Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/209 E. 2018/395 K. 10.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/209 Esas
KARAR NO : 2018/395

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 13/07/2015
KARAR TARİHİ : 10/04/2018

DAVA : Davacı vekili mahkememize ibraz ettiği dava dilekçesi ile;
müvekkili …’ın davalı …Ş.’nin tamamı 5.500.500 adet hissesinin 1.336.240 hissesine sahip olduğunu, davalı şirketin 2014 yılına ait Olağan Genel Kurul Toplantısının 27.03.2015 tarihinde şirket merkezinde yapılmak üzere toplanıldığını ancak TTK 420. Maddesi uyarınca finansal tabloların ve buna bağlı gündemdeki diğer maddelerin incelenmesi için davacı tarafça ertelenme talep edildiğini, buna istinaden toplantının bir ay sonraya ertelendiğini, bunun üzerine müvekkilin hissedarı olduğu davalı şirketin 2014 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısının 27.04.2015 tarihinde yapıldığını, bu toplantıda davacı tarafın muhalefet şerhi koyduğu bazı kararların alındığını,2014 yılı faaliyet raporunun kabul edildiğini, faaliyet raporunda yönetmelikte öngörülenin aksine yıl içinde yapılan yatırımlara ilişkin yeterli açıklayıcı bilgiye yer verilmediğini, ayrıca geçmiş yıllarla karşılaştırmalı olarak şirketin yıl içindeki satışlarının, verimliliğin, gelir oluşturma kapasitesinin, karlılığın ve şirket faaliyet sonuçları hakkında fikir verecek bilgilere de yer verilmediğini,2014 yılı bilançosu ve gelir tablosunun kabul edildiğini, bilançodaki genel yönetim giderleri, komisyon giderleri ve olağandışı giderler kalemlerinin açıklanması ve bu konu ile ilgili TTK 438. Maddesine istinaden özel denetçi atanması taleplerinin reddedildiğini, 2014 yılı şirket karından kanun ve ana sözleşmenin 26. Maddesi gereği yapılması gereken vergi ve diğer yasal kesintiler yapıldıktan sonra kalan tutardan ortaklara 1. ve 2. temettü olarak toplam brüt 198.018,00 -TL ödenmesine karar verildiğini, bu şekilde kar dağıtımı ile ilgili gündem maddesinin aynen kabul edildiğini ve dönem karının tamamının dağıtılmasına dair teklifin reddedildiğini, Yönetim kurulu üyelerinin 2014 yılı faaliyetlerinden dolayı ibra edilmelerine karar verildiğini, Yönetim kurulu üyelerine TTK 395 ve 396 da belirtilen gerekli iznin verilmesine karar verildiğini, azınlık pay sahibi olan müvekkilinin şirket işleri, masrafları hakkında bilgi talep etmesinin nedeninin şirketin yöneticilerine 2014 yılında yapılan ücret, ikramiye, temettü olmak üzere toplam ödeme tutarının fahiş olmasından kaynaklandığını , 2014 yılı için şirketin genel yönetim giderleri 501.233,43 -TL olduğunu, şirket yöneticilerinin kullandığı araçlar için yapılan ödeme tutarının 24.539,96 -TL’ye yükselmiş olduğunu, ayrıca davalı şirket aleyhine her yıl yapılan kar dağıtımında bu dağıtımın hiç yapılmaması ya da cüzi miktarda yapılması nedeniyle davacı tarafça açılan birçok genel kurul davasının mevcut olduğunu, bu davaların art arda açılmasından sonra yapılan Genel Kurullarda genel yönetim giderinin bilançoda oldukça yüksek miktarda olduğunun gözlendiğini, ayrıca şirketin çoğunluk pay sahibinin … olup şirket varlıklarının bu pay sahibinin yönetiminde bulunan … Tipi Özel Fon’da değerlendirilmekte, şirket yöneticilerinin ve çoğunluk pay sahibinin ortak hareketleri ile bu varlıkların kimi zaman değerlendirilmekte olduğunu bu hususta ise azınlık pay sahibinin yönelttiği soruların cevapsız kalmakta olduğunu, davalı şirketin 27.03.2015 tarihli toplantıdaki erteleme üzerine yapılacak toplantıdaki bilgi alma ve inceleme taleplerini engelleme ve usuli prosedürün yerine getirildiği ve müvekkile şirket işleri hakkında bilgi verildiği izlenimini uyandırmak için toplantıdan 2-3 gün önce .. 6. Noterliğinden 20.04.2015 tarih ve … sayılı ihtarnameyi yolladığını, ihtarname incelendiğinde genel kurul toplantısında talep edilen bilgi ve belgelerin bazıları hakkında hiç açıklama yapılmadığı bazı hususların ise genel geçer ifadeler ile geçiştirildiğini, ayrıca şirket araçları ile ilgili toplam masraf tutarının faaliyet raporunda 24.539,96 -TL olarak belirtilmişken her nasılsa bu tutarın ihtarnamede bir anda 11.027,18 TL’ye düştüğünü, ayrıca bu ihtarnamede 501.233,43 TL tutarında oldukça fahiş olan genel yönetim giderleri hakkında hiçbir izahat yapılmadığını, bunun üzerine davacı tarafından TTK 437. Madde uyarınca bilgi alma ve inceleme haklarının kullanılması için yasal prosedürün başlatıldığını ve İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında bu konuda müvekkil lehine karar verildiğini ve defter incelemesi taleplerinin kabul edildiğini, bu nedenlerle 27.04.2015 tarihli Genel Kurul toplantısında 2 no.lu gündem maddesi ile ilgili alınan işbu kararın objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu ve iptali gerektiğini, genel kurul toplantısının 3. Maddesine 2014 yılına ait finansal tabloların okunup görüşmeye açıldığını, bu madde yer alan muhalefet şerhinde faaliyet ve genel yönetim giderinin açıklanmasının talep edildiğini “finansal tablolarda yer alan ve brüt satış karı 217.954,46 -TL iken 501.233,43 -TL genel yönetim gideri yüksektir. Bu giderlerin açıklanmasını, gerekçelendirilmesini ve dökümünü talep etmemize karşın bu kapsamda bir açıklama yapılmamıştır. Bu konuda TTK 438. Maddesine istinaden özet denetçi talep ediyoruz” denilmek suretiyle finansal tablolara ilişkin olarak itiraz noktaları ve açıklanmasını istedikleri hususların belirtildiğini, ancak yönetim kurulu başkanının ve yönetim kurulu üyesinin mevcut açıklamalarının tüm bu finansal hususlardaki müphem noktaların açıklanmasında yeterli olmadığını, aynı gündem maddesi içerisinde “şirketin yaklaşık 6 milyon TL üzerinde nakit parası, yaklaşık 10 milyon TL menkul değeri, yine 10 milyon TL üzerinde duran varlıkları ve bağlı menkul kıymetleri mevcuttur. Kaldı ki bu rakamlar bilanço değerleri olup halihazırda reel değerleri 100 milyona yakındır, şirket mali anlamda güçlüdür, yasal yedekleri ziyadesi mevcut olup olağanüstü yedekler de dahil olmak üzere fazlasıyla kar yedekleri vardır. Bu sebeple şirket nezdinde dağıtılabilir değerler mevcut olup yasanın izin verdiğinden fazla şekilde olağanüstü yedek ayrılması azınlık pay sahiplerinin haklarının ihlali anlamına getir. Şirketin yeter miktarda yasal ve isteğe bağlı yedeği bulunduğundan net dönem karının yasat zorunluluk dışındaki kısmın dağıtılması gerektiğini, buna karşın şirketin neden dağıtım yapmadığının açıklanması talep edilmesine karşın bu hususta tarafımıza som bir açıklama yapılmamıştır. Ertelenen toplantıda bilgi ve belge talep edilen konularda tarafımıza eksik bilgi ve belge temin edilmiş olup bunlarla birlikte tarafımıza gönderilen denetçi raporu da 11.03.2015 tarihti olmasına karşın işbu toplantıya 4 gün kala ancak gönderilecek inceleme hakkımızın kısıtlanmıştır. Tarafımıza yapılan açıklamalar eksik olmakla talep edilen bir kısım belge de temin edilmemiştir. Yapılan açıklamaları kabul etmiyoruz. İşbu beyanlarımızı muhalefet şerhimiz olup finonsa/ tabloları onaylamıyoruz” denilmek suretiyle açıklama talep ettiklerini, ancak bu teklifin kabul edilmediğini ve sonuç olarak 2014 yılı bilançosunun oy çokluğuyla onaylandığını, TTK hükümleri gereğince özel denetçi tayini taleplerinin de aynı madde ile reddedildiğini, davalı şirketin rutin uygulaması haline gelen şirket karının cüzi miktarda dağıtımına karar verildiğini ve müvekkilin kar payı alma hakkının bir kez daha engellendiğini, anonim şirketin kar elde etmek ve dağıtmak olan nihai amacından doğan kar payı, hissedarlar yönünden vazgeçilmez bir hak olduğunu, bir anonim şirket ortağının kar payı alma hakkının Mülga TTK m 385/f2 de sayılan müktesep haklardan olduğunu, dava konusu 27.04.2015 tarihli genel kurul toplantısı tutanağında “bilançonun onaylandığı ve karın Kar Dağıtım Teklifinde yer aldığı şekli ile kısmi olarak dağıtılmasına karar verildiği” belirtildiği dava konusu genel Kurul Kararına ilişkin Toplantı Tutanağında Bilanço ve Gelir Tablosunun okunduğu 3 no.lu gündem maddesine şirketin 2014 yılında 2.246.550,74 -TL kar ettiğinin anlaşıldığını, ancak davalı şirketin sadece bu genel kurulda değil uzun yıllardan beri yapılan her genel kurul toplantısında kar payı dağıtmamayı veya kısmi kar payı dağıtımı yapmayı genel bir davranış biçimi haline getirdiği ve sürekli kar payı dağıtmamaya ilişkin karar alarak pay sahibinin bu en temel hakkını ihlal ettiğini ve şirketi kuruluş amacına aykırı hareket ettiğinin açıkça ortada olduğunu, somut olayda kar payının dağıtılmamasının iyi niyet kurallarına açıkça aykırılık teşkil ettiği gibi azınlık hissedarın haklarını da büyük ölçüde zedelemekte olduğunu, ayrıca büyük hissedarın yönetim kurulunun kendileri oluşturduğu için gerçek kar payını dağıtmayarak ve hukuka aykırı biçimde oluşturduğu fonları kendi malı yapısını güçlü göstererek dolaylı olarak istifade etmek amacıyla kar payını dağıtmayarak yedek akçeye ayrılmasına karar verdiğini ortada olduğunu, somut olay irdelendiğinde büyük hissedar … AŞ nin sahip ve yöneticileri ile müvekkilin azınlık hissedarı olduğu … A.Ş.’nin yöneticilerinin aynı olması nedeniyle … A.Ş.’nin azınlık hissedarlarının haklarına tecavüz edilerek dağıtılmayan kar paylan ile oluşturulan likit fonlar, bankalardaki nakit ve gayrimenkul varlıkları ile … A.Ş.’nin mali yapısının güçlü tutulmaya çalışıldığının net olarak görüleceğini, … A.Ş. kayıtlarının ve davalı şirket ortaklarına ilişkin diğer kayıtların incelenmesi neticesinde davalı şirketin elde ettiği karı fon olarak değerlendirmekte ve kendisine şahsi menfaat sağlamakta olduğunun kanıtlanacağını,sonuç olarak davalı şirketin her yıl kanuni oranların çok üzerinde olağanüstü yedek akçe ayırdığını, TTK gereği istisnai olması gereken bu durumu şirketin hakim ortaklarının olağan ve rutin hale getirdiklerini, 30 yıldır sürekli olağanüstü akçe ayrılması ve bunun rutin uygulama haline getirilmesi ile müvekkilin azınlık haklarına tecavüz edilerek kar payı alma hakkının engellendiğini, davalı şirketin cüzi miktarda kar payı dağıtmaya ilişkin uygulaması ve 27.04.2015 tarihinde yapılan 2015 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan diğer kararların TTK 445 vd. maddeleri gereğince iptali için dava açma zorunluluğunun hasıl olduğunu, 2014 yılı Faaliyet Raporunun Genel Kurulda kabul edilmesine dair karar, 2014 yılı Bilançosu ve Gelir Tablosunun kabul edilmesine, bilançodaki genel yönetim gideri, komisyon giderleri ve olağandışı giderler kalemlerinin açıklanması ve bu konu ile ilgili TTK 438. Maddesine istinaden özel denetçi atanması taleplerinin reddedildiğine dair alınan karar, 2014 yılı şirket karından kanun ve ana sözleşmenin 26, Maddesi gereği yapılması gereken vergi ve diğer yasal kesintiler yapıldıktan sonra kalan tutardan ortaklara 1. ve 2. temettü olarak toplam brüt 198,018,00 -TL temettü ödenmesine ve karın tamamının dağıtılmasına ilişkin taleplerinin reddine dair karar, yönetim kurulu üyelerinin 2014 yılı faaliyetlerinden dolayı ibra edilmelerine dair karar, yönetim kurulu üyelerine TTK 395 ve 396‘da belirtilen gerekli iznin verilmesine dair karar, TTK madde 445 vd. maddeler uyarınca iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili mahkememize ibraz ettiği cevap dilekçesi ile, söz konusu Genel Kurulda şirket ana sözleşmesi uyarınca Kurucu Hissedarlara Yönetim Kurulu Üyelerine ve Ortaklara 2014 yılı karından temettü dağıtma kararının alındığını, söz konusu genel kurul kararı uyarınca pay sahiplerine dağıtılacak olan 198.018,00 -TL nin ödemelerinin karar verilen tarihte yapıldığını, açılan davanın şirketin üçüncü şahıslar nezdindeki itibarına ve ticari güvenirliğine zarar verici nitelikte olduğunu, davacı tarafça her yıl olağan genel kurulu müteakip aynı gerekçelerle genel kurul iptal davası açılmakta olup açılan bu davanın farklı yılların genel kurullarına ilişkin olmakla birlikte aynı gerekçelerle adılmış sekizinci genel kurul iptal davası olduğunu, davacının asıl amacının hisselerini elden çıkartma, yatırımını nakde çevirmek olduğunu, hisselerini elden çıkartmak için talep ettiği yüksek bedelle satışı gerçekleşmeyince, şirketin mal varlıklarının satılarak ortaklara dağıtılmasını istediğini, bu talebini de gerçekleştirmeyince müvekkil şirketin fesih ve tasfiyesi istemli bir dava açtığını, bıı fesih davasına zemin hazırlamak için de her yıl yapılan olağan genel kurullarda ‘kanuni haklarını kullanarak’ görüşülen her maddeye itiraz ederek ve bilahare dava ederek şirketin karar alma ve hareket kabiliyetini kısıtlamakta olduğunu, bu amaçla davacı tarafça açılan davaların bir bölümünün davacı lehine, bazı davaların ise müvekkil şirket lehine sonuçlandığını, bugün itibarıyla genel kurulun iptaline dair kesinleşmiş bir kararın bulunmadığını, 27.04.2015 tarihinde yapılan 2014 yılı hesap ve işlemlerine ilişkin Olağan Genel Kurulda da 198.018,00 -TL’nın şirket sermayesinin yaklaşık %360’ı olup ödenmesi zorunlu tutulan temettü oranının kat kat fazlası olduğunu, müvekkili şirketin son 16 yılda yapılan kar payı ödemeleri ve bu temettülerden davacıya isabet eden tutarlara bakıldığında 13.363,40 -TL nominal değerli sermaye payına karşılık davacıya sadece son 16 yılda 375.619,86 -TL kar payı ödendiğini, ödenen bu kar payının davacının sahip olduğu sermaye payı ile kıyaslandığında ve 1968 yılından beri 47 yıl boyunca şirketin temettü dağıtımının kesintisiz devam etmiş olduğu düşünüldüğünde gelirinin sermaye payına oranının yüzdelerle değil katlara ifade edileceğinin açık olduğunu, ilk olarak 27.03.2015 tarihinde bir genel kurul yapıldığını, ancak bu genel kurulun, davacının talebine istinaden Türk Ticaret Kanunu’nun 420. Maddesi uyarınca bir ay sonraya ertelendiğini, genel kurul 2014 yılı hesap ve işlemlerini görüşmek üzere toplanmış olmasına rağmen daha önceki yılların hesap işlemlerinin detaylı muavin dökümlerinin incelenmesinin talep edildiğini, neticede karın tamamının dağıtılmasının talep edildiğini, davacı tarafın bu haksız talep ve iddialarının .. 6. Noterliğinden 20.04.2015 ve … yevmiye sayılı ihtar ile detaylı olarak cevaplandırdığını, ihtarname ekinde müvekkil şirket tarafından yaptırıtan 11.03.2015 tarih ve YMM … sayılı Özel Denetim Raporunun da davacıya tebliğ edildiğini, davacı tarafın defter inceleme talebinin İstanbul 2. Asliye ticaret mahkemesinin … Esas sayılı kararı ile kabul edildiğini ancak bu kararın henüz kesinleşmediğini, müvekkili şirketin tüm hesap ve işlemleri tam bir şeffaflık içinde yürütülmekte olduğunu, özel denetim yaptırılmasını gerektirecek bir durumun söz konusu olmadığını, müvekkili şirketin her türlü denetime açık olduğunu ancak yapılacak denetimin şirkete ciddi bir maliyet yükleyeceğinin tabii olduğunu, davacı tarafın talebinden sonra 2009 ve 2014 yıllarında denetim yapılıp alınan raporların davacıya tebliğ edildiğini, sağlıklı ve sürdürülebilir bir büyümenin karı tamamen dağıtıp şirketi banka kredisi ile finanse etmekle sağlanamayacağını, karın tamamının dağıtılmasının doğal para kaynağını kurutacağım, ancak sadece kendi çıkarından başka bir şey gözetmeyen ortakların “benden sonra tufan” mantığı ile hareket ederek tüm karın dağıtılmasını talep edebileceğini, Türk Ticaret Kanununa uygun olarak düzenlenmiş şirket ana sözleşmesinde ön görülen kar dağıtım oranının %6 olmasına rağmen sermayenin 3.6 katı yani %360 oranında temettü dağıtım kararının alındığını, cüzi olarak fiade edilen bu temettünün yıl içinde elde edilen karın beşte biri yani %20’sî ve sermayenin %360’ı olduğunu, Müvekkil şirket fonlarının bir kısmının … A.Ş. tarafından Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulmuş ve … A.S. Tarafından yönetilmekte olan … … özel Fon da değerlendirilmekte olduğunu, bu fonun kurulmasındaki amacın şirketin varlıklarını yüksek gelir ve düşük risk avantajları olan ve aym zamanda konunun uzmanı profesyonellerce yönetilen bir fonda değerlendirilmek olduğunu, davacı tarafın, müvekkil şirketin bütün varlığının dağıtımı ve şirketin tasfiyesi talepli olarak … 9. Asliye Ticaret Mahkemesinde … Esas sayı ile dava açmış olup davanın halen derdest olduğunu, müvekkili şirketin ana hissedarı olan … A.Ş. davada taraf olmadığını, davacının iddialarının tamamının … defter ve kayıtları ile tespit edilebilecek hususlar olduğunu bu sebeple dava dışı … A.Ş. defter ve kayıtlarının incelenmesi talebinin hukuki dayanağının olmadığını, davacının esas amacının 2011 yılında talep ettikleri ve gündem maddelerini belirledikleri 29.06.2011 tarihli Olağanüstü Genel Kurulda belirttikleri gibi şirketin aktifinde bulunan hisse senedi ve fonların satılarak nakde çevrilmesi ve ortaklara dağıtılması, kabul edilmediği takdirde şirketin tasfiyesinin istenmesi olduğunu, sonuç olarak objektif iyi niyet kurallarına aykırı haksız ve hukukî dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, davalı şirketin 27/04/2015 tarihinde yapılan 2014 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan bazı kararların TTK 445.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce, davacının TTK 446. Maddesine uygun bir şekilde toplantıya katıldığı ve iptalini talep ettiği gündem maddelerine karşı muhalefet şerhini usulüne uygun zapta geçirdiği, davanın kanunda öngörülen 3 aylık süre içinde açıldığı, faaliyet raporunun yönetmeliğin içeriğine uygun düzenlendiği, kanuna aykırı bir yönü bulunmayan faaliyet raporunun okunup kabul edilmesine ilişkin gündemin 2. Maddesinin iptal koşullarının oluşmadığı, şirketin bilançosunun onaylanmasına ilişkin karar ile davacının özel denetçi talebinin reddine dair kararın iptaline yönelik ise davalı şirket bilançosunun kanuna aykırılığının tespit edilmemiş olması, bilançonun onaylanmasına ilişkin kararın iptalinin koşullarının oluşmadığı, özel denetçi talebinin reddine dair karara karşı ise iptal davası açılamayacağı, red kararına karşı şartları mevcutsa mahkemeden denetçi tayini tayini talep etme hakkının bulunduğu, karın dağıtılmasına ilişkin alınan kararın dağıtılmasına ilişkin alınan kararın gerekçelerinin soyut genel nitelikte olduğu, şirketin mali yapısına göre karın büyük bir kısmının dağıtılmamasının somut sayısal verilere dayanmadığı, karın kısmen dağıtılması yönündeki gerekçenin yeterli kabul edilmediği, dolayısıyla gündemin 5.maddesiyle alınan ibra kararının yasaya ve yasal sözleşmeye aykırılığının bulunmadığını, ibra kararına olumsuz oy kullanılmasının bu pay sahibinin sadece dava hakkını ortadan kaldırdığı, ibra kararına olumsuz oy veren davacının sorumluluk davası açma hakkının bulunduğu , dolayısıyla bu kararın iptalinde hukuki yararının bulunmadığı, iptal koşullarının oluşmadığı, gündemin 7. Maddesi ile yönetim kurul üyelerine TTK nun 395 ve 396.maddelerine istinaden gerekli izinlerin verilmesi konusunda şirketin nasıl bir zarara uğrayacağı konusunda herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığı, bu izinlerin verilmesinde kanuna ve şirket sözleşmesine aykırı bir durum olmadığı, objektif iyi niyet kurallarına da aykırılık tespit edilmediğinden, davanın kısmen kabulüne 27/05/2015 tarihli 2014 yılına ait olağan genel kurul toplantısında alınan kar dağıtımına yönelik 4 nolu kararın iptali ile davacının diğer taleplerinin reddine karar verilmiş, verilen karara karşı taraf vekillerince ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
… Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi ne gönderildiği ; istinaf başvurularının esastan reddine karar verildiği, bu kararın her iki yan vekilince temyizi üzerine dosyanın Yargıtay …. Hukuk Dairesi nin … Esas sırasına kaydedilerek, … Karar nolu ilamıyla dosyanın incelenmek üzere Yargıtay a gitmesinden sonra 23/01/2018 tarihinde davacı tarafın davasından feragat etmesi nedeniyle “Feragat, HMK’nın 307. maddesi uyarınca istemde bulunanın talep sonucundan vazgeçmesi olup hüküm kesinleşinceye değin yapılabileceği gibi karşı tarafın kabulüne de bağlı değildir. Mümeyyiz davacı vekilinin yukarda sözü edilen dilekçesi, davadan vazgeçme (feragat) mahiyetinde olup HMK’nın 74. maddesi de gözetildiğinde kesin hüküm gibi sonuç doğurucu nitelikte bulunduğundan HMK’nın 311., 371. ve 373/1. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi’nin istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının bozularak ortadan kaldırılmasına, dava dosyasının davadan feragate ilişkin bir hüküm kurulmak üzere İlk Derece Mahkemesi’ne gönderilmesine ” şeklinde karar verilmiştir.
Mahkememizce Yargıtay bozma ilamına uyulmuştur. 6100 sayılı HMKnun 307.maddesine göre; feragat davacının, talep sonucundan kısmen veya tamemen vazgeçmesidir. Aynı kanunun 309 . Maddesine göre de, feragat dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılabilir. Feragatın hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatına bağlı değildir.
Davacı vekili 23.01.2018 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini bildirmiş olduğu, buna mukabil davalı vekilinin ise yargılama gideri talep etmediklerini beyan ettiği görülmüştür.
Yukarıda değinilen yasa hükümleri gereği, vaki feragat nedeni ile davacının davasının aşağıdaki şekilde reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen sebep ve gerekçelere göre;
1-Davacının davasının feragat nedeniyle reddine ,
2-Taraflar masraf ve vekalet ücreti talep etmediklerinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın ilgilisine iadesine ,
5-Bu dava sebebiyle 35,90 TL karar ve ilam harcı alınması gerektiğinden peşin alınan 27,70 TL nin mahsubu ile bakiye 8,20 TL nin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 10/04/2018

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır