Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/301 E. 2019/115 K. 12.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/301 Esas
KARAR NO : 2019/115
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 29/03/2017
KARAR TARİHİ : 12/02/2019

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 02/01/2014 tarihinde otobüsünün çalındığını, davalı sigorta şirketinin sigorta bedelinin hala ödenmediği, 2010 model … plakalı ve … şasi nolu otobüsünün, ZMMS poliçesinin 28/10/2013 tarihinde … Sigorta şirketince … poliçe no ile yapıldğını, birleşik kasko sigorta genişletilmiş kasko poliçesi ise yine 28/10/2013 tarihinde … Sigorta Şirketi tarafından … poliçe no ile yapıldğını, müvekkilinin rizikonun gerçekleşmesi üzerine, sigorta şirketine bildirimde bulunduğunu, ancak herhangi bir yanıt ve sigorta bedeli olmadığını, aracın bugünkü rayiç değerinin ve çalındığı günkü rayiç değerinin oldukça yüksek bulunduğu, rayiç değerinin tam olarak tespiti için bilirkişi veya ekspertiz değerlendirme yapılması gerekeceği, bu nedenle davanın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 50.000,00TL olarak açıldığını, bu bedelin sigorta şirketinin ödeme yapması lazım gelen günden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte davalı şirket tarafından tanzim ve tahsilini talep ve beyan etmiştir.
Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Adliyesi olduğunu, sigorta sözleşmesi hükümlerinin TTK’da düzenlenmiş olduğunu ve bu davanın mutlak ticari dava olduğunu, bu nedenle görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olduğunu, uyuşmazlık konusu çalınan aracın üzerinde rehin ve hacizler olduğunu, TMK m.879 uyarınca muaccel olan sigorta tazminatının malike ancak bütün rehinli alacakların rızasıyla ödeneceğini, rehinli alacaklının davaya muvafakatı olmadan, davacının dava ehliyetinden söz edilemeyeceğini, dava konusu aracın mahkemece yaptırılarak bilirkişi incelemesi ile rayiç bedelinin tespit edilmesini, davanın reddine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davacı vekili … Tüketici Mahkemesine vermiş olduğu 18/12/2015 tarihli dilekçe ile davanın TTK 1273 vd. Maddeleri uyarınca … AŞ ye ihbarını talep etmiştir.
Mahkememiz … Esas ve … Karar sayılı ilamı ile Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiştir.
… Tüketici Mahkemesi … Esas ve … Karar sayılı ilamı ile görevli mahkemenin İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesi … Esas ve … Karar sayılı ilamı ile yargı yeri olarak İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesini belirtmiştir.
Davacı vekili mahkememize verdiği 20/06/2017 havale tarihli dilekçesi ile davanın … AŞ ye ihbarını talep etmiştir. İhbar olunan … AŞ vekili asli müdahale talebinde bulunarak müvekkili ile davacı arasında imzalanan Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesine istinaden davacı taraf lehine taksitli Ticari Kredi açıldığını, bu kredinin hesabı kat edilerek tüm borcun muaccel hale getirildiğini, … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından taksitli ticari kredi için 108.580,75TL asıl alacak ve business kart ve esnek ticari hesap için ise 9.192,53TL asıl alacak ile menkul rehninin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız takip başlattığını ve icra takibinin kesinleştiğini, müvekkilinin dain-i mürtehin sıfatına haciz olduğunu, davacının çekişme konusu menkul üzerindeki menfaatlerini sigorta teminatı altına alması sebebiyle, bu teminattan da müvekkilinin rehin alacaklısı olarak alacağını öncelikli olarak isteme hakkı bulunduğunu, 28/07/2017 tarihi itibari ile güncel miktarının 293.261,75TL olduğunu, davacının açmış olduğu davada tazminatın davacıya ödenmesine muvafakatlarının olmadığını, dain-i mürtehin olarak öncelikle kredi ödemesinden kaynaklı borca mahsuben tazminatın taraflarına ödenmesini beyan ve talep etmiştir.
Davacı vekili 26/03/2018 havale tarihli dilekçesi ile açmış olduğu davayı belirsiz alacak davası olarak açtığını belirtmiştir. Davalı vekili ise vermiş olduğu beyan dilekçesi ile kısmi dava olarak ikame edilen davanın sonrasında belirsiz alacak davasına dönüştürülemeyeceğini, belirsiz alacak davası olarak kabul edilse dahi, asli müdahale talebi dilekçesinin taraflarına tebliğ edilmediği, harcın yatırıldığı tarih ile alacağın zamanaşımına uğradığını beyan etmiştir.
Mahkememizce “tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda iddia olunan sigortalı aracın çalınmasından dolayı davacının uğradığı zararın tespiti ile hasarın sigorta hasarı kapsamında kalıp kalmadığı hususunda bir sigortacı bir makine mühendisi bilirkişiden rapor alınmıştır. Alınan raporda, davalı sigorta şirketince meydana gelen hırsızlık hadisesinin teminat dışında kaldığı yönünde savunma olmadığını, dosya arasındaki belgelerden de aksi kanaate varılamadığı, aracın trafik tescil kaydında çalıntı şerhinin bulunduğu ve sigortacılık tekniği açısından meydana gelen çalınma rizikosunun teminat kapsamında kadığı ve 02/01/2014 tarihinde 2.el piyasa rayiç değerinin 110.000,00Tl olduğu hususlarına yer verilmiştir.
Asli müdahil … AŞ vekili 29/01/2019 havale tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 110.000,00TL olarak aracın çalıntı tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ıslah ettiğini beyan etmiştir.
… Trafik Tescil Şube Müdürlüğüne müzekkere yazılarak aracın tescil kaydıi asli müdahil ile davacı arasındaki genel kredi ve teminat sözleşmesi, … İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyası, dava konusu aracın çalınması nedeniyle kaydının silindiğine dair … Vergi Dairesi Müdürlüğünün cevabi yazısı dosya arasına alınmıştır.
Türk Medeni Kanunu’nun 879/1 maddesinde “muaccel olan sigorta tazminatı, malike ancak bütün rehinli alacaklarının rızasıyla ödenebilir.” ifadesi yer verilmiştir.
HMK’nın 114.maddesinde dava şartları sayılmış olup, bunlardan biri de tarafların taraf ve dava ehliyetine sahip olmalarıdır.
HMK’nbın 115.maddesinin 2.fıkrasında ise dava şartlarının yokluğu halinde davanın usulden reddedileceği düzenlemesine yer verilmiştir.
Dava konusu olayımız açısından mahkememizce dain-i mürtehin alacaklısı asli müdahil … AŞ ye davaya muvafakatinin olup olmadığı sorulmuş, asli müdahil vekili davaya muvafakatinin olmadığını belirterek asli müdahale talebinde bulunmuşlardır. Bu neden davacı …’nın açmış olduğu davanın TMK m.879/1, HMK m.114 ve 115/2 gereği aktif husumet yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.
01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 107.maddesi ile mülga 1086 sayılı HMUK’da yer almayan yeni bir dava türü olarak belirsiz alacak ve tespit davası kabul edilmiştir. Bu madde hükmüne göre davanın belirsiz alacak dava türünde açılabilmesi için davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davcı tarafça belirlenememesi gerekir. Belirleyememe hali davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen miktar ve değerinin belirlenmesinin gerçekten kendisinden beklenilmemesi durumuna dayanmalıdır.
Açılan davada asgari bir miktar gösterilmişse ve bunun alacağın bir bölümü olduğu anlaşılmakla birlikte, belirsiz alacak davası mı yoksa belirli alacak olmakla birlikte kısmi dava mı olduğu anlaşılmıyorsa bu durumda 6100 sayılı Kanun’un 119/1-ğ.maddesinin aradığı şekilde açıkça talep sonucu belirtilmemiş olacaktır. Talep, talep türü ve davanın niteliği açıkça anlaşılamıyorsa, talep muğlaksa HMK 119/2 gereğince, davacıya talebi HMK 119/2.maddesi doğrultusunda açıklatılmalıdır.
Dava onusu olayımız açısından davacı vekilinin dava dilekçesinden davası belirsiz alacak davası olarak mı yoksa kısmi dava olarak mı açtığı muğlak olsa da 26/03/2018 havale tarihli dilekçesi ile davasını belirsiz alacak davası olarak açmış olduğunu beyan etmiştir. Bu nedenle mahkememizce de HMK 119/2 maddesinin uygulamasına lüzum görülmemiştir. Ayrıca dava konusu aracın çalınma öncesi 7 adet kazaya karışmış olduğu, içeriği belirli olmamakla beraber dava konusu aracın 13.000,00TL hasar kaydı olduğu ve diğer şartlar göz önünde bulundurulduğunda dava konusu alacağın miktarının davacı tarafça belirlenmesinin kendisinden objektif olarak beklenemeyeceği ortadadır. Bu nedenlerle mahkememizce açılan davanın belirsiz alacak davası olduğuna karar verilmiştir.
TTK’nın 1409/1.maddesinde “sigortacı, sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zararlardan veya bedelden sorumludur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 114/4 maddesinde ” Sigorta sözleşmesinde kapsam dahiline alınmış olan riskler haricinde, kapsam dışında bırakılmış riskler açıkça belirtilir. Belirtilmemiş olan riskler teminat teminat kapsamında sayılır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Genel Şartlar’ın A.4.maddesi ile “Ek sözleşme ile teminat kapsamına dahil edilecek zararlar” başlığı altındaki riziko tanımlamaları arasında yer alan A.4.4.11.maddesi ile araç anahtarının ele geçirilmesi suretiyle aracın çalınması durumunun poliçe genel şartlarını genişleten ve ilave teminat verilmesini sağlamıştır.
Davalı tarafından tanzim edilen kasko poliçesi özel şartları incelendiğinde anahtar kullanılarak aracın çalınması rizikosuna ek teminat verildiği (sigorta poliçesi syf.2) görülmüştür.
Dosyadaki belgelerden aracın hangi yolla çalındığı netleştirilmemiştir. Poliçeye K2 601 klozunun eklendiği görülmüştür, davalı sigorta şirketince meydana gelen hırsızlık hadisesinin teminat dışında kaldığı yönünde savunma bulmadığı, dosya arasındaki belgelerden de aksi kanaate varılmasına neden olacak bir belge ve beyan bulunmadığı, aracın trafik tescil kaydına çalıntı şerhinin bulunması karşısında meydana gelen çalınma rizikosunun teminat kapsamında kaldığına karar verilmiştir.
Alınan bilirkişi raporunda çalınma tarihi itibari ile dava konusu aracın 02/01/2014 tarihindeki 2.el piyasa değerinin 110.000,00TL olduğu belirlenmiş ve yapılan belirlemenin hukuka uygun olması ile birlikte aracın 2.el rayiç değeri 02/01/2014 tarihi itibariyle 110.000,00TL olarak mahkememizce kabul edilmiştir.
TTK 1427/2.maddesinde “sigorta tazminatı veya bedeli, rizikonun gerçekleşmesine müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve herhalde 1446.maddeye göre yapılacak ihbardan kırkbeş gün sonra muaccel olur” düzenlemesine yer verilmiştir. Dava konusu açısından davalıya bildirim 04/01/2014 tarihinde yapılmakla birlikte, dava konusu alacak19/02/2014 tarihinde muaccel olmuştur. Bu nedenle dava konusu alacağa 19/02/2014 tarihinden itibaren, asli müdahilin talebi doğrultusunda yasal faiz uygulamasına karar verilmiş aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacı …’nın davasının aktif husumet yokluğundan HMK 114. Ve 115.maddeleri Gereği usulden reddine,
2-Asli müdahil … AŞ nin davasının kabulü ile 110.000,00TL nin TTK madde 1427/2 gereği 19/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak asli müdahile verilmesine,
3-Asli müdahil kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince hesaplanan 11.550,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, asli müdahile verilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 5.850,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Alınması gereken 44,40-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 853,88-TL nin mahsubu ile artan 809,48- TL nin talep halinde davacıya iadesine,
7-Asli müdahil … AŞ nin yapmış olduğu yargılama gideri toplamı 2.945,93TL nin (Başvuru Harcı:31,40TL, Peşin Harç:31,40TL, Vekalet Suret Harcı:4,60TL, Tamamlama Harcı:853,88TL, Islah Harcı:1.024,65TL, Bilirkişi ücreti: 1.000,00TL) davalıdan alınarak asli müdahil … AŞ ne verilmesine,
Dair davacı vekilinin yokluğundan ve davalı vekilinin ve asli müdahil vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27/02/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır