Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/374 E. 2021/800 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/374 Esas
KARAR NO : 2021/800
DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/04/2017
KARAR TARİHİ : 17/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … …’nın …hastanesinde 2013/2014 yılları arasında gebelik takibi süreci geçirdiğini, gebeliğin sonunda 11/08/2014 tarihinde … … ismi verilen bir çocuğu dünyaya getirdiğini, ancak dünyaya gelen bebeği Down sendromlu olduğunu, gebelik takibi yapan ve Down sendromunun tespiti için belirleyici olan bilimsel olarak gebeliğin 11-14 üncü hastasında yaptırılması gereken 2’li ve yine 16-20 haftaları arasında yaptırılması gereken 3’lü tarama testlerini yapmayan ve testin sonucuna göre aileyi bilgilendirmeyen yine ve meyanda ense kalınığı bulgusunu da yapmayan, gerektiği gibi değerlendirmeyen bu konularda gerekli dikkat ve ihtimamı göstermediği anlaşılan hekim müvekkilinin bu haftalardaki gebelik gözlem ve takibin yapan kadın hastalıkları ve doğum uzmanı Prof. Dr. … … olduğunu, Down sendromlu doğan bebeğin ömür boyu malul olması nedeniyle söz konusu olan efor iş gücü kaybı ve dava muzdarip olduğu down sendromundan mütevellit %55 engelli-malul olmasına binaen daimi surette bakıcıya muhtaç olması sebebiyle bakıcı gideri- tazminatının söz konusu olduğunu, hekimin mesleki sorumluluk sigortarı genel şartlar C.8: yetkili mahkeme; sigortacı aleyhine açılacak davalarda sigorta şikretinin merkezi veya sigorta sözleşmesine aracılı yapan acentanın ikametgahının bulunduğu yer mahkemesi olarak düzenlendiğini beyanla down sendromlu doğan …’nın ömür boyu malul olması nedeniyle söz konusu olan efor iş gücü kaybı yönünden fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere şimdilik 50,00-TL ve dahi muzdarip olduğu işbu down sendromundan mütevllit %55 engellli- malul olmasına binaen daimi surette bakıcıya muhtaç olması sebebi ile fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 50,00-TL, fazlaya daire tüm hakları saklı kalmak kaydı ile toplamda şimdilik 100,00-TL maddi tazminatın davalı yandan tahsili ile yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: dava konusu olayın ne şekilde meydana geldiği; davacının hangi tarihlerde sigortalı hekimle görüştüğü; doğum öncesi gebelik takiplerinin hangi hastanelerde yapıldığına ilişkin hiçbir bilgiye dava dilekçesinde yer verilmediğini, müvekkili şirketin, davacıya tedavi işlemlerini yapan hekim veya hastane olmadığını, hekimin hangi tarihlerde hastayı gördüğünün, hangi işlemleri gerçekleştirdiğinin tespit edilebilmesi için davanın ihbarının bir zorunluluk arzettiğini, . bu nedenle; davanın sigortalı hekime HMK md.64 vd. gereği ihbarını talep ettiklerini, her ne kadar dava dilekçesinde, doktor ile hasta arasında vekalet akdinden söz edilmişse de, serbest çalışan hekim veya özel hastanede görevli hekim ile hasta arasında vekalet ilişkisi kurulduğunu; olayda olduğu gibi kamu hastanesinin çalışanı olan hekim ile hasta arasında doğrudan bir irtibat bulunmadığı gibi, vekalet sözleşmesinin kurucu unsurlarının da mevcut olmadığını, hastanın, bu durumda esasen bir kamu tüzel kişiliğine bağlı devlet hastanesine başvurduğu, o sırada ilgili poliklinikte hangi hekim görevliyse onunla görüştüğünü, yani, ne hastanın doğrudan hekimi seçerek geldiğini, ne de hekimin hastayı seçme/reddetme yolunda beyanda bulunduğunu, hastanın, hastaneyi seçmekte; kamu görevlisi olan sigortalı hekimin ise yalnızca idarenin ifa yardımcısı olarak görevini yaptığını, dolayısıyla, davacı yan ile sigortalı hekim arasında vekalet akdi bulunmadığını, müvekkilinin belge saklama yükümlülüğü bulunmadığını, öte yandan; davacının gebelik takibinde sigortalı hekim tarafından takip edildiği döneme ilişkin tüm test ve tetkiklerin eksiksiz yaptırıldığını, kaldı ki, mevcut tıbbi yöntemlerle down sendromu vb. anomalilerin %100 tespiti mümkün olmadığı gibi, eğer test ve tetkiklerde düşük risk çıktı ise bu durumda da hekime kusur atfedilmesinin mümkün olmadığını, zira testlerin tespit oranları değişkenlik gösterdiği gibi her doğum öncesi anomalinin doğumu sonlandırma endikasyonu da bulunmadığını, her ne kadar davacı yan, sigortalı hekimin gebelik takibini gereği gibi yapmadığını iddia etmekte ise de; sigortalı hekimin hastayı kaçıncı haftalarda gördüğü; hastanın düzenli şekilde gebelik takiplerine devam edip etmediği, hekim tarafından istenen test ve tetkikleri yaptırıp yaptırmadığının detaylı şekilde incelenmesi gerektiğini, ayrıca, takibin yapıldığı tarihlerde, sigortalı hekimin çalıştığı hastanede amniyosentez / kordosentez yapılıp yapılmadığı; hekimin hastayı bu tür invazif işlemler için başka bir hastaneye yönlendirip yönlendirmediği gibi hususların değerlendirilmesi gerektiğini, dava konusu olayda, müvekkili şirket sigortalısı hekimin kusurlu olduğu iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, zira hastanenin ve hekimin sorumluluğunun doğabilmesi için, gerçekleştirilen teşhis ve tedavi yöntemlerinde tıbbi standartın uygulanmamış olması gerektiğini, tıbbi standartın uygulandığı yerde, hekimin müdahalesi tıp biliminin gereklerine de uygun ise hekimin/hastanenin kusur veya sorumluluğundan söz edilemeyeceğini, davacı yanın tazminat taleplerinin dayanaksız ve fahiş olduğunu, davacı yanın iddialarının aksine, olayda malpraktis söz konusu olmadığını, maddi ve manevi tazminat hakkının doğabilmesi için, hukuka aykırı eylem, bu eylem sonucu ortaya çıkmış zarar, illiyet bağı ve kusur unsurlarının bir arada bulunması gerektiğini, dava konusu olayda davalı hekimin herhangi bir kusuru bulunmadığı gibi iddia edilen zarar ve gerçekleştirilen tedavi arasında illiyet bağının da bulunmadığını, ilgili mevzuat ve tıbbi standarda uygun olarak gerçekleştirilmiş bulunan teşhis ve tedavi işlemlerinin “hukuka aykırı eylem” niteliği de taşımadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin talebi üzerine dava sigortalı hekim … … ‘e ihbar edilmiştir.
DELİLLER: Sigorta Poliçesi, davacıya ait hastane kayıtları, bilirkişi raporu, SBGM cevabi yazısı, … Sigorta A.Ş. cevabi yazısı
GEREKÇE:
Dava hekim mesleki sorumluluk sigortası poliçesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Doktorun davacıya ait aydıklatma hükümünü yerine getirip getirmediği, hamilelik döneminde yapılması zorunlu olan test veya tedavilerin davacı yönünden uygulanıp uygulanmadığı, doktorun davacıyı test ve tedavilerin uygulanması veya uygulanmaması halinde sonuçların ne olacağı hususunda bilgilendirip bilgilendirmediği, down sendromunun tespiti halinde davacıların gebeliği sonlandırma hakkı bulunup bulunmadığı, somut olayda doktorun kusurunun bulunup bulunmadığı, davacının maddi zarar talebinin yerinde olup olmadığı bu kapsamda maddi zarar miktarının ne olduğu, davalının maddi zarardan sorumlu olup olmadığı hususlarında bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup bilirkişi heyetinin 17/12/2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; dosyanın Tıbbi Kötü Uygulamaya ilişkin Mali Mesuliyet Poliçesi açısından incelenmesinde, dava dilekçesinin davalı sigorta şirketine 26.05.2037 tarihinde tebliğ edildiği, davalının dosya arasında verdiği dilekçe ile davacının önceden başvurusu olmadığı, buna göre rizikonun 16.05.2017 de gerçekleştiği, … Sigorta tarafından 02.08.2016 – 02.08.20187 vadeli poliçenin sunulduğu, rizikonun bu 228732410 8 numaralı poliçe üzerinden gerçekleştiği, olay başına 800.000,00 TL teminatlı olduğunun görüldüğü, Davalı … Sigorta” nın sorumlu olabilmesi için diğer şartın sigartalı hekimin davacıyı takip ettiği Mart-Mayıs 2014 tarihlerinde de herhangi bir sigorta şirketinden sigortalı olması gerektiği, (30 günü geçen sigortasız dönemde koruma olmayacağından bu dönemdeki poliçelerin görülmesinin gerekli olduğunu). Dosya arasında gebe takibi yapılan döneme ilişkin polişeye rastlanılmadığı, Hekimin TC No ve uzmanlık alanından … sorgusu ile, gereken dönem poliçeleri incelendiğinde hekim bu dönemde sigartalı ise riziko üzerine gerçekleşen şirketin, hekimin kusurlu bulunması halinde tazminattan sorumlu olacağını, dosya içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde, hekimin anne adayı … …’yı 3. Gebeliğinde iki kez değerlendirdiğini, … …’yı değerlendirdiği iki muayenede patolojik ultrasonografi bulgusu saptanmadığı için invazif girişim önerme endikasyonu da oluşmadığı kanaati ile Dr. … …’ın tıbbi bir eksikliği veya hatası olduğunu gösterir bir delile dosyada rastlanmadığı, gebe takibi 2010/13 genelgesi ile belirlenen asgari standartın geçerli olduğu tarihte yapılmış ise, fetal anomali konusunda tarama testleri hakkında bilgilendirme ilk 14 hafta içerisinde yapılması standart olarak Bakanlıkça belirlenmiş olduğunu, dosya arasında ikili testin kabul edilmediği hekimin tasarrufu altında olan kayıt sistemine hekimce not şeklinde belirtilmişse de, hastanın aydınlatıldığına dair imzalı bir belgeye dosya arasında rastlanmadığını, fetal anomali tanısı konulduktan sonra invazif kesin tanı yönlemleri, rahim tahliye hakkı vb konularda bilgi verme gebelik takibinde yer alan dava dışı hekimler tarafından yapılması gerektiğini, 32. ve 37. haftalarda fetal anomaliler hakkımda bilgi verildiği, ancak hasta ve eşi tarafından imzalı bir aydınlatma notuna dosya arasında rastlanmadığı, var ise de dosyaya getirtilmemiş olabileceği, USG vb raporlarda tanı konulduğu, doğum için gidilen farklı hir merkezde doğum öncesi anamnezde Down sendromu şüphesi yazılı olduğu ve tanı ile ilgili ailenin en azından fetustaki hastalık yönünden bilgilendirilmiş olduğunun kabul edilmesi gerektiği ancak rahim tahliye seçeneği konusunda bilgilendirilme yapılıp yapılmadığının dosya arasındaki evraklardan anlaşılamadığı görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
SBGM ye müzekkere yazılarak davadışı doktor … … ‘in davacının gebelik dönemi olan 2013-2014 yıllarını kapsayan hekim mesleki sorumluluk sigortasının bulunup bulunmadığının bildirilmesi istenilmiş olup SBGM’nin 19/03/2021 havale tarihli cevabi yazısında yapılan sorgulamada 2013-2014 yıllarını kapsayan Mesleki Sorumluluk Sigortası poliçe bilgilerinin araştırıldığı ve kayıt bulunmadığı bildirilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 1473. Maddesiyle sigortacının sorumluluk sigortası ile sözleşmede aksine hüküm yoksa sigortalının sözleşmede ön görülen ve zarar daha sonra doğsa bile sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene sigorta sözleşmesinde ön görülen miktara kadar tazminat ödeyeceği düzenlenmiş olup buna göre sigortacının sorumlu olabilmesi için zararın sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanması gerekmektedir. Gebelik takibi yapılan dönemde hekimin davalı nezdinde sorumluluk sigortası bulunmadığından zararın tazmini için davalıya husumet yöneltilemeyeceği değerlendirilmiş olup davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair aşağıdaki gibi karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2 – Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3 – Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca 100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4 – Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5 – Davalı tarafça yapılan yapılan 300,00 müzekkere ve tebligat giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6 – Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde kendilerine iadesine,
Dair davalının yokluğunda davacı vekilinin yüzüne karşı kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/11/2021

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)