Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/979 E. 2018/1028 K. 26.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/979 Esas
KARAR NO:2018/1028

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:07/11/2017
KARAR TARİHİ:26/09/2018

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; olay tarihinde, …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile … mahallesi … Cadde üzerinde … istikametine doğru seyir halinde iken …. Sokak kavşağına geldiğinde …in kullandığı … plaka sayılı motosikletin …’ın kullandığı aracın sağ çamurluk kısmına çarpası sonucu yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonucunda …’in hayatını kaybettiğini, müvekkilinin açıklan kazada, söz konusu olay … Cumhuriyet Başsavcılığı … soruşturma numaralı iddianamesinde açıkça şüpeli …’ın asli kusurlu olduğunu maktulün ise tali kusurlu olduğunun belirtildiğini, müvekkillerinin Murisi olan …’in vefatı nedeni ile müvekkillerin destekten yoksun kaldıklarını, kazaya karışan … plakalı aracın zorunlu mali sorumluluk sigortası olduğundan ötürü … AŞ Genel Müdürlüğüne başvuru zorunluluğunun hasıl olduğunu belirterek, sonuç olarak, davanın kabulü ile müvekkillerinin zararının değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla … mirasçısı … için fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 250,00-TL, … mirasçısı … için fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 250,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihinden aksi halde dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini, yargılama gideri ve ücreti vekâletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
… plakalı aracın, müvekkili şirket tarafından tanzim edilen 08.02.2016-2017 vadeli … no’lu zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, davaya konu talep karşısında müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, trafik poliçesi genel şartlarının değiştirildiğini, değişen genel şartlar ile hatalı yorum sonucu oluşan sürücünün kendi kusuru ile kendi ölümüne sebep olmasına yönelik hatalı görüş açıklığa kavuşturulmak istendiğini, genel şartların a.6 teminat dışında kalan haller d maddesinde açıkça “destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin teminat dışında olduğunun belirtildiğini, destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri,” şeklinde olduğunu, değişen 01.06.2015 yürürlük tarihli yeni genel şartların, aksi şekilde yorumlanamayacak maddesi uyarınca, dava konusu taleplerin teminat dışında olduğunu” davacı yanın dayandığı HGK kararının eski genel şartlar döneminde verildiğini, müvekkili şirketin araç işleteninin sorumluluğunu teminat altına aldığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun doğması için öncelikle işletenin sorumluluğunun doğması, işletenin sorumluluğunun doğması için de sürücünün sorumluluğunun doğmasının gerektiğini, sürücünün kendi kusuru ile kendi ölümüne neden olması karşısında araç işleteninin sorumlu tutulmasının beklenemeyeceğini, her ne kadar söz konusu hgk kararında işletenin tehlike sorumluluğu gerekçe gösterilmişse de, tehlike sorumluluğunun bir kusursuz sorumluluk hali olduğunu, kusursuz sorumluluğun doğması için öncelikle bir kusur sorumluluğunun (sürücünün sorumluluğu) mevcut olması gerektiğini, sürücünün sorumluluğunun ise doğmayacağının açık olduğunu, aynı kararda hgk ktk md 92 b’de düzenlenen kapsam dışı hallerde sürücünün ve yakınlarının taleplerinin sayılmamış olması nedeniyle düzenlemenin mefhum-u muhalifinden hareketle talebin teminat kapsamında olduğunun belirtildiğini, ancak bu kararda KTK md 92 c gözden kaçırıldığını, ktk md 92 c) işletenin; bu kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin taleplerin sorumluluk sigortası dışında olduğunu, …’dan rücuya tabî bir ödeme alınıp alınmadığının alınmış ise bu tutarın tazminat hesabından mahsup edilmesini, sonuç olarak, davaya konu talebin teminat dışı olması nedeniyle reddine, mahkeme masraf ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatına dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Tarafların mali ve sosyal durumları araştırılmış, trafik, sigorta kayıtları, nüfus kayıt örneği ve ceza dosyasının uyaba taralı evrakları celp edilmiş, kusur oranı ile tazminat miktarının tespiti için yerel bilirkişilerden rapor alınmıştır.
Davacıların desteği …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle davalı … şirketi nezdinde ZMMS sigorta poliçesi ile sigortalandığı görülmüştür.
UYAP üzerinden celp edilen …. Asliye Ceza Mahkemesinin … E., … K. Sayılı dosyasında davaya konu kaza nedeni ile ,,, plakalı araç sürücüsü … hakkında taksirle ölüme neden olma suçunu işlediği iddiası ile cezalandırılması talebi ile kamu davası açılmış ise de; sanığın atılı suçu işlediğine dair tanıkların anlatımı, bilirkişi raporları ile doğrulanan, her türlü şüpheden uzak kesin inandırıcı delilin bulunmadığı ve yapılan yargılamada sanığın yüklenen suç açısından kast ve taksirinin bulunmadığından sanığın beraatine karar verildiği anlaşılmıştır. Ceza dosyası kapsamında … Trafik İhtisas Dairesinden alınan 13/01/2017 tarihli raporda; sanık sürücü …’ın sevk ve idaresindeki kamyoneti ile olay mahalli kavşağa geldiği esnada kamyonetin sağ yan kısmından çarpan motosiklet nedeni ile meydana gelen kazada atfı kabil kusur bulunmadığı, müteveffa sürücü …’in sevk ve idaresindeki motosikletin de ilk geçiş hakkını ana yol üzerinde seyreden kamyonet sürücüsüne verdikten sonra kavşağa girmesi gerekirken, kontrolsüz şekilde kavşağa girdiği, ilk geçiş hakkını ana yol üzerinde seyreden kamyonet sürücüsüne vermediği, ana yol üzerinde seyir eden kamyoneti hız ve mesafesini göz ardı ederek kontrolsüz şekilde, yalpalayarak ana yola çıktığı, ” DUR ” levhasını dikkate almadığı, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışı ile olayda asli kusurlu olduğu kanaatini bildirir müşterek raporun düzenlendiği görülmüştür.
Kazanın oluşumunda kazaya karışan tarafların kusur oranları ile, davacının talep edebileceği tazminat miktarının hesaplanmasına ilişkin bir trafik bir aktüer bilirkişisinden alınan raporda özetle; … plakalı kamyonet sürücüsü …’ın, sürücünün seyir yönünde giriş yaptığı kavşak girişinde “dikkat ” tabelasının olduğu görüldüğü, bu tabelanın yol kullanıcılarına yol üzerindeki tehlike konusunda uyarmakla birlikte bu tehlikenin özelliği konusunda hem bilgi vermekte, hem de sürücülerin hızlarını düşürmelerini ve daha dikkatli seyretmeleri gerektiğini bildirdiği, ancak …’ ın yönetimindeki kamyonet ile seyri sırasında her ne kadar ilk geçiş hakkına sahip ise de; olay yeri kontrolsüz kavşak bölgesi olması sebebi ile seyir yolundaki kavşak giriş yönlerine gereken dikkati vermediği, mevcut hızı ile kavşak bölgesine geldiği ve durmaksızın yolun karşı yönüne doğru devam eden seyrinde sağ tarafında kontrolsüz gelen motosikletin aracın ön sağ yan kısımlarına çarptığı olayda, olay öncesi görüntü olmasına rağmen zamanında etkili tedbirler almadığı , yola adaptasyondaki dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışları gerçekleşen kadara % 30 oranında kusurlu olduğu, … plakalı motosiklet sürücüsü …’in ise, olay yeri kontolsüz kavşak bölgesine doğru olan seyrinde, yolun geometrik yapısına göre tali yol olarak işaretlenmiş levhalarla kendisine olay öncesi hitap eden kasis ve tam kavşak girişinde bulunan dur tabelalarının talimatlarına göre hızını kademeli olarak azaltıp kavşak girişinde kesinlikle durması gerektiği halde durmadığı, yolu etkin şekilde kontrol etmesi ve cadde üzerinde doğru seyretmekte olan araçlara ilk geçiş hakkını verdikten sonra güvenli ortam oluşması halinde yolun karşı yönüne olan seyrini devam etmesi gerekmekte iken bahsedilen bu hususlara riayet etmemiş , mevcut yüksek aşırı hızı ile dört yönlü kavşak bölgesine tehlike arz edecek şekilde kontrolsüz seyrini sürdürdüğü esnada, seyir yönüne göre sol taraftaki cadde üzerinden gelerek geçiş önceliğine sahip kamyonet aracın hız ve mesafesini gözlemlediği gibi ilk geçiş hakkını dahi vermeden doğrudan kavşak orta alanına seyri ile birlikte aracın ön sağ yan kısımlarına önlemsizce çarptığı olayda % 70 oranında kusurlu olduğu, davalının yeni genel şartların uygulanması yönündeki hukuksal talebi kabul gördüğü takdirde davacıların talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinin yerinde olmadığını, davalının bu talebinin kabul görülmediği takdirde ise, davacı annenin talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminat tutarının 63.178,71-TL, babanın talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminat tutarının ise 55.483,73-Tl olduğunu, davalının temerrüt tarihinin 3/09/2018 tarihi olduğunu, bu tarihten itibaren yasal faiz talebinin yerinde olduğu hususları rapor edilmiştir
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde 13/04/2016 günü meydana gelen trafik kazasında, müteveffa sürücü …’in sevk ve idaresindeki motosikletin de ilk geçiş hakkını ana yol üzerinde seyreden kamyonet sürücüsüne verdikten sonra kavşağa girmesi gerekirken, kontrolsüz şekilde kavşağa girdiği, ilk geçiş hakkını ana yol üzerinde seyreden kamyonet sürücüsüne vermediği, ana yol üzerinde seyir eden kamyoneti hız ve mesafesini göz ardı ederek kontrolsüz şekilde, yalpalayarak ana yola çıktığı, ” DUR ” levhasını dikkate almadığı, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışı ile kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğu görülmüştür.
Davacılar vekili her ne kadar davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatı ile değil destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtıklarını, ölüm nedeni ile doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki mütevefanın kusurunun davacılara yansıtılamayacağını iddia etmiş ise de Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01/11/2017 tarih 2017/17-1315 Esas 2017/1239 Karar sayılı ilamında; ” …Bir motorlu aracın işletilmesinin bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde araç işleteninin bu zarardan sorumlu olacağı düzenlendiğine göre, ilke olarak sürücünün (desteğin) ölümünden işletenin sorumlu olduğu, dolayısıyla davacıların işletenden talepte bulunma haklarının bulunduğu kabul edilmelidir. Yansıma yoluyla zarar görmüş olan destek tazminatı isteyenlerin, kendisine destek sağlayan kişinin sahip olduğu haktan fazlasına sahip olmaları mümkün değildir. Nitekim BK’nun 44/I. maddesi, hiç kimse kendi kusurundan yararlanamaz ilkesine dayanmaktadır. Zararın artmasına veya doğmasına sebep olan kişi sonuçlarına da kendisi katlanmalıdır. Diğer bir deyişle, nasıl ki desteğin ölümü sebebiyle meydana gelen zararın yansıma yoluyla destek görenleri etkilediği kabul ediliyorsa, desteğin kusurlu davranışlarının da aynı şekilde destek görenlere yansıyacağının kabul edilmesi gerekir. Zira zarara uğramamak için gerekli özeni göstermeyen veya hatta zararın meydana gelmesini isteyen kimse, bu hareket tarzının sonuçlarına katlanmalı ve bu davranışının zararın meydana gelmesinde oynadığı role, etkisine ve derecesine göre zararı kısmen veya tamamen üzerine almalıdır. Çünkü kendi kusuruyla sebebiyet verdiği ya da artmasına neden olduğu zararın ödettirilmesini istemek Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenen doğruluk ve dürüstlük kurallarına aykırı olacaktır. O halde somut olayda objektif iyi niyet kurallarına (TMK m.2) göre davacıların murisinin %70 kusuruyla meydana gelen kaza sonucu ölümü nedeni ile davacıların talep ettikleri destekten yoksunluk tazminatından işletenin sorumlu olmadığı kabul edilmelidir. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında destekten yoksun kalma tazminatının yansıma zararı olması nedeniyle desteğin kusurunun davacılara karşı ileri sürülemeyeceği ve bozma kararının yerinde olduğu görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş kurul çoğunluğu tarafından benimsenmediği ” vurgulanmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurul kararında da belirtildiği üzere; yansıma yolu ile zarar görmüş olan destek tazminatı isteyenlerin, kendisine destek sağlayan kişinin sahip olduğu haktan fazlasına sahip olmasının mümkün olmadığı, zararın artmasına veya doğmasına sebep olan kişi, sonuçlarına da kendisinin katlanması gerektiği, diğer bir deyişle nasıl ki desteğin ölümü sebebi ile meydana gelen zararın yansıma yolu ile destek görenleri etkilediği kabul ediliyorsa, desteğin kusurlu davranışlarının da aynı şekilde destek görenlere yansıyacağı kabul edilmesi gerektiği, bu itibarla davacıların desteği …’in asli kusuru ile meydana gelen trafik kazasında desteğin ölümü sebebi ile meydana gelen zarardan davalı … Şirketinin sorumluluğu bulunmamaktadır.
Ayrıca, davalı … şirketinin sorumluluğu 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre belirlenecek olup, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 92. maddesinin (a) ve (c) bentleri, Trafik Sigortası Genel Şartları A.1 ve A.3 maddesi, A.5 maddesinin (ç) bendi ve yine A.6 maddesinin (c) ve (d) bentleri birlikte değerlendirildiğinde; bir motorlu aracın işletilmesi sırasında meydana gelen ölüm olayına bağlı olarak destekten yoksun kalma halinde, destekten yoksun kalınan zararın ZMM sorumluluk kapsamında olması için ölenin üçüncü kişi olması ve desteğin kusursuz bulunması gerekmektedir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.3 maddesine ve A.5 maddesinin (ç) bendine göre; ancak üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla meydana gelen destek zararları, destekten yoksun kalma teminatı kapsamındadır. Sigortacının destek zararlarından sorumlu olması için motorlu aracın işletilmesi sırasında, mutlaka ölen kişinin üçüncü kişi olması gerekir. Ölen … araç sürücüsü olup, davacı … …’in ise aracın işleten konumunda olduğundan 3. kişi olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
Bundan ayrı yine genel şartların A.6 maddesi (d) bendinde; destekten yoksun kalan hak sahibinin sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsın kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri, teminat dışı tutulduğundan; tam kusuru ile kendi ölümüne neden olan sürücü …’in kusuruna isabet eden destek tazminatı sigorta teminatı kapsamında değildir. Kaza tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Trafik Kanununda da sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsın kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin sigorta teminatı kapsamında olduğuna ilişkin bir düzenleme olmadığı ve kapsama giren teminat türleri arasında sayılmadığına göre; davacıların destek tazminatı talep etme hakları olmadığından davanın reddine karar verilmiş, aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE
2-Alınması gerekli 35,90-Tl karar ve ilam harcından peşin alınan 31,40- TL nin düşümü ile noksan kalan 4,50-TL bakiye ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği anlaşıldığından HMK 13/2. Maddesi uyarınca, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2. maddesi uyarınca hesaplanan ve takdir edilen 500,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine ,
5-Davacılar tarafından yatırılan gider ve delil avansından arta kalanının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair davacılar vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır