Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/891 E. 2020/279 K. 30.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2017/891 Esas
KARAR NO: 2020/279

DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 11/10/2017
KARAR TARİHİ: 30/06/2020

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE TALEP : Davacı vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı şirket ile müvekkili arasında … tarihli sözleşme imzalandığını, bu sözleşmenin müvekkilince haklı nedenle feshedildiğini, … tarihli sözleşmenin, 03/05/2011 tarihli sözleşmenin revize edilmesi sonucu oluşturulduğunu, akdedilen sözleşme ile davalının tüm çamaşır, bulaşık, kişisel ve genel temizlik yer bakım ürünlerini, münhasıran müvekkilinden alınacağının kararlaştırıldığını, müvekkilince sözleşmenin 5.1.maddesinde belirtilen makinelerin, davalıya konsiye olarak verildiğini, alınacak ürünlerde %40 oranında iskonto uygulandığını, müvekkilince davalıya bağlılık pirimi olarak 150.000,00TL + KDV ödeme yapıldığını, davalının sözleşmeden kaynaklı yükümlülükleri yerine getirmediğini, davalının mal alım taahhüdünü yerine getirmediğini, aldığı malların bedelini de sözleşmede belirtilen vadede ödemediğini davalının başka firmalardan mal alımı yaptığını, müvekkilince sözleşmenin, … tarihinde gönderilen ihtarname ile feshedildiğini, müvekkilinin sözleşmenin 9.maddesi uyarınca cezai şart talep edebileceğini, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden 50.000,00Euro bedelli icra takibi başlattıklarını, davalının ödeme emrine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu beyan ederek, itirazın iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere icra-inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce, davalıya Tebligat Kanunu 35/2 maddesi gereğince çıkarılan tebliğ evrakı, … tarafından 28/12/2017 tarihinde kabul edilmiş, 15/01/2018 tarihinde davalıya tebliğ edilmiştir. Ancak mahkememizce yapılan araştırma sonucu davalının ticaret unvanını … Ticaret AŞ olarak değiştirdiğini ve adresini de … Mah. … Cad. N:… … olarak değiştirdiğini ve bu adres değişikliğini 20/12/2017 tarihli 9477 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan ettirdiği anlaşılmış ve davalıya yapılan tebligatın usulsüz olduğu karar verilmiş, dava dilekçesinin ve eklerinin davalıya tebliğ edilerek, dilekçeler aşamasına dönülmesine ve dilekçeler aşaması tamamlandıktan sonra ön inceleme duruşması yapılmasına karar verilmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki sözleşme gereğince temizlik malzemelerinin tedariğinin davacı şirketten yapıldığının, müvekkilinin alım hacminin düşmesinin nedeninin, başka yerden mal tedarik etmesinin değil, işletme sayısının azalmasının olduğunu, sözleşme kapsamındaki malların fiyatlarının karşılıklı görüşmeler ile belirlenmesi gerekirken; davacı şirket tarafından tek taraflı olarak belirlendiği davacının tedarik ettiği malların fiyatı ile aynı malın piyasa fiyatı arasında fahiş fiyat farkı olduğunu, davacı tarafça verilen tüm makine ve teçhizatların, müvekkilince davacıya teslim edildiğini, mal alımındaki azalmanın süreç içerisinde gerçekleştiği ve bu duruma davacı tarafça itiraz edilmediğini, kapanan şubelerin davacı tarafça bilindiğini, talep edilen cezai şartın müvekkilinin mahvına yol açacağını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, dosya içerisinde mevcut ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde davacı tarafından davalı aleyhine 20.03.2017 tarihinde takip talebinde bulunulduğu, ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiği ve davalının süresinde borcun tamamına ve faize itiraz ettiği ve süresinde bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Dava, davacı tarafından, taraflar arasındaki sözleşmenin davacı tarafça haklı nedenle feshedildiği iddiasına dayalı olarak, sözleşmeden doğan alacak kalemlerinden kaynaklı başlatılan takibe yapılan itirazın, iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce, dosyanın mali müşavir bilirkişiye tevdii ile söz konusu cezai şartın tahsili yoluna gidilmesi halinde borçlunun eskisi gibi ticari hayatı sürdürmesini mümkün olup olmayacağı, mümkün olmayacak ise bu durumun onun iktisaden mahfına neden olup olmayacağı hususlarında rapor alınmasına ve … Nöbetçi Asliye Tic. Mahk. Müzekkere yazılarak davalının ticari defterleri üzerinde mali mişavir bilirkişice inceleme yapılarak 03/05/2011 tarihinden buyana (belirli periyotlar şeklinde mal alımını miktarını ve bedelini gösterir şekilde ) davacıdan nekadarlık mal aldığı sözleşmede belirtilen taahhüde uygun mal alımı yapıp yapmadığı, ticari defterlerde yapılacak incelemede davalı tarafça sözleşmeye aykırı davranılarak başka bir firmadan mal alıp almadığı ve taraflar arasında cezai şartın kabul edildiği tarihteki cezai şartın tahsili yoluna gidilmesi halinde borçlunun eskisi gibi ticari hayatının sürdürmesinin mümkün olup olmayacağı, mümkün olmayacak ise bu durumun onun iktisaden mahfına neden olup olmayacağı hususlarında rapor alınmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda özetle; davacı tarafın 2013-2017 yıllarına ait ticari defter ve kayıtlarının incelendiğini, ticari defterlerinin süresinde açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı, taraflar arasında yapılan sözleşmede alıcının hangi sürede ne kadar mal alacağının belirtilmediği, bu nedenle alıcının mal alım taahhüdünü yerine getirip getirmediğinin tespit edilemediği, sözleşmede ödeme vadelerinin 4.maddesinde rakamla 90 gün, yazı ile 60 gün olarak belirtildiği, fatura tarihlerinin yanında vadenin 60 gün olarak belirtildiği, davalının sözleşme süresince bu duruma itiraz etmediğini, davalının 60 gün ile bağlı kalmadığını, 26/03/2011 tarihli ödeme tutarı 63.840,79TL iken 26/03/2011 tarihinde 16.331,84TL ödeme yapıldığı, Ekim, Kasım, Aralık 2011 ve Ocak, Şubat 2012 tarihlerinde hiç ödeme yapılmadığını, bu ödeme aksamalarının sözleşmenin devam ettiği 2017 ye kadar devam ettiği, sözleşmenin 9.maddesinde 144.402Euro +KDV şeklinde cezai şartın kararlaştırıldığı, davacının takibi cezai şarta istinaden 50.000,00Euro üzerinden başlatıldığı, davacının sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği ve davalının konsiye malları iade etmesi gerektiği ifade edilmiştir.
Talimat mahkemesi aracılığı ile alınan bilirkişi raporunda özetle; davalının 03/05/2011-31/12/2011 tarihleri arasında 306.260,71TL mal alımı yaptığı, 2012 yılında 233.926,60TL mal alımı yaptığı, 2013 yılında 218.677,09TL lik, 2014 yılında 182.397,93TL lik, 2015 yılında 121.897,86TL lik, 2016 yılında 166.929,65TL lik, ve 01/01/2017-20/03/2017 tarihleri arasında 1.037,27TL lik mal alımı yaptığı, davalının, davacıdan başka firmalardan alternatif mal alımı yaptığına ilişkin bir tespit yapılamadığı, davalının 2017 yılı sonu itibariyle öz varlığının 1.132.754,73TL olduğu ifade edilmiştir.
Mahkememizce taraflar arasındaki sözleşmenin incelenmesi sonucunda; sözleşmenin 5.5.maddesinde davacının portföyünde bulunan tüm ürünlerin, sadece davacıdan alınacağının, 4.maddesinde ödeme gününün, 5.12.maddesinde davalının, davacının portföyündeki malları kullanmak zorunda olduğunun, sözleşmenin 8.maddesinde davalının, başka firmadan mal alma yasağının düzenlendiği, 9.maddesinde ise fesih ve cezai şartın hüküm altına alındığı görülmüştür.
Mahkememizce; davacı tarafından, davalıya gönderilen….Noterliğine ait … yevmiye nolu ve … tarihli ihtarnamenin incelenmesi sonucunda; davacının, davalının sözleşmeye uygun olarak mal alımı yapmadığını, satın alınan malların bedellerinin ödenmediğini ve dışarıdan mal alımı yapıldığını beyan ederek sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğini beyan ettiği görülmüştür.
6098 Sayılı TBK 179. maddesi uyarınca sözleşmenin hiç ve gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun yada cezanın ifasını isteyebilir.
Ceza borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı hakkından açıkca feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir. Bu hükme göre borçlunun borca aykırı davranması halinde alacaklı hem aynen ifayı hemde kararlaştırılan cezanın ödenmesini talep edebilmesi için alacaklının borcun ifasını ceza koşulu alacağını saklı tutarak kabul etmesi gerekmekte olup, ifanın ceza koşulu alacağını saklı tutmadan kabul edilmesi halinde alacaklı ceza koşulu talep etme hakkını kayıp edecektir.
Alacaklı ifaya eklenen ceza koşulu alacağını kayıp etmemesi için bu hakkını saklı tuttuğunu en geç ifa anına kadar açıkça ortaya koyması gerekir. Alacaklı taraf bu iradesini açıklamadığı takdirde ceza koşulu talep edebilme hakkını kayıp eder.Ceza koşulu alacağa bağlı ( fer’i ) nitelikte bir alacak olduğundan ifa ile birlikte TBK 131 maddesi gereğince son bulur. (Prof. Dr. Ahmet M. Kılıçoğlu Borçlar Hukuk Genel Hükümler Sayfa 808-809 )
Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarında, iki halde alacaklının ceza koşulunu isteyemeyeceği, eğer alacaklı, ceza koşulunu isteme hakkından açıkça vazgeçmişse artık bu yönde bir talepte bulunamayacağı, diğer yandan alacaklının, çekince koymadan ifayı kabul etmiş veya sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmeye devam etmişse bu takdirde de ceza koşulunu isteyemeyeceği, yıllık asgari ürün alımı taahhüdü bulunmasına rağmen yıllar itibariyle bu taahhüde uyulmamış ise tedarikçi firmanın, hem ifayı hem de ceza koşulunu talep edebilmesi için takip eden yılda henüz bayiye mal vermeden önce ceza koşulu ile ilgili “çekince” bildirmesi ya da bu konuda bayiye noterden bir ihtarname göndermesi gerektiği, çekince için bir şekil şartının getirilmediği, tedarikçinin, taahhüde aykırı davranılmış olan yılı takip eden yeni yıldaki ilk fatura ve irsaliyeye koyacağı bir açıklama ile bu koşulu yerine getirebileceği, bu şekilde bir çekince konulduktan veya ihtar çekildikten sonra tedarikçi firmanın, mal vermeye devam etse bile önceki yıla ilişkin ceza koşulu alacağını sözleşme zamanaşımı süresi içinde her zaman talep edebileceği, sonraki yıllarda da aynı kuralın geçerli olduğu, bunlar yapılmadan müteakip yılın ifası gerçekleşmişse artık bir önceki yıla ait ceza koşulu istenemeyeceği, çekince konmuş veya ihtar çekilmiş olan yıllarla ilgili ceza koşulunun istenebileceği, TBK’nun 179/II. Maddesinde öngörülen hüküm, emredici nitelikte olmadığından taraflar, sözleşme serbestisi ilkesi gereğince aralarında farklı bir düzenleme yapabilecekleri, örneğin, sözleşmenin feshi halinde hem cezai şart hem de kâr mahrumiyeti ödeneceğinin kararlaştırabileceği, ancak sözleşmenin feshi halinde cezai şart ödeneceğinin kararlaştırılmış olduğu hallerde, Yargıtay HGK’nun 20.01.2013 T. 2012/19-670 E. 2013/171 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, sözleşme süresi içinde çekince konmadan uzun süre ifaya devam edilmesi üzerine borçluda, “ceza koşulu istenmeyeceği” ne dair haklı bir güven oluşmuş ise oluşan bu haklı güven ve dürüstlük ilkesi nedeniyle önceki yıla veya yıllara ait ceza koşullarının talep edilemeyeceği kabul edilmiştir.
Mahkememizce dosya kapsamında yapılan değerlendirmeler sonucunda; davalının, sözleşmenin taraflar arasında imzalandığı ilk andan davacı tarafça feshedildiği tarihe kadar olan süreçte, ödeme günlerine bağlı kalmadığı, bu duruma davacı tarafından herhangi bir çekince konulmadığı, bu durumun taraflar arasında bir uygulama haline geldiğine kanaat edilmiş ve taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan bir malım taahhüdünün olmadığı, davalının alım miktarının belirli periyotlar içerisinde mal alımını koruyacağı veya arttıracağına ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği ve davacı tarafından, davalının başka firmalardan kendi portföylerinde yer alan malların temin ettiğine yönelik iddiası ispatlanamadığından, davacının taraflar arasındaki sözleşmeyi haksız olarak feshettiğine karar verilmiş ve davacının davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE
2-Alınması gereken 54,40-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 2.742,58-TL nin düşümü ile artan 2.688,18-TL bakiye ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yatırılan 1.000,00TL talimat masrafının karar kesinleştiğinden davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 23.681,50-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan yatırılan gider avansından arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/06/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır