Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/732 E. 2019/346 K. 17.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/732 Esas
KARAR NO : 2019/346
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/08/2017
KARAR TARİHİ : 17/04/2019

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle ; davalı ile arasında mal alım – satım yapıldığını, cari hesapta kalan bakiye bedel olan 2.623,44 TL nin davalıca ödenmemesi üzerine takibin durduğunu, itiraz delikçesinde davalının gelen faturayı kabul etmediği, kesilen fatura ve irsaliyede kendi imzasının bulunmadığı malları alanın … olduğu ve hiçbir bağı olmadığı hususlarının yer aldığını, …’ ın davalıyı temsil ettiğini, davalının …’ ı azlettiğine dair kendilerine bir bildirim yapılmadığını beyan ederekdavalının …. İcra müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline karar verilmesini ve davalının % 20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Dava dilekçesi ve ekleri davalı taraafa 25/08/2017 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davalı tarafın cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
Dava cari hesaba dayalı alacağın tahsili için girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davaya … İcra Dairesinin … sayılı takip dosyasında alacaklı davacı 2623,44 TL fatura alacağının tahsilini istemiştir. Davalı borçlu ise takibe konu edilen bedeli kabul etmeyerek takibe itiraz etmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunundaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.
İspat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 190. maddesine göre; “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”
İtirazın iptali davası da yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir.
Dava açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda fatura tanımlanmamıştır. Ancak anılan Yasanın 21.maddesinde “Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedelini ödemiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.
(2) Bir faturayı alan kişi, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.
Bu yasal düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gereklidir. Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil, taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Başka bir deyişle fatura, akdin şartlarını belirleyen değil, belirlenmiş olan şartların bir kısmını gösteren belgedir. Taraflar arasında sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir. Bu nedenle faturanın, onu teslim alan muhatabı borç altına sokabilmesi için her şeyden evvel borç doğurucu bir hukuki ilişkinin mevcudiyeti ve faturanın da bu ilişki nedeni ile düzenlenmiş olması gerekir ve öncelikle taraflar arasında böyle bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının gözönünde tutulması zorunludur.
Somut olayda davacı, davaya konu faturalarda yazılı malın davalıya teslim edildiğini ileri sürmüş, davalı ise akdi ilişkiyi ve borcu inkâr etmiştir.
Bu durumda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığını ispat yükü davacı tarafta olup, dosya içeriğinde davacı tarafından davalıya mal satıp teslim ettiğine ilişkin bir delil bulunmamaktadır.
Öte yandan ticari defterlerle ispat ise 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun özellikle 64 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Defterin ispatı hususuna ayrıca 6100 sayılı HMK 222. Maddesinde yer verilmiştir.
Somut olayda her ne kadar alınan bilirkişi raporuna göre dava konusu alacağın davacı defterlerinde kayıtlı olduğunun belirtilmiş olmasına karşın dava dosyasında davacının davalıya fatura karşılığı mal satıp teslim ettiğini ilişin herhangi bir irsaliyeye rastlanılmamış olup davacı tarafça alacağın varlığını usulüne uygun delillerle kanıtlayamadığı anlaşılmakla dava konusu faturalara konu malların teslim edildiğini ispatlayamadığı için davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40-TL red harcının peşin alınan 44,81-TL den düşümü ile arta kalan 0,41-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendini vekille temsil ettirmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına
4-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacılar tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı asilin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır