Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/574 E. 2020/394 K. 23.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/574 Esas
KARAR NO : 2020/394
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/06/2017
KARAR TARİHİ : 23/09/2020

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 01 Nisan 1999 tarihi itibariyle … Mahallesi … Cad. No: … Fethiye/ Muğla adresinde bulunan işyerinin (Marina) güvenliğinin sağlanmasına yönelik güvenlik hizmetleri sözleşmesi imzalamak suretiyle marinan güvenlik hizmeti görevini üstlendiğini ve o tarihten güvenlik hizmetini başka bir firmaya devir ettiği 01.03.2015 tarihine kadar da bu görevini sürdürdüğünü, … A.Ş.’nin 08.12.2010 tarihinde davalı … A.Ş. tarafından satın alındığını, bu tarih itibariyle davalı ile müvekkili arasında 08.12.2010 tarihinde Güvenlik Sözleşmesi imzalandığını, işbu sözleşmenin imzalanması aşamasında tarafların 08 Aralık 2010 tarihinden önceki döneme ait personellere ilişkin kıdem ve ihbar tazminatlarının müvekkili şirkete ait olduğunu, bu tarihten sonraya ilişkin kıdem ve ihbar tazminatlarının ise davalı asıl işverene ait olduğu hususunda mutabakata vardıklarını, 01.03.2015 tarihinde imzalanan hizmet akdi devir protokolü ve muvafakatname ise asıl işveren davalı Anadolu … A.Ş., devir eden alt işveren davacı …, devir alan … A,Ş. ve personeller arasında her bir personel için ayrı olmak suretiyle imzalandığını, bu sözleşmenin 5. maddesinin c. bendi uyarınca ” söz konusu personelin devir tarihine kadar olan tüm işçilik alacaklarından (22.08.2001-08-12.2010 tarihleri arasındaki kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret, fazla sürelerle çalışma, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil çalışması, yıllık izin ve ücret niteliğindeki diğer tüm işçilik alacaklarından) devir alan ve asıl işverene karşı devreden sorumludur” maddesinin yer aldığını, Yargıtay yerleşik içtihatları uyarınca; kıdem tazminatı bakımından devreden işveren kendi dönemi ve devir tarihindeki son ücreti ile sınırlı olmak üzere sorumlu olduğunu, taraflar arasında imzalanan protokoller uyarınca, müvekkilinin kıdem tazminatı sorumluluğunun 08.12.2010 tarihi itibariyle sona ermiş olup bu tarihten sonraki, dava dışı personellere ilişkin, kıdem tazminatı sorumluluğu asıl işveren davalıya devredildiğini, müvekkilin dava dışı personellere karşı sorumlu olduğu kıdem tazminatı miktarının personellerin 08.12.2010 tarihinde hak etmiş oldukları son ücretleri üzerinden hesaplanan kıdem tazminatı miktarı olduğunun Yargıtay kararları doğrultusunda da açık ve net olduğunu, dava dışı personellerin müvekkili tarafından güvenlik hizmetinin devredildiği tarih olan 01.03.2015’de kıdem tazminatlarının kendilerine ödenmesine ilişkin … Asliye Hukuk Mahkemesi’nde davalar açtıklarını, mahkeme tarafından personellerin kıdem tazminatı alacakları 01.03.2015 tarihindeki ücretleri esas alınarak hesaplandığını ve bu tarihe kadar olan kıdem tazminatlarından da müvekkili şirketin sorumlu tutulduğunu, bu durumda müvekkili şirketin aslında sözleşmede mutabık kalındığının aksine 08.12.2010-01.03.2015 tarih aralığındaki kıdem tazminatlarından da kesinleşmiş mahkeme kararları ile de sorumlu hale geldiğini, personellere ilişkin müvekkili şirketin sorumlu olduğu döneme ait son ücret hesap pusulaları ve ödeme dekontlarının sunulduğunu, bu bedeller üzerinden kıdem tazminatlarının hesaplanması ve davalı tarafından elde edilen haksız kazancın tespit edilmesinin gerektiğini, müvekkilin dava dışı personellere ilişkin kıdem tazminatı ödemelerinin 14.11.2017 tarihi itibari ile sona erdiğini, bu tarihe kadar davalı firma ile birçok sözlü, yazılı ve toplantı yapmak suretiyle irtibata geçildiğini, elde edilen haksız kazancın taraflarına iadesinin talep edildiğini, buna ilişkin olarak ilk 16.11.2016 tarihli yazının gönderildiğini, daha sonra 20.01.2017 tarihli hesap tablolarını da içeren kapsamlı bir dosya hazırlanıp davalıya gönderildiğini, davalı marinanın hiçbir şekilde ödeme yapmayacağına dair geri bildirimde bulunduğunu belirterek, sonuç olarak, belirsiz alacak davasına istinaden müvekkili tarafından dava dışı işçilere ödenen kıdem tazminatlarının 08.12.2010 yılı ücretleri üzerinden hesaplanması gerekirken, mahkeme tarafından 01.03.2015 tarihindeki ücretleri üzerinden ve bu tarihe kadar olan süreden hesaplanarak müvekkilinin sorumlu tutulması nedeniyle davalının elde etmiş olduğu haksız kazancın, ileride doğacak zararlar için dava hakları saklı kalmak ve talep arttırma ve harcı tamamlama hakları saklı kalmak kaydıyla, mahkeme tarafından yapılacak yargılama sonucunda belirlenen miktarın davalıdan alınıp davacıya verilmesi ile birlikte masraflar ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından belirsiz alacak davası ikame edilmesinin usul hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini, hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin gerektiğini, davacının, … Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde aleyhine ikame edilen davaları müvekkiline ihbar etmediğini, söz konusu davalarda hatalı savunma yaptığını, kararları da temyiz etmeyerek kararın kesinleşmesine kendi kusuru ile sebebiyet verdiğini, fakat huzurdaki dava ile söz konusu davalarda fazla ödeme yaptığından bahisle ödenen fazla tutarların müvekkile haksız kazanç sağladığını iddia ettiğini, müvekkili şirketin elde ettiği bir kazanç bulunmadığını, ihbar edilmeyen davalar ve bu davaların giderleri ile ilgili de hiçbir şekilde müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, davacının dilekçesinde yer verdiği “Hizmet Akdi Devir Protokolü ve Muvafakatname” başlıklı sözleşmenin, davacı, müvekkili şirket, iş sözleşmesinin devri gerçekleşen işçi ve iş sözleşmesini devralan dava dışı … A.Ş. arasında akd ve imza edildiğini, bu sözleşmeler ile sözleşmeye konu işçilerin iş sözleşmeleri tüm hak ve yükümlülüklerinin … A.Ş.’ne devredildiğini, “İş sözleşmesinin devri” işlemi ile söz konusu işçilerin devri gerçekleştiğini, işçiler kesintisiz olarak devralan … A.Ş’nde çalışmaya devam ettiklerini, işçilerin Devralan … A.Ş nezdinde çalışmaya başladıktan sonra kıdem tazminatını hak edecek şekilde iş ilişkisinin sona ermesi durumunda işçilere kıdem tazminatının ne şekilde ödeneceğinin de bu sözleşmede belirlendiğini, ancak davacının, … Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açılan bu davaları müvekkile ihbar etmediği, SGK çıkış işlemlerini hatalı yaptığı ve davada hatalı savunma yapıldığı , sonrasında kararı temyiz etmeyerek hatalı kararın oluşumuna kendi kusuru ile sebebiyet verdiğini, kimsenin kendi kusurundan faydalanmaz ilkesi gereğince de davacının taleplerinin reddinin gerektiğini, davacı, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin işyeri devri ile ilgili kararlarına yer vererek, devreden işverenin kendi dönemi ve devir tarihindeki son ücretle sınırlı olmak üzere sorumlu olduğunu iddia ettiğini, dava konusu olayda işyeri devri değil iş sözleşmesinin devri kurumu işletilmiş ise de, burada da devir tarihindeki ücretin esas alındığını, … Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki davalarda da devir tarihindeki ücret dikkate alınarak hesaplama yapıldığını, davacının işçilerine karşı devir tarihine kadar olan dönem için kıdem tazminatından sorumlu olduğunu, burada sadece, 08.12.2010-01.03.2015 dönemi için müvekkili işveren işçinin hak edebileceği kıdem tazminatı için davacıya karşı sorumlu olduğunu, … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin dosyaları celp edildiğinde, bilirkişi raporlarında, işçilerin 01.03.2015 tarihine kadar kıdem tazminatının hesaplandığının doğru olduğunu fakat, bilirkişi raporunda hesaplanan tutarla, hükme konu edilen tutarların aynı olmadığını, söz konusu davaların davacısı işçilerin, sadece davacı nezdindeki alacaklarını talep ettiği, raporda belirtilen tutar kapsamında hüküm kurulması için, davalarını ıslah etmediklerini ve yine sadece davacı nezdindeki kıdem tazminatları kadar hüküm kurulmasını sağladıklarını belirterek, sonuç olarak; hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER:
01.03.2015 tarihli “Hizmet Akdi Devir Protokolü ve Muvafakatname’ler, Güvenlik sözleşmesi. Fiyat protokolü, … İcra Müdürlüğü’nün 2016/…., E., … İcra Müdürlüğü’nün 2016/… E. sayılı dosyaları, … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/… E sayılı dosyaları, bilirkişi incelemesi, banka dekontu,
GEREKÇE:
Uyuşmazlık; davacı şirketin kendi personellerine ilişkin kıdem ve ihbar tazminatı olarak yapmış olduğu ödemeleri taraflar arasındaki güvenlik sözleşmesi kapsamında rücuen tazmini istemine ilişkin olup, … Asliye Hukuk Mahkemesi’nce hükmedilen kıdem ve ihbar tazminatlarından tarafların sorumluluğu noktasında toplanmaktadır.
Tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda belirlenen uyuşmazlık konusunda davacının talep edebileceği rücuen tazminat alacağı bulunup bulunmadığı noktasında kıdem tazminatı davalarında uzman hesap bilirkişisi Av. … tarafından sunulan 15/11/2018 tarihli raporda özetle; dava, B.K 168 maddesi gereğince açılmış rücu davası olduğunu, T.B.K 168. Maddesinde; ” Diğerlerine rücu hakkına sahip olan borçlulardan her biri,ifa ettiği miktar oranında alacaklının haklarına halef olur ” hükmü bulunduğunu, bu duruma göre somut olayda, davacı şirketin dava dışı işçilere fiilen ödemiş olduğu miktarlar esas alınarak davalı şirkete rücu edebileceği sonucunun ortaya çıktığını, davacı tarafın 5.6.2018 tarihli dilekçesinin ekinde sunulmuş olan mahkeme kararlarında isimleri bulunan işçilere davacı şirketin söz konusu mahkeme kararlan sebebiyle ne miktarlarda ödeme yaptığını gösteren ödeme belgelerinin davacı tarafça dosyaya sunulması sonucunda elde edilecek verilere göre rapor tanzim edilebileceği hususları rapor edilmiştir.
Davacı vekilince dava dışı işçilere yapılan ödemelere ilişkin dekontlar dosyaya sunulmuştur.
Bilirkişiden alınan 15/04/2020 tarihli ek raporda özetle; davanın T.B.K 168 maddesi gereğince açılmış rücu davası olduğunu, davalı … A.Ş/ne ait işyerinin güvenlik işlerinin yürütülmesi işinin alt işveren (taşeron) sıfatıyla davacı şirkete verildiğini ve bu şekilde davacı şirket kendi işçilerini çalıştırmak suretiyle davalı şirketin işyerindeki güvenlik hizmetlerinin ifasını üstlendiğini, taraflar arasında 4857 Sayılı İş Kanunun 2/6.maddesi bağlamında ” asıl işveren – alt işveren ” ilişkisi oluştuğunu, asıl işverenin işyerindeki güvenlik işlerini taşerona veren davalı şirket olduğu, alt işverenin davalı şirketin işyerinde kendi işçileriyle güvenlik hizmetlerini yürütmüş olan davacı şirket olduğu, bu şekildeki asıl işveren- alt işveren ilişkisinde, taraflar dışında üçüncü kişi konumunda olan işçiye karşı alt işveren ve asıl işveren müteselsil olarak sorumlu oldğunu (İş K. 2/6 ), asıl işveren ile alt işveren arasındaki iç ilişkide işçinin alacaklarının kim tarafından ne şekilde ödeneceğine dair yapılan anlaşmaların üçüncü kişi konumundaki işçiye karşı İş K.’nun 2/6.maddesinden kaynaklanan sorumluluklarını ortadan kaldırmayacağını, böyle bir durumda, dava dışı üçüncü kişi konumundaki işçi müteselsil sorumluluklarından dolayı alacağını dilerse asıl işverenden, dilerse alt işverenden talep edebileceğini, bu noktada işçinin alacağını ödeyen alt işveren, ya da asıl işveren aralarındaki sorumluluk anlaşmasına dayanarak diğer işverene rücu edebileceğini, bu duruma göre dava konusu işyerinde alt işveren konumunda bulunan davacı şirketin işçisi olan işçilerin davalı şirkete karşı dava açarak tüm çalışma dönemlerini kapsayan kıdem tazminatı alacaklarını talep ettikleri ve bu alacakların mahkemece hüküm altına alındığının anlaşıldığını, taraflar arasında 8.12.2010 başlangıç tarihli Güvenlik Sözleşmesi başlıklı sözleşme akdedildiğini ve sözleşme metninde davacı şirketin çalıştıracağı işçilerin kıdem, ihbar, izin ücreti ve resmi tatil ücretlerinin 8.12.2010 tarihinden itibaren ortaya çıkan tutarının … … tarafından fatura edilerek davacı şirkete ödeneceğinin (madde 3) belirlendiğini, davacı tarafın 5.6.2018 tarihli dilekçesinin ekinde, dava konusu işyerinde çalışmış olan işçilerin davacı şirkete karşı açmış oldukları davalarda verilmiş olan mahkeme kararları ve bu kararlara dayanılarak yapılan icra takiplerinin belgelerinin sunulduğunu, davacının dava konusu işyerinde çalıştırmış olduğu işçilere toplam 254.957,45-TL ödediği; mahkeme kararına göre davacının dava dışı işçiler … ‘a ödeyeceği kıdem tazminatı alacaklarının toplam 157.665,40-TL olduğu, taraflarca akdedilmiş olan sözleşme hükmüne 8.12.2010 tarihi ile her işçinin hizmet akdinin sona erdiği tarih arasındaki döneme isabet eden kıdem tazminatı alacaklarının hesaplanacağını, dava dilekçesindeki davacı beyanı aşılmayarak en fazla 01.03.2015 tarihine kadar olan dönem için yapılan raporun 5,6,7,8. sayfalarında ayrıntıları gösterilen hesaplamaya göre davacının alacağının 74.264,98-TL olarak hesaplandığı rapor edilmiştir.
Davacı vekili, 03.03.2020 tarihli talep arttırım dilekçesi ile; dava dilekçesi ile talep etmiş olduğu alacak miktarını 69.264,68 TL artırarak toplamda 74.264,98 TL talep etiklerini, belirtilen miktardaki alacağın ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiş ve harcını yatırmıştır.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; davacının dava dışı işçiler çalıştırılmak suretiyle davalıya güvenlik hizmeti verdiği, davacının alt işvereni, davalının asıl işvereni olduğu dava dışı işçilerin kıdem tazminatı talepli olarak açmış olduğu … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/… E sayılı dosyalarında iş bu dosya davacısının toplam 157.665,40-TL kıdem tazminatı ödemesine hükmedildiği, davacının dava dışı işçilere toplam 254.957,45-TL ödediği, taraflar arasında akdedilen sözleşmelere göre dava dışı işçilerin 8/12/2010-01/03/2015 çalışma dönemlerini kapsayan kıdem tazminatı alacaklarından davalının sorumlu olduğu anlaşılmış olup davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kabulü ile ; 74.264,98 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli olan 5.073,04-TL karar ilam harcından, peşin alınan 85,39-TL ile ıslah harcı: 1.185,00-TL nin mahsubu ile noksan kalan 3.802,65-TL bakiye ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3- Davacı tarafından yapılan dava açılış gideri: 121,39 TL, davetiye, posta gideri: 129,00-TL, bilirkişi ücreti: 800,00-TL, ıslah harcı : 1.185,00-TL, olmak üzere toplam: 2.235,39- TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 10.454,45 -TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Taraflarca yatırılan gider avansın arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 23/09/2020

Katip … Hakim …
e-imzalıdır ¸e-imzalıdır