Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/229 E. 2020/393 K. 23.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/955 Esas
KARAR NO : 2020/417
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/10/2017
KARAR TARİHİ : 30/09/2020

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların, dava dışı … San. Ve Tİc. Ltd. Şti’nin ana yüklenici ve müvekkilinin işveren sıfatına haiz olduğu yüklenici sözleşmelerinin müteselsil kefili olduğunu, söz konusu sözleşmeler tahtında dava dışı borçlu firmanın belirlenen birim fiyatlar üzerinden iş yapmayı yüklendiğini, ancak borçlunun sözleşme sürecinde aldığı avans ödemeleri birim fiyat üzerinden gerçekleştirdiği işlerin bedelinden çok daha fazla olması ve diğer sebeplerle müvekkili şirkete 2.865.964,43-TL borçlandıklarını, müvekkilin alacağının cari hesapları ve bütün diğer ticari kayıtları tahtında sabit olduğunu, müvekkilinin alacağını tahsil etmek için … İcra Müdürlüğünün 2017/… E. takibe geçtığını, dava dışı borçlu ( … Tic. Ltd. Şti aleyhinde yapılan takibin kesinleştiğini, ancak borçlu şirketin ortağı ve mezkur sözleşmenin kefili olan davalıların takibe haksız olarak itiraz ettiklerini, davalıların, kefaletnamelerin tamamını el yazılı olarak kaleme aldıklarını, kefaletname metninin ise bütün kanuni zorunlu şartları içerdiğini, yine davalıların icra takibine yaptıkları itirazlarında mahkememizin yetkili olmadığını iddia ettiklerini, bu iddianın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalıların kefil oldukları sözleşmenin 28. numaralı ihtilafların halli başlığında İstanbul merkez mahkemelerinin yetkili olduğunun açıkça hüküm altına alındığını, buna göre, mahkememizin yetkili olduğunu, borçlunun kötü niyetli bir şekilde sadece süreci akamete uğratmak adına itirazda bulunduğunu, belirterek, sonuç olarak, davalı tarafça … İcra Müdürlüğü’nün 2017/… E. sayılı İcra dosyasına yapılmış olan haksız itirazın iptali ile icra takibinin aynen devamına, haksız davalının en az %20 icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin tacir olmadığını, davacı ile aralarında ticari iş niteliğinde bir ilişki bulunmadığını, bu nedenle Ticaret Mahkemelerinin görevli olmadığını, görev yönünden itirazda bulunduklarını, daha önce yetki yönünden sunmuş oldukları itirazlarını tekrar ettiklerini, dava dilekçesinde sözleşmelerde İstanbul Mahkemeleri yetkili kılındığından bahsedilmişse de, taraflar arasında münakit geçerli ve hukuka uygun bir sözleşme bulunmadığını, müvekkillerinin tacir olmadığını, geçerli bir sözleşme olsa dahi matbu sözleşme maddesine göre, müvekkillerini bağlayacak şekilde kesin yetkinin kararlaştırıldığından bahsedilemeyeceğini, İstanbul Anadolu Mahkemeleri ve İcra Müdürlükleri yetkili olup, davanın yetki yönünden reddine karar verilmesini talep ettiğini, davacı yanca iş bu davada ve mesnet icra takibinde dayanılan kefaletnamelerde yer alan metin ve imzaların müvekkillerine ait olmadığını, hukuka uygun bir kefaletin söz konusu olmadığını, kefaletnamelerde yer alan yazılar ve imzaların müvekkillerin eli ürünü olmadığını, mübrez kefaletlere dayanılarak müvekkilleri aleyhine icra takibi yapılması ve işbu davanın ikame edilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, diğer yandan mesnet kefaletlerdeki yazı ve imzaların müvekkillerine ait olmadığından ve davacı bunu bilebilecek durumda olduğundan, iş bu davayı ikame etmekte kötü niyetli olduklarını, davada talep edilen alacağın takip hukuku yönünden de haksız ve hukuka aykırı olduğunu, mesnet icra takibine ilişkin ödeme emrinde müvekkillerinin 32.000,00- TL kısmından sorumlu olduğunun açıkça ifade edildiğini, işbu davada ise, takip çıkışı tutarın tümünün müvekkillerden talep edildiğini, mesnet icra takibi ile devamı niteliğindeki itirazın iptali davasında alacaklı taleplerinin uyumsuz olmasının mümkün olmadığını, davacının, takipteki talebiyle bağlı olup, bunu aşar nitelikte itirazın iptali davası ikame edemeyeceğini, talep edilen işlemiş faizin fahiş, hukuki mesnetten yoksun olduğunu, temerrüt oluşmadan ve iddia konusu temerrüt tarihi belirtilmeden işlemiş faiz talep edilmesinin mümkün olmadığını, icra kanalı ile talep edilen bedellere uygulanan ve uygulanacak olan faizlere ilişkin faiz başlangıç tarihlerinin ve faiz oranlarının açıkça yazılması ve yasa tarafından her sene belirlenen faiz oranlarına uygun bir şekilde ödeme emirlerinin düzenlenmesi şekli şart olmayıp, yasanın emredici hükümlerini yerine getirme olduğunu, işlemiş faizin hangi tarihten itibaren hesaplandığının belli olmadığını, üstelik işlemiş faizin fahiş olduğunu, dava dilekçesinde de işlemiş faiz konusunda hiçbir beyanda bulunulmadığını, temerrüt konusunda da dayanak gösterilmediğini, temerrüde düşürülmeden, muaccel olmayan ve müvekkillerinin sorumlu tutulması mümkün olmayan bir alacak iddiasıyla davacının müvekkillerinden işlemiş faiz talep etmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkillerinin takip ve davada talep edilen, iddia konusu alacaktan sorumlu tutulması mümkün olmamakla beraber, alacağın ne şekilde ve ne zaman oluştuğu bilinememekle, hak kaybına uğramamak adına zamanaşımı itirazında da bulunduklarını, davacının icra inkar tazminatı talebinin de haksız ve hukuka aykırı olduğunu ve reddine karar verilmesini, talep ve dava konusu edilen alacak likit ve muaccel olmadığı gibi, müvekkillerinin eli ürünü olmayan beyan ve imzalar içeren kefaletlere dayanılarak başlatılan icra takibi ve ikame edilen huzurdaki davada, davacı kötü niyetli olup icra inkar tazminatı talebinin de aynı şekilde kötü niyetli olduğunu belirterek, sonuç olarak, her türlü, karşı dava, talep, tazminat, cezai şart, alacak, faiz, şikayet ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, işbu haksız davanın reddi ile İİK m. 67 uyarınca haksız ve kötü niyetli davacı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER :
İcra dosyası, cari hesap kayıtları, sözleşmeler, hakediş ve kabul tutanakları, Noterlikler ve kurumlardan celbedilen belge asılları, bilirkişi incelemesi
GEREKÇE :
Uyuşmazlık; davacının dava dışı yüklenciye yaptığı iş karşılığında avans suretiyle fazla ödeme yapıp yapmadığı, fazla ödeme yapmışsa miktarının tespiti, dayanak sözleşmedeki kefelat belgesindeki imza ve yazıların davalılara ait olup olmadığı, davalılara ait ise ve davacı tarafça yükleniciye fazla ödeme yapılmış ise bundan kefillerin sorumlu olup olmadığı, sorumlu iseler miktarlarının tespitine ilişkindir.
… İcra Müdürlüğünün 2017/… esas sayılı takip dosyası celbedilmiş, tetkikinde davacı tarafından davalılar … Tic. Ltd.Şti.,… ve… aleyhlerine (davalılar… ve… yönünden 32.000,00-TL ile sınırlı olmak üzere) cari hesap alacağından 2.865,694,43-TL, 23.730,31-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.889.424,74-TL tutarındaki toplam alacağın icra gideri, vekalet ücreti ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yıllık % 9,75 avans faizi ile tahsili için ilamsız icra takibi başlattığı, davalı… ve … ‘in ayrı ayrı verdikleri dilekçeler ile yetkiye, takibe, borca, ödeme emrine, İşlemiş ve işlemekte olan faize şirketin süresi içerisinde borca itiraz ederek takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosyanın ve ekli icra dosyasının tetkikinden davacı-alacaklı tarafça yapılan ilamsız icra takibine davalılar-borçlular tarafından süresi içinde itiraz edildiği ve davacı-alacaklı tarafça yasanın öngördüğü 1 yıllık süre içerisinde mahkememize “itirazın iptali” davası açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı vekilinin dava dilekçesinde dayanmış olduğu sözleşme, cari hesap kayıtları, hakediş ve kabul tutanakları dosyaya ibraz edilmiştir.
Davaya konu kefalet sözleşmesinde bulunan imzanın davalılara ait olup olmadığına ilişkin grafoloji uzmanı bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş olup, grafolog bilirkişi … tarafından sunulan 16/01/2020 tarihli raporda özetle; İnceleme konusu A4 boyutunda kağıda düzenlenmiş, müşterek müteselsil kefalet şerhi başlıklı belge aslında… adına atılı imza ile…’e ait imzalar arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, istif, eğim, doğrultu, alışkanlıklar, bağlantı ve oran, seyir, hız ve baskı dcrecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptanmadığından söz konusu imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasla…’in eli ürünü olmadığı; inceleme konusu A4 boyutunda kağıda düzenlenmiş, Müşterek müteselsil kefalet şerhi başlıklı belge aslında… adına atılı imza ile…’e ait basit tersimli imzalar arasında; 1.maddede sayılan tanı unsurları bakımından uygunluk ve benzerlikler saptanmadığından söz konusu imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasla…’ in eli ürünü olmadığının kabulünün gerektiği kanaatine varıldığı hususları rapor edilmiştir.
Davacı tarafça, davalıların, dava dışı … San. Ve Tic. Ltd. Şti’nin ana yüklenici ve müvekkilinin işveren sıfatını haiz olduğu yüklenici sözleşmelerinin müteselsil kefili olduğunu, dava dışı borçlu firmanın sözleşme sürecinde aldığı avans ödemelerin birim fiyat üzerinden gerçekleştirdiği işlerin bedelinden çok daha fazla olması ve diğer sebeplerle müvekkili şirkete 2.865.964,43-TL borçlandıklarını, borçlu şirketin ortağı ve mezkur sözleşmenin kefili olan davalıların da borçtan sorumlu oldukları ileri sürülerek davalıların icra takibine yaptıkları itirazların iptali talep edlmiştir.
6098 sayılı kanunun 583/1. Maddesi: “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” hükmünü amirdir.
Davalı vekilince kefalet sözleşmesindeki yazı ve imzaların müvekkillerine ait olmadığı savunulmuş, grafoloji uzmanı bilirkişiden alınan raporla kefalet sözleşmesinde bulunan imzaların davalılara ait olmadığı tespit edilmiş olduğundan, hükümsüz olan kefalet sözleşmesi nedeniyle davalıların sorumluluğunun bulunmadığı değerlendirilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı, takibe dayanak olan kefalet sözleşmesinin tarafı olmakla, kefalet sözleşmesindeki imzaların davalılara ait olmadığını bilebilecek durumda olduğundan davalıların kötüniyet tazminatı talebinin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın reddine,
2-32.000TL nin %20 si olan 6.400 TL kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Alınması gerekli olan 54,40-TL red harcının peşin alınan 34.897,04-Tl den düşümü ile arta kalan 34.842,64 -TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
4- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 4.800,00 -TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Tarafların yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 30/09/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır