Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/907 E. 2018/252 K. 14.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/907 Esas
KARAR NO : 2018/252
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ: 17/10/2017
KARAR TARİHİ: 14/02/2016
Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacı ile davalı işletmeler arasında hizmet alımları tip sözleşmesinin imzalanmış olduğunu, dava dışı işçi tarafından müvekkili aleyhine alt işveren – üst işveren ilişkisine dayanılarak bir kısım işçi alacaklarından dolayı davanın açılmış olduğunu, açılan davada verilen karara istinaden davalı işçi tarafından hüküm altına alınan bedel üzerinden müvekkili hakkında icra takibi başlattığı ve müvekkilinin icra takibine istinaden ödemek zorunda kaldığını, bu bedelden davalı işletmelerin sorumlu olduğunu belirterek müvekkili tarafından icra takip dosyasına ödenen bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Üretim ve Hizmet A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili şirkete rücusunun usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının rücu talebinin geçerli ve hukuki bir temelinin olması gerektiğini, davacanın müvekkili şirkete rücu edebilmesi için, rücuya konu meblağların, dava dışı işçi tarafından müvekili şirketten istenebilir olması gerektiğini, davacının temelini oluşturduğunu iddia ettiği bir düzenlemenin genel şartnamenin 6. bölüm 4/c-12.bendi olduğunu, bu düzenlemede de rücunun ne miktarda ve şekilde, ne zaman olacağına ilişkin esaslı hususların yer almadığını, kaldı ki, söz konusu düzenlemenin İş Kanunu hükümlerine de aykırı olduğunu belirterek, kıdem,ihbar tazminatına, yıllık ücretli izin talebi bakımından da itirazlarını belirtmiş, dava dışı işçinin, müvekkili şirketi ibra ettiğini, müvekkili şirketin icra takibi sebebi ile ödenen meblağlara ilişkin de sorumluluğunun bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere, rücuya temel teşkil eden alacak kalemlerinin zamanaşımına uğradığını belirterek, davacınındavasının zaman aşımı nedeni ile reddine, aksi kanaat halinde davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesini savunmuştur.
Diğer davalılara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ancak davaya cevap vermedikleri ve yargılamaya iştirak etmedikleri anlaşılmıştır.
Bursa…Asliye Hukuk Mahkemesinin … Karar sayılı ilamı ile, davalı … şirket aleyhine İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesinin 20.11.2014 tarih, … sayılı kararı ile iflas kararı verildiği ve davacı tarafından da icra dosyasına yapılan ödeme iflastan sora yapılmış olduğu, bu durumda İİK’nun 235/1 maddesi kapsamında iflasa karar verilen yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu yerleşik Yargıtay içtihatları gereğince görevsizlikle birlikte yetkisizlik kararı da verilebileceği belirtilerek görevsizlik ve yetkisizlik kararı verilerek dosya mahkememize gönderilmiştir.
İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesinin .. K., 20.11.2014 tarihli ilamında, davalı şirket .. Gıda San.Tic.Ltd.Şti. nin iflasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; müflis şirketin 20.11.2014 tarihinde iflasına karar verildiği anlaşılmıştır. Dava dışı işçi tarafından davacı aleyhine Balıkesir … İş Mahkemesinde açılan dava sonucu 22.10.2015 tarih, … K. Sayılı hüküm altına alınan alacağın yine iflas tarihinden sonra Balıkesir …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra dosyasına 18.12.2015 tarihinde ödeme yapılmak suretiyle dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TBK’nın 168. maddesine dayalı rücu hakkı (iflastan sonra) doğmuştur. Budurumda alacak, iflastan önce doğmadığından, sırasına ve esasına itiraz edilebilecek, İİK’nın 235. maddesine dayalı kayıt kabul istemine konu olabilecek müflis borçlarından olmayıp, iflastan sonra doğan ve müflisin genel hükümlere göre sorumlu olduğu ve iflas masasının dağıttığı iflas (garame) hissesi oranında değil, tasfiyede bakiye kalırsa alacaklıya ödenecek olan genel nitelikli bir alacak niteliğindedir.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlükte bulunduğu dönemde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki işbölümü ilişkisi iken 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinde yapılan değişiklikle Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasında ilişki görev ilişkisi olarak değiştirilmiş ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Ancak, 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir.
Somut olayda, dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari dava sayılır. Mezkur Yasa’nın 5/1. maddesi uyarınca, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalara bakmakla görevlidir.
Bu durumda mahkemece, dava konusu alacağın iflas alacağı ve masa borcu değil, iflas tarihinden sonra doğan genel nitelikli alacak olduğu davanın 6102 sayılı TTK’nın 5. maddesinde yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten sonra açıldığı, buna göre Asliye Hukuk ve Asliye Ticaret Mahkemeleri arasında görev ilişkisinin bulunduğu, davacının tacir
olmadığı, buna göre davanın nispi ticari dava olmadığı, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin davaya bakmakla görevli olduğu anlaşılmakla, mahkememizin görevsizliğine karar verilmiş, aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-HMK 6100 Sayılı 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığından davanın USULDEN REDDİNE
2-İstanbul Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu tespitine,
3-6100 sayılı HMK nın 20. Maddesi uyarınca görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde davacı tarafın müracatı halinde dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
4-6100 sayılı HMK nın 20. Maddesi uyarınca görevsizlik kararı kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içerisinde davacı tarafın müracat etmemesi halinde davanın açılmamış sayılacağına,
5-Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır