Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/267 E. 2023/382 K. 12.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

…. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2021/… ESAS SAYILI
DOSYASI MAHKEMEMİZ DOSYASI İLE BİRLEŞMİŞTİR.

ESAS NO : 2018/… Esas
KARAR NO : 2023/382
DAVA : Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/08/2018
KARAR TARİHİ : 12/05/2023
…. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2021/… ESAS SAYILI DOSYASINDA
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 11/08/2021
KARAR TARİHİ : 12/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki hukuki ilişkinin 03.08.2010 tarihinde imzalanmış bulunan “Acentelik Sözleşmesi” başlıklı sözleşme ve buna bağlı sair sözleşmeler ile kurulmuş olduğunu, müvekkilinin davalı şirketin … bölgesindeki acenteliğini yürüttüğünü, acenteye bağımsız tacir sıfatıyla devredilecek … Kargo Şubesinin devir tarihi itibariyle mevcut aylık giderleri tespit edileceğini, bu gider, devir sonrasında da … Kargo tarafından, Acenteye düzenli olarak ödeneceğini, böylece acentenin devir nedeniyle zarara uğramasının önlenmiş olacağını, şubenin devir cirosunda, devir tarihinden sonra yaşanacak artıştan Acenteye pay verilmesi suretiyle de, Acentenin performansına dayalı olarak kar elde etmesine imkan sağlanacağını, dolayısıyla, Acente devir cirosunda artış sağlayamazsa gelir elde edemeyecek, ancak masrafları … Kargo tarafından sağlandığı için, ciro artışı oluşmasa dahi zarar etmeyeceğini, bu temel mantığa göre, Acentenin, acentelik faaliyetine ilişkin tüm masrafları davalı şirket tarafından ödeneceğini,, bu masrafların da her altı ayda bir gözden geçirilerek güncelleneceğini, Acente faaliyet giderlerinin doğal olarak artmasına rağmen, davalı tarafından bu gider kalem ve miktarları sözleşmeye aykırı olarak, gerçek faaliyet giderlerini karşılayacak şekilde güncellenip artırılmamış, yapılan sınırlı sayıdaki güncelleme ise, Acentenin gerçek faaliyet giderlerini karşılamaktan uzak ve gerçek giderlere göre, sürekli olarak eksik kaldığını, Davalı tarafın bu akde aykırı davranışı, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine ve dahi ticari hayatın olağan akışına açıkça aykırılık teşkil ettiği gibi, anılan akde aykırılık nedeniyle, davacı Acente sürekli olarak zarar eden ve/veya gerekli oranda kar edemeyen bir işletme haline gelerek, tek taraflı ve sadece davalı tarafın menfaat elde etmesine dayalı bir hal almış ve bu ticari ilişkinin sürdürülebilir bir niteliği kalmadığını, buna ilişkin ciro ve ücret kayıplarının da Acente’ye ödenmesi gerektiğini belirterek davanın kabulünü 50.000,00TL’nın, 11.12.2017 tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa hükmedilmesini talep etmiştir.
Davacı vekiline talep sonucunu açıklaması, alacak kalemlerini ve miktarını tek tek belirtmesi için süre verilmiş olup, davacı vekilin sunmuş olduğu 28/09/2018 tarihli dilekçesinde “Sayın mahkemenin anılan ara kararı gereğince, davadaki toplam talebimizin, alacak kalemleri itibariyle ayrıntılı dökümü aşağıda takdire sunulmaktadır.
–Akde aykırı olarak davacıya ödenmemiş olan sözleşme dönemi içerisindeki gerçek faaliyet giderleri ile ödenen kısmi faaliyet giderleri arasındaki fark kapsamında 40.000,00TL;
–Sözleşme dönemi içerisinde müşteriden tahsil edilemeyen fatura bedelleri ve bunlara ilişkin gecikme bedellerinin davacı müvekkilden tahsil edilmesi yönünde yapılan kesintilerin iadesi kapsamında 2.000,00TL;
–Kayıp ve hasarlı kargolar nedeniyle sigorta şirketlerinden tahsil edilen sigorta tazminatlarının, mükerrer olarak müvekkilden tahsil edilmesi nedeniyle oluşan iade borcu kapsamında 1.000,00TL;
–Müvekkilden akde aykırı olarak yapılan reklam katılım payı kesintilerinin iadesi kapsamında 1.000,00TL;
–Davalı tarafça karşılanması gereken ve dahi davalı adına faturalandırılmış bulunan tüm demirbaş bedelleri ve bu demirbaşlara ait tadilat masraflar ile personel kıyafetleri bedellerinin, akde aykırı olarak, davacıdan tahsil edilmiş olması nedeniyle, bu kalemdeki kesintilerin iadesi kapsamında 500,00TL;
–Gelen kargoların dağıtımına ilişkin davacı tarafından verilen hizmetin ücretlendirilmesi ve bu ücretin tahsili kapsamında 500,00TL;
–Münhasıran davalının operasyonel hatalarından kaynaklanan müşteri portföy kayıpları nedeniyle uğranılan zararın tazmini kapsamında 500,00TL;
–“suistimal nedeniyle hak ediş alacağından düşülen tutar” kesintilerinin iadesi kapsamında 500,00TL;
–“hesaba ulaşmayan mal bedeli” kesintilerinin iadesi kapsamında 500,00TL;
–“kapıda ödemeli mal bedelli kargo bedellerinin tahsilatına ve davalıya aktarılmasına ilişkin hizmetlerin ücretlendirilmemiş olması nedeniyle, bu nitelikteki hizmet bedellerinin tahsili kapsamında 500,00TL;
–Alan dışı coğrafi bölgede yapılan ve hiç ücretlendirilmemiş bulunan kargo dağıtımına ilişkin hizmetlere ilişkin alacakların tahsili kapsamında; 500,00TL;
–Sözleşmeye aykırı hak ediş blokeleri nedeniyle, Acente alacağının hiç ödenmemesi veya geç ödenmesi nedeniyle, uğranılan finansman zararları kapsamında 500,00TL;
–Müvekkilden yapılan her türlü hakkediş kesintisi nedeniyle V.U.K.’na aykırı olarak hiçbir fatura düzenlenmemiş olması neticesinde; müvekkil kayıtlarına geçirilemeyen bu giderler nedeniyle ödenen fazla vergilerin iadesi kapsamında 2.000,00TL; ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından … . Noterliği marifetiyle gönderilmiş olan 11.12.2017 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarname ile birtakım haksız taleplerde bulunulduğunu,, davacının taleplerinin haksızlığı ve fesih gerekçelerinin haklı nedene dayanmaması karşısında davacının tek taraflı feshinin haksız feshin hüküm ve sonuçlarını doğuracağı cevabı ihtarname ile itiraz edildiği,. Bunun üzerine davacı tarafından … Noterliği marifetiyle gönderilmiş olan 22.12.2017 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarname ile ortada fesih için haklı bir neden olmamasına karşın acenteliği tek taraflı olarak feshettiğini,. Davacının bu beyanı ve talebi üzerine şube devir işlemleri yapılarak 27.12.2017 tarihinde şube devir alındığını, Davacının ihtarnamesinde ve işbu dava ile belirtmiş olduğu fesih gerekçeleri hiçbir şekilde haklı nedene dayanmadığını, davacı, müvekkil şirketin acentelik faaliyetini yürütmüş olup bağımsız tacir olduğu ve bu nedenle ttk gereği ticari faaliyetlerinin tümünde basiretli hareket etmek mecburiyetinde olduğu aşikar olduğunu, masraf güncellemesi talebinin haksız olduğunu, davacının tüm hakedişleri sözleşme hükümlerine uygun olarak zamanında ödendiğini, cari hesapta yapılan kesintiler, acentelik sözleşmesi hükümlerine uygun olduğunu, belirterek davanın reddini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa hükmedilmesini talep etmiştir.
Birleşen dosya davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Davalı … … ile müvekkili Şirket “… A.Ş.” arasında Acentelik Sözleşmesi yapıldığını, daha sonra söz konusu sözleşmenin sona erdiğini, davalı ile müvekkili şirket arasındaki sözleşmenin sona erdiğinde devir işlemlerinin gerçekleştiğini ve ilgili işyerinde yapılan kasa nakit, süspan ve diğer denetimlerinde davalı acentenin müvekkili şirket hesabına aktarması gereken bedellerde açık olduğunun tespit edildiğini, müşterilerin ödemelerini yaptıklarını beyan ettiklerini, müşteriler tarafından tahsil edilmiş olmasına rağmen tahsil kaydı düşülmemiş faturalar ve sorunlu durumdaki üye müşteri faturalar incelendiğinde 19.752,30-TL tutarında müvekkili şirkete aktarılması gerekip aktarılmayan açık olduğunun görüldüğünü, ilgili tutarın müvekkil şirket hesaplarına gönderilmesi gerekirken davalının zimmet ve sorumluluğunda tutulduğunun tespit edildiğini, dolayısıyla aktarılması gereken bedellerde toplam 19.752,30-TL açık olduğu ortaya çıktığını, yapılan bu tespitlerin tutanak altına alındığını, sonuç itibariyle ilgili birimde yapılan incelemeler sonucunda 19.752,30-TL tutarında açığın davalı … …’ın Acentelik Sözleşmesi kapsamında sorumlu olduğu döneme ait olduğu tespit edildiğini, müvekkil şirket tarafından bahse konu alacağın tahsili amacıyla davalı borçlu taraf ile defalarca iletişime geçildiğini ve bu borcu ödemekten kaçındığını, bunun neticesinde müvekkili şirket tarafından …. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… Esas sayılı numaralı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, borçlu tarafından bu takibe kötü niyetli olarak itiraz edilmesi neticesinde takibin durduğunu, aralıksız hizmet vermek ile yükümlü olan ve taşımacılık sektöründe faaliyet gösteren müvekkil şirketin iş süreçlerinin davalının bu haksız davranışı nedeniyle olumsuz etkilendiğini, tüm bu sebeplerle davanın kabulü ile borçlunun …. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… Esas sayılı takibine yaptığı itirazının iptaline ve takibin devamına, kötü niyetli olarak takibe itiraz eden borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen dosya davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf, tahsil kaydı düşülmemiş faturalara dayanmakla, dava dilekçesinde bu faturaların hangi faturalar olduğu hiçbir şekilde açıklanmamış olduğunu, bu hususta savunma hakları kullanılamamakta olduğunu, sonuç itibariyle, davalı müvekkilinin, davacı tarafa, davada talep edilen miktarda herhangi bir borcu bulunmadığını, öncelikle İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/… Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasına, davanın reddi ile haksız ve kötü niyetli olan davacının, %20’den az olmamak kaydıyla tazminata mahkum edilmesine, arabuluculuk vekalet ücreti de dahil olmak üzere tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin dahi karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Deliller; …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/… Esas Sayılı dosyası, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2023/… esas sayılı dosyası, …. İcra Dairesinin 2019/… esas sayılı dosyası, bilirkişi raporları.
Asıl dava, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin feshinden kaynaklanan sözleşme kapsamında uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olup, sözleşmenin haklı nedenlerle fesh edilip edilmediği, davalının sözleşmeye aykırı eylemlerinin bulunup bulunmadığı var ise davacının uğradığı zararın tespiti noktasında toplanmaktadır.
İtirazın iptali talep edilen …. İcra Dairesinin 2019/… esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklısının … Kargo borçlusunun … … olduğu, 19.747,43 TL asıl alacağı, 4,87 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 19.752,30 TL alacağın tahsili için ilamsız takip başlatıldığı görüldü.
Davacı tarafın yasal ticari defter ve kayıtları üzerinde talimat mahkemesince seçilecek bilirkişi vasıtasıyla inceleme yaptırılarak; defterlerde gözüken alacak ve borç kayıtları ile hesap bakiyeleri tespit edilip, iddia , savunma ve itirazlar ile dosyaya sunulan belgeler değerlendirilerek varsa takip tarihi itibariyle davacı alacağının saptanmasına ilişkin mali müşavir bilirkişiden rapor alınması için Ankara Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış olup, talimat mahkemesi vasıtasıyla alınan 27/10/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle;” Taraflar arasında akdedilen sözleşmede Aynı şubenin devir cirosunda, devir tarihinden sonra yaşanacak artıştan “Acente”ye pay verilmesi suretiyle de; “Acente”nin performansına dayalı olarak kâr elde etmesine imkân sağlanacaktır. Dolayısıyla; “Acente”, devir cirosunda artış sağlayamazsa gelir elde edemeyecek, ancak masrafları “… Kargo” tarafından sağlandığı için, ciro artışı oluşmasa dahi zarar etmeyecektir. Denilmiş olmasına karşın davacı acente 2010-2017 yılları arasında davalı yanca acentelik faaliyetleri kapsamında yapılan 2.507.516,49 TL lik giderin 1.014.674,62 TL lik kısmı karşılanmış olup sözleşme gereği davalı yanca karşılanması gereken gider tutarının. 1.492.841,87 TL olduğu…” şeklinde görüş ve kanaat bildirmiştir.
Davalının ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle tarafların iddia ve savunmaları ve talimat mahkemesi vasıtasıyla alınan bilirkişi raporu değerlendirilmek suretiyle davacının dava tarihi itibariyle alacağının bulunup bulunmadığı ve varsa miktarının tespiti noktasında bir mali müşavir bir acentelik alanında uzman sektör bilirkişiden oluşan heyetten rapor alınmasına karar verilmiş olup, 20/04/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Davacı … … ile davalı … A.Ş. Arasında uyuşmazlık konusunun; Davalı tarafından davacının hakkedişlerinde yapılmış kesintilerin fazladan kesildikleri ve hesaplanarak iade edilmesi talebinde bulunmuş olmasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Davalı … A.Ş.’nin 2010 – 2017 yılları dönemine ilişkin olarak bilirkişi heyetimizce yasal ticari defterleri, kayıtları ve dayanak belgeleri üzerinde yaptığımız incelemeler neticesinde sonuç ve kanaatimiz aşağıya çıkarılmıştır. Davalı … A.Ş.’nin 2010 -2017 dönemi yasal yasal ticari defterlernin TTK ve VUK kanunlarının ticari defterlere ilişkin madde hükümlerine uygun esaslarda oldukları ve sahipleri lehine delil olma niteliklerinde oldukları tespit edilmiştir. Davacı … …’ın dava dilekçesinde, Davalı tarafından hakkedişlerinden yapılan kesintilerin haksız olduğu ve iade edilmeleri gerektiği konusuna ilişkin olarak; Davalının yasal ticari defterleri, kayıtları ve dayanak belgeleri ile tüm dava dosyası ve taraflar arasında akdedilmiş sözleşmeler incelenmiş olup, davalının düzenlediği ve eklerinde kesintilerin de gösterildiği, hakediş belgeleri altında, davacı … …’ın da kaşe imzası olduğu görülmüştür. Davacı acentenin “Kapıda ödemeli mal bedelli kargo “ların teslim ve tahsilatı da, sözleşme dışı olarak, acente tarafından yapılmış olup, davalı tarafça, göndericiden, Acente tarafından yapılan mal bedeli tahsilatları üzerinden % 5-10 arasında komisyon tahsil edildiği halde, acentenin bu türden faaliyetleri hiçbir şekilde ücretlendirilmemiş olmakla, bu ücretlerinde acenteye ödenmesi gerektiği kanaatine varıldığı, Davalının, davacının hakkedişlerinden yaptığı kesintilerin, taraflar arasında akdedilmiş acente sözleşmesinin öncelikle 4- 9-10-11-12-20 ve diğer maddeleri ile acente sözleşmesi eki cari hesap sözleşmesinin öncelikle 4 nolu maddesi ve nihayetinde “ Uyuşmazlıkların çözümü başlıklı sözleşmenin 40.maddesinde “ Acente ile … Kargo arasında çıkacak çekişmelerde “ … Kargo’nun defter ve kayıtları geçerli ve kesin delil olacaktır” hükmüne göre; Davacının iddia ettiği ve iadelerinin yapılması gerektiği beyanında bulunduğu, ayrıca Davacı … …’ın davalının davacı adına yapacağı ödemelerin hakkedişinden mahsup edileceğine dair muvafakatname imzaladığı tespitiyle ; hakkedişlerden yapılmış kesintilerin taraflar arasında imzalanmış sözleşmelere uygun oldukları , kesintilerin iadesini gerektirecek aykırı bir durumun olmadığı ; kanaatimiz hasıl olmuştur..” şeklinde görüş ve kanaat bildirmiştir.
Dosyanın bilirkişi heyetine tevdii ile tarafların beyan ve itirazları değerlendirilerek davacının davalı adına faturalandırılmış bulunan tüm demirbaş bedelleri, tadilat masrafları, personel kıyafet bedellerinin iadesi talebi ve “kapıda ödemeli mal bedelli kargo ” hizmetine ilişkin hizmet bedelinin ve davacı vekilinin sunacağı evraklar değerlendirilerek diğer alacak kalemleri yönünden davacının talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesi noktasında ek rapor düzenlenmesinin istenilmesine karar verilmiş olup, 13/01/2023 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle:”Sayın Mahkemenin 07.09.2022 tarihinde yapmış olduğu 11. Celse duruşmasında almış olduğu | nolu ara karar gereği davacı tarafından dava dilekçesinde 3. ve 8. Bentlerinde talep edilen tutarların hesaplanması için “… dava dosyasına ödemelere ilişkin makbuzları sunması için 2 hafta süre verilmesine” karar verilmiş olmasına rağmen makbuzların dava dosyasına sunulmadığı görülmekte olup bu nedenle ilgili hesaplamaların yapılamadığı, Sayın Mahkemenin 07.09.2022 tarihinde yapmış olduğu 11. Celse duruşmasında almış olduğu 2 nolu ara karar gereği davacı tarafından dava dilekçesinde 5. ve 9. Bentlerinde talep edilen tutarların hesaplanması için “…davacı vekilinin sunacağı evraklar değerlendirilerek…” karar verilmiş olmasına rağmen evrakların dava dosyasına sunulmadığı görülmekte olup bu nedenle ilgili hesaplamaların yapılamadığı, Genel olarak; KÖK rapora vaki beyan ve itirazlar incelenmiş ve değerlendirilmiş olup; nihai takdiri yüce mahkemeye ait olmak üzere, KÖK rapor sonuç ve kanaatimizi değiştirmeyi gerektirir yeni bir değerlendirme sonucuna ulaşılmadığını…” şeklinde görüş ve kanaat bildirmiştir.
Taraflar arasında 03.08.2010 tarihinde Ankara-Orsan bölgesinde geçerli olmak üzere … … ‘ın acente, … Kargonun tacir olduğu, süresiz Acentelik sözleşmesi imzalandığı, ana sözleşme ve eki cari hesap sözleşmesinin taraflarca imzalandığı görülmüştür.
Asıl dava yönünden yapılan değerlendirmelerde;
Akde aykırı olarak davacıya ödenmemiş olan sözleşme dönemi içerisindeki gerçek faaliyet giderleri ile ödenen kısmi faaliyet giderleri arasındaki farkın davacıya ödenmesi talebi yönünden; Davacı adına düzenlenen gider faturalarının davacı tarafından çekincesiz kabul edilerek imza altına alınmıştır. Bu faturalar aynı zamanda cari hesaba davacı alacağına karşılık yapılan ödeme gibi kayıtlanarak, davacının sözleşme uyarınca hak ettiği hizmet bedeli alacağına mahsup edildiği, davacı acentenin sözleşmenin feshinden sonra geçmişe yönelik olarak, niteliğini ve tutarlarını bildirmeksizin kendisine ödenmediğini ileri sürdüğü faaliyet giderlerinden dolayı davalı şirketten bir istemde bulunamayacağı;
Vadesi dolan ve ödenmeyen fatura bedelleri ve gecikmeye ilişkin vade farkları, doğrudan acentenin borç hanesine kaydedilerek, acentenin alacaklarından mahsup edilen bu kapsamda muhtelif kalemler ve süspan kesintileri adı altında davacıdan yapılan tüm kesintilerin iade edilmesi talebi yönünden; genel uygulmanın ana şirket adına düzenlenen tüm faturaların tahsilat yükümlülüğünü acentelerine bırakması yönünde olduğu, kargo şirketlerinin acentelerinden tahsilatını yapamayacakları müşterilerini tespit ederek kendilerine bildirmelerini ve riskli görmeleri halinde de gerekirse çalışmayı sonlandırmaları gerektiğini, zamanında tahsil edilemeyen müşteri cari hesap alacağını kargo şirketi acenteye devredeceği ve karşılığında acentesine virman dekontu imzalatarak acente hak edişlerinden tahsil edeceği, acentenin, müşterisinden bu tutarı kendi adına tahsil edebileceği,bu nedenle vadesinde tahsil edilemeyen müşteri alacaklarının acenteye yansıtılmasının ve kesinti yapılmasının sözleşmeye ve sektörel uygulamaya uygun olduğu,
Meydana gelen hasarların sigorta şirketleri tarafından tazmin edilip, bu bedeller davalı tarafa ödendiği halde, bu hasar bedellerinin mükerrer olarak acenteden tahsil edilmesi nedeniyle iade talebi yönünden; hangi kargoya ait tazmin ödemesinin acenteden mahsup edildiğinin detaylarının sunulmaması ve iddianın belgelendirilmemesi nedeniyle ispatlanamadığı,
Reklam katılım payı kesintilerinin iadesi talebi yönünden ; “reklam harcamalarına” acentelerin de katılacağı hususunun sektörel uygulamalara uygun olduğu,
Davalı adına faturalandırılmış bulunan tüm demirbaş bedellerinin tadilat masraflarının, personel kıyafetleri bedellerinin iadesi talebine yönelik olarak davalı tarafından yapılan kesintilerin sektörel uygulamalara uygun olduğu,
Acentenin sözleşme kapsamındaki faaliyetlerinden olan giden kargolara ilişkin hizmetleri ücretlendirildiği halde, gelen kargoların dağıtımına ilişkin hizmetleri hiçbir şekilde ücretlendirilmemiş olması nedeniyle bu ücretlerin tahsiline yönelik istemi yönünden; Davacı acente ile davalı kargo şirketi arasında sözleşmenin geçerli olduğu yıllar içerisinde her bir aya ait acente hak ediş hesaplamaları yapıldığı ve davacı acentenin de bu hak edişleri imza altına aldığı, ancak hakediş hesaplamaların itirazda bulunmadığından bu yöndeki talebi yerinde olmadığı,
Davalının operasyonel hatalarından kaynaklanan müşteri portföy kaybı nedeniyle yaşanan ciro ve ücret kaybı talebi yönünden ; Acentenin çalışma alanlarındaki portföyünü geliştirmesi, kaybedilen müşteriler yerine yenilerini eklemesi, portföy gelişimi ve yeni müşteri kazanımları yapması yükümlülükleri arasında bulunup, davalının operasyonel hataları ve bu hatanın neden olduğu ciro kaybı somut olarak belirlenmediğinden bu yöndeki talebin yerinde olmadığı,
Davacı tarafından ATM ile yapılan ödemelerden acente hesaplarına aktarılmayarak, buna ilişkin ” hesaba ulaşmayan mal bedeli kesintisi “adı altında acenteden yeniden yapılan tahsilatların iadesi istemine ilişkin talebi yönünden; davacı tarafça ATM vasıtasıyla yapıldığı ileri sürülen ödemelere ilişkin fiş sunulmamış olması nedeniyle alacağını ispat edilemediği,
Davacı tarafın; “Kapıda ödemeli mal bedelli kargo “ların teslim ve tahsilatı da, sözleşme dışı olarak, acente tarafından yapılmış olup, davalı tarafça, göndericiden, Acente tarafından yapılan mal bedeli tahsilatları üzerinden % 5-10 arasında komisyon tahsil edildiği halde, acentenin bu türden faaliyetleri hiçbir şekilde ücretlendirilmemiş olmakla, bu ücretlerinde acenteye ödenmesine ilişkin talebi yönünden ; acentenin “kapıda ödemeli mal bedelli kargoların” hizmet prim bedelleri üzerinden, bu kalemdeki faaliyetlerine ilişkin ücretlerinin de hakkediş oranı kadar acenteye ödenmesi gerekmekte ise de alacağın tespitine yarayan kayıt ve belgeler sunulmamış olduğundan alacağın ispat edilemediği,
Sözleşmeye ve VUK a aykırı olarak davalı tarafça fatura düzenlenmediğinden acente tarafından gider gösterilmemiş olması nedeniyle acentenin haksız yere fazla vergi ödemek zorunda kalması nedeniyle uğranılan zararın tazmini talebine ilişkin olarak; dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu ile davalı şirket tarafından çok sayıda hakkediş ve bu hakkedişlere uygun şekilde davacı acente tarafından davalı şirket adına hizmet faturası, davalı şirket tarafından ise davacı adına yapılan giderlere ilişkin faturalar düzenlendiği, davacı şirket tarafından “ciro esasına” göre düzenlenen hizmet faturalarında, sözleşmede yazılı nedenlerle yapılmış kesintilerin yer almadığı, aksine davalı şirket tarafından davacı adına yapılan işletme giderleri ile davacının neden olduğu trafik cezası, başkalarına verilen hasarlar vb. nedenlerle işletme dışı kişilere yapılan ödemelerin gider faturası adı altında davacıya yansıtıldığı tespit edilmiş olmakla açıklanan uygulama ile davacının olması gerekenin üzerinde vergi ödemek zorunda kalmak şeklinde bir zararının oluşmadığı tespit edilmiş olduğundan ispatlanamayan asıl davanın reddine karar verilmiştir.
Birleşen dava yönünden;
Birleşen davanın Acentelik Sözleşmesinden kaynaklanan müşteriler tarafından tahsil edilmiş olmasına rağmen tahsil kaydı düşülmemiş faturalar ve sorumlu durumdaki üye müşteri faturalarından kaynaklanan 19.752,30 TL alacağın tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olduğu anlaşıldı.
Birleşen dosyada tarafların iddia ve savunmaları ve dosyadaki tüm deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle dosyanın 2 kişilik bilirkişi heyetine tevdine karar verilmiş olup, 17/03/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle;” Davacı şirkete gerek mail yolu ile gerekse telefon ile aranarak ticari defterlerin incelenmesi gerektiği yönünde bilgilendirmeler yapılmış olmasına rağmen davacı yan tarafından rapor tarihine kadar ticari defterlerin hazır olduğu ile ilgili tarafımıza bilgi verilmediğinden davacı yana ait ticari defterler üzerinde inceleme yapılamadığı, Davalı defterlerini, 6102 sayılı TTK.m.64/3, VUK. M 182 uyarınca tutulması zorunlu olan 2014, 2015, 2016 ve 2017 yılları Yevmiye defterlerinin açılış tasdikinin ve kapanış tasdikinin süresinde yaptırılmış olduğu, Davalının incelenen ticari defterlerinde davacı yan ile ticari ilişkisini 120.001 no.lu Alıcılar Hesap Kodunda takip etmekte olduğu, davalının incelenen kendi ticari defterlerinde davacı yandan 31.12.2017 tarihi itibariyle 32.507,02 TL cari hesap bakiye alacaklı olduğu, Neticeten, Dava dosyası incelemelerimizde davacının 19.747,43 TL tutarlı alacağının ne dayandığı tarafımızca tespit edilmediği, iş bu alacak talebine ilişkin dosya içerisinde fatura, sözleşme, vb. mali verilerin yer alamadığı, davacı tarafından ise rapor tarihine kadar ticari defterlerin hazır olduğu ile ilgili tarafımıza bilgi verilmediğinden davacı yana ait ticari defterler üzerinde inceleme yapılamadığı, dosyaya ibraz edilen davalı kayıtlarının incelenmesi neticesinde ise davalının davacı yana borcunun bulunmadığı aksine davacı yandan 31.12.2017 tarihi itibariyle 32.507,02 TL cari hesap bakiye alacaklı olduğu tespit edildiği, diğer yandan HMK. 219/1,2 maddesi gereği davacı taraf dava konusu olan defterlerin ilgili sayfalarının onaylı örneklerini dilekçe ile dava dosyasına sunması halinde incelemenin bu boyutta da yapılabileceği…” şeklinde görüş ve kanaatinde bulunmuştur.
Birleşen dosyada davacı vekilinin bilirkişi raporuna karşı itirazları doğrultusunda ek rapor düzenlenmesi için dosyanın yeniden bilirkişi heyetine tevdiine karar verilmiş olup, 12/01/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ” Sayın Mahkemenin 07.09.2022 tarihinde yapmış olduğu 11. Celse duruşmasında almış olduğu | nolu ara karar gereği davacı tarafından dava dilekçesinde 3. ve 8. Bentlerinde talep edilen tutarların hesaplanması için “… dava dosyasına ödemelere ilişkin makbuzları sunması için 2 hafta süre verilmesine” karar verilmiş olmasına rağmen makbuzların dava dosyasına sunulmadığı görülmekte olup bu nedenle ilgili hesaplamaların yapılamadığı, Sayın Mahkemenin 07.09.2022 tarihinde yapmış olduğu 11. Celse duruşmasında almış olduğu 2 nolu ara karar gereği davacı tarafından dava dilekçesinde 5. ve 9. Bentlerinde talep edilen tutarların hesaplanması için “…davacı vekilinin sunacağı evraklar değerlendirilerek…” karar verilmiş olmasına rağmen evrakların dava dosyasına sunulmadığı görülmekte olup bu nedenle ilgili hesaplamaların yapılamadığı, Genel olarak; KÖK rapora vaki beyan ve itirazlar incelenmiş ve değerlendirilmiş olup; nihai takdiri yüce mahkemeye ait olmak üzere, KÖK rapor sonuç ve kanaatimizi değiştirmeyi gerektirir yeni bir değerlendirme sonucuna ulaşılmadığını…” şeklinde görüş ve kanaat bildirmiştir.
Birleşen davada davacı tarafça acentelik sözleşmesinden kaynaklanan müşteriler tarafından tahsil edilmiş olmasına rağmen tahsil kaydı düşülmemiş faturalar ve sorumlu durumdaki üye müşteri faturalarından kaynaklanan 19.752,30 TL alacağın tahsili talep edilmiş olup, HMK 190. Maddesi gereği davacı alacağını ispatla yükümlüdür. Birleşen dosya kapsamında davacı vekiline alacağın dayanağını oluşturan defter ve belgeler sunulması için süre verilmiş olmasına rağmen evrakların sunulmaması nedeniyle inceleme ve hesaplama yapılamadığından ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
HÜKÜM:
1-Asıl davanın REDDİNE,
A) Harçlar kanunu gereğice alınması gereken 179,90TL harçtan peşin alınan 853,88 TL harçtan mahsubu ile bakiye 673,98 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına.
B) Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
2-Birleşen davanın REDDİNE,
A) Harçlar kanunu gereğice alınması gereken 179,90TL harçtan peşin alınan 238,56 TL harçtan mahsubu ile bakiye 58,66‬ TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına.
B) Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
3- Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,
4- Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmaya kısmının karar kesinleştiğinde kendilerine iadesine,
Dair davacı-birleşen dosyada davalı ve davalı-birleşen dosyada davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/05/2023

Katip …

Hakim …