Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/246 E. 2020/378 K. 18.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/246 Esas
KARAR NO : 2020/378

DAVA : İtirazın İptali
(Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/03/2018
KARAR TARİHİ : 18/09/2020

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile dava dışı müşterisi arasında, 271 kg …Folyosunun satış işleminin yapıldığını, satışa konu ürünlerin müvekkilin müşterisi…’na tesliminin ve kargo işlemlerinin gerçekleştirilmesi için davalı/borçlu ile anlaşma yapıldığını, 02.06.2017 tarihinde ilgili ürünlerin davalı şirkete teslim edildiğini, müvekkili şirket tarafından müşterisine ulaştırılmak üzere davalıya teslim edilen ürünlerin, davalı şirket tarafından taahhütlerine aykırı şekilde taşıması sebebiyle, taşıma sırasında parçalanmış, ezilmiş, hasarlı ve çuvallara konulmuş şekilde 03.06.2017 tarihinde müvekkili şirketin müşterisine teslim edildiğini, bu hali ile ürünlerin müvekkili şirket müşterisinin ürünleri kabul etmediğini, müvekkilin müşterisi tarafından kabul edilmeyen hasarlı ürünlerin, müşteriden alarak müvekkili şirkete geri getirmeleri için, davalı kargo şirketi ile iletişime geçildiğini, davalı şirket çalışanları ile defalarca görüşüldüğünü ancak davalı şirket tarafından müvekkili şirketin bir ay boyunca oyalandığını, taşıma sırasında zarar gören ürünlerin hiçbir şekilde müşteriden teslim alınıp müvekkili şirkete geri getirilmediğini, müvekkil şirket tarafından, müşterisinin daha fazla mağduriyet yaşamaması ve daha fazla gecikme olmaması adına bahsi geçen ürünlerin müşteriden geri getirilmesi için haricen …Kargo ile anlaşmak zorunda kaldığını, davalı tarafından sözleşmeye aykırı davranılması ve gerçekleştirilen hukuka aykırı işlemler nedeniyle; müvekkilinin müşterisine satışını yaptığı davalı tarafça taşınması sırasında parçalanması, ezilmesi, çuvallara konularak taşınması, kullanılamayacak hale getirilmiş olması sebebiyle yaklaşık 8.879,50-TL ve ayrıca işbu taşıma sırasında zarar gören ürünler, müvekkili şirketin müşterisi …’ dan alınarak geri getirilmediğinden, ürünlerin müvekkil şirkete iadesine ilişkin olarak 281,30-TL kargo bedeli olmak üzere -fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere – faiz hariç toplam 9.160,80-TL zarara uğradığını, müvekkili şirketin, yukarıda anılan davalının hukuka ve taahhütlerine aykırı işlemleri nedeniyle uğradığı 9.160,80-TL’lik zararın tazmini için öncelikle 03.08.2017 tarihinde davalı şirkete yazı gönderildiğini, müvekkili şirketin zararın tazminine yönelik yazısına rağmen davalı şirket tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalı şirketin 03.08.2017 tarihli yazıya cevap vermemesi nedeniyle akabinde, davalıya 19.11.2017 tarihli ihtarnamenin gönderildiğini, ancak davalı tarafından müvekkili şirketin zararı tazmin edilmediği gibi 19.12.2017 tarihli ihtarnameye dahi cevap verilmediğini, gelinen süreç sonunda davalı şirket hakkında işbu davaya konu icra takibinin başlatılmak zorunda kalındığını, ancak davalının takibe, borca, işlemiş ve işleyecek faizlere ve takibin tüm ferilerine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini belirterek, sonuç olarak; fazlaya ilişkin tüm dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına yaptığı haksız ve mesnetsiz itirazının iptaliyle takibin devamına karar verilmesine, işlemiş ve işleyecek faizleri ve ferileri ile birlikte müvekkili şirketin alacağının davalıdan tahsiline, davalı tarafça söz konusu itiraz, kötü niyetli olarak müvekkili şirketin alacağını sürüncemede bırakmak amaçlı yapıldığından davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; göndereni kappak alüminyum, alıcısı… ve içeriğinin müvekkili şirkete beyan edilmeyen ve göndereni tarafından müvekkili şirkete teslimi anında herhangi bir değer belirtilmeyen manifestosu 280 kg/desi olan 8 parça kargonun, İstanbul’dan Balıkesir’e gönderilmek üzere müvekkil şirketin aymakop şube personeli tarafından 02.06.2017 tarihinde teslim alındığını ve söz konusu kargoya istinaden nz …numaralı fatura düzenlendiğini, söz konusu gönderinin alıcı tarafından teslim alınarak teslim teyit nüshasının ihtirazı kayıtsız olarak imzalandığını, bunun üzerine davacı tarafından sonrasında istanbul … icra müdürlüğü …e. sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini, takibe süresinde itiraz edildiğini, mezkûr taşımada müvekkili şirkete izafe edilebilecek hiçbir bir kusurun bulunmadığını, zira taşımaya konu kargonun eksiksiz ve sağlam olarak alıcılarına teslim edilmekle müvekkiline düşen edim yükümü ifa ile sona erdiğini, davacı, her ne kadar müvekkili şirketin üstlenmiş olduğu taşıma işi neticesinde zarara uğramış olduğunu iddia ederek bunun müvekkili şirket tarafından tazmin edilmesini talep etmiş ise de, mezkur taşımaya ilişkin olarak müvekkili şirketin davacıya karşı herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkili şirketin taşımaya konu kargoyu fatura bilgilerine istinaden süresinde ve hasardan ari olarak alıcısına teslim ettiğini, davacının kendi alanından kaynaklanan eksikliklerden müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, zayi veya hasarlı kargo ile ilgili olarak ttk’nun 889. maddesi hükmü gereği; “eşyanın zıyaı veya hasara uğramış olduğu açıkça görülüyorsa, gönderen veya gönderilen en geç teslim anına kadar zıyaı veya hasarı bildirmezlerse, eşyanın sözleşmeye uygun olarak teslim edildiği varsayılır. bildirimde zararın gerekli açıklıkla belirtilmesi ve nitelendirilmesinin şart olduğunu, birinci fıkradaki karine, zıya veya hasarın açıkça görünmemesi ve eşyanın tesliminden sonra yedi gün içinde bildirilmemesi halinde de geçerlidir.” şeklinde düzenlendiğini,, kargonun teslimi sırasında alıcı tarafından herhangi bir bildirimde bulunulmayıp kargolar ihtirazi kayıtısız olarak teslim alındıktan sonra davacı ikame ettiği işbu dava ile birtakım fotoğraflar çekildiğini ve tespitler yapıldığını iddia ettiğini, oysaki kargolar ihtirazı kayıtsız olarak teslim alındıktan sonra böyle bir durumun varlığının inandırıcılığını yitirdiğini, davacının iddialarının hayatın olağan akışına dahi aykırı olduğunu, yokluklarında ve ihtirazi kayıtsız teslimden sonra yapılacak bir tespitin delil niteliği taşıması için davacı tarafından hukuki bir işlemin yapılması gerektiğini, ancak açıkça görülebilen bir hasar durumunda sonradan yapılacak her işlemin gerçekliği gölgeleyeceğinin aşikar olduğunu, zira kanun koyucu ziya ve hasara ilişkin bildirim yükümlülüğünü düzenlenlerken de bu hususu gözettiğini, davacının kargoları tekrar başka bir firma ile taşımaya konu ettiğini bildirmesi karşısında, bu taşıma esnasında kargonun zarar görüp görmediğinin dahi bilinmediğini, müvekkili şirketin müşteriden teslim alıp kargoyu davacıya teslim etmediği iddialarının da hukuki mesnetten yoksun olduğunu, ispat edilemeyen bir hususa ilişkin müvekkil şirketten bila ücret taşıma işi gerçekleşmesinin de beklenmesi ve bu durumun sağlanamadığı gerekçesiyle başka bir kargo firmasına ödenen bedelin müvekkil şirketten talep edilmesinin abesle iştigal olduğunu, gönderilen yasa gereği muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğinden teslim anında müvekkil şirkete herhangi bir bildirim yapılmaması, teslimden sonra dahi müvekkil şirkete süresinde böyle bir talebin ulaşmaması karşısında kargonun ihtirazi kayıtsız tesliminin geçerli ve haklı olduğunu, şayet ortada bir zarar var ise zarardan davacının sorumlu olduğunu ve müvekkili şirketin hiçbir şekilde sorumluluğunun bulunmadığını, taşımada gecikme ve hatta ziya karinesinin uygulanmasını gerektirecek bir durumun söz konusu olmadığını, davacının davasını dayandırdığı ziya karinesinden işbu davada yararlanmasına imkan olmadığını, zira ortada geç teslim söz konusu olmadığı gibi, ziya karinesinin uygulanmasının dahi söz konusu olmadığını, ttk hükümleri uyarınca taşıyanın sorumluluğunu gerektirir hiçbir kusur ve hatta taşıma yükümlülüğüne aykırılıktan kaynaklı bir zarar bulunmadığını, ortada herhangi bir zararın da olmadığını, zira kargoların alıcılarına ulaştırıldığını ve eksiksiz olarak teslim edildiğini, bir an için ortada bir zarar olduğu düşünülse dahi, bu durumun ancak gönderen tarafından yapılan yetersiz ambalajlamadan kaynaklandığını, gönderen tarafından teslim edilecek kargo hassas veya değerli bir kargo ise bu durumunun ayrıca beyan edilmesi ve kargonun özelliğine uygun olarak ambalajlanmasının gerektiğini, davacının iddialarının aksine müvekkili şirket tarafından emtia taraflarına teslim edildiği şekilde alıcısına ulaştırıldığını, aksi durumun davacı tarafından ispatının gerektiğini, gönderen tarafından müvekkili şirkete teslimi anında kargonun içeriği içerik ve değerinin beyan edilmesi halinde kargonun taşıma esnasında uğrayabileceği olası zararlara karşı uygun şekilde sigortalanması söz konusu olabilecek iken, bu hususun gereğinin yapılması, salt sigorta için ek ücret ödemekten imtina etmek adına, adeta taşıyandan gizlenmek suretiyle engellendiğini, TTK 864 hükmü gereği, gönderici gönderdiği kargoya ilişkin tüm bilgileri tam eksiksiz olarak taşıyıcıya bildirmek zorunda olup, eksik bildirimden kaynaklan sorumluluğun kendisine ait olduğunu, davacının kusuru ve ttk 878/1/b-d hükmü gereği kargonun niteliğinden ve yetersiz ambalajlamadan dolayı müvekkili şirketin sorumluluktan kurtulduğu ortada olup, kendi kusuru ile şayet var ise bir zarara uğrayan davacının müvekkilden herhangi bir talepte bulunamayacağını, olayda tam tazminata hükmedilmesini gerektiren koşulların bulunmadığını, taşımada müvekkili şirketin kusurlu olduğu kabul edilse dahi, ağır kusur ve hile durumunun mevcut olmadığını, hiçbir şekilde meydana gelen zarardan müvekkili şirketin sorumlu olduğunun kabulü anlamına gelmemekle birlikte, davacının istemiş olduğu maddi tazminat miktarının son derece fahiş olduğunu, müvekkili şirketin mezkur taşımada hiçbir şekilde bir kusuru olmadığından müvekkilin tazmin mükellefiyetinin de bulunmadığını, bununla birlikte, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte, bir an için müvekkil şirketin söz konusu olayda sorumluluğu bulunduğu kabul edilecek olsa dahi, ttk 882 hükmüne uygun olarak gönderinin değerine kaybeden kısmının her bir kilogramı için 8,33 özel çekme hakkı istenebileceğinin ortada olduğunu, ancak bunun sınırının da TTK 880 olduğunun aşikar olduğunu, alacağın likit ve belli olması gerektiğini belirterek, sonuç olarak; haksız davanın külliyen reddine, davacı aleyhinde % 20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER :
Faturalar, sevk irsaliyeleri, ambar tesellüm fişi,03/06/2017 tarihli tutanak, dava konusu ürünlere ait resimler, davacı şirket tarafından davalıya gönderilen 3.8.2017 tarihli talep dilekçesi, ihtarname, tebliğ şerhi, tanık beyanları, bilirkişi incelemesi, icra dosyası, kargo teslim tutanağı,
GEREKÇE :
Dava , taraflar arasında düzenlenen taşıma sözleşmesi kapsamında taşıma sırasında zarar gören eşyadan kaynaklanan zararın tazmini amacıyla başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, uyuşmazlık davalı tarafından yapılan taşımanın eksiksiz ve sağlam yerine getirilip getirlmediği, zararın taşıma sırasında meydana gelip gelmediği, oluşan zarardan davalının kusur ve sorumluluğu bulunup bulunmadığı ve davalının kusur ve sorumluluğu bulunması halinde davacıya kusur atfedilip edilmeyeceği (yetersiz ambalaj iddiasına yönelik) uğranılan zararın tespiti ile davalının kusur ve sorumluluğuna göre zararın ne kadarından sorumlu olduğunun belirlenmesine ilişkindir.
Davacı vekilinin gösterdiği tanıklar dinlenmişlerdir.
Taşıma alanında uzman bilirkişiye dosyanın tevdi ile, ön inceleme duruşmasında belirlenen uyuşmazlık noktasında rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi … tarafından sunulan 17/06/2020 tarihli raporda özetle; dava dosyası münderecatındaki mübrez delillerin ve şahit beyanları doğrultusunda davalı kargo personelinin dava konusu malları dava dışı …’ na teslimi sırasında hasarlı olduğuna dair tutanak tutulmadığını, teslimden sonra malların üretimdeki elemanlarca kontrol edilerek kolilerin ezildiğinin ve malların hasarlı olduğunun anlaşıldığını, sonradan tutulan tutanağın şirket yetkililerince tutulduğu ve davalı teslimattan sorumlu personelin imzasının olmadığını, davacının ve/veya teslim alan dava dışı …’ nun TTK’ nun taşımacılık ile ilgili 889/1 md deki bildirim süresini geçirdiği, başka bire deyişle hasarı TTK da belirtilen “Eşyanın zıyaı veya hasara uğramış olduğu açıkça görülüyorsa, gönderen veya gönderilen en geç teslim anma kadar zıyaı veya hasarı bildirmezlerse, eşyanın sözleşmeye uygun olarak teslim edildiğinin varsayılır, bildirimde zararın gerekli açıklıkla belirtilmesi ve nitelendirilmesi şarttır” hükmü doğrultusunda, teslim anında davalıya geçerli bir şekilde ihbar etmediğini, dava dosyası münderecatında mübrez delil ve taraf beyanları ile şahit beyanlarından da anlaşılacağı üzere, alıcı dava dışı … şirketi tarafından teslim anında kontrol yapılmadığı anlaşılmakla, teslim teyit nüshasına ihtirazi kayıt olmama ihtimalinin kuvvetle muhtemel olduğunu, dava dosyası münderecatında mübrez delillerin incelenmesi soncunda, davacı tarafından dava dışı …’ na nakledilmek edilmek üzere davalıya teslim edilen 8.879,50- TL fatura bedelli malların taşımadan kaynaklanan hasarın davalıdan talep edilmesi ve 281,30- TL kargo bedelini talep edilmesi yönünde TTK’ nun taşımacılık ile ilgili 889 maddesinin (1) ve (5) bentlerinde hükümlerinde belirtilen şartların oluşmadığını, dolayısı ile dava dışı…’ nun dava konusu malları kargo şirketinden ihtirazi kayıtla almaması ve teslim anında hasarlı olduğunu davalıya ve/veya davacıya bildirmemesi sonucunda eşyanın sözleşmeye uygun olarak teslim edildiğinin varsayılacağını, mahkemece bilirkişi kanaatinin aksine, davalının hasardan sorumlu olacağına hükmedildiği takdirde TTK 882. maddesi gereği özel Çekme Bedelinin hasarlı malın fatura bedeli olan 8.879,50- TL ‘den yüksek olması nedeni ile fatura bedelinin dikkate alınması gerekeceğini, TTK’ nun 880. maddesi gereğince bir hüküm verilmesi halinde de tazminatın fatura bedeli olacağını, malın cinsi itibarı ile kanunun “tazminat, eşyanın taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki değerine göre hesaplanır.” hükmü gereği teslim alındığı zamanki değerinin ayrıca belirlenmesine hükmedildiğinde konusunda uzman bilirkişice değer tespitinin yapılabileceği hususları rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; taraflar arasında yapılan sözleşme gereği, davalı taşıyıcının, davacının dava dışı müşterisine gönderdiği ürünleri taşıma işini üstlendiği, davalı tarafça taşınan ürünlerin 03/06/2017 tarihinde alıcısına ulaştırılmış olduğu hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. Bildirim yükümlülüğü TTK 889. Maddesinde düzenlenmiş olup, gönderen veya gönderilen, eşyanın zıyaı veya hasara uğramış olduğu açıkça görülüyorsa en geç teslim anında, zıya veya hasarın açıkça görünmemesi durumunda 7 gün içinde zıyaı ve hasarı bildirmezse eşyanın sözleşmeye uygun olarak teslim edilmiş sayılacaktır. Davacı vekilince, davalı tarafça sunulan teslim tutanağındaki imzanın alıcıya ait olmadığı, gönderiyi teslim eden davalı çalışanlarının teslim tutanağına gönderinin hasarlı teslim edildiğine ilişkin ihtirazi kayıt konulmasına imkan vermediği ileri sürülmüş, teslim tutanağındaki teslim alan isim ve kimlik numarasının aynı kişiye ait olmadığı tespit edilmiş ise de davacı tarafından hasar bildiriminin ilk kez 03/08/2017 tarihinde davalıya tebliğ şerhi de bulunmayan başvuru evrakı ile yapılmış olmakla, TTK 889 da öngörülen bildirim sürelerine uyulmadığı ve makul süre içinde hasar bildirimi yapılmamış olduğundan eşyanın sözleşmeye uygun olarak teslim edilmiş olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın reddine,
2- Alınması gereken 54,40-TL nin peşin alınan 112,20-TL den düşümü ile arta 57,80-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 3.400,00- TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,

¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır

Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 18/09/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır