Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/235 E. 2018/977 K. 13.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1103 Esas
KARAR NO : 2018/1087

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/11/2016
KARAR TARİHİ : 10/10/2018

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 01.11.2015 tarihli Tedarikçi Çerçeve Sözleşmesi bulunduğunu, İş bu sözleşme ile davalı şirketin lojistik hizmeti vermekle yükümlü olduğu müşterilerine ait ürünlerin sözleşme hükümlerine uygun olarak taşıyıcı müvekkili şirket tarafından parsiyel taşıma işlerinin yapılmasının öngörüldüğünü, sözleşme süresi bir yıl olup, bitim tarihinin 01.11.2016 olduğunu, sözleşmenin yürürlüğe girdiği 01.11.2015 tarihinden 20.06.2016 tarihine kadar sözleşme hükümlerine göre tüm vecibelerin müvekkili şirket tarafından yerine getirildiğini, davalı şirketin 20.06.2016 tarihinde hiçbir yazılı ve sözlü beyanda bulunmaksızın müvekkil şirkete sevkiyatı durdurduğunu, sorun araştırıldığında müvekkili şirkete sözleşme ile verilen taşıma hizmetinin başka bir firmaya verildiğinin öğrenildiğini, iş ve bu hususun davalı şirket tarafından da kabul edildiğini, taraflar arasında görüşmeler devam ederken davalı şirketin Beyoğlu … Noterliği’nin 21 Haziran 2016 tarih …yevmiye no. lu ihtarname göndererek sözleşmenin 12.2. bölümünde ” … bu sözleşmenin yukarıda ve daha önceki maddelerinde yazılı ve kanuni hükümlerden doğan her türlü fesih hakkı saklı kalmak kaydıyla; ortada her hangi bir neden olsun veya olmasın , kendisinin serbestçe gördüğü lüzum üzerine bir başına ve özgürce karar vererek işbu sözleşmeyi henüz süresi dolmadan , yani daha erken ve herhangi bir tarihte sadece 1 ay öncesinden taşıyıcı’ya yazılı bildirim yapmak kaydıyla tek taraflı olarak feshedebilir hükmü gereğince sözleşmeyi feshettiğini bildirdiğini, İşbu ihtarnamenin 23.06.2016 tarihinde müvekkili davacı şirkete tebliğ edildiğini, davalı tarafından gönderilen bu ihtarnameye taraflarınca gönderilen İstanbul …Noterliği’nin 29.Haziran 2016 tarih …yevmiye nolu ihtarname ile cevap verilerek haksız olarak ve sözleşme şartlarına aykırı davranılarak sözleşmenin feshedildiği, zarar ve ziyanlarının ödenmesinin talep edildiğini, davalı şirketin hiçbir neden yokken ve sözlü ve yazılı bildirim yapmadan sözleşmeyi ani olarak feshetmesi nedeni ile müvekkili şirketin müspet olarak zarar ettiğini, müvekkili şirketin; taraflar arasındaki sözleşmeye güvenerek planlar yaptığını, yatırım hesaplarını buna göre düzenlediğini ve ayarladığını, davalı tarafın hiçbir neden yokken önceden hiçbir yazılı ve sözlü bildirim yapmaksızın ani olarak mal sevkivatını durdurmak sureti ile fiili olarak sözleşmeye son vermesi nedeniyle maddi zarara uğradığını, her ne kadar davalı şirket göndermiş olduğu Beyoğlu … Noterliği 21 Haziran 2016 tarihli ihtarnamesinde, taraflar arasındaki sözleşmeyi sözleşmenin 12.fesih maddesinin 12,2. bölümünde yer alan …, bu sözleşmenin yukarıdaki ve daha önceki maddelerinde yazılı veya kanuni hükümlerinden doğan her türlü fesih hakkı saklı kalmak kaydıyla; ortada herhangi bir neden olsun veya olmasın, kendisinin serbestçe gördüğü lüzum üzerine bir başına ve özgürce karar verecek işbu sözleşmeyi henüz süresi dolmadan, yani daha erken ve herhangi bir tarihte, sadece 1 (ay) öncesinden taşıyıcıya yazılı bildirim yapmak kaydıyla tek taraflı olarak feshedebilecektir.’ İbaresine dayanarak feshettiğini bildirmiş ise de; sözleşmeyi ihtardan önce sona erdirerek, bu maddeye de aykırı davrandığını, müvekkili şirketin esas zararı deliller ve defterler üzerinde yapılacak inceleme sonucu ortaya çıkacağından, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını belirterek, sonuç olarak; davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 25.000,00- TL zararlarının temerrüt tarihi olan 30.06.2016 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, mahkeme masraf ve ücreti vekaletin davalıya aidiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın belirsiz alacak davası olarak ileri sürülmesinin usule aykırı olduğunu, davacı yan alacak taleplerini “belirsiz alacak davası” olarak ileri sürmüştür. belirsiz alacak davasının 6100 sayılı Kanunun 107. maddesiyle getirilmiş ancak bu da belirli şartlara tabi tutulduğunu, bunun için davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenememesi veya bunun imkansız olmasının gerektiğini, sözleşmenin, sözleşmede yer alan fesih hakkında istinaden feshedilmiş olup hukuka aykırılık bulunmadığını, davacıyla akdedilen 11/11/2015 tarihli ve Tedarikçi Çerçeve Sözleşmesi ile davacı yanın müvekkiline ait ürünlerin yurtiçi parsiyel taşıma işini üstlendiğini, sözleşmenin 4. maddesi ile sözleşme süresinin 01/11/2015 tarihinden itibaren 1 yıl olarak belirlendiğini, ancak tarafların serbest iradeleri ile kararlaştırılan 12.2. maddede müvekkili şirkete sözleşmeyi süresinden önce fesih hakkı verildiğini, müvekkili şirket sözleşmede yer alan bu hakka istinaden davacıya Beyoğlu … Noterliğinden gönderdiği 21/06/2016 tarih ve …yevmiye no.lu ihbarname ile sözleşmeyi feshettiğini, tedarikçi sözleşmesi sözleşmede verilen fesih hakkına istinaden feshedildiğinden, sözleşmeye aykırılık bulunmadığından davacının tazminat talebinin talebinin mesnetsiz ve yersiz olduğunu, sözleşmenin fesih maddesinin serbest irade ile kararlaştırılmış geçerli bir hüküm olduğunu, davacı yanın, imzalanan sözleşme hükümlerinin tbk’nın 20. maddesinde belirtilen genel işlem şartı niteliğinde olduğunu, TTK’nın 55. maddesine göre sözleşmenin niteliğine önemli ölçüde aykırı haklar ve borçlar dağılımını öngören, önceden yazılmış genel işlem şartlarını kullananların dürüstlük kuralına aykırı davranmış olacağını ve bu nedenle sözleşmenin 12.2. maddesinin geçersiz olduğunu iddia ettiğini, söz konusu sözleşme genel işlem şartı niteliğinde olmadığını, öyle olduğu varsayılsa dahi, sözleşmenin suresinden önce feshi maddesi sözleşmenin niteliğine aykırı bir şart olmadığını, gerek müvekkili şirket gerekse davacı yanın Anonim Şirket tüzel kişiliğini ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde tacir sıfatını haiz hukuk süreleri olduğunu, yine hem davacı hem davalı…tarafından Karayolu Taşıma Kanunu kapsamında yetkilendirilmiş “taşıyıcı” sıfatıyla taşıma sektöründe faaliyet gösterdiğini, somut vakıada sözleşmenin taraflarının birbirine yakın ekonomik ve sosyal statüye sahip olduklarını,, eşitler arası bir sözleşmenin söz konusu olduğunu, sözleşmenin tarafların serbest iradeleriyle kurulduğunu, davacı yanın müvekkili şirketin sözleşmeyi ihtardan önce fiilen sonlandırdığını, işin başka bir firmaya verildiğini, her halükârda 1 aylık fesih öneli boyunca oluşan zarardan mesul olunduğunu, genel işlem şartına dayanılarak fesih yapılamayacağından sözleşme sonuna kadar olan oluşan zararların tahsilini talep ettiğini, sözleşmenin niteliğine bakıldığında, bir çerçeve sözleşme olduğu, davacının Türkiye genelinde yapacağı parsiyel taşımacılığın şartlarının belirlendiğinin görüldüğünü, sözleşmeye aykırılık iddiasında bulunan davacı yanın maddi zararını ve miktarını ispatla mükelef olduğunu belirterek, sonuç olarak; fazlaya dair tüm hakları saklı kalmak kaydıyla; haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini savunmuştur.
Taraf vekillerince deliller ibraz edildikten sonra tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda dosyaya sunulan belgeler ve tarafların yasal ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak; taraflar arasındaki ticari ilişkinin en son hangi tarihte sona erdiği, sözleşmenin haksız olarak fesh edilip edilmediği, sözleşmenin fesh edilmesi nedeniyle davacının uğradığı zarar tespiti noktasında dosyaya sunulan belgeler de değerlendirilerek davacı alacağının saptanmasına ilişkin bir mali müşavir bir nakliye ve lojistik alanında sektör bilirkişisi, bir hukukçu bilirkişiden oluşan 3’lü heyetten alınan raporda özetle, davacının davalıya 2016 yılında parsiyel taşımacılık hizmetine karşılık KDV dahil toplam 918,493,93-TL ve 30/06/2016 tarihinde davacı adına tanzim ettiği 5.720,81- TL vade farkı faturası tanzim ettiği, davalının 30/06/2016 tarihinde 5.720,81- TL bedelli vade farkı faturasının 30/06/2016 tarihinde tanzim ettiği 5.720,81-TL bedelli iade faturası ile iade ettiği, davalının hesabının ” 0 ” bakiye ile 2017 yılına devrettiği, tarafların, taşımacılık işi ile ilgili tanzim edilen fatura ve tahsilatlar açısından aralarındaki cari hesap hareketlerinden dolayı herhangi bir taleplerinin ve itirazlarının olmadığı, ihtilafın davalının yapmış olduğu sözleşme feshinin, davacının sözleşmeye aykırı olarak süresinden önce ve yapıldığım iddia etmesinden kaynaklandığını, davacı “taşıyıcı” ile davalı arasında 11.11.2015 tarihinde Türkiye sınırlan dâhilinde “…Taşımacılık” hizmeti amacı ile 21 madde ve sekiz ekten oluşan “Çerçeve Sözleşmesi” imzalandığı ve ticari ilişkinin başladığını, sözleşmenin süresinin madde 4′ de düzenlendiği 1 (bir yıl) süreli olduğu sözleşme bitim tarihinin 11.11.2016 tarihi olduğunu, sözleşme maddelerinde davacı “taşıyıcı”‘ ya sözleşmeyi fesih hakkı veren bir maddenin yer verilmediğini, sözleşme maddelerinde davacı ‘taşıyıcı'” ya sözleşmenin haki) ve/veya haksız fesih sonrası tazminat hakkı veren bir maddenin yer verilmediğini, sözleşmenin ödemeler ve kayıtlar başlıklı 6. Maddesinin ilk cümlesinin ” …’ nin yazılı talebine istinaden yaptığı hizmeti aylık fatura edecektir.” İbaresinin olduğunu, sözleşmede davalının, davacıya, sözleşme ekinde belirtilen noktalara herhangi bir miktar ve tutar olarak taşıma garantisi vermediğini, sözleşmenin 14. maddesinin ” Taşıyıcı “…’ nin yazılı onayı almaksızın iş bu sözleşmeden kaynaklanan edim ve yükümlülüklerini gerçek veya tüzel üçüncü kişiye / kişilere devir edemez. Taşıyıcı, …’ nin yazılı onayı olmaksızın işbu sözleşmeden kaynaklanan hak ve alacağım gerçek ve tüzel üçüncü kişiye devir ve temlik edemez.” şeklinde düzenlendiğini, sözleşmenin 16. maddesinin ” Bu sözleşme ile yurtiçi taşımacılık yapılacak olup, iş bu sözleşme taşıyıcı’ ya hiçbir şekilde münhasırlık hakkı vermemektedir. …’ nin ihtiyaç duyması halinde 3. Kişilerle çalışma hakkı mevcuttur.” şeklinde düzenlendiği, davalının bu maddeye göre sözleşme kapsamındaki işler ve taşıma noktalarına 3. gerçek ve tüzel kişilerle de çalışabileceği ve sözleşme yapabileceğini, davacının mezkur sözleşmenin Genel İşlem Şartları nedeniyle geçersizliğine dair bir dava ikame etmediği, davanın konusunu oluşturan sözleşmenin fesih ile ilgili 12/2 maddesinin bu hali ile davalıya sözleşmeyi geniş ve itiraza açık olmayan bir fesih hakkı tanıdığı, bu fesih hakkının genel işlem koşullarına aykırılığının nihai hukuki değerlendirilmesinin mahkemenin takdirinde olduğunu, nihai hukuki değerlendirmelim mahkemenin takdirinde olması kaydı ile davalının fesih şartlarından olan “sadece 1 (ay) öncesinden taşıyıcı’ ya yazılı bildirim yapmak kaydıyla ” şartına uyduğunu, sözleşmenin, Parsiyel Taşımacılıkla ilgili standart bir sözleşme olduğu, sektörde içerik itibariyle birbirine benzer sözleşmelerin kullanıldığını, davalının fesih şartlarına uymaması iddiasıyla davacının tazimat talebinin, sözleşmenin mevcut hali ile karşılanamayacağı, sözleşmenin 16. maddesine göre davacının münhasırlık hakkının olmadığı nihai hukuki değerlendirmenin mahkemenin takdirinde olduğunu, mahkeme tarafından davacının haklı olduğu ve talep ettiği bir aylık zararının karşılanması gerektiğine karar verildiği takdirde; karşılanması gereken 1 aylık kârın ve/veya sözleşme sonuna kadar mahrum kaldığı kârın, davacının davalıya kestiği fatura miktarından, fatura eklerinde beyan edilen listelerdeki davacının, davalının parsiyel yüklerini taşıttırdığı 3. gerçek ve tüzel kişilere ödediği nakliye giderlerinden ( ara taşıma ) çıkartılarak bulunacak fark üzerinden hesaplanabileceğini, bu şekilde yapılan hesaplamada davacının davalıdan 26.404,33-TL, sözleşme sonuna kadar olan karının karşılanması gerektiğine karar verildiği takdirde; davacının davalıdan 124.980,51 TL talep edebileceği hususları rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde, taraflar arasında 11/11/2015 tarihinde Türkiye sınırları dahilinde parsiyel taşımacılık hizmeti amacı ile sözleşme imzalandığı, sözleşme süresinin 1 yıl süreli olduğu ve sözleşme bitim tarihinin 11/11/2016 olduğu, sözleşmenin feshi ile ilgili 12/2 maddesinde davalıya bu sözleşmeden doğan her türlü fesih hakkı saklı kalmak kaydı ile, ortada her hangi bir neden olsun veya olmasın, kendisinin serbestçe gördüğü lüzum üzerine henüz süresi dolmadan yani daha erken herhangi bir tarihte sadece 1 ay öncesinden taşıyıcıya yazılı bildirim yapmak kaydı ile tek taraflı olarak fesih hakkı tanındığı anlaşılmıştır. Davalı vekili, her ne kadar davacı şirkete tebliğ ettiği Bakırköy … Noterliğinin 21/06/2016 tarih, … yevmiye no.lu ihtarname ile, sözleşmenin tek taraflı olarak feshedildiği ihtar edilmiş ise de; sözleşmenin 12/2 maddesi uyarınca 1 ay öncesinden yazılı bildirim yapılmadığı, ihtar tarihinden önce taraflar arasındaki ticari ilişkinin sona erdiği bu sebeple davalının fesih bildiriminin sözleşmeye aykırı olduğu görülmüştür. Davalı şirketin sözleşme şartlarına uymayarak sözleşmeyi haksız feshettiği, davalının sözleşmeyi ihtardan önce fiilen sonlandırdığı bu itibarla taraflar arasındaki sözleşmenin 12/2 madde uyarınca 1 aylık fesih öneli boyunca davacının müspet zararından oluşan mahrum kalınan kârdan sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının 1 aylık zararının 26.404,33-TL olarak hesaplandığı, davacının fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 25.000,00- TL zararın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş olmakla, taleple bağlılık ilkesi uyarınca davanın kabulüne karar verilmiş, aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın KABULÜ İle
25.000,00 TL’nin 04/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli olan 1.707,75-TL karar ilam harcından peşin alınan 426,94-TL nin düşümü ile noksan kalan 1.280,81 TL bakiye ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından sarf edilen dava açılış gideri: 460,44-TL, davetiye, posta ve talimat gideri: 162,00-TL, bilirkişi ücreti: 1.800,00-TL,olmak üzere toplam: 2.422,44-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak alınarak davacıya verilmesine,
4- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, AAÜT uyarınca uyarınca hesap ve takdir olunan 3.000,00- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır