Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1184 E. 2020/355 K. 08.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1184 Esas
KARAR NO : 2020/355
DAVA : Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 08/09/2020

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketinde, 24/12/2016-2017 vadeli … nolu Makine Kırılması Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan ve … Sanayi ve Ticaret AŞ’ye ait … plakalı beton pompasının 07/06/2017 tarihinde davalıya ait inşaat sahasında beton dökümü sırasında zeminin yumuşak olmasından ötürü yan yatması nedeniyle ağır hasara uğradığını, dava dışı sigortalı ile davalı şirket arasında imzalanan sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerin davalı şirketçe yerine getirilmediğini, yapılan ekspertiz sonucunda müvekkilince dava dışı sigortalıya 98.851,00TL hasar tazminatının 12/12/2017 tarihinde ödendiğini beyan ederek; ödenen hasar tazminatının 12/12/2017 tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı …’nun taraf sıfatının olmadığını, davaya konu olayın meydana gelmesinde müvekkili firmanın sorumluluğunun olmadığını, davacı sigortalı firmanın göndermiş olduğu işçilerin, işin ehli olmaması, işin ne şekilde yapılacağını bilmediklerini, hasarın bu nedenlerden dolayı meydana geldiğini, dava dışı sigortalının, şantiye alanına bir çok kez beton dökümüne geldiğini, daha önce böyle bir olayın meydana gelmediğini, zeminin incelenmesinin dava dışı sigortalının sorumluluğunda olduğunu, müvekkili yetkililerince beton pompası ayağına yerleştirilmesi için takozlar verildiğini, dava dışı sigortalının işçilerinin şantiye şefinin uyarılarını dikkate almadığını, aynı mahalde daha önce beton döküldüğünü beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, dava; sigorta şirketi tarafından karşılanıp ödenen meblağın, davalılara rücu edilmesi talepli tazminat davasıdır.
Mahkememizce, … plakalı aracın tescil kayıtları, sigorta şirketi tarafından oluşturulan hasar dosyası celp edilmiş ve incelenerek dosyasına konulmuştur.
Mahkememizce, davacı tarafın ve davalı tarafın bildirmiş olduğu tanıklar duruşma esnasında dinlenilmiştir. Davacı tanıkları beyanlarında özetle; beton pompasının davalı şirket yetkililerinin göstermiş olduğu mahalde kurulduğunu, zeminin sağlam olup olmadığının davalı şirket yetkililerine sorulduğu ve zeminin sağlam olduğu beyan edildiğini, aracın kurulduğu mahalde su borusu döşendiği, makinanın ayaklarına takozların yerleştirildiği ifade edilmiştir. Davalı tanıkları beyanlarında özetle; zeminin uygun olup olmadığının kontrolünün, beton dökümü yapan firmaya ait olduğu, kazanın meydana geldiği mahalde daha önce de dava dışı firma tarafından beton döküldüğü, davaya konu aracın ayaklarının altına takozların yerleştirilmediği, aracın devrilmesinin, aracın büyük olmasından kaynaklanmadığı ifade edilmiştir.
Mahkememizce, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda, meydana gelen olayda davalı şirketin kusurlu olup olmadığı, dava konusu araçta meydana gelen hasarın, olay ile uyumlu olup olmadığı, uygun ise zarar miktarının ne kadar olduğu ve davacı tarafından ödenen sigorta tazminatının davalılara rücu edilip edilemeyeceği hususlarında, bir inşaat mühendisi, bir makine mühendisi ve bir sigorta bilirkişisinden oluşan bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiştir.
Alınan bilirkişi raporunda özetle; davalı şirketin, 6331 Sayılı Kanuna göre işe başlamadan önce tüm sözleşme yaptığı alt taşeronlarının ve tedarikçilerinin aldığı önlemleri kontrol etmediği ve denetlemediği, şantiye alanında çalışma olmasına rağmen iş güvenliği uzmanı veya saha destek elemanı veya iş güvenliği teknikeri görevlendirilmediği, inşaat sahası içindeki ulaşım yollarında ve zemininde sorumluluklarını yerine getirdiği halde yumuşak zemin uyarısı levhası konulmadığı için tali derecede kusurlu olduğu, davaya konu aracı kullanan operatörün, zemini kontrol etmemesi veya layıkıyla kontrol etmemesi nedeniyle asli derecede kusurlu olduğu, dava dışı sigortalı şirketin, beton pompası ile beraberinde gönderdiği operatörünü eksik ve yetersiz bilgilendirmesinden dolayı tali kusurlu olduğu, meydana gelen hasarın kaza ile uyumlu olduğu ifade edilmiştir.
Mahkememizce, tarafların bilirkişi raporuna karşı sunmuş olduğu beyan ve itirazların değerlendirilmesi ve giderilmesi, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri de göz önünde bulundurularak, meydana gelen olayda tarafların kusur oranlarının yüzde olarak tespiti ve zarar miktarının tespiti hususlarında bir iş güvenliği alanında uzman, bir makine mühendisi ve bir sigortacı bilirkişisinden oluşan bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiştir.
Alınan bilirkişi raporunda özetle; davalı şirketin 6331 Sayılı Kanuna göre işe başlamadan önce tüm sözleşme yaptığı alt taşeronlarının ve tedarikçilerinin aldığı önlemleri kontrol etmediği ve denetlemediği, inşaat sahası içindeki ulaşım yollarında ve zemininde sorumluluklarını yerine getirdiği halde yumuşak zemin uyarı levhası koymadığı için tali derecede sorumlu olduğu, dava dışı sigortalı firmanın beton pompası ile hizmet vermesi için beraberinde gönderdiği operatörün hatalı ve eksik yaptığı işlemlerden dolayı ve daha büyük bir araç göndermesi ve bu hususta eksik ve yetersiz bilgilendirme yaptığından dolayı tali derecede kusurlu olduğu, davaya konu aracı kullanan operatörünün çalışma esnasında gerekli güvenlik tedbirlerini almaması, sözlü uyarıları dikkate almaması, zeminin sağlamlığını kontrol etmek zorunda olmasına rağmen, kontrol etmemesi nedeniyle asli kusurlu olduğu, davacı tarafça belirlenen hasar bedelinin, kaza ile uyumlu olduğu ve makul olduğu ifade edilmiştir.
Mahkememizce, alınan bilirkişi raporlarına, taraf vekillerince yapılan itirazların değerlendirilmesi ve dava konusu olayın meydana gelmesinde, tarafların kusur durumlarının tespiti hususunda taraflar arasındaki sözleşme hükümleri de göz önünde bulundurularak, … Üniversitesi’nde görev yapan ve İş Sağlığı ve Güvenliği alanında uzman akademisyen bilirkişilerinden oluşan bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiştir.
Alınan bilirkişi raporunda özetle; davalı şirketin, betonarme perde imalatının yapılabilmesi için öncelikle alanın kazılması, sonrasında donatıların yerleştirilmesi, donatıların etrafına betonun döküleceği kalıbın kurulması ve akabinde kalıp içerisinde uygun özellik ve sınıftaki betonun dökülmesi gerektiği, olay yeri resimlerinden ve olayın meydana geliş şeklinden, beton pompasının perde beton dökmek amacıyla yapılmış olan perde kalıbının kenarına kurulmasının akabinde beton dökümüne başlandıktan sonra, sağ arka ayağının yumuşak zemine batması ve bu sebeple ekipmanın şaha kalkması şeklinde meydana geldiği, bu sebeple olay esnasında beton pompasının, sağ arka ayağının, perde betonun yapılacağı kısım ile sağlam zemin arasında dayanımı düşük kazı kenarı veya dolgu alanına kurulmuş olduğu ve bu sebeple batma olayının gerçekleştiği, taraflar arasında yapılan sözleşmede zeminin sağlam duruma getirilmesinde davalı firmanın sorumlu olacağı hususu da göz önünde bulundurulduğunda, davalı şirketin uygun koordinasyon ve yönlendirmenin yapmadığı ve beton pompasının kurulması aşamasında ayaklarının sağlam zeminde bulundurulması veya zeminin sağlam olmaması halinde, sağlam hale getirilmesi için gereken çalışmaların tam olarak yapılmadığı, bu nedenle davalı şirketin Yapı İşlerinde Sağlık Ve Güvenlik Yönetmeliği’nin 8.maddesinde belirtilen hususlara uymadığı ve yine aynı yönetmeliğin, madde 5 ek 4 B bölüm 2/81’inde belirtilen yükümlülüklere aykırı davrandığı bu nedenle olayın meydana gelmesinde %60 oranında kusurlu olduğu, dava dışı sigortalı şirketin, pompanın ayaklarının altına, ayaklara gelen yükün ayakları batırmasını önlemek amacıyla, yükü dağıtan takoz uygulamalarını yapmadığı, iş mevzuatı çerçevesinde bu sorumluluğun yerine getirilmesinde dava dışı şirketin sorumluluğunda olduğu, yine aynı yönetmeliğin, madde 5 ek 4 B bölüm 2/81’inde belirtilen yükümlülüklere aykırı davrandığı bu nedenle olayın meydana gelmesinde %35 oranında kusurlu olduğu, dava dışı beton pompası operatörünün ise pompanın ayaklarının altına takoz yerleştirilmemesi nedeniyle %5 oranında kusurlu olduğu ifade edilmiştir.
Mahkememizce, taraflar arasındaki sözleşmenin incelenmesi sonucunda: sözleşmenin davalı şirket ile dava dışı sigortalı arasında imzalandığı, davalı gerçek kişinin sözleşmeyi kefil sıfatı ile imzaladığı, sözleşmenin 6.maddesinde tarafların sorumluluklarının düzenlendiği, sözleşmenin 6-A/a maddesine göre pompanın kurulacağı zemini ıslah etme ve beton dökümüne uygun hale getirme sorumluluğunun davalı şirket nezdinde olduğunun düzenlendiği görülmüştür.
TTK 1472.maddesinde, sigortacının, sigorta tazminatı ödediğinde, sigortalının yerine geçeceği düzenlenmiştir. Geçerli bir sigorta sözleşmesi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan, sigortacı sorumlu olup oluşan maddi zararı ödemekle yükümlü ise de, zararın taraflar arasındaki sigorta sözleşmesinin hükümlerini teşkil eden poliçe genel ve özel şartlarındaki sigortanın konu ve kapsamındaki bir rizikodan doğması şarttır. Poliçe teminat kapsamında dışında bırakılan zararlarda ise sigortacı sorumlu olmayıp, tazmin mükellefiyeti bulunmamaktadır.
Mahkememizce, dava dışı sigortalı ile davacı şirket arasında imzalanan Makina Kırılması Genişletilmiş Sigorta Poliçesi ile sigortalı olan dava dışı sigortalısına hasar bedelini ödedikten sonra, sigortalısının haklarını halef olup, yapmış olduğu ödemeleri, davalının kusur oranına göre rücu edebileceğine karar verilmiştir.
Mahkememizce, tüm dosya kapsamında yapılan değerlendirme sonucunda; olayın meydana geliş şekli itibariyle davalı şirketin uygun koordinasyon ve yönlendirmenin yapmadığı ve beton pompasının kurulması aşamasında ayaklarının sağlam zeminde bulundurulması veya zeminin sağlam olmaması halinde, sağlam hale getirilmesi için gereken çalışmaların tam olarak yapılmadığı, bu nedenle davalı şirketin Yapı İşlerinde Sağlık Ve Güvenlik Yönetmeliği’nin 8.maddesinde belirtilen hususlara uymadığı ve yine aynı yönetmeliğin, madde 5 ek 4 B bölüm 2/81’inde belirtilen yükümlülüklere aykırı davrandığı bu nedenle olayın meydana gelmesinde %60 oranında kusurlu olduğuna, dava dışı sigortalı şirketin, pompanın ayaklarının altına, ayaklara gelen yükün ayakları batırmasını önlemek amacıyla, yükü dağıtan takoz uygulamalarını yapmadığı, iş mevzuatı çerçevesinde bu sorumluluğun yerine getirilmesinde dava dışı şirketin sorumluluğunda olduğu, yine aynı yönetmeliğin, madde 5 ek 4 B bölüm 2/81’inde belirtilen yükümlülüklere aykırı davrandığı bu nedenle olayın meydana gelmesinde %35 oranında kusurlu olduğuna, dava dışı beton pompası operatörünün ise pompanın ayaklarının altına takoz yerleştirilmemesi nedeniyle %5 oranında kusurlu olduğuna karar verilmiş ve meydana gelen hasar ile kazanın uyumlu olması, yapılan masrafların makul olması sebebiyle, davacının ödemiş olduğu hasar bedelinin kusur oranları göz önünde bulundurularak %60’ını rücu edebileceğine karar verilmiş ve davacının, davasının davalı şirket yönünden kısmen kabulüne karar verilerek, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Davacının, davalı gerçek kişi yönünden ise; davalı gerçek kişinin olayın meydana gelmesinde bir kusurunun bulunmayışı, taraflar arasındaki sözleşmedeki hükümler de göz önünde bulundurularak, bu davada, taraf sıfatının olmadığına kanaat edilerek, bu davalı yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının Davasının … YÖNÜNDEN HMK 114 VE 115/2 madde hükümleri gereğince pasif husumet yokluğundan USULDEN REDDİNE,
Davacının davasının davalı … … A.Ş. Yönünden KISMEN KABULÜ İLE, 58.110,93-TL nin 12/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin reddine
2-Alınması gerekli olan 3.969,56-TL karar ilam harcından peşin alınan 1.653,98-TL harcın mahsubu ile noksan kalan 2.315,58-TL harcın davalı … alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 1.653,98-TL peşin harcın davalı … alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen dava açılış gideri: 41,10- TL ( başvurma ve vekalet harcı) davetiye, posta gideri: 319,20-TL, bilirkişi ücreti 5.850,00TL olmak üzere toplam: 6.210,30- TL yargılama giderinin kabul/red oranı olan (%60) üzerinden hesaplanan 3.726,18TLnin davalı … alınarak davacıya verilmesine, kalanın kendi üzerine bırakılmasına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT’ nin uyarınca hesap ve takdir olunan 8.354,42 TL vekalet ücretinin davalı … alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen edilen miktar üzerinden AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 5.811,01-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … verilmesine,
7-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen edilen miktar üzerinden AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … verilmesine,
8- Davalılar tarafından yapılan masrafların kendi üzerine bırakılmasına,
9-Davacı tarafından yatırılan gider avansın arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/09/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır