Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/118 E. 2020/687 K. 18.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/118
KARAR NO : 2020/687

ESAS DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
ESAS DAVA TARİHİ : 06/02/2018
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ : 21/02/2018
KARAR TARİHİ : 18/12/2020

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında kronolojik sırasıyla 08.05.2013 tarihli “Servis Sözleşmesi” imzalandığını, servis sözleşmesinin hukuki niteliği itibariyle “acentelik sözleşmesi” olduğunu, davalı firmanın müvekkili firmanın diğer yetkili servisleri ile imzaladığı acentelik sözleşmesi mevcut olup, işbu davanın davacısı müvekkili ile imzalanan acentelik sözleşmesinin bir örneğinin davalı tarafından müvekkili firmaya teslim edilmediğini, bahse konu sözleşmelerin konusunun; davalı şirket tarafından satılan…markalı ürünlerin satış öncesi, satış sırası ve satış sonrası teknik destek, montaj, bakım ve onarım hizmeti sunmak üzere müvekkili tarafından Akatlar sınırları içerisinde teknik servis hizmetinin verilmesi olduğunu, müvekkili firmanın sözleşme ile davalı tarafa sunduğu hizmetin karşılığında asıl gelirinin ise; müvekkili firmanın esas gelirinin, elektrikli ev aletinin ilk kurumundan elde edilen gelir olmayıp, satışı yapılan elektrikli ev aletinin garanti kapsamında çıkmasından sonra, servis hizmeti verilmesi sırasında yedek parça değişimi ve işçilik hizmetinden elde edilen gelir olduğunu, müvekkilinin, taraflar arasındaki sözleşmeden beklediği menfaati elde edebilmesi ancak ve ancak uzun vadede (elektrikli ev aletlerinin garanti süresi bittikten sonra) gerçekleşebildiğini, “…Grup”‘un 1987 yılından beri Türkiye’nin ilk … Yetkili Servisi olup, servis hizmeti konusunda ” …” markasının ülke çapında tanınır ve tercih edilir hale gelmesi için İstanbul’un dört ayrı noktasında olağan üstü çaba sarf ettiğini ve bu uğurda ciddi yatırımlar yaptığını ve yapmaya devam eden bir şirketler topluluğu olduğunu, hali hazırda birden fazla yetkili servis ile hizmet vermeye devam ettiğini, müvekkili ” … Grup ” çatısı altında faaliyet gösteren teknik servis hizmeti veren firmaların 2007 yılından bu zamana kadar artarak devam eden ve son dönemlerde ticari ve hukuki olarak katlanılması güç hale gelen sıkıntılar olduğunu, davalı firmanın, dava dışı teknik servise müvekkili müşteri bilgilerini iletmekte, böylece müvekkili şirket portföyünün başka bir teknik servis tarafından kullanılmasına sebebiyet verdiğini, öyle ki: davalı firmanın …center hizmeti ile irtibata geçen müşterilerin dahi müvekkili firma dışındaki yetkili servise yönlendirildiğini, müşteriden gelen servis taleplerinin başkaca yetkili servislere yönlendirilmesi ve sözleşmenin fiilen sona erdirilmesi ile ilgili meselenin TTK’nın ilgili hükümleri uyarınca hukuki sorumluluk gerektiren bir durum olduğunu, yetkili servis sistemine sonradan entegre olan ve müvekkili … Grup çatısı altında servis hizmeti veren firmalar kadar tecrübe, bilgi birikimi vb. artıları olmayan ve ünvanı tüm … ailesi tarafından bilinen bir başka yetkili servisin açıkça kayırıldığını ve haksız rekabet şartları içinde diğer servislerden çok daha fazla kazanç elde edebilmesi için bir kısım firma çalışanlarının özel çabası ile öne çıkarıldığının sabit olduğunu, haksız uygulamanın … Grup bünyesindeki teknik servis firmalarına ve diğer tüm teknik servis hizmeti firmalara ne derece ticari kayıp verdiğinin tespiti için; davalı firma nezdinde son 7 yıl içerisinde “hangi yetkili servise ne kadar iş atandığı ve ne kadar hak ediş ödemesi yapıldığının” belirlenmesi yeterli olacak ve böylece fiilen sözleşmenin sona erdiği ispat edilmiş olacağını, bahsi geçen ve haksız rekabet içinde hareket eden teknik servis firması, … Merkez servisin yetkili personelleri ile gayri ticari ilişkileri sayesinde müvekkili firmaların oluşturduğu müşteri bilgilerini bir şekilde elde ettiğini ve müşterilere mesaj ve diğer iletişim yollarını kullanarak ulaştığını, ayrıca … firmasına bilgi işlem konusunda danışmanlık hizmeti veren şahsın da bahsi geçen teknik servis ile ticari bağı olup, maaşını ilgili teknik servisten aldığının bilindiğini, tespit edildiği üzere, mesai saatleri dışında ve tatil günlerinde, …Merkez servisi yönetimi, daha iyi ve ulaşım olarak daha uygun yetkili servisler bulunmasına rağmen … Çağrı Merkezi telefonlarını anılan firmaya yönlendirildiğini ve bu sayede haksız rekabete neden olduklarını, …Merkez servisi yönetiminin, hasarlı- teşhir ve B kalite ürünler ile ilgili sorunları da anılan firmaya yönlendirerek revize ettirdiği ve revizyon karşılığı fatura kestirdiğinin anlaşıldığını, müvekkili firmanın kendi çabası, yapmış olduğu yatırımlar netiesinde oluşturduğu müvekkilinin çevresinden yararlanmaktan ibaret olduğunu, öyle ki; davalı firmaya konu ile ilgili olarak Beyoğlu …Noterliği’nin 23.06.2014 tarih ve …yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bahse konu davranışlara son verilmesi ihtar edilmiş ise de; bu konuda olumlu bir sonuç alınamadığını, davalı tarafın Beyoğlu …Noterliği’nin 10.07.2014 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile tüm bu gerçekleri inkar ettiğini, davalı firmanın, yeni bir “servis dağılımı bölge çalışması” yapılması ile birlikte …Merkez Servis yönetiminin “… Grup” bünyesinde faaliyet gösteren yetkili servislere ve diğer servislere eşit miktarda alan açarak adil ve basiretli bir tacirden beklenildiği şekli ile servis dağılımının yapmamakta, son 7 yılda oluşan cirolar ele alınarak “…Grup” bünyesinde faaliyet gösteren yetkili servisin maddi-manevi kayıplarının giderek artmasına sebebiyet verdiğini, sorunların kaynağı durumundaki teknik servis firması ile gayri ahlakı ve kanunsuz ilişki içinde bulunan firma çalışanlarının tespiti ile birlikte bu konunun yeniden yaşanmaması için gerekli tedbirleri almadığını, davalı şirketin haksız rekabet teşkil eden fiil ve eylemlerine ilişkin elektronik posta yazışmalarının mevcut olduğunu, 24.08.2017 tarihli elektronik postada müvekkili firma çalışanı … tarafından; “…mağazasında 06.08,2017 tarihinde alman bulaşık makinasının satıldığını, mağaza yetkilileri tarafindan kurulumun Akatlar servisi tarafından yapılmasının talep edildiğini, davalının bu talebe kurulumun merkez servis (kendileri) tarafindan yapılacağını bildirdiklerini, buna rağmen kurulumun ne merkez servis tarafindan ne de bölge İle bağlantısı olan başkaca servis tarafindan yapıldığını, kurulum görevinin bölgede görevli olamayan…Teknik’e yönlendirildiğini, müşterinin…Teknik hizmetinden memnun kalmadığını ve cihazın ön kapağında darbe olduğunu, bunun üzerine hasar tespiti için Akatlar servisi olarak müvekkili firmanın yönlendirildiği, Anadolu yakası-Avrupa yakası ve il dışı dahil her yere ismi geçen servisin yönlendirildiğinin belirtildiğini, bahse konu maile davalı firma çalışanı …aynı tarihte; “… kısa cevap verilmesi talimatını vermiş ve hiçbir açıklama yapma gereği duymadığını, davalı tarafın, haksız rekabet teşkil eden davranışlarını bölgesel hizmet verilmesi sistemine geçildiğine dayandırdığını, davalı tarafın tüm yetkili servislere ilettiği 15.01.2018 tarihli yazıda; “davalı tarafından bir … Merkez Servis kurulduğunu, 2017 yılında devreye alınan bu servisin ilk etapta montaj-kurulum işlerini üstlendiğini, 2018 Ocak tarihi itibariyle ise onarım faaliyetine de başlayacağının bildirildiğini, davalının bahse konu bildirimi, merkez servisin genişletilmesi anlamını taşıdığını, daha da önemlisi, bahse konu durumun, davalının açıkça acentelik sözleşmesinin davalıya yüklediği yükümlülüklerin ihlali anlamına geldiğini, acentelik sözleşmesine ilişkin düzenlemelerin 6102 sayılı TTK’da yer aldığını, TTK’nın “inhisar” başlıklı 104. maddesinde; “Yazılı olarak aksi kararlaştırılmadıkça, müvekkilinin aynı zamanda ve aynı yer veya bölge içinde aynı ticaret dalı ile ilgili olarak birden fazla acente atayamayacağı gibi, acente de aynı yer veya bölgede, birbirleriyle rekabette bulunan birden çok ticari işletme hesabına acentelik yapamaz.” denildiğini, düzenlemeye göre; davalının aynı bölgeye birden fazla acente (somut uyuşmazlık bakımından yetkiii servis) atamasının sözleşmeye aykırılık oluşturduğunu, müvekkilinin, iş hacminin acentenin normalde bekleyebileceğinden önemli surette düşük olma ihtimalini öngördüğü zaman; acentesini vakit geçirmeden bilgilendirmek zorunda olduğunu, dava konusu olayda; davalı tarafın iş hacminin düşüşünü öngörmesi bir tarafa bu düşüşü bizzat kendisi yaratmakta ve müvekkilin zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, yine iş hacminin beklentilere göre düşük olup olmadığı konusundaki ölçüt objektif bir ölçüt olmayıp, esasen dikkate alınması gereken acentenin bakış açısı ve beklentileri olduğunu, kanun maddesinde yer alan “acentenin normalde bekleyebileceği” ibaresi de bu hususu tereddüde yer vermeyecek şekilde ortaya koyduğunu, müvekkili firmanın uzun yıllardır davalının yetkili servisi olduğu ve davalının sözleşmeye aykırı dava konusu davranışları gerçekleşene kadar cirosunun oldukça yüksek olduğu dikkate alındığında, iş hacminin gerekçe gösteriImeksizin düşürülmesi, müvekkili firmayı oldukça fazla zarara uğrattığını, dava konusu acente sözleşmenin müvekkili konumunda olan davalı şirketin, bahsedilen yükümlülüğe aykırı davranması, “acenteyi koruma borcunun” ihlali niteliğinde olduğunu, bu yükümlülüğün ihlali nedeniyle acente konumundaki müvekkili servisin, bu ihlalden doğan zararının giderilmesini talep edebileceğini, davalı şirketin davranışlarının aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini, haksız rekabet hükümleri, TTK’nın 54.ile 63.maddeleri arasında düzenlendiğini, dava konusu somut olayda, davalı firmanın aynı zamanda (kanun maddesinin aradığı şartları sağlar şekilde) müvekkilinin rakibi konumundaki dava dışı…Teknik ile müvekkili arasındaki rekabet dengesini bozan dürüstlük kuralına aykırı davranışlarda bulunduğunu, haksız rekabetin mevcudiyeti halinde zarar gören kişilerin açabileceği davalar 56.maddede sayıldığını, sonuç olarak; davalının sözleşmeye aykırılık ve haksız rekabet teşkil eden davranışlarının ihtiyati tedbiren durdurulmasına, davalının haksız rekabet tespit eden davranışları nedeniyle, haksız rekabetin tespitine ve men’ine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve bilirkişi incelemesi ile tam olarak tespit edildiğinde harcı tamamlanarak artırılmak kaydıyla, müvekkilinin uğradığı zararın tazmini için şimdilik 50.000,00 TL’nin davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkemenin yetkili olmadığını, müvekkili şirketin kayıtlı adresinin Ataşehir olduğunu; yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, esasa girilmeksizin yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, TTK’nın haksız rekabet bakımından zamanaşımını düzenleyen 60. Maddesi uyarınca, davacının işbu davayı açma hakkının zamanaşımına uğradığını, ihtarı keşide ettiği 23.06.2014 tarihinde iddiasına göre haksız rekabet teşkil eden fiillerin doğduğu ve davacı tarafından da bu fiillerin öğrenildiği kabul edilecek olursa; davacının en geç dava açması gereken tarihin 23.06.2015 ya da her halükarda 23.06.2017 yılında dolduğunu ve dava açma hakkının zamanaşımına uğradığının görüleceğini, davacının 2014 yılında keşide ettiği ihtarında belirttiği fiiller ile işbu davanın dava dilekçesinde belirttiği fiiller birebir aynı olup, her bir fiil için davacının dava açma hakkının zamanaşımına uğradığını, esasa girilmeksizin davanın reddine karar verilmesini, davacının talep ettiği tazminat türünü somutlaştırması ve tazminat talebinin hukuki dayanağını izah etmesi gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin acentelik sözleşmesi olmadığını, dava dışı gürhüz servis… Ltd Şti ile bahsi geçen sözleşmeye ilişkin müvekkili firma arasında İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin…Esas sayılı davanın derdest olduğunu, müvekkilinin tüm teknik servisleri ile arasındaki ilişki iş modeline bakıldığında, uygulamadaki çalışma şartları incelendiğinde kesinlikle acentelik sözleşmesi olmadığının görüleceğini, davacının müvekkili şirketin akdettiği sözleşmelere aracılık etmesinin söz konusu olmadığı gibi,…’nin tarafı olduğu herhangi bir sözleşme de müvekkili ad ve hesabına (doğrudan temsil) hareket edilerek bir sözleşme de akdedilmediğini, acentenin sözleşmeden doğan hakkının, gördüğü işler karşılığında edindiği komisyon olduğunu, oysa ki, davacının da dava dilekçesinde ifade ettiği üzere, kendisinin geliri, gördüğü hizmetler karşılığında ödenen ücretin tamamı olduğunu, bu ücreti ödeme borçlusu bazen (garanti kapsamında bir ürün söz konusuysa) …, bazen de (garanti kapsamı dışında bir ürün varsa) …’nin ürettiği malı kullanan, servis hizmetini alan kimse olduğunu, bu sebeple de acentelik ilişkisinden bahsedilemeyeceğini, müvekkili şirketin müvekkili şirketin servisleri ile olan hak-borç ilişkisinin, temelde 3 tip işleme dayalı olduğunu, bunların Montaj-Tanıtım ve Devreye alma faaliyetleri -Garantili onarım -Garanti dışı onarım montaj ve garantili onarım faaliyetlerinde garantör taraf tüketici mevzuatına göre ithalatçı olması hasebi ile … olduğunu servislerin bu kapsamda yaptıkları işlemlerin tüketiciye fatura edilmeyeceğini, ilgili servisin, yaptığı işlemleri CRM ismindeki sisteme (tüketici bilgileri, ad soyad adres, telefon, ürün, hizmet içeriği) kayıt ettiğini ve aylık olarak bir evvelki ayın hizmet dökümünün davacı tarafından alındığını ve değerlendirildiğini ve servislere “hizmet” faturası kesilmesi amacıyla onay maili halinde gönderildiğini, servislerin, bu maile istinaden isçilik hizmet faturası düzenlediklerini, acentelikte olduğu gibi kesinlikle komisyon ödemesi yapılan iş karşılığında bir komisyon alınması söz konusu olmadığını, hizmet faturasının kapsamı; servisin garantiden yaptığı işçilik bedeli üretim ve hizmetin içeriğine göre standart olduğunu, bu hizmetin garantili onarım ya da montaj hizmeti ya da özel durumlarda keşif vb. hizmetlerin olabileceğini, garantili onarımlarda eğer yedek parça gerektiren bir durum var ise servisin yine CRM sistemi üzerinden yedek parça siparişini girerek yedek parçanın kendisine fatura edildiğini, servisin onarımı tamamlayıp sisteme garantili onarım kaydını yaptığını, yine aylık raporlama müvekkili firma tarafından çekildiğini, müşteriye Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun gereğince yedek parçayı fatura etmek ve tüketiciden herhangi bir bedel almak garanti kapsamındaki ürünlerde yasal olmadığı için servis de garantili kullanıcı için …’den satın aldığı parçayı onaylandığı taktirde satın aldığı fiyattan iade faturası düzenleyerek …ye geri gönderdiğini, bu hizmetten kazancının işçilik bedeli kadar olduğunu, işçilik bedelini de yine Tüketici mevzuatından kaynaklanan sorumluluğunun ithalatçı ve satıcıda olması nedeni ile servis müşteriden değil ithalatçı olan müvekkile firmadan aldığını, garanti dışı-ücretli ve müşteriden bedel alınan işlemler için, servis yine…’ye sipariş vermek sureti ile, ilgili vedek parçayı satın alldığını, (Parçamn servise satış fiyatı tüketiciye tavsiye edilen fiyatı … belirlemez, parça satış fiyatından %20 iskontolu fiyattır). Servisler parça kullanarak verdiği hizmeti, kendi hizmet bedelini de ekleyerek tüketiciye kendi adına fatura ettiklerini, tahsilatı kendisinin yaptığını ve müvekkili firmaya herhangi bir komisyon ödemediğini, müvekkili firmanın da servise herhangi bir
komisyon ödemediğini, satış sonrası hizmetler ihtiyacı oları, yetkili servislik sürecinin bu şekilde olduğunu, yine kendi sektörlerinde faaliyet gösteren ve davacının da servislik sözleşmesinin olduğu diğer markalarda da işleyişin bu yönde olduğunu, bu metotun bir servis acenteliği değil, yetkili servislik olarak tanımlandığını, nitekim gerek tüm duyurularda gerek … internet sitesinde ve yazışma hitaplarında da ilgili servislere “yetkili servis” olarak hitap edildiğini, davacı ile akdedilen ve dava dosyasına ibraz ettikleri 2013 Mayıs tarihli sözleşmenin de bir servis sözleşmesi olduğunu, daha önceki yıllarda ise çalışma şekli yine aynı olup, işbu dava tarafları arasında yazılı olarak akdedilmiş bir başka sözleşme de bulunmadığını, davacının kendi bölgesi dışında başka bölgelere de hizmet verdiği sabit olup. esasen kendi bölgesine dair başka servis yönlendirilmesine dair iddiaları taraflar arasında bir acentelik sözleşmesi söz konusu olmadığı için dinlenemeyeceğini, her ne kadar sözleşmenin acentelik sözleşmesi olmaması nedeni ile bölgesellik ihlalinden bahsedilemeyeceğini ve bu iddialar dinlenemez ise de; davacının kayıltarla sabit olduğu üzere, kendisinin lokasyonu dışında birçok iş aldığı müvekkili şirket tarafından kendi bölgesi dışında da kendisine görevlendirme/iş ataması yapıldığı, hatta bölgesi olduğunu belirttiği yerler dışında da yaptığı işlere taraflarınca onay verilip ödemesinin gerçekleştirildiğinin sabit olduğunu, …’nin; yetkilendirdiği servislerin tüm işlemlerinden müteselsilen sorumlu olduğunu, zira hem ilgili ürünlerin üreticisi hem de ithalatçı olduğunu, bu sorumluluğun kanunla sabit olduğunu, … kendisine ulaşan servis taleplerini belli bir prosedüre göre dağıttığını, bu prosedürü de bölgesel olarak belirlediğini,
gerek hızlı hizmet, gerekse ekonomik hizmet verilebilmesi için, … tarafından tüm servislerine belirli bir hizmet bölgesi istisnai hallerde bölgesellik uygulanmaksızın esnek bir şekilde 2016 yılının Temmuz ayında tanımlandığını, bu atamalara istisna olacak durumların ise; tüketici talepleri, tüketici şikayetleri, tüketicinin bölge servisinden hizmet almak istememesi, nakliye gerektiren durumlarda nakliye ve hizmetin beraber verilebileceği ekonomik durumlar, toplu işlemler, evvelden verilen hizmetlerin devamı niteliğindeki hizmetler vb. olduğunu özel durumlarda da bölge dışı hizmet verilebildiğini, Mail içerikleri incelendiğinde, müşterilerin bir kısmının özellikle bazı servisleri istediği, bir kısmının bazı servisleri kesinlikle istemediği, bizzat davacının oluşturduğu kayıtlar incelendiğinde, Servis Bölgesi’nin iddia edildiği gibi, bir acentelik bölgesi değil teknik servis hizmetinin tüketiciye ekonomik ve hızlı hizmet vermenin bir prensibi olarak ancak esnek bir şekilde belirlenmiş olup; genel kaideleri belirleyen bir yapı olduğunu, davacı iddialarını aynı zamanda acentelik hükümlerinden kaynaklanan tacirin bilgi verme yükümüne aykırı davranışına bağlamış ise de, taraflar arasında acentelik ya da başka herhangi bir tacir yardımcılığı ilişkisinin mevcudiyetinden bahsetmek mümkün olmadığını, davaya dayanak. yapılan sözleşme acentelik sözleşmesi olsa dahi, davacının tazminat talep hakkı acentelik hükümlerine aykırı davranışları nedeni île söz konusu olamayacağını, davacının acentelik sözleşmesi olarak ibraz ettiği sözleşme incelendiğinde, sözleşmede (acentelik sözleşmesi olduğunu kabul etmemekle birlikte) davacının rakip firmalar adına da acentelik faaliyetinde bulunabileceğine dair bir ibare yer almadığını, kanunun 104. maddesi açıkça acentenin rakip firmalar için de acentelik yapabilmesinin ilk koşulunu taraflar arasında bu hususta yapılmış yazıl bir anlaşmanın varlığına bağlandığını, davacının davasına dayanak yaptığı sözleşmede ise davacıya böyle bir hak tanınmadığını, davanın temeli olarak gösterilen acentelik sözleşmesi ve yine davacının talebine göre uygulanacak olan kanun hükmü olarak atıf yapılan kanun maddesine göre de, asıl davalı müvekkilin davacıdan haksız rekabet teşkil eden eylemleri nedeni ile tazminat talep etmek hakkı söz konusu olabileceğini, mahkeme tarafından taraflar arasında akdedilen servis sözleşmesinin bir acentelik sözleşmesi olarak değerlendirilmesi halinde de, davacının Acentenin Borçları başlıklı TTK 109. Maddesine aykırı davrandığının da görüleceğini, davacının bırakın davalı müvekkilinin menfaatlerini korumasını,; orijinal olmayan yedek parça kullanımı, defalarca müşteri şikayetleri memnuniyetsizliklerine sebebiyet vermesi, teknik servis hizmetini verirken kusurlu davranması, proje montajlarında şantiye elemanlarına montajları yaptırmak sureti ile yetkisiz kişileri kullanması, montaj esnasında müşterilere zarar vermesi, … servis formlarını kullanmak yerine rakip tüm firmaların marka ve logolarının yer aldığı … Servis Başlıklı formu kullanması ve bu surette … markasını korumaması vb şeklinde uzayıp giden TTK’nın 109, Maddesine aykırılıklarının sabit olduğunu, davacının “… merkez servis atamaların adil yapmıyor. evser teknik servis kayırılıyor” söyleminin gerçek dışı olduğunu ve zamanaşımına uğradığını, davacının belli bir müşteri portföyü bulunduğunu ve bu portföyün bilgilerinin dava dışı … Teknik ile paylaşıldığını ifade ettiğini, bu durumu kabul etmediklerini, zira kullanılan sistemin zaten buna müsait olmadığını, öncelikle bu paylaşımın varlığı hususunu davacının ispat etmesi gerektiğini, bir an için böyle bir durumun varlığı kabul edilse dahi, bu durumun TTK m. 55 ‘de belirtilen haksız rekabet olarak belirtilen hiçbir şartı karşılamadığını, davacının kendi emekleri ile ortaya çıkarılmış bir müşteri bilgileri veri tabanından bahsetmenin mümkün olmadığını, ifade edilen durumu karşılayan bir hâlin TTK m. 55’te öngörülmüş olmadığını, bu sebeple iddiaların, TTK m. 54 uyarınca haksız rekabet teşkil etmediğinin açık olduğunu, ayrıca 2011 yılından itibaren …’nin yüklenici olarak dahil olduğu projelerden sadece … prolesi hariç olmak üzere tüm projelerin davacıya atandığını, … çağri merkezi ¸telefonlarına dava dışı firmalar tarafından bakıldığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, …’nin faaliyetlerinin haksız rekabet oluşturup oluşturmadığının tespitinden de evvel, bu fiillerin davacı tarafça ispatlanmasının gerektiğini, iddia olunan fiiller davacı tarafından ispat olunmadıkça, dürüstlük kuralına bir aykırılığın var olup olmadığı şekilde bir incelemeye dahi gerek bulunmadığını, tüketiciler aldıkları hizmeti hangi tedarikçiden almak İstediklerini kendilerinin belirlediklerini, davacı tüm verdiği hizmet fişlerinde kendi telefon irtibat numaralarını tüketicilere yıllardır dağıttığını, son 3 yıllık dönemde (l.Mart 2015- 28 Şubat 2018 arası … ürünlerinin servis kayıtlarının kim tarafından açıldığı bilgisinin mevcut olduğunu, tüketicilerin %80’ inden fazlası- evvelki yıllarda %90’ından fazlasının servis taleplerini direk yetkili servisleri aramak sureti ile oluşturduklarını, 2017 yılında devreye alınan merkez servisin varlığı davalı aleyhine haksız rekabet teşkil etmediğini, zira bu servis düşük kapasiteli, hatta kendisine gelen çağrıları müşteriye olan yakınlığa göre ilgili servislere de aktaran, her ilçeden yalnızca beili bölgelere hizmet veren, kurulan sisteme göre müşterilerin direkt diğer yetkili servisleri hizmet almak için arayabildikleri ve müşterilerin hizmet almak için merkez servisi aramasının zaruri olmadığı bir sistemin söz konusu olduğu göz önüne alındığında, merkez servisin varlığının haksız rekabet yaratmadığının açık olduğunu, kaldı ki, davacının işleri merkez servisin kurulmasından sonra azalmadığını, aksine yedek parça satın alma yüzdelerinin sürekli arttığını, zira merkez servisin ne kapasitesi, ne iş hacmi, ne de çağrı karşılama potansiyelinin davacı ile kıyaslanabilecek seviyede olmadığını, merkez serviste sadece 7 teknisyen çalışmakta olup,… Grup bünyesinde ise 300 civarında çalışanın söz konusu olduğunu, dayacının asıl gelirin garanti dışından yaratıldığını ve bu gelirlerinde azalma olduğunu iddia ettiğini, bilakis garanti dışı işlemlerinin arttığını ve bu artışın merkez servis kurulması ve bölgesel atamaya geçilmesi ile paralel zamanlarda olduğunu, sonuç olarak yetki itirazının kabulü ile dosyanın yetkili ve görevli Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, TTK’nun 60.maddesi uyarınca davanın zamanaşımı nedeni ile reddine, davanın esastan reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini savunmuştur.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; davacı firma ile davalı arasında servis sözleşmesinin imzalandığını, davalı firmanın davacı firmanın diğer yetkili servisleri ile imzaladığı acentelik sözleşmesinin mevcut olduğunu, işbu davanın davacısının müvekkilleri ile imzlanan acentelik sözleşmesinin bir örneğinin davalı tarafından müvekkillerinin firmasına teslim ettiğini, bu hususu ispatlar elektronik posta yazışmalarının ekte olduğunu, bahse konu sözleşmelerin konusunun davalı şirket tarafından satılan … markalı ürünlerin satış öncesi, satış sırası ve satış sonrası teknik destek, montaj bakım ve onarım hizmeti sunmak üzere müvekkilleri tarafından Akatlar sınırları içerisinde ve teknik servis hizmetinin verilmesi gerektiğini, davalı firmanın dava dışı teknik servise davacı şirketin portföyünün başka bir teknik servis tarafından kullanılmasına sebebiyet verdiğini, bahsi geçen haksız rekabet içinde hareket eden teknik servis firmasının, … Merkez servisinin yetkili personelleri ile gayri ticari ilişkileri sayesinde müvekkilleri firmaların oluşturduğiu müşteri bilgilerini bir şekilde elde ettiğini ve müşterilere mesaj ve diğer iletişim yollarının kullanarak ulaştığını, davalı şirketin müvekkil portföyünü, dava dışı teknik servise kullandırdığına dair elektronik posta yazışmalarının mevcut olduğunu, davalı tarafın haksız rekabet teşkil eden davranışlarını bölgesel hizmet verilmesi sistemine geçildiğine dayandırdığını beyan ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla sözleşmenin sona erdirilmesi ve davalının müşteri portföyünde davacı firmanın çalışması ve çabaları sonucu gerçekleşen artış nedeniyle 100.000,00 TL denkleştirme tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı müvekillerine verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; taraflar arasındaki ilişkinin acentelik olmaması ve denkleştirme tazminatının yalnızca acente tarafından talep edilebilmesi nedeni ile davanın reddinin gerektiğini, denkleştirme tazminatı talep edelbilmenin ilk koşulu olan talep edenin acente olmasının yanı sıra sözleşmenin de aynı zamanda sona ermesi koşulunun gerçekleşmesi gerektiğinden bu nednele de denkleştirme tazminatı talep edilemediğini, taraflar arasındaki sözleşmenin acente sözleşmesi olmadığını, davacı ile akdedilen tek yazılı sözleşmenin dava dilekçesinin ve delil listesinde yer alan mayıs 2013 tarihli servis sözleşmesi olduğunu, acentenin sözleşmeden doğan hakkının gördüğü işler karşılığında edindiği komisyon olduğunu, acentelik sözleşmesi olsa dahi taraflar arasındaki sözleşmenin sona ermediği için denkleştirme portföy tazminatı talep edilemediğini, işbu davanın konusu omadığı halde tek tek yanıt vermesi gerektiğini, davacının acentelik hükümlerine aykırı davranışları olduğunu, davacının … merkez servis atamalarını adil yapmadığını, … teknik servisin kayrıldığını, davacının iş kaybı yaşadığını, iş hacmicinin düştüğüne dair iddiasının gerçeğini yansıtmadığını beyan ederek yetki itirazlarının kabulü ile dosyanın görevli ve yetkilisi İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeliren gönderilmesini, denkleştirme talep koşullarının oluşmadığından davanın reddini, davanın zamanaşımı nedeniyle reddini, davanın reddi ile yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacıya yükletilmesini savunmuştur.
DELİLLER :
Servis Acenteliği Sözleşmesi, hizmet yeterlilik belgesi, servis formları, mailler, ihtarname, uzman görüşü, İstanbul … ATM nin … E. Sayılı dosyası, bilirkişi incelemesi,
GEREKÇE:
Asıl dava, haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olup, uyuşmazlık davalının haksız rekabet teşkil eden eylemi bulunup bulunmadığı, sözleşmeden doğan hükümlülüklerini ihlale edip etmediği, haksız rekabetin tespiti halinde davacının uğradığı zararın belirlenmesi noktasındadır.
Birleşen dava denkleştirme tazminatı istemine ilişkindir.
Tarafların yasal ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak; defterlerde gözüken alacak ve borç kayıtları ile hesap bakiyeleri tespit edilip, iddia , savunma ve itirazlar ile dosyaya sunulan belgeler değerlendirilerek taraflar arasında imzalanan sözleşmenin iddia olunduğu gibi teknik servis hizmetine ilişkin sözleşme olup olmadığı, taraflar arasında teknik servis hizmetine ilişkin yapılmış bir sözleşme bulunpu bulunmadığı, var ise sözleşmenin niteliği değerlendirilerek takdiri mahkemeye ait olmak üzere davacının portföy tazminatı talep etme hakkı bulunup bulunmadığı, var ise tazminat miktarının belirlenmesi ve davacının iddia ettiği hususlarda haksız rekabet şartları gerçekleşip gerçekleşmediği ve davacının haksız rekabetten dolayı uğradığı zararın tespiti noktasında bir finans uzmanı, bir mali müşavir, bir haksız rekabet ve portföy tazminatı alınında uzman hukukçu bilirkişiden rapor aldırılmasına karar verilmiş olup, 11/10/2019 havale tarihli raporda özetle; dava konusu temel uyuşmazlığın, davalının, davacı ile aralarındaki sözleşmeye aykırı davranışlarda ve haksız rekabet teşkil eden davranışlarda (eylemlerde) bulunup bulunmadığı” noktasında olduğunu, öncelikle davacı dava dilekçesinde, “davacı ile 08.05.2013 tarihli Servis Sözleşmesi imzalandığını; bahse konu servis sözleşmesinin hukuki niteliği itibariyle “Acentelik Sözleşmesi” olduğunu, davacının sözünü ettiği konudaki bir sözleşmenin, “Acentelik Sözleşmesi” niteliğinde olmayıp, “Servis Sözleşmesi” niteliğinde olduğunu, nitekim davacının dava dilekçesi ekinde sunmuş olduğu 08.05.2013 tarihli sözleşmenin de, “Servis Sözleşmesi” niteliğinde olduğunu, kaldı ki, davacının davalı tarafından gerçekleştirildiğini iddia ettiği sözleşmeye aykırı davranışlar ile haksız rekabet teşkil eden| davranışlar da (eylemler de), Servis Sözleşmesinden kaynaklanan borca aykırı davranışlar ve servis sözleşmesinden doğmuş olan akdi ilişki çerçevesinde gerçekleştirilen ve haksız rekabet teşkil eden davranışlar niteliğinde olduğunu, bu nedenlerle, dava konusu uyuşmazlığın, davalının davacı ile aralarında akdedilmiş olan servis sözleşmesinden kaynaklanan borçlarını ihlal edip etmediği ve bu sözleşmeden doğmuş olan akdi ilişki çerçevesinde haksız rekabette bulunup bulunmadığı noktasında olduğunu, her ne kadar sonrasında dava dosyasına, davacı ile davalı arasında akdedilmiş olan, 14.11.2017 tarihli bir Acente ve Bayilik Sözleşmesi örneği sunmuşsa da; söz konusu sözleşmenin bu dava konusu uyuşmazlık ile ilgisi olmadığı, zira bu sözleşmeyle davacının, sadece davalıya ait malların satışını yapmayı üstlendiği, yetkili servis hizmeti vermeyi üstlenmediğini, oysa ki, davacının bu davadaki borca aykırılık iddialarının Yetkili Servis Sözleşmesine yönelik iddialar olduğunu, dava konusu uyuşmazlığın konusu teşkil eden sözleşmenin konusunun, davacı tarafından da beyan edildiği gibi, “davalı tarafından satılan … markalı ürünlerin satış öncesi, satış sırası ve satış sonrası teknik destek, montaj bakım ve onarım hizmetini sunmak üzere davacı tarafından Akatlar sınırları içerisinde teknik servis hizmetinin verilmesine ilişkin olduğu, bu sözleşmenin hukuki niteliği itibariyle bir “Acentelik Sözleşmesi” niteliğinde olmadığını, bu sözleşme “ard arda edimli bir eser sözleşmesi” niteliğinde olduğunu, ard arda edimli eser sözleşmesi ise kanunda düzenlenmemiş olduğundan, isimsiz sözleşme (atipik) niteliğinde olduğunu, davacı öncelikle, davalının sözleşmeden kaynaklanan borçlarına aykırı davranışlarda bulunduğunu ve özellikle de, davacının tekel (tek başına/münhasır servis hizmeti verme) hakkına sahip olduğu bölgedeki müşterilere başka servislerin de hizmet vermesine göz yumduğunu ve buna yönelik davranışlarda bulunduğunu iddia ettiğini, ne varki; taraflar arasındaki akdedilmiş olan olan 08/05/2013 tarihli servis sözleşmesinde; davacıya tekel hakkı verildiğini düzenleyen bir hüküm yer almadığı gibi, taraflar arasındaki akdi ilişkinin devamı sırası davacıya fiili uygulama ile (fiilen) tekel hakkı verildiğini gösteren bir delile de rastlanmadığını, davacının dava dilekçesi ekindeki e-mail yazışmalarından da; kanaatlerince bu hususun anlaşılmadığını, tam tersine davalının delil listesinde yer alan delillerden, davacıya tekel hakkı verilmediğinin anlaşıldığını, bu nedenle davacının tekel hakkının ihlal edildiği yönündeki davalı iddiasının yerinde olmadığı kanaatine varıldığını, ayrıca, davalının taraflar arasındaki akdedilmiş olan Servis Sözleşmesinden kaynaklanan herhangi bir borcunu ihlal ettiğini (borcuna aykırı davranışta bulunduğunu) ispata yönelik bir delile de rastlanmadığını, bu nedenle, davalının sözleşmeden kaynaklanan borçlarını ihlal ettiği yönündeki davacı iddiasının yerinde olmadığı kanaatine varıldığını, davacının, ayrıca, davalının sözleşmeden kaynaklanan akdi ilişki çerçevesinde haksız rekabet teşkil eden davranışlarda bulunduğunu iddia ettiğini; davalının, dava dışı teknik servise davacının müşteri bilgilerini iletmekte olduğunu, böylece davacı şirket portföyünün başka bir teknik servis tarafından kullanılmasına sebebiyet vermekte olduğunu; öyle ki, davalının…center hizmet ile irtibata geçen müşterilerin dahi, davacı dışındaki yetkili servise yönlendirilmekte olduğunu, mesai saatleri dışında ve tatil günlerinde … Merkez Servis Yönetiminin, daha iyi ve ulaşım olarak daha uygun servisler bulunmasına rağmen, … Çağrı Merkezi Telefonlarını, bahsi geçen bu servise yönlendirdiğini, bu eylemler ile, davacının kendi çabası ile oluşturmuş olduğu müşteri çevresinden haksız şekilde yararlanıldığını; bu ve buna benzer davranışları ile haksız rekabette bulunduğunu iddia ettiğini; davacı, davalının haksız rekabet teşkil eden davranışlarda bu bulunduğunu ispata yönelik olarak, dava dilekçesi ekinde takım e-mail yazışmaların örneklerini sunduğunu, bu e-mail yazışmalarının taraflarınca incelendiğini, bu yazışmaların içeriklerinden, davalının, davacının iddia ettiği gibi (aldatıcı ve/veya dürüstlük kurallarına aykırı) davranışlarda bulunduğu yönünde bir kanaate ulaşılamadığı gibi, dava dosyasında yer alan diğer delillerden de, davalının, davacının iddia ettiği davranışlarda bulunduğu yönünde bir kanaate ulaşılamadığını; bilindiği üzere TTK.md.54/(2) hükmüne göre, rakipler arasındaki veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerde aykırı davranışlar ile, ticari uygulamaların haksız rekabet teşkil eden eylemler olduğunu, davacının delil olarak sunduğu e-mail yazışmalarının içeriklerinden ve diğer delillerden de, davalının haksız rekabet teşkil eden davranışlarda bulunduğu yönünde bir kanaate ulaşılamadığını, sonuç itibariyle, dava dosyası içeriğinden, davalının sözleşmeye aykırı davranışa ya da haksız rekabet teşkil eden davranışta bulunduğu yönünde bir kanaate ulaşılamadığını, bu nedenle de, davacının işbu asıl davadaki taleplerinin yerinde olmadığı kanaatine varıldığını;
Birlesen dava konusu uyuşmazlığın değerlendirilmesinde; birleşen davada davacının “davalı tarafından sözleşmenin sona erdirilmesi nedeniyle denkleştirme bedeline (portföy tazminatına) hak kazandığını iddia ettiği ve “şimdilik 100.000 TL tazminatın tahsiline” karar verilmesini talep ettiğini, asıl dava ile ilgili kısımda açıklandığı üzere; davacının iddia ettiği konudaki sözleşme, “Acentelik Sözleşmesi” niteliğinde olmayıp, “Servis Sözleşmesi” niteliğinde olduğunu, kaldı ki, davacının davalı tarafından gerçekleştirildiğini iddia ettiği sözleşmeye aykırı davranışlar ile haksız rekabet teşkil eden davranışlar da (eylemler de) Servis Sözleşmesinden kaynaklanan borca aykırı davranışlar ve Servis Sözleşmesinden doğmuş olan akdi ilişki çerçevesinde gerçekleştirilen ve haksız rekabet teşkil eden davranışlar niteliğinde olduğunu, bu nedenlerle birleşen dava konusu uyuşmazlık, davalı ile davacı arasında akdedilmiş olan servis sözleşmesinin davalı tarafından sonlandırılmasından dolayı davacının denkleştirme bedeli alacağına hak kazanıp kazanmadığı noktasındadır. Taraflar arasındaki sözleşmenin “davalı tarafından satılan … markalı ürünlerin satış öncesi, satış sırası, satış sonrası teknik destek, montaj, bakım ve onarım hizmetini sunmak üzere davacı tarafından Akatlar sınırları içerisinde teknik servis hizmetinin verilmesini konu edinen bir sözleşme olup, niteliği itibariyle, “…Eser Sözleşmesi” niteliğinde olduğu, denkleştirme bedeli ise, özel bir tazminat türü olup, sadece TTK..122 hükmünde düzenlenmiş olan özel şartların varlığı halinde talep edilebileceğini, bu şartlardan birinin de, acentelik sözleşmesinin ya da tek satıcılık ile benzer tekel hakkı veren sürekli edimli bir sözleşmenin sonlandırılmış olması olduğunu, ne var ki, davalı tarafından sonlandırılmış olan ve dava konusu uyuşmazlığın konusunu oluşturan Servis Sözleşmesi, acentelik sözleşmesi niteliğinde olmadığı gibi, tek satıcılık ile benzer tekel hakkı veren sürekli edimli bir sözleşme niteliğinde de olmadığını, bu nedenle de davacının, taraflar arasındaki dava konusu sözleşmenin davalı tarafından sonlandırılmış olmasından dolayı davalıdan denkleştirme tazminatı talep etmeye hak kazanmasının mümkün olmadığını, her ne kadar, sonrasında dava dosyasına, davacı ile davalı arasında akdedilmiş olan, 14.11.2017 tarihli bir Acente ve Bayilik Sözleşmesi örneği sunmuşsa da, söz konusu sözleşmenin bu dava konusu uyuşmazlık ile ilgisi olmadığının kanaatlerince açıkça anlaşıldığını, zira bu sözleşmeyle davacı sadece davalıya alt malların satışını yapmayı üstlenmiş olup, yetkili servis hizmeti vermeyi üstlenmediğini, oysaki davacının bu davadaki borca aykırılık ve haksız rekabet iddialarının, Yetkili Servis Sözleşmesine yönelik iddialar olduğunu, Kaldı ki bu sözleşmenin konusu, davacının dava dilekçesinde sözünü ettiği dava konlusu sözleşmenin konusu olan “davalı tarafından satılan … markalı ürünlerin satış öncesi, satış sırası ve satış sonrası teknik destek, montaj, bakım ve onarım hizmetini sunmak üzere davacı tarafından Akatlar sınırları içerisinde teknik servis hizmetinin verilmesi” konusuna ilişkin olmadığını, sonuç itibariyle; davacının davalıdan, işbu birleşen davanın konusunu oluşturan sözleşmenin davalı tarafından sonlandırılmış olmasından dolayı denkleştirme tazminatı talep etmeye hak kazanamadığı kanaatine varıldığını belirterek sonuç olarak; asıl dava bakımından; davacının davalıdan, sözleşmeye aykırı davranıştan ve/veya haksız rekabetten dolayı tazminat alacağına hak kazanamadığı; birleşen dava bakımından; davacının, davalıdan denkleştirme bedeline (tazminatına) hak kazanamadığı hususları rapor edilmiştir.
Davacının itirazları doğrultusunda bilirkişilerden alınan 20/11/2020 tarihli ek raporda özetle; davalının akdi ilişkinin devamı boyunca TTK.md. 54 ve 55.maddesi hükümlerinde düzenlenmiş olan haksız fiil niteliğinde davranış veya davranışlarda bulunduğu yönünde bir kanaate ulaşılmadığını, tarafların 2013-2015-4 yılı ticari defterlerinin kök raporda incelendiğini, tarafların ticari defterlerindeki kayıtların birbiriyle örtüştüğünü, cari hesap tablolarının dosyaya sunulduğunu, davacı tarafın iddiaları ile ilgili olarak, uyuşmazlığın özünü etkilemeyeceği, kök raporda yaptıkları değerlendirmelerde ve vardıkları kanaatlerde bir değişiklik olmadığı hususları rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; davacı vekilince, davalının taraflar arasında yapılan 08/05/2013 tarihli servis sözleşmesine aykırı olarak, dava dışı teknik servise davacının müşteri bilgilerini iletmekte olduğunu, böylece davacı şirket portföyünün başka bir teknik servis tarafından kullanılmasına sebebiyet verdiği davalının …center hizmet ile irtibata geçen müşterilerin dahi, davacı dışındaki yetkili servise yönlendirilmekte olduğunu, ve haksız rekabet oluşturan davranışlarda bulunduğu ileri sürülerek asıl dava ile davalının haksız rekabet tespit eden davranışları nedeniyle, haksız rekabetin tespitine ve men’ine, 50.000,00 TL’nin davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep etmiş olup, davalının, davacının iddia ettiği davranışlarda bulunduğu ispat edilemediği gibi, TTK.md.54/(2) düzenlemesi ile, rakipler arasındaki veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerde aykırı davranışlar ile, ticari uygulamaların eylemler olarak tanımlanan haksız rekabet teşkil eden davranışlarda bulunduğu da ispatlanamadığından asıl davanın reddine karar verilmiştir.
Birleşen dava ile davalının müşteri portföyünde davacı firmanın çalışması sonucu gerçekleşen artış nedeniyle 100.000,00 TL denkleştirme tazminatının davalıdan alınarak müvekkiline verilmesi talep edilmiş olup; 6102 sayılı TTK’nın 122. Maddesi ile, acentelik ve hakkaniyete aykırı düşmedikçe tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sözleşme ilişkilerinin sona ermesinden sonra, denkleştirme tazminatı istenebileceği düzenlenmiştir. Taraflar arasında imzalanan 08/05/2013 tarihli sözleşme … markalı ürünler için dava dış tüketicilere teknik servis hizmeti verilmesine ilişkin olup, sözleşme ile davalıya tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı da verilmediğinden davacının denkleştirme tazminatı talep edemeyeceği değerlendirilmiş olup birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere,
1-Asıl ve birleşen davanın reddine,
2-Asıl davada alınması gereken 54,40-TL red harcının peşin alınan 853.88-TL den düşümü ile arta kalan 799,48-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Asıl davada davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 7.300,00- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Birleşen davada alınması gereken 54,40-TL red harcının peşin alınan 1.707,75-TL den düşümü ile arta kalan 1.653,35-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
6-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Birleşen davada davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 13.450,00- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının iadesine,
Davalı vekilinin yüzüne karşı davacının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 18/12/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır