Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/202 E. 2020/176 K. 03.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/202 Esas
KARAR NO : 2020/176
DAVA : Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 03/03/2018
KARAR TARİHİ : 03/03/2020

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kendisine ait olan … plakalı aracına davalının sigortalısı …’e ait olan aracın arkadan çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, trafik kazasında davalının sigortalısı %100 kusurlu olduğunu, müvekkilinin aracında kazadan ötürü değer kaybı meydana geldiğini ve aracın serviste kaldığı süre boyunca kullanılamadığını beyan ederek; … plakalı araçta meydana gelen değer kaybı ve ikame araç zararın bilirkişilerce tam ve kesin olarak tespit edildiği anda talebimiz ıslah edilip artırılmak üzere, davalı tarafça ödenen bedelin mahsubu ile hesaplanacak olan meblağın kaza tarihinden karar tarihine kadar işleyecek olan ticari kredilere uygulanan avans faizi ile birlikte taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEP : Davalı tarafa dava dilekçesi ve ekleri tebliğ edilmiş olmasına rağmen, davalı tarafça dosyaya cevap dilekçesi ibraz edilmemiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesinde özetle; talep ettikleri 500,00 TL değer kaybını (8.000-4.192,5=3.807,5) 3.307,5 TL artırarak artırılan alacağın kaza tarihi olan 22.05.2017 tarihinden itibaren ödeme tarihine kadar işleyecek olan ticari kredilere uygulanan avans faizi ile birlikte taraflarına ödenmesine ve bilirkişi tarafından 458 TL ikame araç değerini tespit ettiği görüldüğünden, 458 TL’nin dava tarihi olan 03.03.2018 tarihinden itibaren ödeme tarihine kadar işleyecek olan ticari kredilere uygulanan avans faizi ile birlikte taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Dava; trafik kazasından kaynaklanan araçta oluşan değer kaybına dayalı ve aracın kullanılamaması nedeni ile ikame edilen aracın ücreti istemine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Tarafların bildirmiş olduğu deliller toplanmış, sigorta ve trafik kayıtları, hasar dosyaları celp edilmiştir.
KTK.’nun Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası, 2918 sayılı Kara Yolları Trafik Kanunu m.91 gereği, işletenlerin KTK.’nun 85.maddesinin birinci fıkrasına göre, olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere yasaca yaptırımları zorunlu kılınan ve KTK.’nun kapsamında motorlu bir aracın kara yolunda işletmesi sırasında bir kimsenin ölümüne, yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğu belli limitler ve kusur oranı dahilinde ve gerçek zarar miktarı ile karşılamayı amaçlayan sorumluluk sigortasıdır. Sigortacının sorumluluğu işletenin KTK.’nun 85/1 maddesindeki sorumluyla eşdeğerdir. KTK.’nun m.91 ve KZMSS ‘na ilişkin ekte sunulan genel şartlar hükümlerine göre, ” bir şeye zarar vermesi halinde işletenin sorumluluğu bu zararı gidermede hangi kapsamda ise sigortacının da sorumluluğu o kapsamdadır. ” O nedenle zarar verilen şeyin eski hale gelmesi için gereken onarım için yedek parça, işçilik ve araçtaki değer kaybı hasarı sigorta kapsamında olacağı tartışmasızdır.
Davaya konu … plakalı aracın davalı … şirketine … numaralı 16.08.2016 – 2017 vadeli Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalandığı anlaşılmıştır.
Kaza 21/05/2017 tarihinde sigorta teminatları süresi içinde meydana gelmiştir.
Davalı … şirketinin sigortalısının vermiş olduğu davacının aracında oluşan değer kaybından dolayı, sigortalasının kusuru oranında sorumludur.
Mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda belirlenen uyuşmazlık konularında araçta oluşan değer kaybı ve ikame araç bedellerinin tespiti ile tazminat talebinin sigorta teminat kapsamında kalıp kalmadığı hususlarında Bilirkişi … ‘dan rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi tarafından hazırlanan raporun denetime elverişli olmaması nedeni ile aynı bilirkişiden hazrılanacak raporda aracın kaza tarihindeki hasar görmemiş 2.el piyasa değeri ile kazadan sonraki onarılmış haldeki 2.el piyasa değeri, aracın yaşı özellikleri hasar miktarı ve hasarları kısımların özelliği dikkate alınarak denetime elverişli rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi raporunda özetle; davalının sigortalısının, davacıya ait araca arkadan çarptığı, davalının, davacının aracında meydana gelen değer kaybından sorumlu olduğu, emsal araştırmalar neticesinde; davacının aracının hasarsız muadil değerinin 217.000,00TL olduğu, davacıya ait hasarlı muadillerinin ise kilometresine göre 204.000,00TL ile 209.000,00TL aralığında olduğu, davacıya ait aracın rapor tarihi itibari ile 229TL bedel ile kiralanabileceği, teminat kapsamında 2 günlük ikamenin olduğu, davacının aracında 8.000,00TL değer kaybı oluştuğu ifade edilmiştir.
Mahkememizce kaza tarihinin ve poliçe tanzim tarihinin 01/06/2015 tarihinden sonra olduğu görülerek değer kaybının 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren karayoları motorlu araçlar zorunlu mali mesuliyet sigortası genel şartları hükümleri göz önünde bulundurularak ve davacının aracına ait tramer kayıtlarıda göz önünde bulundurularak davacının talep edebileceği değer kaybının ve ikame araç zararının tespiti hususunda aynı bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişice daha önce dosyaya sunulan raporun bir sureti dosyaya ibraz edilmiş ve mahkememizce Kaza tarihinin ve poliçe tanzim tarihinin 01/06/2015 tarihinden sonra olduğu görülerek değer kaybının 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren karayoları motorlu araçlar zorunlu mali mesuliyet sigortası genel şartları hükümleri göz önünde bulundurularak ve davacının aracına ait tramer kayıtlarıda göz önünde bulundurularak davacının talep edebileceği değer kaybının ve ikame araç zararının tespiti hususunda makina mühendisi … dan rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişiye 600,00 TL ücret takdir edilmiş ve bilirkişi ücreniti yatırması için davacı vekiline 2 haftalık kesin süre verilmesine, yatırmadığı takdirde bilirkişi delilinden vazgeçmiş sayılacağının ihtarına karar verilmiş ve davacı vekiline e-tebligat çıkarılmış ve kararın alındığı duruşma zaptı davacı vekiline 11/11/2019 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı vekilince dosyaya bilirkişi ücreti yatırılmamıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ” Delil İkamesi için avans ” başlığı altında düzenlenen 324. maddesinde; “(1)Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. (2) Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi halde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. (3) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır. ” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’da öngörülen süreler, nitelikleri bakımından, taraflar için ve mahkemeler için konulmuş süreler olmak üzere ikiye, taraflar için konulmuş süreler ise; kanunda belirtilen süreler ve hakim tarafından belirtilen süreler olmak üzere ikiye ayrılır. Kanunda belirtilen süreler; kanun tarafından öngörülmüş cevap süresi , temyiz süresi gibi süreler olup bu süreler kesindir. Bir işlemin kanuni süresi içinde yapılıp yapılmadığı mahkemece resen gözetilir. Hakimin tespit ettiği süreler ise kural olarak kesin değildir. (Kuru, Baki/ Arslan Ramazan/ Yılmaz, Ejder, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 6100 sayılı HMK’ya göre Yeniden Yazılmış 22. Baskı, Ankara 2011, s.749)
Hakim, kendi tayin etmiş olduğu süreyi, 6100 sayılı Kanunun 90/2’nci maddesine göre iki tarafı dinledikten sonra haklı nedenlere dayanarak, azaltıp çoğaltabilir ve bu sürenin, kesin olduğuna da karar verebilir. (HMK m.94/2). Hakimin verdiği sürenin kesin olması için ya hakimin kesin olduğunu belirtmeksizin verdiği ilk sürede işlemin yapılmaması nedeniyle ilgili tarafın yeniden süre talep hakkının varlığı karşısında, bu talep üzerine hakimin verdiği ikinci sürenin kanundan kaynaklanan şekilde kesin olması (HMK 94/2); ya da hakimin tayin ettiği ilk sürenin kesin olduğuna karar vermiş olması gerekir.
Kesin süre verilmesinin temel amacı, tarafların davayı uzatıcı ve hükmü geciktirici tutum ve davranışlarını önlemektir. Hak kaybına yol açmak gibi ağır hukuki sonuçlar doğuran kesin süre kurumunun hakim tarafından dikkatli, duyarlı bir şekilde kullanılması gereklidir. (HGK’nın 28.04.2010 gün, 2010/2-221/241 E.K.)
Kesin süreye ilişkin ara kararının verilmesiyle karşı taraf lehine usulü kazanılmış hak doğmaktadır. Başka bir deyişle; ister kanun, ister hâkim tarafından tayin edilmiş olsun, kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlemin, bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesi olanaklı değildir.
Öte yandan; 6100 sayılı HMK’nın 94. maddesi uyarınca kesin sürenin hukuki sonuç doğurabilmesi için, buna ilişkin ara kararın hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması, taraflara yüklenen yükümlülüklerin neler olduğunun ve her iş için yatırılacak ücretin hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması, miktarının net olarak belirlenmesi gerekir. Ayrıca verilen sürenin amacına uygun, yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır.
Somut olayda; mahkememizce 05/11/2019 tarihli celsede davacıdan yatırılması istenilen bilirkişi ücreti, HMK’nın 324. maddesi uyarınca delil ikame avansı niteliğinde olup, bu avansın süresinde yatırılmamasının hukuki sonucu, delile dayanan tarafın o delilden vazgeçmiş sayılmasıdır. Mahkememizce, delil avansının verilen kesin süre içinde yatırılmadığı, bu nedenle davanın kanıtlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının Davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40-TL red harcından peşin alınan 35,90-TL peşin harç ve 64,40-TL ıslah harcından düşülmesi ile arta 45,90TL karar ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı ve davalı vekilinin yokluğunda kararın tebliğden itibaren kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/03/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır