proforma teklifin sözleşmenin bir parçası olduğunun belirtildiğini ve anılan proforma teklifin Satış Koşullan başlıklı maddesinde vadesinde ödenmeyen faturalar aylık % 7 gecikme faizi tahakkuk ettirileceğinin belirtildiğini, icra takibi sırasında kanuni ticari temerrüt faizi talep edilmiş olsa da, eldeki itirazın iptali davasında dava tarihinden itibaren aylık %7 gecikme faizinin hesaplanarak taraflarına ödenmesi gerekektğini, İcra İflas Kanununun 257. Maddesindeki ihtiyati Haciz Şartlarının meydana geldiğini belirterek, sonuç olarak; fiili ödeme tarihinde kur farkına ilişkin ve fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla; davalı – borçlu hakkında, borca yetecek miktar malvarlığı üzerinde ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne, davalı vekili tarafından, … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına karşı yapılan haksız itirazlarının iptali ile takibin devamına, 114.251,19 Türk Lirası alacaklarının dava tarihinden itibaren işleyecek aylık %7 akdi temerrüt faizi ile davalıdan tahsili ile davacı’ya verilmesine, alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatı ile ücret-i vekalet ve dava masraflarının davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; HMK. md.412 ile Tahkim Sözleşmesinin Tanımı ve Şekli düzenlendiğini, davaya konu anlaşmazlığın temeli olan sözleşmenin yazılı olduğunu ve taraflar arasında imzalandığını, sözleşmenin 11,maddesi ile de anlaşmazlıkların çözümü başlığı altında “Taraflar arasında bu sözleşmenin uygulanması konusunda çıkabilecek anlaşmazlığın çözümü için ilk etapta her iki tarafın kabul edeceği bir hakeme başvurulacaktır ” denilerek öncelikli olarak hakeme başvurma şartı getirildiğini, taraflar arasında …md.412 in tarif ettiği tahkim sözleşmesi olduğunu, davacının bu maddeye rağmen … İcra Memurluğunun … Esas sayılı dosyası ile Cari Hesap alacağın ilişkin icra takibi yaptığını, tahkim yargılamasında görevli ve yetkili mahkemenin HMK. md. 410 gereği Bölge Adliye Mahkemesinin görevli ve yetkili olduğunu, taraflar arasında geçerli bir tahkim sözleşmesi varsa, uyuşmazlık halinde taraflar tahkim yoluna gitmek zorunda oldukları gibi, bu uyuşmazlığın çözümü için mahkemelere başvuramazlar. Geçerli bir tahkim sözleşmesine rağmen davacı mahkemede dava açarsa, davalı süresi içerisinde tahkim ilk itirazında bulunarak davanın usulden reddini isteyebilir” …md.413 gereği tahkim ilk itirazlarının kabul edilerek açılan davanın reddine karar verilmesini, davacının sözleşme gereği icra takibi yapma yetkisinin olmadığını belirterek sonuç olarak, tahkim ilk itirazlarının kabul edilerek açılan davanın usulden reddine karar verilmesini, tahkim ilk itirazları kabul edilmediği takdirde HMK. Md. 410 gereği mahkememizin yetkisiz ve görevsizliğine karar verilip dosyanın Tahkim Yargılamasında görevli ve yetkili mahkeme olan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini, iki maddede dile getirdikleri taleplerinin reddi halinde açılan davanın reddine, takibin İptaline ve davacı tarafın davalı yararma haksız olması nedeni ile %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı tarafa yüklenmesi savunmuştur.
Dava, taraflar arasındaki eser sözleşmesinden kaynaklanan cari hesap alacağına dayalı başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin, Anlaşmazlıkların Çözümü Bşlıklı 11, maddesinde; taraflar arasında bu sözleşmenin uygulanması konusunda çıkabilecek anlaşmazlığın çözümü için, ilk etapta her iki tarafın kabul edeceği bir hakeme başvurulacağı, anlaşmazlığın tek hakemle çözülememesi halinde, çözümü için İstanbul Mahkemeleri yetkili olduğu kararlaştırıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu uyuşmazlık taraflar arasında düzenlenen sözleşmeden kaynaklanmakta olup, sözleşmede yer alan tahkim şartı geçerli olduğundan tahkim şartına havi sözleşmeden kaynaklı bir uyuşmazlık nedeniyle süresinde davalı tarafından ileri sürülen tahkim ilk itirazının yerinde olduğu sonucuna varılmış, davacının sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıkla ilgili sözleşmede yer alan çözüm sürecini takip etmeden doğrudan dava açtığı sabit olduğundan geçerli tahkim şartına rağmen davacının doğrudan dava açma olanağının bulunmadığı dolayısı ile mahkememizin esasa ilişkin inceleme yapamayacağı anlaşılmış, tahkim ilk itirazı yerinde görülmekle davanın HMK 413/1 maddesi uyarınca usulden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere,
1-Davanın 413/1 maddesi gereğince USULDEN REDDİNE,
2-Harçlar yasasına göre alınması gereken 35,90- TL red harcının peşin alınan 1.379,37-TL den düşümü ile arta kalan 1.361,47- TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, AAÜT uyarınca hesaplanan 2.180,00- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı masrafların üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından varsa kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır