Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/831 E. 2019/389 K. 30.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/831 Esas
KARAR NO : 2019/389
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 21/09/2017
KARAR TARİHİ : 30/04/2019

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE TALEP : Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 11.07.2008 günü saat 13.35 sıralarında, Mersin İli, Silike İlçesi, … Köyünde sürücü … yönetimindeki … plakalı aracın direksiyon hâkimiyetini kaybetmesi sonucu ölümlü trafik kazası meydana geldiğini, iş bu kazada, müvekkillerinin murisi … hayatını kaybettiğini, 1.07.2008 tarihli kaza tespit tutanağına göre, … plakalı dava dışı araç sürücüsü …’ın tamamen (%100) kusurlu bulunduğunu, … ölümüyle,babası … ve annesi … maddi destekten yoksun kaldığını, kaza yapan, … plakalı araç,24.03.2008/2009 arası geçerli … nolu poliçe ile davalı … A.Ş şirketine trafik sigortalı bulunduğundan, olay tarihindeki sigorta poliçe limitini aşmamak üzere sorumluluk sınırları içinde sigorta şirketi dava edildiğini beyan ederek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla trafik kazasında ölüm nedeniyle destekten yoksun kalan davacıların şimdilik 1000,00 TL maddi zararının ve sonrasında 6100 sayılı HMK’nun 107. maddesine göre belirlenmesine, toplanacak delillere göre tazminat hesabı yaptırarak, olay tarihindeki sigorta poliçe limitini aşmamak üzere, temerrüt tarihinden itibaren işletilecek faizi, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, mütevefa …’ın kendi kusuru ile vefat ettiğini, bu nedenle davacıların tazminat talep etme haklarının bulunmadığını, davacı …’ın kazaya karışan aracın maliki olduğu ve bu nedenle tazminat talep etme hakkının olmadığını, müteveffanın ehliyeti olmaması halinde davacı tarafa ödenecek olan tutarın davacı tarafa rücu edilecek olacağını, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, görevsiz mahkemede açıldığını, dava konusu olaya ilişkin olacak kusur belirlemesi yapılması gerektiğini, aktüer hesaplamasının, Hazine Müşteşarlığı Aktüer siciline kayıtlı aktüer tarafından yapılması gerektiğini ve hesaplamada %3 teknik faiz oranı uygulanması gerektiğini, davacı tarafın dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edebileceği ve davacılara yapılan SGK ödemelerinin sorgulanarak, var ise yapılacak tazminat hesabınden düşülmesi gerektiğini beyan ederek davannın düşülmesi gerektiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Dava; …. Asliye Ticaret Mahkemesince 2014/2011 Esas ve … Karar sayılı ilamı ile davacıların davasının zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiş, verilen bu karar Yargıtay … Hukuk Dairesi tarafından … Esas … Karar sayılı ilamında “kaza tarihinde yürürlükte olan 5237 sayılı TCK’nın 66.maddesine göre belirtilen zamanaşımı süresi 15 yıldır. Davaya konu trafik kazası 11/07/2008 tarihinde meydana gelmiş, dava ise 09/04/2014 tarihinde açılmıştır…” gerekçe ile bozulmuştur.
Bozma ilamı sonrası …. Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas ve … Karar sayılı ilamı ile İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğundan bahisle yetkisizlik kararı verilmiştir.
Yetkisizlik kararı üzeri dava dosyasının mahkememize tevzisi yapılmış ve iş bu dava dosyasının mahkememizin … Esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememizce … Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ve ekleri, kaza tespit tutanağı, SGK kayıtları, hasar dosyası celp edilmiştir.
Davaya konu trafik kazarı 11/07/2018 tarihinde, saat 13:30 sularında, Mersin ili Silifke ilçesi, … köyü mevkiinde, Kargı-Bucak çift yönlü kara yolunda, sürücü …’ın yönetimindeki, davacı babası … adına tescilli … plakalı motorsikletinin kontrolünü kaybetmesi ve başını asfalta çarpması sonucunda geçirdiği travma nedeniyle vefat ettiğini, … Asliye Ceza Mahkemesi … Esas ve … Karar sayılı dosyasından anlaşılmaktadır.
Mahkememizce dosyaya celp edilen belgeler, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda kusur durumunun belirlenmesi için trafik kazaları uzmanı bilirkişiden rapor alınmıştır.
Alınan raporda, müteveffa sürücünün hızını aracın teknik özelliklerine göre ayarlamadığını ve düşerek/devrilerek kayatını kaybettiği için Karayolları Trafik Kanunu’nun 52/b ve 101/b maddelerini ihlal ettiği ve kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu olduğu ifade edilmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporunun; dosyadaki belgelere ve … Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasındaki belge ve beyanlara uygun olduğu görülmekle müteveffanın kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu olduğu kabul edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nun 2017-17/1315 E, 2017/1239 K sayılı kararında ” BK.’nun 44. maddesi hükmüne göre ise zarar gören taraf, zararın doğmasına veya zararın artmasına sebep olmuş ise hâkim zarar ve ziyan miktarını indirebileceği veya zarar ve ziyan konusunda hüküm kurmaktan sarfınazar edebilecektir.
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ışığında bir motorlu aracın işletilmesinin bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde araç işleteninin bu zarardan sorumlu olacağı düzenlendiğine göre, ilke olarak sürücünün (desteğin) ölümünden işletenin sorumlu olduğu, dolayısıyla davacının işletenden talepte bulunma hakkının bulunduğu kabul edilmelidir. Yansıma yoluyla zarar görmüş olan destek tazminatı isteyenlerin, kendisine destek sağlayan kişinin sahip olduğu haktan fazlasına sahip olmaları mümkün değildir. Nitekim BK’nun 44/I. maddesi, hiç kimse kendi kusurundayararlanamaz ilkesine dayanmaktadır. Zararın artmasına veya doğmasına sebep olan kişi sonuçlarına da kendisi katlanmalıdır. Diğer bir deyişle, nasıl ki desteğin ölümü sebebiyle meydana gelen zararın yansıma yoluyla destek görenleri etkilediği kabul ediliyorsa, desteğin kusurlu davranışlarının da aynı şekilde destek görenlere yansıyacağının kabul edilmesi gerekir. Zira zarara uğramamak için gerekli özeni göstermeyen veya hatta zararın meydana gelmesini isteyen kimse, bu hareket tarzının sonuçlarına katlanmalı ve bu davranışının zararın meydana gelmesinde oynadığı role, etkisine ve derecesine göre zararı kısmen veya tamamen üzerine almalıdır. Çünkü kendi kusuruyla sebebiyet verdiği ya da artmasına neden olduğu zararın ödettirilmesini istemek Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenen doğruluk ve dürüstlük kurallarına aykırı olacaktır.” demiş, davayı reddeden mahkeme kararını onamıştır.
Sürücünün ölümü nedeni ile onun desteğinden mahrum kalanların, işletenden ve onun sigortacısından destek tazminatı talebinde bulunabilecekleri ilke olarak benimsenmelidir. Bu noktada dikkat edilmesi gereken husus, zarar verici bir olay sonucu ölen sürücünün ekonomik desteğinden yoksun kalanların uğradıkları zarar, ölen sürücünün değil, destekten yoksun kalanların, bir başka ifade ile, işletene göre üçüncü kişi durumunda olanların üzerinde doğan dolaylı ve yansıma yolu ile meydana gelen zarar olup, destekten yoksun kalanlar bu zararlarının tazmini için zarar sorumlusundan istemde bulunabilirler. Ancak, yansıma yolu ile zarar görmüş olan destek tazminatı isteyenlerin, kendisine destek sağlayan kişinin sahip olduğu haktan fazlasına sahip olabilmeleri hukuken mümkün bulunmayıp, sürücünün ve dolayısıyla destek tazminatında bulunanların, kendi kusurlarından yararlanamazlar.
Bu durumda, işletenin destek sağlayan kişiye karşı ileri sürebileceği def’ileri, destekten yoksun kalanlara karşı ileri sürebilecek olmasına göre işleten, zararın oluşumunda sürücünün de birlikte kusurlu olduğunu ileri sürerek TBK’nın 52/1. maddesi gereğince, tazminatın sürücünün kusuru oranında indirilmesini isteyebilir. Zira trafik kazası sonucu ölenin desteğinden yoksun kalanların Zorunlu Mali Sorumluluk sigortacısına yöneltebilecekleri yansıma yolu ile oluşan zararla ilgili tazminat istemlerinin tutarı, işletene karşı ileri sürebilecekleri tutar kadar olmalıdır.
Dava konusu olayda, davacının desteği olan sürücünün aracı kullanırken tek taraflı kaza sonucu öldüğü, asli ve tam kusurlu olduğu belirlenmiştir. O halde, yukarda açıklanan ilkeler ışığında; sürücünün ve dolayısıyla destek tazminatında bulunanın kendi kusurlarından yaralanmaları mümkün olamayacağından, davacının talep ettiği destekten yoksun kalma tazminatından davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun olmadığı nazara alınmalıdır.
Açıklanan sebeplerle davacılar, desteğinin asli ve tam kusurlu olarak sebebiyet verdiği kaza sonucunda vefat etmesi nedeniyle tazminat talebinde bulunmuşlarsa da, müteveffa kendi kusuruyla kazaya ve ölüme sebebiyet verdiğinden ve kendi sürücüsü olduğu aracın sigortacısına karşı dava açtığından, yukarıda belirtilen HGK kararı da dikkate alındığında davacı davalıdan destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunamayacaktır. İş bu açıklanan nedenlerden dolayı davacıların davasının reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40-TL red harcından peşin alınan 50,40-TL den düşümü ile arta kalan 6,00-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 7/2 ve 13/2 maddeleri 1.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/05/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır