Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/926 E. 2019/528 K. 22.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/926 Esas
KARAR NO : 2019/528
DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 23/10/2017
KARAR TARİHİ : 22/05/2019

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı banka … Şubesindeki … numaralı hesabının kapatılması talebinde bulunduğunu, davalı bankanın önceden kendisine teslim edilen çek karnesinin iadesini istediğini, 25 adet çek koçanının 10,06,1999 tarihinde davalı bankanın şubesine teslim edildiğini çeklerin teslim edildiğine ilişkin imzalı bir belge istendiğinde 10 yıl geriye yönelik böyle bir belge depolanmadığını, davalı bankanın şubesine imzalı bir çek koçanı teslim belgesi sunulmasına dair 03.04,2017 tarihinde dilekçe verildiğini, buna rağmen davalı bankanın sadece çek taahhütnamesini cevaben gönderdiğini, ancak yine kendilerine bu taahhütname ile teslim edilmiştir diye çek teslim tutanağı verilmediğini ifade ederek, öncelikle çek karnesinin taraflarına teslim edilip edilmediğinin tespiti, tespit neticesine göre müvekkilinin davalı banka hesabının kapatılmasını, yargı giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile müvekkili banka arasında Çek Taahhütnamesi imzalanarak bu Taahhütname kapsamında davacıya çek karneleri verildiğini, davaya konu 25 adet boş çek/ çek karnesinin 10,06,1999 tarihinde davacıya teslim edildiğini, bu çeklerin müvekkil bankaya iade edilmediğini ve bu iade yapılmadan, müvekkil bankanın çeklere ilişkin yasal zorunluluğu devam ettiğinden, davacının talebine uyarak çeklerin bağlı olduğu hesabın kapatılamayacağım, çeklerin iadesi gerçekleşmeden yahut çekler mahkemece iptal edilmediği sürece hesabın kapatılmasının mümkün olmadığını, çek keşidecisi kadar çek hamillerinin haklarım da korumak üzere kanun koyucunun bankalara ağır sorumluluklar yüklediğini, müvekkil bankaya iade edilmeyen çeklerin her an tedavüle çıkma olasılığı bulunduğunu, çeklerin mutlak surette bir hesaba bağlanması gerektiğini, bunun hukuken mümkün olamayacağını, müvekkil bankanın çeklere ilişkin maddi yükümlülükleri olabileceğini, bu halin 5941 sayılı Çek Kanunu gereği zorunlu olduğunu ifade ederek, davacının haksız ve hukuka aykırı davasının reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Dava; Davacının … Bankası … şubesindeki … numaralı hesabının kapatılması talepli davadır.
Deliller; Dosya mündericatı, bilirkişi incelemesi.
Mahkememiz dosyasından 30/11/2018 havale tarihli bilirkişi raporu alınmıştır.
Davanın ana uyuşmazlık noktası, davacının yazılı talebine karşın üzerine çek yazılabilir mevduat hesabının kapatılmasının davalı bankaca önceden davacıya teslim edildiği iddia edilen çeklerin henüz bankaya dönmediği savıyla reddedilmiş olmasıdır.
Davalı bankanın henüz bankaya dönmediğini iddia ettiği çeklerin davacıya teslim tarihinin 10.06.1999 olduğu anlaşılmaktadır. Bu tarihte yürürlükte olan 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun m. 2 dc “Bankalar çekle işleyecek hesap açarken çek karnesi verirken ve bu Kanunlar kendilerine verilen görev ve mükellefiyetler yerine getirirken bu işlemlerin gerektirdiği basiret ve itinayı göstermeye mecburdurlar.” denilmektedir, Aynı Kanun m. 3 de ise “Bankalar, çek karnelerinin her yaprağına, çekle işleyen hesabın bulunduğu şubelerinin adını ve keşidecinin hesap numarasını yazmaya mecburdurlar” ifadesi bulunmaktadır
Diğer yandan halihazırda yürürlükte bulunan 5941 sayılı Çek Kanunu m. 2/ 1 de de “Bankalar, çek hesabı açılması ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabi açtırmak isteyenin yasaklı olup almadığını bu Kanun hükümlerine göre araştırırlar; ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumunun belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler” denilmektedir, Aynı Kanun m. 2/ 7 hükmünde ise çek defterinin her bir yaprağına çek hesabının numarasının yazılması zorunlu tutulmaktadır.
Ayrıca dosya kapsamına sunulan ve davacı tarafın davalı bankaya verdiği bilâ tarihli … Çek Taahhütnamesinin birinci maddesinde “Tarafıma verilen ve verilecek olan …’lerin karşılığını oluşturmak ve bu çeklerin Bankanızca ödenmesini sağlamak amacı iie … Nolu hesabımı Bankanıza rehnettiğimi; keşide edeceğim …’lerin bu hesaptan ödenmesini ve bu hesap üzerinde, yalnızca verdiğiniz …’ierle tasarrufta bulunacağımı kabul ve beyan ederim.” denilmektedir.
Bütün bunlara göre, taraflar arasında çek karnesi/ defteri tahsisine ilişkin bir akdi ilişkinin olduğu, bu çeklerin muhatap davalı bankaya çekin lehdarı/ alacaklısı tarafından ibraz edildiğinde kendisine ödemenin yapılacağı ve çekin keşidecisine ait üzerine çek yazılabilir bir mevduat hesabının bulunmasının yasal bir zorunluluk olduğu kanaatine varılabilmektedir.
Dosya kapsamında davacı tarafından tanzim/ imza edilecek davacı bankaya bir Çek Taahhütnamesi bulunmaktadır, Bununla birlikte, bu Taahhütnameye istinaden gerçekten de davalı banka tarafından davacıya çek yaprakları/ defteri tahsis edilip edilmediği, edilmişse fiilen bunların davacıya teslim edilip edilmediği hususunda bir belge bulunmamaktadır, Oysa, genel bankacılık uygulamaları gereği, bankanın müfterilerine çek defteri tahsis etmeleri için bir sözleşme tanzim etmeleri yahut somut olayda olduğu üzere müşterilerinden çek taahhütnamesi almaları ve bunlara göre bastırdıkları çek defterini bir teslim tutanağını imzalatarak müşterilerin teslim etmeleri gerekmektedir. Dosya kapsamında davacı için banka tarafından bastırılan çek defterinin davacıya teslim edildiğine ilişkin her hangi bir tutanak görülememektedir, Çek defterinin teslim edildiği iddia edilen tarih 10.06.1999 olduğu düşünülerse, 5411 sayılı Bankacılık Kanunun Belgelerin Saklanması başlıklı 42. maddesi hükümlerine göre üzerinden 10 yılı aşkın bir zaman geçtiğinden bu belgeyi saklama yükümlüğü de bulunmamaktadır.
Davacının davalı bankanın … Şubesi … numaralı hesabı ekstresinden 07,12.1994 tarihinde açıldığı ve bu tarihten dava tarihine kadar yoğun olarak işlem gördüğü tespit edilebilmektedir (Ek 1: … Şubesi … Numaralı Hesap Ekstrcsi] Ekstrıe incelendiğinde davaya konu olan çeklerin teslim edildiği iddia edilen tarih olan 10.06,1999 tarihine kadar ve bu tarihten sonra hesap üzerinden çek Ödeme/ çek tahsili/çek takası gibi çek işlemlerinin yapıldığı tespit edilebilmektedir, bununla birlikte, davalı bankaya dönmediği iddia edilen … – … karne nolu serili 25 adet çekin işleme konu edildiği, yani davacı tarafından kullanıldığı ve davacının hesaplarından ödemesinin yapılmış olduğuna ilişkin bir hareket tespit edilememiştir. bu da, … – … sert numaralı çeklerin gerçekten de davalı bankaya dönmediği kanaatini oluşturmaktadır.
Gerek çek defterinin davacıya teslim edildiği tarihte yürürlükte olan 3167 sayılı Çekie Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunun 10, maddesi, 26,02.2003 kabul tarihli 4814 sayılı Çek Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 10. maddesi gerekse halen yürürlükte bulunan 5941 sayılı Çek Kanunun 3/ a (ve devamı) maddesine göre banka tarafından müşterilerine verilen çeklerin bankaya ibrazı anında, müşterinin hesabında yeterli para olmasa dahi belirli bir tutarın banka tarafından lehdara ödenmesi gerektiği düzenlenmektedir. Bu nedenle Merkez Bankası tarafından her yıl ilan edilen ve her bir çek yaprağı için belirlenen tutar bankanın riskini oluşturmaktadır. Bu tutar İçin hesap sahibi ile banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan ve dönülemeyecek nitelikte bir gayri nakdi kredi sözleşmesi bulunduğu kabul edilir, Dolayısıyla bankanın dönmeyen çek yapraklarının kendisine ibrazı halinde her bir yaprak için her yıl ilan edilen tutar kadar bir mali sorumluluğu bulunmaktadır.
Bununla birlikte 5941 sayılı Çek Kanunun Geçici Madde 3/3 ve 3/ 4 şu şekildedir “(3) Bu Kanunun bu maddenin yayım s tarihinden önce yürürlükte bulunan hükümleri ite mülga 3167 say sil Kanun hükümleri gereğince düzenlenmiş olan eski çeklerin hukuki geçerliliği devam eder, (4) Bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle ilgili olarak muhatap bankanın 3 üncü maddenin üçüncü fıkrasına göre ödemekte yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğu 30/6/2018 tarihinde sona erer.” Buna göre dava tarihi itibariyle davalı bankanın kendisine dönmediğini iddia ettiği ve seri numaraları yukarıda belirtilen çeklerle ilgili mali sorumluluğu devam etmekte, ancak işbu raporun kaleme alındığı tarih ile Mahkemenin karar tarihi itibariyle davalı bankanın kendisine dönmediğini iddia ettiği çekler için mali sorumluluğu sona ermiş olmaktadır.
Dava konusu ile ilgili bir Yargıtay Kararı da bulunmaktadır. Yargıtay 11. HD 2016/ 2298 e. ve 2017/ 6451 k. sayılı 22.11.2017 tarihli kararında “Davacı davalı banka nezdinde açılmış olan çek hesabının kapatılması için bankaya başvurduğunu, çek hesabın da bulunan ekli çeklerin iade edilmemesi sebebiyle hesabın kapatılmadığının bildirildiğini oysa işyerini 2004 tarihinde devrederken çek koçanını da davalı banka şubesine iade ettiğini, elinde çek bulunmadığını İleri sürerek çek hesabının kapatılmasını dava ve istemiştir. Davalı vekili da vacıya verilen çek karnelerine ait çeklerin müvekkiii bankaya iade edilmeden hesabın kapatılmasının mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delilter ve tüm dosya kapsamına göre; çek hesabının kapatılması için sahibinin veya yasal temsilcisinin yazılı talebinin tek başına yeterli olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir, SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyte usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA..” karar verilmiştir.
Bu anılan sebeplerle, davalı bankanın 5941 sayılı Kanun hükümleri ile Yargıtay Kararından da anlaşılabileceği üzere, gerek davalı bankanın kendisine dönmediğini iddia ettiği çek yapraklan için bir mali sorumluluğunun kalmaması gerekse hesap sahibi davacının veya yasal temsilcisinin hesabın kapatılması istemli yazılı talebinin yukarıda belirtilen yargıtay kararı gereğince tek başına yeterli görülmesi sebebiyle, dava konusu üzerine çek yazılan ve davacıya ait olan … numaralı hesabın kapatılabileceği anlaşılmıştır.
Davacı tarafın davalı bankanın … Şubesinde … numaralı hesabın sahibi olduğu, bu hesabın ilk kez olarak 07.12,1994 tarihinde açıldığı, para çekme, para yatırma, fatura ödeme, yatırım fonu alım satımı, havale ve çek ödemeleri işlemlerinde kullanıldığı, taraflar arasında çek karnesi/ defteri tahsisine ilişkin bir akdi ilişkinin de olduğu, bu çeklerin muhatap davalı bankaya çekin lehdarı/ alacaklısı tarafından ibraz edildiğinde kendisine ödemenin yapılacağı ve çekin keşidecisinc ait üzerine çek yazılabilir bir mevduat hesabının bulunmasının yasal bir zorunluluk olduğu, genel bankacılık uygulamaları gereği, bankanın müşterilerine çek defteri tahsis etmeleri için bir sözleşme tanzim etmeleri yahut somut olayda olduğu üzere müşterilerinden çek taahhütnamesi almaları ve bunlara göre bastırdıkları çek defterini bir teslim tutanağını imzalatarak müşterilerin teslim etmeleri gerektiği, ancak dosya kapsamında davacı için banka tarafından bastırılan çek defterinin davacıya teslim edildiğine ilişkin her hangi bir tutanak veya belgenin bulunmadığı, böyle bir tutanak var ise de davalı bankanın aradan geçen ve 10 yılı aşan süre itibariyle böyle bir belgeyi saklama yükümlülüğünün bulunmadığı, davalıya ait … numaralı hesabın ekstresinden davalı bankaya dönmediği iddia edilen … – … karne nolu serili 25 adet çekin işleme konu edildiği, yani davacı tarafından kullanıldığı ve davacının hesaplarından ödemesinin yapılmış olduğuna ilişkin bir hareket tespit edilemediği, çeklerin teslim edildiği İddia edilen tarihte yürürlükte olan 3167 Kanun ile bu Kanunda değişiklik yapan 4814 sayılı Kanun ve halen yürürlükte olan 5491 Sayılı Kanun gereği dava tarihi İtibariyle davalı bankanın kendisine ibraz edilen her bir yaprak için, davacının hesabında yeterli para olmasa dahi 2018 yılı için 1.600,00 TL mali sorumluluğu, dolayısıyla riskinin bulunduğu, ancak, 5491 sayılı Kanunun Geçici 3,3/ 4 maddeleri uyarınca göre dava tarihi İtibariyle davalı bankanın kendisine dönmediğini iddia ettiği ve seri numaraları yukarıda belirtilen çeklerle İlgili mali sorumluluğu devam etmekle birlikte, ancak işbu raporun kaleme alındığı tarih ile mahkememizin karar tarihi itibariyle davalı bankanın kendisine dönmediğini iddia ettiği çekler için mali sorumluluğunun dolayısıyla riskinin 30.06.2018 tarihinden itibaren sona ermiş olduğu. Yargıtay Kararı çerçevesinde hesabı kapatmak için davalı bankaya müracaat etmiş olan davacı ya da vekilinin yazılı talebinin hesabın kapatılması için yeterli sayılması gerektiğianlaşıldığından davanın kabulü ile davacının … Bankası …deki … nolu hesabının kapatılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM :
1-Davanın kabulü ile davacının … Bankası …deki … nolu hesabının kapatılmasına,
2-Alınması gerekli 44,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 31,40 TL harcın düşümü ile eksik kalan 13,00 TL harcın davalıdan tahsili ile maliyeye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul üzerinden hesaplanan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafça yapılan ( 31,40 TL peşin harç + ilk masraf 36,00 TL + bilirkişi ücreti 600,00 TL + 85,30 TL posta masrafı ) toplam 752,70 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan gider avansından geriye kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 22/05/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır