Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1102 E. 2022/763 K. 11.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1102 Esas
KARAR NO : 2022/763

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 27/11/2018
KARAR TARİHİ : 11/11/2022

ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA DAVA: Davacı vekili mahkememizin … esas sayılı dosyasına kaydedilen dava dilekçesinde ; müvekkili şirket ile …arasında dondurulmuş ve konserve gıda ürünlerine ilişkin münhasır dağıtım sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşmeye göre …’E müvekkili şirketin üretimini yapmış olduğu …markalı ürünlerin Almanya…. Belçika ülkelerinde satım ve dağıtımına ilişkin münhasır bir dağıtıcılık hakkı verildiğini, taraflar arasındaki ticari ilişkiden doğacak alacakların teminatını teşkil etmek üzere …, …,…, … ve ..adına ada ve parsel numaraları yazılı taşınmazlar üzerinde ipotek tesis edildiği, müvekkili şirketin alacağının ödenmemesi üzerine ipoteklerin paraya çevrileceği ihbarı içeren ihtarneme tebliğ edildiğini ve yine ödenmemesi üzerine davalılar hakkında İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlattıklarını toplu rehin bulunduğunu, davalıların icra takibine itiraz ederek durdurklarını belirterek itirazların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde ; davalıların tamamının ikametgahının Ordu ile Altınordu ilçesi olması nedeni ile mahkemenin yetkisiz olduğunu, dava şartları yönünde itirazlarının mevcut olduğunu buna göre davacı tarafından takibe ve davaya dayanak gösterilen Üsküdar … Noterliğinin 06/06/2017 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamede davacı ile sözleşme yapan dava dışı …olarak gösterilmediğini, aynı şekilde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibinde ve iş bu davada yine sözleşmenin tarafı olan ve asıl borçlu olduğu bildirilen…. firmasına takibin ve davanın yönlendirilmediğini, TMK 887 hükmüne göre “ipotekli taşınmazın maliki borçtan şahsen sorumlu değil ise alacaklının ödeme isteminin kendisine karşı etkili olması için borçlu ile kendisine tebliğ edilmiş olması gerekir” denildiğini, diğer bir deyimle hem asıl borçlu hem de 3. Kişiye ihbarda bulunduğunu belgelemeden icra takibinin yapılamayacağını, hatta ipotek borçlusunun bu hususta itiraz etmemiş olsa dahil belirtilen hususun dava şartı niteliğinde olduğunu, davacı tarafın asıl borçludan alacağının varlığını ve miktarını mahkeme kararı ile ispat etmesi gerektiğini, ipotekler incelendiğinde, … firmasının davacıya olan borcunun teminatını teşkil etmediğinin açıkça anlaşıldığını, … yönünden ipotek akit tablosu incelendiğinde …’nun davacıya olan borcu için ipotek verildiğini yine …’nin kendinin davacıya olan borcu nedeniyle taşınmazı ipotek verdiğini, diğer davalılar tarafından verilen ipotek akit tabloları incelendiğinde davacı firmanın hangi alacağının teminatı için ipoteğin tesis edildiğinin resmi senette yazılı olmadığını ve … firması ile ilgisinin bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, İstanbul … İcra Müdürlüğüne ait … Esas sayılı dosyası ile başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
DELİLLER: İstanbul … İcra Müdürlüğüne ait… Esas sayılı dosyası, dava dilekçesinde yazılı ada parsellerle ilgili ipotek akit tabloları ve ipotek belgeleri, bilirkişi raporu.
İstanbul…İcra Müdürlüğüne ait … esas nolu dosya incelendiğinde; davacı tarafından … (…), … ve diğer davalılarn hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız takip başlatıldığı, davalılar tarafından borca ve ferilerine itiraz ederek takibin durdurulduğu görülmüştür.
Asıl dava ve birleşen dava olarak yukarıda özetlenen davada tek dava halinde açılmış olup Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde 23/05/2019 tarihli duruşmada davalılardan …,
…ve …hakkında açılan davanın asıl dava olan Mahkememizin …Esas nolu dosyasından tefriki suretiyle Mahkememizin … Esas nolu esasına kaydedilmiş, tefrik edilerek oluşturulan …Esas nolu dosya üzerinden yapılan yargılama sonunda 23/05/2019 tarih ve … Karar nolu ilam ile “Davalılar vekili yetki itirazında bulunmuştur. Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup yetkiden önce görev hususunun irdelenmesi gerekmektedir. İpotek akit tabloları incelendiğinde Altınordu ilçesi … ada … nolu parselin … adına kayıtlı olduğu, …’nin davacıdan aldığı borcun teminatı olmak üzere taşınmazın ipotek verildiği yine Akçatepe mahallesinde kain … ada …nolu parselin … adına kayıtlı olup …’nin davacı ile yapmış olduğu bayilik anlaşmasının teminatı olmak üzere ipoteğin verildiği ipotek ile ilgili ihtilaflar için Küçükçekmece mahkemelerinin yetkili kılındığı görülmüştür. Akçatepe mahallesinde kain … ada … nolu parselin … adına kayıtlı olduğu tapu malikinin bu taşınmazı Sefa GMBH’nin davacıya olan borçlarının teminatı olmak üzere ipotek olarak verdiği ve İstanbul Mahkemelerinin yetkili kılındığı görülmüştür. Ordu ili Altınordu ilçesinde kain …ada … nolu parselin …adına kayıtlı olduğu,…’nun davacıdan almış olduğu 250.000,00TL’nin teminatı olmak üzere ipotek verildiği, … mahallesinde kain … ada …parselde kain 2 ve 4 nolu meskenlerin hisseli olarak … ve …adına kayıtlı olduğu ipotek akit tabloları incelendiğinde davacı lehine ipotek tesis edildiği ancak neyin teminatı olarak ipotek verildiğinin anlaşılmadığı görülmüştür. Davacı vekili müvekkili ile …arasında münhasır dağıtıcılık sözleşmesi bulunduğunu belirterek sözleşme suretini dosyaya sunmuştur. Sözleşmeye imza atan … ‘in ticari işletme olduğu anlaşılmaktadır. … ada … nolu parsel,… ada … nolu parsel … adına kayıtlı olup davacıdan olan borcun teminatı olarak ipotek verildiği, … ada … nolu parselin ise … adına kayıtlı olup …’ye ait ticari işletmenin davacıdan olan borcunun teminatı olarak ipotek verildiği görülmektedir. Ancak …, … ve … tarafından verilen ipoteklerin …’ye ait ticari işletmenin davacıya olan borçları için teminat verilmediği anlaşıldığından bunlar yönünden açılan dava mahkememizce tefrik edilerek mahkememizin …nolu esasına kayıt edilmiştir. Görev konusu kamu düzeneni ilişkin olup TTK’nın 4.maddesinde mahkememizin görevli olduğu konular sıralanmıştır. Dava mutluk ticari dava değildir, nisbi ticari dava olması için her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir. …, … ve … şahıs olup ticari işletme ile ilgili olmadığından mahkememiz görevsizdir, görevli mahkeme ise İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesidir. ” denilerek İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verildiği, söz konusu karara karşı davacı vekilince istinaf yoluna gidildiği, İstanbul BAM 12. Hukuk Dairesinin 26/12/2019 tarih 2019/2049 Esas 2019/1659 Karar nolu ilamı ile “6102 Sayılı TTK’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Somut olayda, davacı tarafça, dava konusu ipoteklerin, kendisi ile dava dışı …unvanlı şahıs firması arasında akdedilen Münhasır Dağıtım Sözleşmesinden ve diğer ticari ilişkilerinden doğacak alacakların teminatını teşkil etmek üzere tesis edildiğinin ileri sürülmüş olmasına göre, bu iddianın Asliye Ticaret Mahkemesince incelenip değerlendirilmesi gerekeceği açık olup, söz konusu ipoteklerin gerçekten iddia edilen konu ve amaç doğrultusunda verilip verilmediği, geçerli olup olmadığı, temin ettiği bir alacak bulunup bulunmadığı hususları ise bu mahkemece esasa ilişkin inceleme ile değerlendirilmelidir. O halde ilk derece mahkemesince davalılar hakkındaki davanın asıl davadan tefriki doğru olmadığı gibi, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi de doğru görülmemiş, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK 353(1)a-3 m. uyarınca hükmün kaldırılmasına ve davanın asıl dava ile birleştirilmek suretiyle yeniden görülmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine” karar verildiği görülmüştür. İstinaf kararı gereğince söz konusu dosya 24/09/2020 tarih …Esas … Karar nolu ilam ile mahkememize ait 2018/1102 Esas nolu dosyası ile birleştirilmiştir.
Davacı vekilince dosyaya sunulan münhasır dağıtım sözleşmesi başlıklı sözleşme incelendiğinde davacı şirketten Kerevitaş olarak …adresinde …’den ise dağıtıcı olarak bahsedilmiş, sözleşmenin konusunun ise davacı tarafından üretilip satışa sunulan …markalı ürünlerin sözleşmenin 2. Maddesinde yazılı ülkelerde satışı ve dağıtımının … tarafından yapılacağı düzenlenmiş ve 25/08/2010 tarihli sözleşmenin alt kısmına dağıtıcı ibaresinden sonra … denilerek imza atıldığı görülmüştür. Davacı vekili 21/06/2019 tarihli dilekçesinde …şirketinin Almanya’da kurulu bir şirket olduğunu, bu şirketin Almanya’daki kısaltmasının… olduğunu bu nedenle davalı tarafın icra takibinde …şirketinin bulunmadığı yönündeki beyanları gerçeği yansıtmadığını, icra takibinde … (… ) şeklinde şirketin yazılı olduğunu belirtmiştir. Davalılar vekili ise bu dilekçeye karşılık vermiş olduğu 05/02/2020 tarihli dilekçesinde davacı vekilinin dilekçesinde söz konusu şirketin limited şirket olduğunu beyan ettiğini ancak icra dosyasında … (Limited Şirkete) tebligat yapılmadığını, yine ipoteğin paraya çevrilmesine dayanak yapılan Üsküdar… Noterliğinin 06/06/2017 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesinde de söz konusu şirketin muhatap alınmadığı ve ihtarname gönderilmediğini, davanın reddi gerektiğini belirtmiş, davalılar vekili 27/02/2020 tarihli dilekçesinde ise Alman Mevzuatına göre … ‘in şahıs işletmesinin yoksa şirket anlamında hukuk sistemimizdeki karşılığının ne olduğu yönünde bilirkişi raporu alınmasını talep etmiştir.
Davacının öncelikle …’den alacağı olup olmadığı, (alacağın dayanakları olan faturalar , sevk irsaliyeleri incelenerek ) davacının asıl borçlu işletmeyi temerrüde düşürüp düşmediği daha sonra da davalıların ipotek verenler olduğu dikkate alınarak ipotek akit tabloları tek tek incelenerek davacının ipotek verenlerden alacağı olup olmadığı ve miktarının tespiti yönünde mahkememizce belirlenen bir finans uzmanı ile İcra İflas hukuk alanında nitelikli hesaplama uzmanından oluşan bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiştir. Bilirkişi heyeti 05/07/2021 tarihli raporlarında davacı tarafa ait ticari defter ve belgeleri inceleyerek hazırlanan raporda;
“……… İpotekle teminat altına alınan borcun ödenmemesi hâlinde alacaklı İİK’nın 148. Maddesine göre takip talebinde bulunarak ipotekli taşınmazın paraya çevrilmesini ve satış bedelinden alacağının tahsil edilmesini talep edebilir. İpotekli taşınmazın borçlu dışında üçüncü kişiye ait olması durumunda, ipotek veren üçüncü kişi hakkında icra takibi yapılabilmesi için TMK’nın 887. maddesi uyarınca, alacağın kendisinden istenilmesi, yani muacceliyet ihtarının gönderilmesi gerekmektedir. Bir başka ifadeyle, söz konusu düzenleme gereğince, ipotekli taşınmaz maliki üçüncü şahsa ihbar yapılmadıkça, onun yönünden borç muaccel olmaz. TMK’nın 887. maddesindeki düzenlenmenin amacı taşınmaz malikinin borcu ödeyerek taşınmazın satılarak paraya çevrilmesine engel olmasıdır. Anılan madde “İpotekli taşınmazın maliki borçtan şahsen sorumlu değilse, alacaklının ödeme isteminin ona karşı etkili olması, bu istemin hem borçluya, hem kendisine karşı yapılmış olmasına bağlıdır” şeklindedir. TMK’nın 884. maddesinde de borçtan sorumlu olmayan malikin hakkı düzenlenmiştir. İcra ve İflas Kanunu’nun “Rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip” başlıklı beşinci babı, taşınır rehninin paraya çevrilmesi (m. 145-147) ile ipoteğin paraya çevrilmesini (m. 148- 150/d) ayrı ayrı düzenlemekte, ipoteğin paraya çevrilmesi bölümünde ise “ilamlı” takip (m. 149- 149/a- m. 150/h) ile “ilamsız” takibi (149/b- 150/a) ayrı ayrı hükümlere tabi tutmaktadır. İİK’nın 149 ve 149/b maddeleri ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takipte ipotek veren üçüncü kişi ise takip talebinin borçlu kısmında asıl borçlu ile birlikte ipotek veren üçüncü kişinin de taraf olarak gösterilmesini düzenlemektedir. Bu hükümlere göre asıl borçlu ile ipotek veren üçüncü kişi arasında şekli mecburi takip arkadaşlığı vardır. Takip talebi dava dilekçesine benzetilir ise davacının (alacaklının) takip talebinde ipotek veren üçüncü kişi ve asıl borçluya karşı birlikte takip yapması ve takibi bu borçlular aleyhine sonuna kadar (satış dahil) birlikte sürdürmesi gerekmektedir. Alacaklı, asıl borçlu hakkında takip yapmadan sadece ipotek veren üçüncü kişi aleyhinde takip yaparsa ipotek veren üçüncü kişi takibin iptali için şikâyet yolu ile icra mahkemesine başvurabilir. İcra mahkemesince şartları var ise 6100 sayılı HMK’nın 124. maddesi uyarınca alacaklıya takip talebinde göstermediği asıl borçluyu takibe dahil etmesi için süre verip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. M.K.’nun 887. maddesi hükmüne göre, ipotekli taşınmazın maliki borçtan şahsen sorumlu değil ise, alacaklının ödeme isteminin ona karşı etkili olması, bu istemin hem borçluya, hem kendisine karşı yapılmış olmasına bağlıdır. Bir başka deyişle ipotek veren 3. kişi yönünden borç muaccel hale getirilmediği taktirde, onun hakkında takip başlatılamaz. İhbar yapılmadıkça, 3. kişi yönünden borç muaccel olmadığı cihetle, mahkemece şikayet eden yönünden takibin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde şikayetin reddi isabetsizdir. 12. HD, E. 2010/2662, K. 2010/14487, T. 8.6.2010 Somut olayda gerek Üsküdar …Noterliğinin 06.06.2017 tarihi ve … yev. Numaralı ihtarnamesi gerekse, takip talebinde asıl borçlu dava dışı şirketin hasım olarak gösterilmediği açıkça görülmektedir. Bir itirazın iptali davasının geçerli olarak açıldığını söyleyebilmek için aranması gereken şartlardan bir tanesi ortada geçerli bir takibin bulunmasıdır. Somut olayda ise bu şart gerçekleşmemiştir.” denildiği görülmüştür.
Davacı vekili tarafından bilirkişi tarafından verilen rapora itiraz edilerek gerek ihtarnamede gerekse icra takibinde asıl borçlu şirketin gösterilmemesinin takibin geçerliliğine engel olunduğuna yönelik tespitlerin doğru olmadığını , takip talebinde … (… ) yazıldığını belirtmiştir.
Davacı vekilinin itirazının değerlendirilmesi açısından daha önce rapor veren heyete Alman Hukuku Alanında Uzman … eklenerek Takdiri mahkemeye ait olmak üzere icra takibinde … (…) olarak yer alan borçlu, ayrıca Alman Hukukuna göre sözleşmenin tarafı olan tarafın şahıs şirketi olup olmadığı, tüzel kişiliğinin bulunup bulunmadığı, ipotek verenlerden birininde … olması nedeni ile , şahıs şirketinin tüzel kişilik durumuna göre ihtarnamenin geçerli olup olmadığının tartışılarak, yine …’nin aynı zamanda kendi borcu içinde ipotek verdiği de dikkat edilerek, söz konusu durumların tartışılarak , takdiri mahkemeye ait olmak üzere ipotek verenler açısından alacak – borç ve temerrüd faiz hesabının yapılması hususunda ek rapor istenilmesine karar verilmiştir. Bilirkişi heyeti ek raporunda Alman Mevzuatı açısından yapılan geniş kapsamlı değerlendirmelerin raporun 5,6 ve 7. Sayfalarında yapılarak sonuç itibariyle “Alman Hukukuna göre yapılan incelemede detayları raporda belirtildiği üzere …’nin dosyadaki belgeler ve beyanlar ışığında; şahıs şirketi olmayıp tüzel kişiliğe sahip limited şirket olduğu, limited şirketin de borçtan sorumlu olduğu (…’nin tescilinden önce hareket eden kişiler ise, bu işlemlerden ötürü kişisel, müştereken ve müteselsilen sorumludurlar), Üsküdar … Noterliğinin 06.06.2017 tarihi ve …yev. Numaralı ihtarnamesinde, gerekse takip talebinde asıl borçlu dava dışı şirketin hasım olarak gösterilmediği, bu bağlamda, bir itirazın iptali davasının geçerli olarak açıldığını söyleyebilmek için aranması gereken şartlardan bir tanesi ortada geçerli bir takibin bulunması olduğuna göre, somut olayda bu şartın gerçekleşmemiş olduğu ” yönünde rapor verdikleri tespit edilmiştir.
İİK’nın 149 ve 149/b maddeleri gereğince ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte ipotek veren 3. Kişi ise takip talebinin borçlu kısmında asıl borçlu ile birlikte ipotek veren 3. Kişinin de taraf olarak gösterilmesi gerektiği düzenlenmektedir. Bu hükümlere göre asıl borçlu ile ipotek veren 3. Kişi arasında mecburi takip arkadaşlığı vardır. MK 887. Maddesi hükmüne göre , ipotekli taşınmazın maliki borçtan şahsen sorumlu değilse alacaklının ödeme istemini ona karşı etkili olması , bu istemin hem borçluya hem de kendisine karşı yapılmış olmasına bağlıdır. Dosya içerisinde sureti bulunan Üsküdar … Noterliğine ait 06/06/2017 tarih .. yevmiye nolu ihtarname incelendiğinde asıl borçlu …l firmasının yer almadığı ihtarnamede …, …, … , …, …ve …’nun yer aldığı görülmüştür. Yargıtay 19. HD’nin 2016/10303 Esas 2017/256 Karar yine aynı daire ait 2016/1634 Esas 2016/10419 Karar , aynı dairenin 2015/7846 Esas 2016/419 Karar nolu ilamlarında da belirtildiği üzere TMK 887.Maddesine göre hem asıl borçluya hem ipotekli taşınmaz malikine icra takibi başlatılmadan önce ihtarname çekilerek borcun muaccel kılınması gerekmektedir bu husus takip şartı olup mahkemece resen değerlendirilebileceği gibi yargılamanın her aşamasında taraflarca da ileri sürülebilir. Davaya konu icra dosyasındaki ödeme emri incelendiğinde, takibin … (…) , …, …, …, … , … ve … hakkında başlatıldığı, hem … (…) hem de ikinci sıradaki … olarak yazılı kısımların altında adres olarak Ordu iline ait adres olduğu, sözleşmeye taraf olan şirketin yurtdışı kökenli olması nedeniyle Almanya adresinin bulunmadığı, …’in takip talebinde ve ödeme emrinde bulunmadığı , sözleşmede ve bazı ipotek tablolarında şirketin ünvanının … olup görüldüğü üzere şirket ünvanının … olarak başlamadığı, takip talebinde açıkça şahıs isminin yazılı olduğu, Alman Hukuku Mevzuatından anlayan bilirkişinin ek raporda da belirttiği üzere söz konusu şirketin Limited Şirket vasfında olduğu, davalılar vekili tarafından 07/10/2022 tarihli dilekçe ekinde sunulan belgeden de söz konusu şirketin tescil edilen limited şirket düzeyinde şirket olduğu , davacı tarafından usulüne uygun şekilde takip başlatılmaması nedeniyle HMK 114/son ve HMK 115/1 maddeleri gereğince usulünce yapılmış bir takip bulunmaması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Dava, tek dava olarak açılmış olup mahkememizce bazı davalılar yönünden tefrik edilmiş ise de yukarıda belirtilen istinaf kararı uyarınca tefrik sonucu ayrılan dosya tekrar ana dosya ile birleştirildiğinden A.A.Ü.T’nin 3/2 Maddesinde “Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur.” denilmesi nedeniyle, davanın başlangıçta tek dava açıldığı hususu da dikkate alınarak davalılar vekili lehine 9.200,00 TL maktu vekalet ücretine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A-Asıl Dava Açısından ;
1-Usulünce yapılmış bir takip bulunmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden davanın reddine,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinden bırakılmasına,
3-Bu dava sebebiyle 80,70 TL karar ve ilam harcı alınması gerektiğinden peşin alınan 19.025,76 TL’den mahsubu ile fazla alınan 18.945,06 TL’nin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
B-Birleşen Dava Açısından ;
1-Usulünce yapılmış bir takip bulunmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden davanın reddine,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinden bırakılmasına,
3-Bu dava sebebiyle alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
C-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde resin yazı işleri müdürünce ilgilisine iadesine,
D-Davalılar …, …, …,…,…,…kendini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T’nin 3/2 maddesi dikkate alınarak 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
Davalı vekilinin yüzüne karşı davacı vekilinin yokluğunda , kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere *** oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 11/11/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır