Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/172 E. 2020/11 K. 14.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/172 Esas
KARAR NO : 2020/11

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/02/2018
KARAR TARİHİ : 14/01/2020

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirket ile iç tasarıma ilişkin anlaşma sağladığını, müvekkilinin edimlerini yerine getirdiğini, davalı tarafça müvekkiline hiçbir ödeme yapmadığını, bunun üzerine davalı aleyhine İStanbul.. İcra müdürlüğünün… Esas sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğni beyan ederek, takibin iptali ile takibin devamına ve davalı aleyhine % 20 oranında icra-inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacıda herhangi bir hizmet almadığını, davacının yaptığını iddia ettiği çikimlerin müvekkili tarafından kullanıldığını davacının bunlarla ilgili teslimat yapmadığını, dosyaya ibraz edilen belgelerin tamamının imzasız olduğunu beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkememizce İstanbul … İcra Müdürlüğüne müzekkere yazılarak … Esas sayılı takip dosyası celp edilmiş, dosyanın incelenmesi sonucunda, davacının davalı aleyhine takip başlattığı, davalının yasal süresi içerisinde ödeme emrine itiraz ederek takibin durduğu görülmüştür.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Dava, taraflar arasında kurulduğu iddia olunan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak nedeni ile yapılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 200. maddeye göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. Yazılı delille ispatı gereken bu hususların diğer kesin delillerle de ispat edilmesi mümkündür.
Yazılı veya diğer kesin delillerle akdi ilişkinin varlığı ispatlanmış değilse HMK’nın 200. maddedeki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakâti hâlinde tanık dinlenebilir. Açık muvafakât olmazsa tanıkla akdi ilişki ispatlanamaz. Bunun da istisnası olan HMK’nın 202. maddeye göre senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir. Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir.
Mahkememizce davacı tarafından dosyaya sunulan ve davalı tarafın çalışanı tarafından gönderildiği iddia olunan e-mail lerin incelenmesi sonucunda; bu yazışmaların hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belge olduğuna karar verilerek davacı tarafın bildirdiği tanıkların dinlenilmesine karar verilmiştir.
Mahkememizce 16/01/2019 tarihli celsede dinlenen davacı tanığı … beyanında; “söz konusu proje için ben ve…l hanım birlikte… İnşaatın olduğu yere gittik ve orada … inş sahibi ve sekreteri bize yıkılacak yerleri gösterdi. Bende bu kişilerin göstermiş olduğu yerleri yıkıp molozunu kaldırdık ve daha sonra toz kireç ile yapılacak olan projenin uygulamasını zeminde yaptık. Bunun üzerine…inş.sahibi bir kaç değişiklik olmasını söyledi ve bizde bu talep doğrultusunda ikinci kez… inş.yerine gittik ve yine toz kireç uygulaması ile değişiklik olan kısımları zeminde uyguladık ancak bildiğim kadarı ile bu projeye başlanılmadı.” ifadelerine yer verdiği görülmüştür.
Yine aynı celsede dinlenen diğer davacı tanığı … beyanında; “Ben …hanımın bağlantısı ile … inş ait şantiye alanında yıkım söküm işleri için keşif yapıp … inş. A teklifte bulunduk ancak teklifimiz … inş tarafından kabul edilmedi. Bu konuda zaten bir dönüşte yapılmadı daha sonra … hanım… inşaattan para geleceğini ve bunun bizim üzerimizden olup olamayacağını sordu. Bende fatura keserler ise neden olmasın dedim ve… inşaattan 4.000,00TL + 3.000,00 TL olmak üzere tarafıma para gönderildi daha sonra buna ilişkin bir fatura kesilmeyince tarafımıza … inş. Tarafından ihtarat yapıldı bunun üzerine bende parayı iade ettim hatta bu konuda tarafıma … inş tarafıma davada açıldı.ben bu dava sonucunda 4.000,00 TL daha ödedim. Söz konusu paralar iş avansı şeklinde tarafıma yatırıldı.” ifadelerine yer verdiği görülmüştür.
Mahkememizce davalının adresinde bir iç mimar ve bir inşaat mühendisi bilirkişi ile birlikte keşif yapılarak davacının dava dilekçesinin ekinde sunmuş olduğu proje çizimlerinin uygulanıp uygulanmadığı, uygulanmış ise davacının hak ediş miktarının tespiti hususunda rapor alınmasına karar verilmiştir.
Alınan raporda özetle; dairenin bir serbest mali müşavirlik firması tarafından kullanıldığı ve kullanılan tarafından herhangi bir mimari değişiklik yapılmadığının beyan edildiği, dava dosyasında bulunan iç mimari çizimlerin muhtelif taslak şeklinde önerilen çalışmalar olduğu keşif mahallinin hali hazır iç mimari ile hiçbir ilgisinin ve benzerliğinin olmadığı, dava dosyasında sunulan iç mimari görsel sunumlarının hiç birinin hali hazır ofis ortamında ve tefrisatında kullanılmadıının tespit edildiği, davacının sunduğu bilgisayar ortamında hazırlamış çizim ve sunum çaktılarında herhangi bir imza, kaşe onay vb. Belirtisinin görülmediği, dosyadaki e-postadan davacı tarafından davalı şirketin söz konusu dairesi için iç mimari hizmetler hazırlandığının anlaşıldığı, dairenin tadilat öncesini gösterdiği iddia olunan fotoğraflardan ne kadarlık bir yıkım-söküm yapıldığının tespit edilemediği, davacı tanığın ifadesinin takdirinin mahkeme de olmakla birlikte e-posta tarihleri dikkate alınarak (mayıs 2013) bir ustanın günlük yevmiyesinin 150,00-TL, iç mimarın günlük hizmet bedelinin 300,00-TL, kamyonet ile İstanbul içi moloz atılmasının 250,00-TL olduğu, 2 gün mesai harcandığı takdir edilirse 1.150,00-TL masraf olacağı ifade edilmiştir.
Mahkememizce taraflar arasındaki sözleşmenin bir tasarım sözleşmesi olması durumunda davacı tarafın takip tarihi itibari ile alacaklı olup olmadığı hususunda aynı bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Alınan bilirkişi ek raporunda özetle; dosyaya sunulan çalışmaların bir İç Mimarlık Tasarım Sözleşmesi olarak değerlendirilemeyeceği, SGK kapsamında çalışan bir iç mimarın ” gümünüz ortamında” ortalama 5.000,00-TL – 6.000,00-TL aylık maaş aldığı ifade edilmiştir.
Mahkememizce tüm dosya kapsamı değerlendirilmesi ve taraflar arasında var olduğu iddia olunan sözleşmenin, bir tasarım sözleşmesi mi yoksa bir proje sözleşmesi mi olduğu, sözleşmenin tasarım sözleşmesi olmaması durumunda davacının ne kadar alacaklı olduğu hususunda yeni bir bilirkişi heyekinden rapor alınmasına karar verilmiştir.
Alınan raporda özetle; davacının dosyaya sunmuş olduğu sözleşmenin bir proje sözleşmesi olduğu sözleşmenin bir tasarım sösleşmesi olması takir edilirse, sözleşmenin 10. Maddesi gereği 1.,2.,3. Maddelerinin bedelinin 20.000,00-TL olduğu, madde 1. Ve 3 te yer alan hususlar ile ilgili, yüklenici ve iş sahibinin birbirlerinden olan beklentilerinin neleri kapsadığı, hususunun ispata açık bir durum arz ettiği, bu nedenle davacının madde 1. Ve madde 3 te yer alan hususları yerine getirdiğine dair kanaate varılamadığı, madde 2 de davacı yanın anılan sözleşme çerçevesinde davalı yanın taşınmazı için yaptığı iddia edilen çizimleri, eksiksiz veya tefris çalışması olarak kabul görebileceği , bir çalışmanın yapıldığı kanaatine varılmış olsada , yapılan çizimler ile, hizmetin bitirilip bitirilmediği, davalının beklentilerinin karşılanıp karşılanmadığı hususunda görüş ve kanat oluşturulamadığı, madde 10 hükmü dikkate alındığında davacının süt sınır 6.666,00-TL alt sınır 4.000,00-TL alacaklı olabileceği ifade edilmiştir.
Eser sözleşmesi TBK’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Eser sözleşmesinde taraflardan biri iş sahibi, diğeri ise yüklenicidir. Eser Sözleşmesinde, işin uzmanı sayılan yüklenici yapımını üstlendiği eseri işi, özen borcu gereği fen ve sanat kurallarına, sözleşme hükümlerine, kendisine duyulan güvene ve beklenen amaca uygun şekilde yapmakla yükümlüdür. Eser sözleşmesini diğer iş görme sözleşmelerinden ayıran en önemli özelliklerinden birisi sonuç sorumluluğudur. Bununla yüklenici tarafların iradeleri doğrultusunda biri sonucun meydana getirilmesi taahhüdü altına girmektedir. Zira eser sözleşmesinde bir eserin yaratılıp teslim edilmesi borcu altına girilmektedir. Bu taahhüdün altına giren yüklenici işin niteliği gereği sadakat ve özenle yerine getirmek zorundadır.
Sadakat borcu, yüklenicinin iş eser sahibinin yararına olacak şeyleri yapması ve ona zarar verecek her türlü eylemden kaçınmasıdır.
Kural olarak, eser sözleşmesi, zorunlu şekil koşuluna bağlı değildir. Sözleşmenin kurulması için yazılı şekil şartı yok ise de davalı tarafından sözleşme ilişkisi inkâr edildiği takdirde yazılı delille ispata ilişkin kuralların gözetilmesi gerekir.Yazılı veya diğer kesin delillerle akdi ilişkinin varlığı ispatlanmış değilse HMK’nın 200. maddedeki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakâti hâlinde tanık dinlenebilir. Açık muvafakât olmazsa tanıkla akdi ilişki ispatlanamaz. Bunun da istisnası olan HMK’nın 202. maddeye göre senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir.
Somut olayda mahkememizce davacının dava dosyasına sunmuş olduğu e-mailler delil başlangıcı olarak kabul edilmiş ve davacıların tanıkları dinlenilmiş ise de tanık anlatımları da davacı ile davalı arasında bir sözleşmenin kurulduğu hususunda ispata yarar görülmemiştir.
Davacı vekili tarafından dava dilekçesinde yemin deliline dayanılmış olduğu görülerek 14/01/2020 tarihli celsede davacı vekiline yemin delili hatırlatılmış ve davacı vekili yemin deliline dayanmayacaklarını beyan etmiştir. Bu durum karşısında mahkememizce ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin şartlar oluşmadığından REDDİNE,
3-Alınması gereken 44,40-TL red harcından peşin alınan 426,94-TL den düşümü ile arta kalan 382,54-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 3.750,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/01/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır