Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/755 E. 2018/50 K. 24.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/755 Esas
KARAR NO : 2018/50
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 22/08/2017
KARAR TARİHİ: 24/01/2018
Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Ümraniye’de … Hastanesi olarak SGK ile 2007 yılından bu yana hizmet alım sözleşmesine istinaden özel hastane olarak çalıştığını, davalı idarenin son zamanlarda SGK zarar ettiğini ifade ederek haksız para kesintisi yoluna gitmeyi adet haline getirdiğini, normal süreçte hastaneye gelen hastalar için yapılan işlemleri gösterir belgeler ile birlikte ay sonu itibariyle SGK faturası kesildiğini, bu aylık faturaları davalı kurumun hemen inceleyip karar vermesi gerekirken, iş yoğunluğunu bahane ederek neredeyse 14-15 ay gecikmeli olarak incelendiğini ayrıca davalıya kesilen fatura bedelleri gecikmeli olarak 4-5 ay geriden ödeme yapıldığını, davalının fatura incelemesi yönteminin ise faturalarda geçen bütün hasta dosyaları yerine sistemden otomatik olarak belirlediği bazı hasta dosyaları üzerinden yaptığını, bu hasta dosyalarından yaptığı tespitleri bütün hasta dosyalarına örnekleme yolu ile kesinti yoluna gittiğini, hastaneye gelen SGK ‘ya bağlı hastalar, avuç okuma sistemi ile sisteme girişi yapıldığını ve daha sonra yapılan teşhis ve tedavilerin davalı şirketin kullandığı … sistemine girişi yapılarak davalı kurumun onayı doğrultusunda dava konusu 2015 yılı Şubat ve Ağuastos aylarına ait faturalarda geçen göz bölümü ile ilgili ödemelerin davalı kurum tarafından müvekkili şirkete ödeme yapıldığını, bu ödemeleri alan müvekkili şirketin bu bedel ile şirkette çalışan doktor ve diğer çalışanların maaşları ile SGK primlerini ödediğini, müvekkilinin SGK ile anlaşmalı olduğundan, gelirinin tamamına yakınını davalı kurumdan sağladığını, hal böyle olunca davalının daha önce davalı idareye kesmiş olduğu 2015 yılı şubat ve ağustos ayında geçen göz servisindeki hastalardan dolayı … sistemi vasıtası ile kendilerinin belirlediği bazı hasta dosyaları için olağan incelemeye gittiğini, müvekkili şirkete sistem üzerinden bildirdiğini, davalının daha sonra örnekleme yolu ile bazı hasta dosyalarında yaptığı incelemede, günü birlik hastalar, yatan hastalar, ayakta tedavi gören hastalar ve diğer hastaların bir kısmı için aynı gerekçe ile ” polikliniğe gelen her 15 kişiden birisine çift balon uygulaması yapılması istatistiklere ve olağan hayat akışına uymaz denilerek ” ayrıca aynı minvalde diğer hastalar içinde ” her 20 hastadan bir tanesine FFA yani çift göz anjiyosu yapıldığını ileri sürerek, kesinti yoluna gideceğini büvekkili şirkete … sistemi üzerinden bildirdiğini, bildirim üzerine her hasta için yapılan işlemleri gösterir belgelerle birlikte ayrı ayrı savunma verilerek kesintinin haksız olacağının davalıya bildirildiğini, davalının bu itirazları nazara almadan müvekkili şirket hesabından ayakta tedavi gören hastalar için 2.624,74-TL, yatarak tedavi gören hastalar için 43.322,53-TL ve günübirlik tedavi gören hastalar için 5.845,16-Tl olmak üzere toplam 51.792,43-TL yi aylık olarak ödenen hak edişlerinden otomatik olarak kestiğini, yapılan kesintinin hukuka aykırı olduğunu belirterek dava sonunda davalı tarafça müvekkili şirket hesabından haksız olarak kesilen 2015 yılı Şubat ayı ile Ağustos ayı fatura dönemlerindeki 51.792,43.-TL nin kesilme tarihinden itibaren sözleşsme faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, yargılama harç giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davanın sözleşmenin uygulandığı yer mahkemesi olan Anadolu Mahkemesinde açılması gerektiğini, ayrıca; davanın zaman aşımı nedeni ile reddinin gerektiğini, taraflar arasındaki davanın ilgili bulunduğu sözleşmenin münhasıran davacı durumundaki tarafının tacir, davalı durumundaki tarafın ise kamu kurumu olduğunu, davalı müvekkili kurumun özel sağlık hizmeti sunucularından hizmet satın almasının TTK’nun 4.maddesinde sayılan işlerden olmadığını, davanın bu nedenle Ticaret Mahkemesinde görülemeyeceğini, davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini belirterek davanın görev yönünden reddini gerektiğini, davacının davasını .. Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezine karşı yönelttiğini, her ne kadar SGK Başkanlığına izafeten ifadesi kullanılmış ise de, davanın açıkca SGK Başkanlığına karşı yöneltilmesi gerektiğini belirtmiş, ayrıca derdestlik itirazında da bulunmuş, esasa ilişkin itirazlarında ise; davacının hem tespit hem de eda davası konusu yaptığı konu ile ilgili olarak Cibali Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezinin 05/09/2017 tarih 4492869 sayılı yazısından bahsetmek sureti ile, bu yazı ekinde yer alan belgeler içinde bulunan ilgili doktor beyanında ” .. tesis kodlu Özel … Hastanesi Ekim 2015 dönemi Göz Hastalıkları kesinti nedenleri belirtilmiş, 3.3.2. ” .. tesis kodlu Özel … Hastanesi Ocak 2016 dönemi Göz Hastalıkları kesinti nedenleri açıklanmış olup,. davaya karşı müvekkili kurumun ilgili birimin yazısında belirtilen nedenlerle ve mevzuata ilişkin diğer hukuki nedenlerle itiraz ettiklerini belirterek, sonuç olarak; öncelikle yetki, görev, derdestlik,husumet ve zaman aşımı itirazlarının kabulü ile davanın reddine, aksi halde davanın esastan reddine, masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini savunmuştur.
Uyuşmazlık, taraflar arasında yapılan sağlık hizmeti satın alma sözleşmesi kapsamında davalı kurum sigortalısı hastalarına verilen sağlık hizmetine konu fatura bedellerinden yapılan kesinti işleminin iptali ile kesilme tarihinden itibaren işleyecek sözleşme faiziyle birlikte tahsili istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ancak ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar,
6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların
ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4 maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, asliye ticaret mahkemesine görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için asliye hukuk mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin esasının görülmesi gerekir.
Somut olayda; taraflar arasında yapılan sağlık hizmeti satın alma sözleşmesi kapsamında davalı kurum sigortalısı hastalarına verilen sağlık hizmetine konu fatura bedellerinden yapılan kesinti işleminin iptali ile kesilen tutarın faiziyle birlikte tahsili talep edilmektedir. Bu sebeple uyuşmazlığın kanunda zikredilen ticari davalardan olmadığından davanın asliye ticaret mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. Bu itibarla davalı Sosyal Güvenlik Kurumu tacir olmadığı gibi ticari işletmesini ilgilendiren bir işlem mevcut bulunmadığı yani her iki tarafın ticari işletmesiyle alakalı bir uyuşmazlık söz konusu olmadığından uyuşmazlığı çözmekle görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan mahkememizin görevsizliğine karar verilmiş, aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere,
1-HMK 6100 Sayılı 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığından davanın USULDEN REDDİNE
2-İstanbul Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu tespitine,
3-6100 sayılı HMK nın 20. Maddesi uyarınca görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde davacı tarafın müracatı halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
4-6100 sayılı HMK nın 20. Maddesi uyarınca görevsizlik kararı kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içerisinde davacı tarafın müracat etmemesi halinde davanın açılmamış sayılacağına,
5-Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır