Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/883 E. 2020/698 K. 21.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/883 Esas
KARAR NO : 2020/698
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 18/10/2016
KARAR TARİHİ : 21/12/2020

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’nin, davalı bankanın … Şubesi’ nin bireysel müşterisi olduğunu ve davalı banka tarafından tahsis edilen … numaralı bireysel kredi kartını kullandığını, müvekkilinin 25.07.2016 günü saat 15:26′ da davalı bankanın kredi kartlar merkezinden aradıklarını beyan eden dava dışı, kişilerce arandığını, müvekkile ait kimlik ve kredi kartı bilgileri beyan edilerek güven telkin edilmeye çalışıldığını ve yurtdışı bahis sitelerinden 799 Euro’luk bir işlemin gerçekleştirilmek istendiğini, müvekkilinin bu işleme ilişkin bir bilgisinin olup olmadığı sorulduğunu, müvekkilinin bu işlemin, kendi tarafından gerçekleştirilmemiş olduğunun beyan edilmesi üzerine arayan şahıs, kredi kartının kopyalanmış olduğunu ve iptali için derhal işlemlere başlanmasının gerekliğini söylediğini, bunun üzerine; müvekkile kredi kartının iptali için anne kızlık soyadının 2, ve 3, har(leri ile doğum yeri ve tarihi sorulduğunu, ardından müvekkile ait kredi kartı numarası arayan şahıs tarafından bildirilerek iptal işleminin başlatıldığını beyan ettiğini, iptal işlemi için kredi kartının arkasındaki 3 haneli rakamın sorulması üzerine müvekkilinin şüpheye düştüğünü, sorulan rakamı söylemekten imtina ettiğini, arayan şahsın aradıkları telefon numarasının (0212 329 02 00) olduğunu, davalı bankanın … Merkezi’ ne ait olduğunu söylediğini, bunun üzerine müvekkilinin aranılan numaraya ilişkin internet üzerinden yapılan sorgulama neticesinde numaranın davalı bankanın … Merkezî’ ne ait olduğunu gördüğünü, yinede müvekkilinin istenilen bilgileri vermediğini, daha sonra arayan şahsın güvenlik önlemi olarak sesli yanıt sistemine aktaracaklarını ve istenilen bilginin buraya söylenmesini istediğini, daha sonra müvekkili tarafından istenilen bilginin beyan edildiğini, ardından müvekkilin telefonuna gelen şifrenin paylaşılmasını istendiğini ancak gene müvekkilinin istemleri şifrenin paylaşılmasından imtina edilmesi üzerine şifre ile birlikte gelen harf kodlarının bildirilerek güven telkin edildiğini ve sesli yanıt sistemine yönlendirildiği kanısıyla şifreyi edindiklerini, bu durumun uzun sürmesinden şüphelenen müvekkilinin, telefon konuşması biter bitmez 15:56’ da, hemen davalı bankanın … nolu telefonundan yaşadığı olaya İlişkin bildirimde bulunduğunu ve kredi kartından 9.930,00-TL çekilmek suretiyle dolandırıldığım anladığını işlemin iptalini talep ettiğini, telefondaki görevli tarafından başka bir numaranın aranarak işlemin iptalinin istenmesi gerektiğinin bildirildiğini ve bunun üzerîne telefon işlemlerine daha fazla güveni kalmayan müvekkilinin kredi kartını aldığı davalı bankanın … şubesine müracaat ederek şikayeti bankanın … Şubesi’ndeki görevlilerin aracılığıyla gerçekleştirdiğini, müvekkililin aynı gün … Cumhuriyet Savcılığı’na başvurdğunu, daha sonra bankadan çekilen tutrın hangi hesaba aktarıldığına dair bilgi istediğini, banka tarafından bilgisayarların IP ve IP port numaralarının bildirildiğini ve müvekkili aracılığıyla savcılık dosyasına iletildiğini, paranın … Bankasına müvekkili adına açılan sahte hesapa aktarıldığını bankanın bildirdiğini, müvekkilinin kartından 9.930-TL tutarlı yüklü bir harcama olmasına rağmen bankanın uyarı mesajı göndermediğini, bankanın aranarak işlemin iptali talep edilmiş olmasına rağmen harcamanın iptal edilmediğini, banka tarafından … uygulamasının harekete geçirilmediğini, zararın önüne geçilme imkanı varken zararın vuku bulduğunu, davanın kabulü ile kredi kartından çekilen tutarın harcamanın yapıldığı tarihten itibaren en yüksek faiz oranıyla iadesini,yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının, 25/07/2016 tarihinde dava dışı üçüncü şahıslar tarafından arandığını, üçüncü kişi/kişiler tarafından kredi kartının muhtemelen kopyalanmış olabileceğinin söylendiğini bu sebeple kendisinden kredi kartına dair birtakım bilgilerin istendiğini, ilk başta bilgileri vermekten imtina ettiğini ancak daha sonra güven duyarak bilgileri verdiğini ve bu andan itibaren kredi kartından 9.930,00 TL çekilmek suretiyle dolandırılığını, söz konusu dolandırılmadan müvekkil bankanın mesul olduğunu ve bu sebeple müvekkil bankanın sebepsiz zenginleştiğini iddia ederek dolandırıldığını iddia ettiği zararı tazmin talebi ile müvekkil bankaya tazminat davası ikame ettiğini, davacının müvekkil banka aleyhine ikame etmiş olduğu işbu dava haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davanın görevsiz mahkemede açıldğını, davanın tüketici işlemi ile ilgili olmadığını, tazminat isteminden ibaret olduğunu, görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğunu, davacının somut bir dayanak belirtmediğini, ispat yükünün davacıda olmasına karşın ileri sürdüğü iddiaları ispat edemediğini,banka aleyhine haksız ve hukuka aykırı şekilde açılmış davanın reddini,yargılama ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırkalımasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Dava; Davacı … ‘nin Kredi Kartı dolandırıcılığı nedeni ile 25/07/2016 tarihinde … nolu kredi kartından çekilen 9.930,00 TL ‘nin davalıdan tahsili talepli davadır.
Deliller; Dosya Mevcudu, Bilirkişi İncelemesi.
…. Tüketici Mahkemesinin 2016/… esas 2017/… karar sayılı 11/04/2017 tarihli kararı ile görevsizlik kararı verilerek, dosyanın mahkememiz esasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememiz dosyasından 19/07/2018 havale tarihli bilirkişi raporu alınmıştır.
Davacının 25.07.2016 tarihinde dava dilekçesinde tarif edildiği gibi olay tarihinde kimliği belirsiz üçüncü şahıslar tarafından aranarak … numaralı kredi kartındanbahis sitelerinden para çekildiği iddiasıyla kredi kartının iptal edilmesi için işlem yapılacağı zannıyla davalı banka yetkililerince arandığına inandırılarak rızası hilafına para çekildiği, 2. Davacı tarafın yaşadığı olay karşısında şüphelenmiş olmasına rağmen karşı tarafın kendisinden ısrarla istediği bilgileri vermekten imtina edip telefon görüşmesini sürdürmesi ve istenen kişisel bilgiler ile şifresini karşı tarafa vermesi ve kredi kartının dönem İçi işlemlerini kontrol etmeden bu işlemi yapması sebebiyle % 10 oranında mütefarik kusurlu olarak değerlendirilebileceği,
Diğer yandan davalı bankanın günümüzde giderek yaygınlaşan bu tür kötü olaylar için yeterince önlem almadığı, kötü niyetli olduğu düşünülen görüşme sonrası davacı müşterinin talebine rağmen yapılmış bulunan işlemi iptal etmediği, ters ibraz prosedürünü başlatmadığı, iptal sürecini uzattığı, yapılan para transferine engel olmadığı, karşı bankayı uyarmadığı dolayısıyla özen borcunu yerine getirmekte yetersiz kaldığı, zararın ağırlaşmasına sebep olduğu için % 90 oranında kusurlu alarak değerlendirilebileceği,
Usulsüz işlem ile 9.930,00 TL asıl aktarılan para ve 353,20 TL bu paranın nakit avans komisyonu olmak üzere oluşan zararın toplam 10.283,20 TL olduğu, ancak davacı tarafın sadece asıl aktarılan para tutan olan 9.930,00 TL talep ettiğinden zararın bu tutarda olduğunun kabul edilebileceği,
Kusur oranları doğrultusunda; davalıdan talep edilebilecek zarar tutarının (9.930,00 x % 90 =) 8.937,00 TL olabileceği, Dava dilekçesinde en yüksek mevduat faiz oranı dikkate alınarak faizlendirilme yapılması talep edildiğinden, olayın gerçekleştiği 25.07.2016 ile dava tarihi olan 09,10.2017 tarihleri arasında geçen 442 gün için en yüksek yıllık mevduat faiz oranı % 18 olarak dikkate alındığında 1.975,08 TL faiz tutarı hesap edilebilmektedir. Bu durumda davacının davalı bankadan dava tarihi itibariyle talep edebileceği tazminat tutan (8.397,00 + 1.975,08 =) 10.912,08 TL olarak hesaplanabileceği,
Davacının kusursuzluğu yönünde karar verilmesi halinde ise, aynı süre ve aynı faiz oranı dikkate alındığında faiz tutarının 2.194,53 TL olarak hesap edilebileceği ve bu durumda, % 100 kusurlu olduğu değerlendirilen davalı bankadan davacının dava tarihi itibariyle talep edebileceği tazminat tutarı (9.930,00 + 2.194,53 =) 12.124,53 TL olarak hesaplanabileceği tespit edilmiştir,
Mahkememizin 10/09/2018 tarihli duruşmasında, davalı vekilinin yazılı beyan ve itiraz dilekçesi göz önüne alınarak dosyanın yeni bir bankacı bilirkişiye tevdi ile rapor alınmasına karar verilmiş olup, yeni bilirkişi tarafından hazırlanan rapor 05/12/2018 tarihinde mahkememize sunulmuştur.
Yapılan inceleme sonucunda, TBK 570 m (mülga BK. 472 m.) hükmü uyarınca bankaların; mevduat olarak bankaya yatırılan paranın mülkiyet hakkına sahip olduğu gibi, usulsüz işlemler sonucunda meydana gelen hasara da (zarara) katlanmak zorunda olduğu, ancak müşterinin kusurlu hareketi ile kendisine zarar verdiğini ispatlarsa, müşteriye bu parayı iade etmek yükümlülüğünden kurtulacağı; bu anlamda davacı yanın olayda nitelikli dolandırıcılık olarak değerlendirilebilecek bir kastının veya kusurunun olmadığı, davalı bankanın da direkt olarak kusurlu bulunmamasına karşın, mezkur olayın meydana gelmesinde internette işlem yapan kişinin kendi mudisi olup olmadığını bilememesi veya ayırt edememesi gibi bir kısım teknolojik eksikliklerin ve ihmallerinin olayın oluşmasına sebep olduğu bir an için söylenebilir. ancak, somut olayda davacının şahsına münhasır şifre ve diğer bireysel özlük bilgilerinin nasıl kötü niyetli 3.şahıslarca elde edildiği bizzat davacı tarafından açıkça ikrar edilmiştir.
Davacının bu açık ikrarı karşısında davalı bankanın hangi güvenlik tedbirini alırsa alsın olayın meydana gelmesine engel olamayacağı, benzer davalar ile ilgili Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2008/1977 E. ve 12.05.2009 tarih 2009/5714 Karar sayılı bozma ilamı ve yine başka bir dava ile ilgili Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2008/5369 E. 28.09.2009 tarih 2009/9715 Karar sayılı ilamlarında, davacı müşterinin müterafık kusurundan söz edilebilmesi için, davacıya ait şifre gibi kişisel bilgilerin davacı kanalı ile ele geçirildiğinin kanıtlanması gerektiği belirtilmektedir.
Müterafik kusurla ilgili ispat yükü kendi üzerinde olan davalı banka, davacının şifre gibi kişisel statik bilgileri 3. kişilere karşı korumak için gerekli özeni göstermediğini ve dolandırıcılar tarafından davacı kanalı ile ele geçirildiğine dair dava dosyasında somut bir delil ortaya koyamamış ise de, davacının kendi şahsına münhasır şifre ve bireysel özlük bilgilerini nasıl 3. Kişilere deşifre ettiğine dair açık ikrarı ortada iken, Yargıtay’ın emsal içtihat kararlan çerçevesinde davalı bankaya bir müterafık kusur atfetmek mümkün olmadığı, Mahkemece de mevcut delil ve davacının açık ikrar karşısında davalı bankaya somut olayda bir müterafık kusur yüklenemeyeceği kanısına varılır ise, davacının şahsi kusurundan dolayı davalı bankaya herhangi bir maddi tazminat yüklenemeyeceği tespit edilmiştir.
Mahkememizin 03/04/2019 tarihli duruşmasında, Mahkememizce alınan 19/07/2018 teslim alınma tarihli bilirkişi … raporu ve 03/12/2018 günlü bilirkişi … raporu birlikte, taraf vekillerinin rapora beyan ve itirazları da değerlendirilmek suretiyle yeni bir bankacı bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bankacı bilirkişi tarafından hazırlanan rapor 20/05/2019 tarihinde mahkememize sunulmuştur.
Sayın Bilirkişi … ve sayın Bilirkişi … marifetiyle düzenlenen Bilirkişi raporlarını birlikte ele alındığında; … tarafından düzenlenen 19.07.201 8 havale tarihli Bilirkişi raporunda, davacı …’nin rapor İçeriğinde belirtilen gerekçeler dahilinde %10 oranında, davalı … B ankasın ın ise yine rapor içeriğinde belirtilen gerekçeler doğrultusunda %90 oranında kusurlu olduğu sonucuna varılarak davaya konu 9.930,00 TL tutarındaki paranın bu oranlar göz önüne alınarak taraflara yükletilmesi gerektiği, ayrıca söz konusu paranın 442 gün üzerinden hesaplanan 3.975,08 TL tutarındaki faizinin davalı bankadan talep edilebileceği yönünde görüş bildirilmiştir, ilaveten sayın mahkeme kanaatinin davacının kusursuzluğu yönünde olabileceği de belirtilerek buna göre hesaplanan tazminat tutarına da yer verilmiştir.
Tüm dosya incelemelerinde, taraflar arasında oransal bir kusur dağılımı yapılabilmesinin hakkaniyetli bir yaklaşım olmayacağı, davalı … Bankası ülkemizin önemli ve tecrübeli bankalarından biri olduğu göz önüne alındığında, bankacılık alanında teknolojik imkanları en ileri düzeyde kullanan bankalardan biri olduğu yaygın bir kanaattir. Buna rağmen davaya konu olayın meydana gelmiş olması, tamamen davacı tarafın kişiye özel şifresini koruyamamış olmasından kaynaklanmaktadır. Davacı ikrarının da bu yönde olması sebebiyle oluşan zararın davalı tarafından iade edilmesi yükümlülüğü de ortadan kalkmaktadır. Kart hamilleri, imza yerine geçen kişisel şifrelerini kötü niyetli 3.kişilere vermeleri halinde banka tarafından alınacak hiçbir önlem işe yaramayacaktır. Yapılan yüksek tutarlı işlem neticesinde davacının telefonuna gönderilecek uyan mesajı, chargeback prosedürünün işletilmesi veya işlemin iptal edilmesi gibi önlemler, davaya konu olayın raporumuz içeriğinde belirttiğimiz üzere 5 dakika gibi kısa bir süre içinde gerçekleşmiş olması, alınabilecek tüm önlemleri etkisiz hale getirdiği, bu nedenlerle sayın Bilirkişinin görüşüne iştirak etmek mümkün olmadığı, Sayın Bilirkişi … tarafından düzenlenen 03.12.2018 tarihli raporda ise yukarıda özetlenen görüşler doğrultusunda kanaat bildirilmiştir.
Dosya muhteviyatı ve yerinde yaptığımız incelemeler neticesinde, davacı …’nin davalı … Bankasından kutlanmış olduğu kredi kartından usulsüz olarak 9.930,00 TL tutarındaki bedelin dava dışı sanık … tarafından kart şifresi söylettirilerek … Bankasındaki hesaba eft yapılarak çekildiği,
Söz konusu dolandırıcılık işleminde kredi kartı şifresini her ne sebeple olursa olsun özenle koruması gereken davacının bu yükümlülüğünü yerine getirmemesinden dolayı sorumlu olduğu, kusurun davacı tarafından da ikrar edildiği, İşlemin 5 dakika gibi kısa hir sürede gerçekleşmiş olmasından dolayı davalı banka tarafından alınabilecek tüm önlemlerin etkisiz kalacağının anlaşıldığı, bu nedenle davalıya müterafik bir kusur ve tazminat yüklenemeyeceği hususları tespit edilmiştir.
Mahkememizin 14/10/2019 tarihli duruşmasında, Taraf vekillerinin beyan ve itirazları doğrultusunda bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi tarafından hazırlanan ek rapor 15/01/2020 tarihinde mahkememize sunulmuştur.
Davalı vekili 12.06.2019 tarihli bilirkişi raporuna beyan ve itiraz dilekçesinde özetle; Söz konusu Bilirkişi raporunun hataya yer vermeyecek şekilde düzenlendiğini ve hukuki meseleyi aydınlattığını, Eksiksiz bir inceleme neticesinde ortaya çıkan tespitlerde olay m hiçbir aşamasının Bilirkişi tarafından göz ardı edilmediğini, Raporun hukuki yönden hatasız ve hak kaybına yer vermeyecek nitelikte olduğunu, belirterek, Tam ve eksiksiz bir inceleme sonucu düzenlenen hukuka uygun raporun Hükme Esas Teşkil Etmesini ve huzurdaki davanın reddini talep etmektedir.
Bilirkişi tarafından Davalı … Bankası A Ş. vekilinin beyanlarına ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir.
Davacı vekili 12.06.2019 tarihli bilirkişi raporuna beyan ve itiraz dilekçesinde özetle; Söz konusu Bilirkişi raporunun tarafsız ve objektif olmadığını, bankacı Bilirkişi yerine banka uzmanı akademisyenlerden oluşan yeni bir heyetten rapor alınması gerektiğini, taraflar arasında imzalanan taahhütnamenin Genel İşlem Koşulu niteliğinde bir sözleşme olması sebebiyle davacıyı bağlamayacağını ve davacıya kusur izafe edilmesinin mümkün olmayacağını, bankanın sorumluluğunu da ortadan kaldırmayacağını, bazı Yargıtay kararları ve önceki Bilirkişi raporlarının bu yönde olduğunu, Davalı bankanın yeterli önlem almadığını, özen borcunu yerine getirmediğini, sistem güvenliğinin sağlanmadığını, bunun da bankanın sorumluluğunu gerektirdiğini, Davacı müvekkilin kart şifresini 3. Kişilere söylemeden önce kendisinden beklenen tüm özeni gösterdiğini, internet üzerinden gerekli araştırmaları yaptığını, oluşan güven itimat sonucunda şifre bilgisini paylaştığını, davalı bankanın güvenlik zaafiyeti olmasaydı şifre bilgisi 3. Kişilere verilse dahi olayın meydana gelmeyeceğini, Davalı bankanın BK 77. Maddesi gereğince sebepsiz zenginleştiğini, belirterek, dosyanın banka uzmanı akademisyen / öğretim üyelerinden oluşan yeni bir Bilirkişi Heyetine tevdii veya Mahkeme aksi kanaatte ise itirazlar doğrultusunda ek rapor alınmasına karar verilmesini talep ettiği, Bilirkişi tarafından Davacı vekilinin beyan ve itirazlarına ilişkin dava dosyası yeniden incelemeye tabi tutulmuş, söz konusu itirazlara dayanak teşkil edecek herhangi bir delile rastlanmamıştır.
Bu itibarla, bilirkişi tarafından hazırlanan 17.05.2019 tarihli kök rapora ilave edilebilecek herhangi bir görüşün bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporları ve tüm bilgi ve belgeler doğrultusunda, söz konusu dolandırıcılık işleminde kredi kartı şifresini her ne sebeple olursa olsun özenle koruması gereken davacının bu yükümlülüğünü yerine getirmemesinden dolayı sorumlu olduğu tespit edildiğinden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM :
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 54,40 TL red harcının, peşin alınan 169,58 TL ‘den düşümü ile arta kalan 115,18 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 371,60 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 21/12/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır