Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/323 E. 2022/385 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/323 Esas
KARAR NO : 2022/385
DAVA : İtirazın İptali olmadığı takdirde Alacak
DAVA TARİHİ : 11/04/2014
KARAR TARİHİ : 12/05/2022

DAVA: Davacı vekili mahkememize ibraz ettiği ve mahkememizin 2014/… Esas dava dilekçesi ile … …, … …, … …, … …, … … … , … Petrol … AŞ , … .. AŞ, … Petrol Ürünleri ….AŞ ve … … AŞ hakkında açtığı davada, müvekkili banka ile … Tic ve San AŞ arasında imzalanan 22/03/2012 tarihli 17.500.000,00 TL bedelli , 06/7/2012 tarihli 17.500.000,00 TL bedelli , 2 adet genel kredi sözleşmesine , davalıların kefil olarak imza attıklarını, bu sözleşmelere istinaden adı geçen şirkete nakdi ve gayri nakdi krediler kullandırıldığını, gayri nakdi kredi kapsamında asıl borçlu şirket lehine muhtelif tarihlerde 7 adet olmak üzere toplam 16.500.000,00 TL tutarında meri ve kesin teminat
mektubu verildiğini, davalı – borçluların borçlarını ödememeleri üzerine müvekkili tarafından … Noterliğinin 04/02/2013 tarih ve … yevmiye numaralı kat ihtarnamesi ile hesabın kat edildiğini, kat ihtarında hem nakdi kredilerin ödenmesinin istendiğini, hemde gayri nakdi kredilerin deposunun talep edildiğini, davalıların borçlarını ödemeyerek temerrüte düştüğünü, borçlular hakkında … İcra Müdürlüğünün 2013/… esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, borçluların icra takibine itiraz ettiğini, itiraz dilekçesinin kendilerine tebliğ edilmediğini, taraflarınca … İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/… esas sayılı dosyasından ikame edilen itirazın kaldırılması davasında mahkemenin 8/4/2014 tarihli kararı gereğince davanın reddine karar verildiğini, borçluların icra takibine yapmış oldukları itirazın iptaline ve asıl alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini bu talebin kabul edilmemesi halinde ise, 17.530.791,94 TL nin kat ihtarnamesinin tarihi olan 04/02/2013 tarihinden itibaren temerrüt faizi ( yıllık % 40 ) ile birlikte davalılardan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir
CEVAP : Davalılar vekili mahkememize ibraz ettiği cevap dilekçesi ile, davacı bankanın müvekkillerine karşı … İcra Müdürlüğünün 2013/… esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlattığını, müvekkillerince borca itiraz ederek takibin durdurulduğunu, bunun üzerine davacı tarafından … İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/… esas sayılı dosyası ile 5/4/2013 tarihinde, itirazın kesin kaldırılması davasının açıldığını, yapılan yargılama sonunda 8/4/2014 tarihinde davanın retle sonuçlandığını, davacının bu defa itirazın iptali davası açmış ise de, bir yıllık hak düşürücü süre içinde bu davanın açılmaması nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davacı tarafın itirazın kaldırılması davasını açtığı 4/4/2013 tarihinde itiraza mutalli olduğunu, bu tarihten itibaren bir yıllık sürenin bitiminin 5/4/2014 olduğunu, davanın ise bu sürenin dolmasından sonra 11/4/2014 tarihinde açıldığını belirterek HMK 142. Maddesi gereğince hak düşürücü sürenin dolmasından dolayı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 08/5/2014 tarihli dilekçesinde , açtıkları davanın terditli olarak açıldığını, itirazın iptalinin talep edildiğini ancak bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde ise , alacağın tahsiline ilişkin talep ile alacak davası açtıklarını, HMK nun 111.maddesi gereğince davanın terditli açılmasının mümkün olduğunu belirtmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, terditli olarak açılmış olup itirazın iptali olmadığı takdirde alacak istemine ilişkindir.
DELİLLER: … İcra Müdürlüğünün 2013/… esas sayılı dosyası, … İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/… esas sayılı dosyası, genel kredi sözleşmeleri, kat ihtarı, gayri nakdi kredi dökümleri, ekstreler, hesap özetleri, eş muvafakatları, ticari defter ve belgeler , teminat mektubu ile ilgili evraklar ve bilirkişi incelemesi.
… İcra Müdürlüğünün 2013/… esas sayılı dosyası alınıp incelendiğinde, davacı tarafından davalılar ve … … AŞ , … .. AŞ, … ….AŞ ve … … AŞ aleyhine 1.020.081,09 TL asıl alacak , 10.200,81 TL işlemiş faiz , 510,04 TL BSMV olmak üzere toplam 1.030.791,94 TL toplam alacağın asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek %40 temerrüt faizi , faizin %5 gider vergisi ile tahsili ayrıca toplam 16.500.000,00 TL bedelli meri teminat mektup bedellerinin banka veznesine deposu, bankaca tazmin edilmesi halinde tazmin tarihinden itibaren işleyecek %40 temerrüt faizi ve BSMV si ile birlikte tahsili için 11/02/2013 tarihinde ilamsız takip başlatıldığı , borçluların 22/02/2013 tarihinde süresinde itiraz ederek takibi durdurduğu, alacaklı vekilince … İcra Hukuk Mahkemesine 05/4/2013 tarihinde icra takibine yapılan itirazın kaldırılması için 2013/… esas nolu dosya ile dava açtığı, dolayısıyla davacı tarafın itirazı 05/4/2013 tarihinde öğrendiği, bir yıllık itirazın iptali davası açma süresinin 5/4/2014 tarihinde dolduğu, davacı tarafça terditli olarak açılan itirazın iptali davasının tarihinin 11/4/2014 tarihi olması nedeniyle bir yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu tespit edilmiştir. Davacı dava dilekçesinde terditli olarak talepte bulunmuş, itirazın iptali olmadığı takdirde davanın alacak davası olarak yürütülmesini talep etmiştir. Davacı davası terditli olarak açtığından itirazın iptali davası hak düşürücü süreden reddedilerek davaya alacak olarak davası olarak devam edilmiştir.
Yargılamanın devamı sırasında davalılardan … … … dosyaya 26/03/2015 tarihli dilekçe sunarak, “işbu davaya konu ana para borcunun 17.530.791,94 TL sinin hesap kat ihtarnamesinin tarihi olan 4/02/2013 tarihi itibariyle işleyecek %15 temerrüt faizi ile birlikte kabul ediyorum ” diyerek davayı kabul etmiştir.
Yargılaman devamı sırasında 30/03/2017 tarihli duruşmada asıl borçlu şirket olan … Tic ve San AŞ ile , sözleşmeye kefil olarak imza atan … … AŞ, … Petrol … AŞ ve … …AŞ tarafından … Asliye Ticaret Mahkemesine 2014/… esas nolu dosya ile iflas ertelemesi talepli dava açıldığı, mahkemece 13/7/2015 tarihinde verilen karar incelendiğinde bu şirketlerin iflasına karar verildiği, iflas kararının yargılamanın devamı sırasında henüz kesinleşmediği , dosyanın temyiz edilmesi nedeniyle yargıtay’a gönderildiği, ikinci alacaklılar toplantısının henüz yapılmadığı, bu davalılar açısından açılan davanın kayıt kabule dönüştüğü, İİK nun 194.maddesi gereğince bunlar yönünden devam eden davanın ikinci alacaklılar toplantısından 10 gün sonrasına kadar durması gerektiğinden, şirketler hakkında açılan davanın mahkememizin 2014/… Esas nolu dosyasından tefrikine karar verilerek, iş bu dosyanın davalıları olan şirketler hakkındaki dava mahkememizin iş bu dosya olan 2017/… esas nolu dosyasına kaydı yapılmıştır.
Şirketler hakkında açılan davanın tefrikinden önce tüm davalılar açısından taraflarca ileri sürülen tüm deliller toplanarak banka kayıtları üzerinde inceleme yapma yetkisi de verilerek, davacının alacağının olup olmadığı varsa miktarının tespiti için dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından tüm davalılar açısından hazırlanan rapor, tefrik kararından önce 02/03/2017 tarihinde dosyaya bırakılmıştır.
Kredi borçlusu olan … … AŞ nin 22/03/2012 tarihli 17.500.000,00 TL , 06/7/2012 tarihli 17.500.000,00 TL miktarlı genel kredi sözleşmelerine imza attığı, diğer davalıların ise kefil olarak sözleşmeyi imzaladıkları görülmüştür.
Kredi sözleşmeleri incelendiğinde, 22/03/2012 tarihli sözleşmenin 818 Sayılı Borçlar Kanunu döneminde, diğer sözleşmesin ise 6098 Sayılı Yeni borçlar Kanunu döneminde imzalandığı görülmektedir. Kredi sözleşmelerinde ……..A.Ş’nin asıl borçlu , diğer şirketlerin ise kefil sıfatıyla sözleşmeleri imzaladıkları görülmüştür. 818.Sayılı Borçlar kanunu döneminde imzalanmış bulunan sözleşmeler açısından Yargıtay’ın yerleşik içtihadına göre , ” genel kredi sözleşmesinde sözleşmede kefalet limiti bir an için gösterilmemiş olsa bile , sözleşmenin ilk baş tarafında birinci maddede kredi limitinin açık şekilde gösterilmiş olduğu, bu kredi limitinin aynı zamanda kefalet limitini de içerdiği sabittir. ” denildiğinden bu sözleşmelerdeki kefaletler açısından da kefalet limitinin belli olduğu dolayısıyla kefaletin geçerli olduğu sonucuna varılmıştır.
Kefil, kefil olduğu miktar ile bu miktara ilaveten kendi temerrütünün kanuni sonuçlarından da sorumludur. Kefilin temerrütü , kredi hesabını kat eden bankanın kefile TBK 117/Mülga 101.maddesi hükmünce temerrüt ihtarında bulunması ile gerçekleşmektedir. Bu durumda davalı kefillere , sözleşmede gösterilen azami kefalet limiti aşılmamak üzere , temerrüt tarihine kadar işlemiş olan akdi faiz ve ferilerinden dolayı sorumlu olacaklarının kabulü gerekmektedir.
… Noterliğine ait 4/2/2013 tarih … yevmiye nolu hesap kat ihtarnamesi incelendiğinde, davacı tarafın …… AŞ lehine kullandırdığı kredileri kat ettiği buna göre ana para, faiz ve ferileri ile birlikte 1.020.081,09 TL nakit borcun bulunduğu, toplam 7 adet mer’i ve kesin teminat mektubu toplamı olan 16.500.000,00 TL kadar da gayri nakdi kredi borcunun bulunduğu, söz konusu nakit alacağının tebliğinden itibaren 3 gün içinde ihtarname masrafları ile birlikte , nakit alacağın tahsili , gayri nakit alacağın ise depo edilmesinin talep edildiği görülmüştür. Kat ihtarının kefillere usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediği anlaşılmıştır.
Nakdi kredi kapsamında asıl borçlu şirkete kullandırılan kredi miktarları incelendiğinde , 4/2/2013 kat tarihi itibariyle 1.000.000 TL asıl alacak, 18.097,76 TL faiz, 1.983,33 TL BSMV olmak üzere toplam 1.020.081,09 TL nakit alacak tespit edilmiştir.
Gayri nakit krediler açısından inceleme yapan bilirkişi heyetinin raporundaki 6. sayfası incelendiğinde, teminat mektuplarının tarihi, mektup no, muhatapları , vadesi ve mektup tutarlarının listesinin çıkartıldığı, teminat mektubu tutarının 16.500.000,00 TL olduğu belirtilmiş, raporun 11. Sayfasında ise, söz konusu teminat mektuplarının tazmin edildiği yani nakde dönüştüğü tarihlerde tablo halinde gösterilmiştir. Tazmin tarihleri incelendiğinde teminat mektuplarının tamamının dava tarihinden önce tazmin edildiği tespit edilmiştir. Teminat mektupların nakde dönüştüğü tarihler irdelendiğinde, kat ihtarının çıkartıldığı, kat ihtarının tebliğ edildiği ve icra takibinin başladığı tarihlerde henüz tazmin olmuş teminat mektubunun bulunmadığı , hepsinin takip tarihi ile dava tarihi arasında tazmin olduğu, dolayısıyla nakde dönüşen teminat mektubu bedellerini , davanın alacak davası olduğu da dikkate alınarak dava tarihinden itibaren temerrüt faizi uygulanması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Temerrüt faizi genel kredi sözleşmesinin 32.14 ve 37. Maddelerinde düzenlenmiş olup, buna göre davacı tarafın %40 oranında temerrüt faizi talebi haklıdır. Hesap kat ihtarnamesi incelediğinde, kefillere usulüne uygun şekilde tebligat yapılamaması nedeniyle yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre , temerrüt faizinin takip tarihi itibariyle başlatılması, takip tarihine kadar akdi faiz yürütülmesi, gerektiğinden bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere 1.000.000 TL lik nakit krediye kat tarihi olan 4/2/2013 tarihine kadar akdi faiz uygulayarak asıl alacağı 1.020.081,09 TL olarak hesaplamış, kat tarihinden takip tarihine kadar yine akdi faiz ( kat ihtarının usulüne uygun tebliğ edilememesi nedeniyle ) hesabı yapılarak , işlemiş faizin 4.522,30 TL olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca BSMV miktarı 226,10 TL olarak belirlenmiştir. Bilirkişi raporunda icra takip tarihi – temerrüt tarihi itibariyle toplam alacak miktarının 1.024.829,49 TL olarak hesaplamıştır. Bilirkişi raporunda da değinildiği üzere borçlu tarafça davadan önce 14/03/2013 tarihinde 21.536,00 TL lik , dava tarihinden sonra ise , 95.572,00 TL lik ödeme yapılmıştır. Ödeme miktarlarının talep edilen nakdi krediden düşülmesi gerektiği sonucuna varılarak , öncelikle işlemiş faiz miktarı 4.522,30 TL ile 226,10 TL BSMV toplamı olan 4.754,40 TL , 21.536,00 TL lik ödemeden düşüldüğünde geriye (21.536,00 – 4.784,40 =) 16.751,60 TL kalmaktadır. Bu miktar da asıl alacaktan düşüldüğünde ( 1.024.829,40 – 16.751,60 = ) 1.008.077,89 TL ödenmemiş asıl alacak kalmaktadır. Dava tarihinden sonrada 95.572,00 TL ödendiğinden bu miktarda mahsup edildiğinde ( 1.008.077,89 -95.572,00 = ) ödenmemiş 912.505,89 TL nakdi krediden kaynaklanan asıl alacak kaldığı tespit edilmiştir.
Hem dava tarihinden önce yapılan 21.536,00 TL lik ödeme hemde dava tarihinden sonra yapılan 95.572,00 TL lik ödeme nakdi alacaklardan düşüldüğünde davacı tarafın 912.505,89 TL lik nakdi krediden asıl alacağı kaldığı görülmektedir. Davalı şirketlerin sorumlu olduğu miktar 912.505,89 TL nakdi kredi + 16.500.000,00 TL tazmin edilen teminat mektubu bedeli olmak üzere toplam 17.412.505,89 TL olduğu tespit edilmiştir .
Dava tarihinden önce ödenen 21.536,00 TL yönünden davacının dava açmakta hukuki yararı kalmadığından bu kısma yönelik davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, dava tarihinden sonra ödenen 95.572,00 TL yönünden ise dava konusuz kaldığından bu miktar yönünden karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar tesis etmek gerekecektir .
Bu arada Mahkememizin 2014/120 esas nolu dosyasında davalılar … , …, …, … … ve … … … açısından yargılama sonunda 16/05/2017 tarih ve 2017/460 Karar nolu ilam ile “Davacının davasının … … … yönünden kabulü, diğer davalılar yönünden kısmen kabulü ile, tahsilde tekerrür olmakak kaydı ile , 17.435.219,94 TL nin … … …’dan , diğer davalılar açısından ise 17.412.505,89 TL lik limitle sorumlu olmak üzere ( … … … ‘dan 04/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek %15 temerüt faizi, diğer davalılardan ise 912.505,89 TL sine 11/02/2013 kalan 16.500.000,00 TL sine ise dava tarihi olan 11/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yıllık %40 temerrüt faizi ile birlikte, ) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, dava tarihinden önce ödenen 21.536,00 TL yönünden davacının dava açmakta hukuki yararı kalmadığından bu kısma yönelik davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, dava tarihinden sonra ödenen 95.572,00 TL yönünden ise , dava konusuz kaldığından bu miktar yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davacının fazla talebinin reddine, ” karar verilmiş, kararın istinaf edilmesi üzerine … Mahkemesi … HD’nin 2017/… Esas 2018/… Karar nolu ilamı ile istinaf başvurusunun reddine karar verildiği, istinaf kararına karşı temyiz başvurusu yapılması nedeniyle Yargıtay … Hukuk Dairesinin 01/07/2019 tarih 2018/… Esas 2019/… Karar nolu ilamı ile istinaf kararını bozmuştur.
Yargıtay bozma ilamında “Kararı, davalılar … …, … …, … …, … … vekili temyiz etmiştir.
1-Davalılar … …, … …, … …, … … vekilinin istinaf aşamasında adli yardım talebi kabul edilmiş olup anılan davalılar vekilince temyiz aşamasında da adli yardım talebinde bulunulmuş olmakla, dosya kapsamı, talep dilekçesi içeriği, ekli belgeler kararı temyiz için yatırılacak harcın tutarı gözetilerek, mümeyyiz davalılar vekilinin adli yardım talebinin HMK 336/2 ve 337/1. maddeleri çerçevesinde incelemenin evrak üzerinde yapılması gerekli görülmekle anılan davalıların karara yönelik kanun yolu harç ve giderleri bakımından adli yardımdan yararlandırılmalarına ve karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla yapılan takibe vaki itirazın iptali, itirazın iptali talebinin yerinde görülmemesi durumunda kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın davalılardan tahsili istemlerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, itirazın iptali davasının hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı davacının talebi de gözetilerek davaya alacak davası olarak devam edildiği belirtilerek, yazılı gerekçelerle temyiz eden davalılar hakkındaki alacak davasının kabulüne karar verilmiş, anılan karara karşı temyiz eden davalılarca yapılan istinaf başvurusu ise bölge adliye mahkemesince yazılı gerekçelerle esastan reddedilmiştir.
Ancak yukarıda yapılan özetten de anlaşıldığı üzere dava terditli olarak açılmış, öncelikle itirazın iptali, bu talebin kabul görmemesi halinde kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağın tahsili talep edilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 111/2 maddesi, “Mahkeme, davacının asli talebini esastan reddetmedikçe, fer’i talebi inceleyemez ve hükme bağlayamaz.” hükmünü haizdir. Bu durumda mahkemece, hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı tespit edilen itirazın iptali davası hakkında ayrı bir hüküm tesis edilip, davanın reddine karar verilmesi, akabinde de alacak davasının incelenmesi gerekirken itirazın iptali davası hakkında hüküm tesis edilmeden fer’i nitelikteki alacak davasının esası hakkında hüküm tesisi doğru görülmemiş, hükmün temyiz eden davalılar yararına bozulması gerekmiştir.
Öte yandan 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesiyle bölge adliye mahkemesince incelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine karar verileceği hüküm altına alınmış, aynı Yasa’nın 353/1-b-2 maddesiyle ise bölge adliye mahkemesince, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verileceği düzenlenmiştir. Bu durumda ilk derece mahkemesi kararını eksik ya da hatalı bulan veyahut davanın esası hakkında farklı gerekçelerle bir karar verilmesi gerektiğine hükmeden bölge adliye mahkemesinin ilk derece mahkemesi kararını kaldırıp, esas hakkında yeniden hüküm kurması gerekmektedir. Aksi hal 6100 sayılı HMK ile benimsenen istinaf sistemine aykırılık oluşturacağı gibi, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi gerekçeleri arasında çelişki oluşmasına da sebebiyet verebilecektir.
Yapılan açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık incelendiğinde, ilk derece mahkemesince, 6098 sayılı TBK döneminde akdedilen 06.07.2012 tarihli genel kredi sözleşmesi bakımından kefil olan davalıların eş rızasının alındığı bu nedenle kefaletin Kanun’un aradığı şekil şartlarını ihtiva ettiği tespitine yer verildiği, anılan karara karşı yapılan istinaf başvurusunu inceleyen Bölge Adliye Mahkemesince, kefalet hususunda eş rızaların alınmadığı istinaf sebebi olarak ileri sürülmüş ise de sözleşmelerin imza tarihinden sonra 6455 sayılı Kanun ile 28.3.2013 tarihinde değişen TBK’nın 584/3 maddesi uyarınca davalıların eş rızası koşulunun aranmasına gerek olmadığı, davalı … …, … … ve … … …’nın bizzat davalı şirket YK başkan ve üyeleri olduğu, diğer davalıların ise şirketin ortakları olduğu, bu kişilerin kefaletlerinde eş rızasının gerekmediği gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca, ilk derece mahkemesince karar yerinde, davalı yanın genel kredi sözleşmesinin kefalete ilişkin hükümlerinin genel işlem koşulu olduğu yönündeki savunmalarına ilişkin değerlendirme yapılmamışken, Bölge Adliye Mahkemesi gerekçesinde bu hususun da tartışıldığı ve 06.07.2012 tarihli sözleşmede genel işlem şartlarına aykırı bir hükme yer verilmediği sonucuna varıldığı gözlemlenmektedir. Ancak yukarıda da açıklandığı üzere, bölge adliye mahkemesinin kabul şekline göre, bu durumda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp, esas hakkında yeniden hüküm tesis edilmesi gerekmektedir. Belirtilen nedenlerle, Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesinden farklı gerekçeye yer verilmesine karşın kararın gerekçesi ile hüküm arasında farklılık oluşturacak şekilde başvurunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararının re’sen bozulması gerekmiştir.
3-Bölge Adliye Mahkemesinin kabul şekline göre de bölge adliye mahkemesince, 6098 sayılı TBK’nın yürürlükte olduğu 06.07.2012 tarihinde imzalanan genel kredi sözleşmesini kefil olarak imzalayan davalılarca verilen kefaletler bakımından eş rızasının alınmadığı istinaf sebebi olarak ileri sürülmüş ise de davalıların asıl borçlu şirketin ortak ve yöneticileri olduğu, 6098 sayılı TBK’nın 28.03.2013 tarihinde değiştirilen 584/3. maddesi gereğince şirket ortak ve yöneticilerin şirket lehine verdikleri kefaletlerde eş rızası alınması şartının kaldırıldığı gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Ancak Bölge Adliye Mahkemesince hükme dayanak yapılan değişiklik 6455 sayılı Kanun’un 77. maddesiyle 28.03.2013 tarihinde yapılmış ve anılan Kanun’un 90. maddesiyle bu kanunla yapılan değişikliklerin Resmi Gazete’de yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği belirtmiştir. Anılan değişikliğin geçmişe şamil olacağı şeklinde bir hüküm de bulunmamaktadır. Bu durumda 28.03.2013 tarihinde yürürlüğe giren TBK’nın 584/3. maddesinin 06.07.2012 tarihinde akdedilen sözleşmeye uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Bu itibarla Bölge Adliye Mahkemesince, 28.03.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın 584/3. maddesinin somut olaya uygulanma imkanı bulunmadığı gözetilerek hüküm tesisi gerekirken yazılı gerekçelerle başvurunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozularak kaldırılmasını gerektirmiştir.” denilmiş ve Mahkememizce bozma ilamına uyularak öncesi 2014/… Esas olan dosya bozma nedeniyle Mahkememizin 2019/560 nolu esasına kaydı yapılmış ve mahkememizce yapılan yargılama sonunda Mahkememizin 2019/… Esas 2020/… Karar nolu ilamı ile gerçek kişi davalılar hakkında devam eden davada; “Aynı taraflar arasındaki benzer bir dosyadan verilen karara karşı davacı vekilince maddi hata düzeltme dilekçesi üzerine Yargıtay … Hukuk Dairesinin vermiş olduğu 12/09/2019 tarih 2019/… Esas 2019/… Karar nolu maddi hata düzeltme ilamının bir sureti bu dosya içerisine bırakılmıştır. Dava konusu olan ve 28/03/2013 tarihinde yürürlüğe giren TBK’nın 584/3.maddesinin yürürlük tarihinden önce imzalanan 06/07/2012 tarihli genel kredi sözleşmesi davacı Şeker Bank ile asıl borçlu … Ticaret ve Sanayi A.Ş arasında imzalanmış olup kredi limitinin 17.500,00 TL olduğu, bu genel kredi sözleşmesinin davalıların kefil olarak imza attıkları , genel kredi sözleşmesinin ekinde 05/07/2012 tarihinde Nazan …, 05/07/2012 tarihide Sevil …, 04/07/2012 tarihinde Emine …, 05/07/2012 tarihinde …, 05/07/2012 tarihinde Tülin … tarafından … Ticaret ve Sanayi A.Ş tarafından kullanılacak 17.500,00 TL’lik kredi nedeniyle eşlerinin kefil olmasına rıza gösterdiklerine dair evrakların dosya içerisinde mevcut olduğu görülmüştür. Bu kişilerin aile nüfus kayıt tabloları da çıkartılarak dosya içerisine bırakılmıştır. Borçlar Kanunun 854. Maddesine göre kefilin eş rızasının sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şart olup eş rızalarına ait belge tarihleri incelendiğinde bu madde şartının yerine getirildiği görülmektedir. Yapılan yargılama sonunda itirazın iptali davasını hak düşürücü süre nedeniyle reddine, bu red kararına HMK 114/son gereğince dava şartı niteliğinden olduğundan davalılar lehine vekalet ücretinin maktu olarak takdirine, alacak davasının ise … … … yönünden kabulü, diğer davalılar yönünden ise kısmen kabulüne, kararın … … … tarafından istinaf ve temyiz edilmemesi, diğer davalılar tarafından istinaf ve temyize götürülmesi nedeniyle vekalet ücreti hususunda aleyhe bozma yasağına dikkat edilerek 1-Davacının itirazın iptali davasının hak düşürü süre nedeni ile reddine, 2-Davacının alacak davasının … … … yönünden kabulü, diğer davalılar yönünden kısmen kabulü ile tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile 17.435.219,94 TL nin … … …’dan , diğer davalılar açısından ise 17.412.505,89 TL lik limitle sorumlu olmak üzere ( … … … ‘dan 04/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek %15 temerüt faizi, diğer davalılardan ise 912.505,89 TL sine 11/02/2013 kalan 16.500.000,00 TL sine ise dava tarihi olan 11/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yıllık %40 temerrüt faizi ile birlikte, ) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, Dava tarihinden önce ödenen 21.536,00 TL yönünden davacının dava açmakta hukuki yararı kalmadığından bu kısma yönelik davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, Dava tarihinden sonra ödenen 95.572,00 TL yönünden ise , dava konusuz kaldığından bu miktar yönünden karar verilmesine yer olmadığına, Davacının fazla talebinin reddine, ” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
… Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/… Esas 2015/… Karar nolu dosyasından yapılan yargılama sonunda mahkemece … Petrol , …….A.Ş ve ……A.Ş hakkında verilen iflas kararının kesinleştiği, diğer davalılar yönünden verilen iflas kararının bozulduğu, diğer davalılar yönünden dosyanın mahkemenin 2018/1241 nolu esasına kaydının yapıldığı, yapılan yargılama sonunda ise …….A.Ş ile …A.Ş yönünden borca batıklık şartı gerçekleşmediğinden iflas erteleme davasının reddine karar verildiği görülmüştür.
……A.Ş ‘nin iflas tasfiyesi … İcra Dairesinin 2015/…, … …..A.Ş’nin iflas tasfiyesi ise … İflas Dairesinin 2015/… İflas nolu dosyasından yürütülmüş olup ikinci alacaklılar toplantısı yapılması beklenilmiş, …….A.Ş’nin ikinci alacaklılar toplantısı 30/09/2019, … … A.Ş’nin ikinci alacaklılar toplantısı 03/02/2021 tarihinde yapıldığı görülmüştür.
İflas eden şirketler yönünden dava kayıt kabul davasına dönüşmüş olup davacı tarafa iflas idaresine müracaat ederek kayıt kabul talepli dilekçe vermeleri hususunda süre verilmiş olup davacı vekilince iflas idarelerinin kayıt kabul talepli dilekçe sunulduğu, davacı vekilinin 06/10/2016 tarih ve 30/10/2019 havale tarihli dilekçeleri incelendiğinde, kayıt kabul taleplerinin …….A.Ş ve ……..A.Ş iflas tasfiyelerinin yapıldığı iflas idarelerince, davacı alacağının tamamının kabulüne karar verildiği, dolayısıyla bu davalılar açısından devam eden kayıt kabul davasının konusunun kalmadığı görülmüştür. Diğer davalılar … ve … yönünden iflas erteleme davaları, bu davalıların borca batık olmadığından davanın reddine karar verildiği böylelikle bu davalıların tüzel kişiliklerinin devam etmesi nedeniyle iflas erteleme talebinin reddine dair kararın kesinlemesinin beklenilmesine gerek duyulmamıştır.
İtirazın iptali davası açısından hak düşürücü süre geçtiğinden itirazın iptali davasını reddine, terditli olarak talep edilen alacak davası açısından ise; tüm davalılar yönünden, tefrik kararından önce asıl dosyadan alınan ve yukarıda özetlenen bilirkişi raporu doğrultusunda; davacının davalılar hakkında açtığı alacak davası açısından ;A-Davacının davalılar … Tic ve San Aş ve … Aş hakkında açmış olduğu alacak davası , bu davalılar hakkında iflas kararı verilmesi nedeniyle kayıt kabul davasına dönüşmekle , bu davalılar hakkında açılan kayıt kabul davasının konusunun kalmaması nedeniyle, karar verilmesine yer olmadığına, B-Davacının davalılar … Aş ve … Aş hakkında açmış olduğu alacak davasının kısmen kabulü ile, (tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile ) 17.412.505,89TL’nin (bu miktarın 912.505,89TL’sine 11/02/2013 tarihinden geri kalan 16.500.000,00TL’sine dava tarihi olan 11/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek) yıllık %40 temerrüd faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, Dava tarihinden önce ödenen 21.536,00TL yönünden davacının dava açmakta hukuki yararı kalmadığından bu kısma yönelik davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, Dava tarihinden sonra ödenen 95.572,00TL yönünden ise dava konusuz kaldığından bu miktar yönünden karar verilmesine yer olmadığına, Davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacının davalılar hakkında açtığı itirazın iptali davasının hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle reddine,
2-Davacının davalılar hakkında açtığı alacak davası açısından ;
A-Davacının davalılar … Tic ve San Aş ve … Aş hakkında açmış olduğu alacak davası , bu davalılar hakkında iflas kararı verilmesi nedeniyle kayıt kabul davasına dönüşmekle , bu davalılar hakkında açılan kayıt kabul davasının konusunun kalmaması nedeniyle, karar verilmesine yer olmadığına,
B-Davacının davalılar … Ticaret Aş ve … t Aş hakkında açmış olduğu alacak davasının kısmen kabulü ile, (tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile ) 17.412.505,89TL’nin (bu miktarın 912.505,89TL’sine 11/02/2013 tarihinden geri kalan 16.500.000,00TL’sine dava tarihi olan 11/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek) yıllık %40 temerrüd faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Dava tarihinden önce ödenen 21.536,00TL yönünden davacının dava açmakta hukuki yararı kalmadığından bu kısma yönelik davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine,
Dava tarihinden sonra ödenen 95.572,00TL yönünden ise dava konusuz kaldığından bu miktar yönünden karar verilmesine yer olmadığına,
Davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine,
3-Açılan itirazın iptali davasının hak düşürücü sürenin reddinden dolayı A.A.Ü.T’nin 3/2.maddesi dikkate alınarak, 5.100,00TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı vekille temsil edildiğinden 263.705,78 TL vekalet ücretinin (davalılardan … .. Aş ve … … Aş hakkında açılan davanın kayıt kabule dönüşmesi nedeni ile, bu davalılar açısından 5.100,00TL maktu vekalet ücreti ile sorumlu olmak kaydı ile ) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine,
5-Davanın kısmen reddi nedeni ile A.A.Ü.T’nin 3/2 maddesi de dikkate alınarak, 5.100,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan tebligat ve teskere masrafı 875,00TL yargılama giderinin kabul ve red oranı dikkate alınarak takdiren 850,00TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalılar tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
8-Gider avansından kullanılmayan kısmın ilgilisine iadesine,
9-Bu dava sebebi ile alınması gereken 1.189.448,27 TL karar ve ilam harcının (davalılardan … .. Aş ve … … Aş hakkında açılan davanın kayıt kabule dönüşmesi nedeni ile, bu davalılar açısından 80,70TL maktu harç miktarı ile sorumlu olmak kaydı ile) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek hazineye irad kaydına,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 12/05/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …

¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır