Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/298 E. 2019/611 K. 19.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/298 Esas
KARAR NO : 2019/611
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/04/2018
KARAR TARİHİ : 19/06/2019

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin …. İcra Dairesinin … E. Sayılı dosyasından müvekkilin tüm mal varlığına haciz konulduğunu ve satış aşamasına geçildiğini, haksız icra takibi sonucu borç batağına sürüklendiğini, müvekkilinin Diyarbakır İli … İlçesinde çiftçilikle uğraştığını, tefecilik işiyle uğraşan davalının 2012 yılında müvekkilinin eski işyeri olan …’teki … Sürücü kursuna geldiğini müvekkilinin, o sırada bankadan kredi çekmek istediğini söylediğini, bunun üzerine davalının “bankadan kredi çekme, bu haramdır, böyle yaparsan ilerleyemezsin. Ben ne zaman para lazım olursa veririm, sen şimdilik sadece bu senede kimlik numaramı yaz, para ne zaman lazım olursa sana veririm ” şeklinde söylediğini, müvekkilinin de boş senede 2012 yılında T.C. sini, yazıp imzaladığını ve davalıya verdiğini, davalının bu boş senedi, 4 yıl sonra, yani 2016 yılında doldurarak/doldurtarak …. icra Dairesinde … Esas ite Kambiyo Senetlerine Mahsus Haciz yoluyla müvekkilini borçlu göstererek
başlattığını, bu hususlarla ilgili … Cumhuriyet Başsavcılığına Suç duyurusunda bulunduklarını, müvekkilinin ömrü hayatında İstanbul iline hiç gitmemesine rağmen adres olarak İstanbul ilinin yazıldığını, adresin ve keşide tarihinin müvekkili tarafından yazılmadığını, ad, soyad, T.C kimlik numarası ve imza haricindeki hiçbir yazının müvekkiline ait olmadığını, icra dosyasından yapılan tebligatın da kanuna aykırı olduğunu, müvekkilinin bu kadar miktarda bir borç almasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı gibi, dürüst, makul ve orta zekalı hiç bir insan bu kadar borcu vermeyeceğini belirterek, icra takibinin durdurulmasına, icraya konu senetteki borcun olmadığının tespitine, davalının kötü niyet tazminatı ödemesine hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın, müvekkilinin tüm malvarlığı üzerine haciz konulduğunu belirtmiş olup, bu hususun mahkemenin görevi alanına girmediğini, aynı hususta … İcra Hukuk Mahkemesi nezdinde dava açtığını ve kaybettiğini, davacı tarafın, güya müvekkilinin kendilerine daha sonra gerekli olursa para veriririm dediğini iddia ederek yine güyya bu yolla senet imzalatarak aldığı iddialarının hukuki izahattan yoksun olduğunu, hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, hiçbir yazılı delil ile desteklenmeyen bu iddiaların reddini talep ettiklerini, yerleşik yargıtay içtihatları ve HMK madde 200/1 uyanca senet üzerinde borçlu tarafça imzalanması zaruri tek kısmın imza olduğunu, sair tüm bölümlerin başka bir el tarafından doldurulabeeceğini, şayet senedin taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı olarak doldurduğu iddiası var ise bunun ancak yazılı deliller ile ileri sürülebileceğini, aksi hiçbir delil sunma imkanının olmadığını, şayet senedin sonradan doldurulan bölümlerine dair “doldurulduğu haliyle anlaşılmadığı” şeklinde bir iddia var ise bunun ancak yazılı delille ispatlanması gerektiğini, davacı taraf iddialarının dinlenme kabiliyeti ve yine geçerliliğinin bulunmadığını, davacı tarafın senet metninde yer alan imza dahil bazı bölümlerin kendilerine ait olduğu hususundaki ikrarının önemli olduğunu, senet metnindeki imzanın davacı senet borçlusu tarafından atıldığı da ikrar edildiği dikkate alınarak senet metnindeki yazı kısımlarının başka bir el tarafından doldurulup doldurulmamasının davacı tarafın davasını ispat etmeye yarar bir delil sunmadığı/sunmayacağı dikkate alınarak senet üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması talebinin reddedilmesi gerektiğini belirterek, sonuç olarak; davanın reddine yargılama giderleri, vekalet ücreti ve %40 dan az olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacı aleyhine hükmedilmesini savunmuştur.
Davacı ve davalı asilin müşterek sundukları dilekçe ile; davadan feragat ettiklerini, davacı asilin yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasını kabul ettiğini, karşı taraftan her hangibir talebinin olmadığını, davalı asilin ise herhangi bir vekalet ücreti, kötü niyet tazminatı ve icra inkar tazminatı talep etmediğini bildirdikleri anlaşılmıştır.
6100 sayılı H.M.K’ nun 307. maddesinde feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tanımlanmış olup aynı yasanın 309. maddesinde feragat ve kabul beyanının dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılabileceği, hüküm ifade etmesinin karşı tarafın muvafakatine bağlı olmadığı,feragat ve kabulün kayıtsız ve şartsız olarak yapılması gerektiği ve hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği belirtilmiştir. Yine aynı yasanın 311. maddesinde de feragat ve kabulün kati bir hükmün hukuki neticelerini doğuracağı hüküm altına alınmıştır. Açıklanan yasal hükümler ışığında davacının feragatinin usulüne uygun olduğu anlaşılmış ve feragat nedeniyle davanın reddine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın FERAGAT NEDENİ İLE REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 3.842,43-TL den düşümü ile arta kalan 3.798,03-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Taraflar karşılıklı yargılama giderleri ve vekalet ücreti talep etmediğinden, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair tarafların yokluğunda kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/06/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır