Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/173 Esas
KARAR NO : 2019/328
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/02/2017
KARAR TARİHİ : 10/04/2019
Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 2009 yılında kurulduğunu ve dava dilekçesinde belirtilen adreste faaliyet gösteren şirket olduğunu, diğer müvekkili …’in şirketin %90 hissesine sahip ortağı olduğunu, müvekkillerinin profil ve boru işi ile iştigal ettiğini, bu nedenle müşterileriyle ticari işlerini nakit akışı dışında kambiyo senetleri yoluyla da sürdürdüğünü, müvekkillerinin yine bu şekilde müşterisinden aldığı 15.03.2017 keşide tarihli, 50.000,00 TL tutarlı, … numaralı, …. Ve Tic. Ltd. Şti. keşideli çeki 27.10.2016 tarihli Faktoring Sözleşmesi akdederek …’ye temlik ettiğini, faktoring sözleşmesinin bir sureti müvekkiline teslim edilmediği için mahkemeye sunamadıklarını, faktoring sözleşmesi gereğince teminat olarak … San. Tic. Ltd. Şti.’ni temsilen …, … Factoring A.Ş. lehine, 03.02.2017 ödeme günü tarihli, kendisinin de şahsen müteselsil kefil olduğu 150.000,00 TL tutarlı, 27.10.2016 tarihinde bonoyu keşide ettiğini, bono üzerindeki ödeme günü sonradan davalı tarafından eklendiğini, davalı şirket tarafından, …. Noterliğinin 08.02.2017 tarih ve 02292 yevmiye numarası ile müvekkillerine gönderilen ihtarname ile; “çekin keşidecisi olan …. Ve Tic. Ltd. Şti. çeklerinin karşılıksız kaldığının T.C.M.B. kayıtları ile sabit olması nedeniyle vadesinde ödenmeyeceği kesinleşmiştir. Dolayısıyla çekleri yazılan keşidecilerin çeklerinin vadesinde ödenmeyeceği ve Müvekkillerin alacağının teminatında eksilme olduğu ortaya çıkmıştır.” şeklinde belirtilerek müvekkillerinin faktoring hesabının 08.02.2017 tarihinde kat edilerek kapatıldığının ileri sürüldüğünü, ihtarname kapsamında belirtilen borcun derhal ödenmesinin talep edildiğini, söz konusu ihtarname ve eklerinde hangi sözleşme/mevzuat hükmünün ne şekilde ihlal ediğine ilişkin herhangi bir açıklama veya belgeye rastlanmadığını, belirtilen ihtarname ile aynı gün olan 08.02.2017 tarihinde …. İcra Müdürlüğü’nün 2017/4539 esas numaralı dosyası ile müvekkilleri tarafından faktoring sözleşmesinin teminatı amacıyla keşide edilen 150.000,00-TL lik bononun 50.000,00- TL lik kısmı için …. İcra Müdürlüğü’nün 2017/4539 esas numaralı dosyası ile takip başlatıldığını, yine aynı gün …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/189 Değişik İş numaralı dosyasından aynı borç için ihtiyati haciz talebinde bulunulduğunu ve 09.02.2017 tarihli, 2017/200 Karar numarası ile ihtiyati haciz kararı verildiğini, akabinde … İcra Müdürlüğünün 2017/5667 Esas numaralı dosyası kapsamında hacze çıkıldığını, davalının, asıl borç muaccel olmadan teminat niteliğindeki senet üzerinden mevzuat hükümlerine ve Yargıtay kararlarına aykırı olarak takip başlattığını, 04.02.2015 tarihli 29257 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’in “Alınan kambiyo senedi veya diğer senetler” başlıklı 8. Maddesinin 2. Ve 3. Bendinde; “Müşterilerden ek teminat mahiyetinde olmak üzere devralınan ve fatura veya fatura yerine geçen belgeler ile ilişkili olmayan kambiyo senedi veya diğer senetlerin tahsil edilebilmesi için;a) Alacağın vadesinde ödenmeyip sorunlu hale gelmiş olması, b) Alınan kambiyo senedi veya diğer senet karşılığında hiçbir şekilde kambiyo senedi ve diğer senedin ilgililerine finansman sağlanmaması, c) Kuruluşun işlem ve muhasebe kayıtlarında ek teminat mahiyetinde alınan kambiyo senedi veya diğer senedin ilgili borcun teminatı karşılığında alındığına ilişkin kayıt düşülmesi gerektiğini, müşterilerden ek teminat mahiyetinde olmak üzere devralınan ve fatura veya fatura yerine geçen belgeler ile ilişkili olmayan kambiyo senedi veya diğer senedin tahsil edilmesinin, ancak kuruluşun vadesinde ödenmeyen alacağı ve müşteriden olan diğer alacaklarını ilgili mevzuat çerçevesinde alacağın geri ödenebilirliğine göre Tasfiye Olunacak Alacaklar veya Zarar Niteliğindeki Alacaklar hesabında sınıflandırması, buna göre özel karşılık ayırması ve hukuki takip süreçlerini başlatmış olması halinde mümkündür.” şeklinde belirtildiğini, taraflar arasındaki faktoring sözleşmesine konu edilen çekin 15.03.2017 keşide tarihli olduğunu, dolayısıyla Faktoring Sözleşmesine konu çekin tahsil edilebileceği tarih gelmeden teminat niteliğindeki bononun tahsil edilmesi için icra takibi başlatılmasının faktoring mevzuatı uyarınca mümkün olmadığını belirterek, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2015/7055 Esas, 2015/14585 Karar, 12.11.2015 tarihli, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2014/3105 Esas, 2014/7276 Karar Numaralı ve 15.4.2014 tarihli kararlarından bahsetmiş, mevzuat hükümlerine ve Yargıtay Kararlarına aykırı şekilde muaccel olmayan bir borca dayanarak başlatılan icra takibinde İcra ve İflas Kanunu Madde 72 kapsamında Müvekkillerin borçlu olmadığının tespiti ve takibin durdurulması gerektiğini, teminat olarak verilen bononun asli unsurları olan vade davalı tarafından sonradan yazıldığını, senette yazı ile ‘üç şubat ikibinonyedi” şeklinde vadenin yazıldığı kısım ile müvekkilinin kendi adını “…” olarak yazdığı yerler kıyaslandığında ‘a’ ve ‘u’ harflerinin yazılışındaki bariz farklar göze çarptığını, TTK madde 776 kapsamındaki yasal unsurları taşımayan bir kambiyo senedinde sahtecilik yapılması halinde fiil, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu madde 207 kapsamında özel belgede sahtecilik suçunu oluşturacağını, teminat senedi olarak verilen bonoya karşı kambiyo senetlerine mahsus icra takibi gerçekleştirilemeyeceğini, ihtiyati tedbir kararı verilmezse ciddi zararlar doğabileceğini … İcra Müdürlüğünün 2017/5667 Esas numaralı dosyası kapsamında 50.000,00- TL üzerinden başlatılan takip sebebiyle … İcra Müdürlüğünün 2017/125 Talimatlı dosyası ile 13.02.2017 ve 20.02.2017 tarihlerinde müvekkilinin annesinin yaşamakta olduğu eve iki kere ihtiyati hacze gidildiğini, davalı için kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, müvekkillerine derhal ödenmesi uyarısı ile gönderilen 08.02.2017 tarihli ihtarname ile aynı tarihte icra takibi başlatıldığını belirterek, sonuç olarak, öncelikle kötüniyetle açılan …. icra müdürlüğü’nün 2017/4539 esas numaralı dosyasındaki takibin ihtiyati tedbir ile durdulması akabinde iptaline, teminat senedi ile Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapılamayacağından takibin iptaline, …. İcra Müdürlüğü’nün 2017/4539 esas numaralı dosyasına dayanak teşkil eden senetten dolayı (teminat senedi olması) ve Müvekkiller ile Davalı arasındaki Faktoring Sözleşmesinden dolayı takip tarihi itibarı ile muaccel bir borçlarının da bulunmaması dikkate alınarak müvekkillerin borçlu olmadıklarının tespitine, davalının % 20 den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, borçlu olmadığı halde müvekkilinin ödediği 10.000,00 TL nin müvekkile iadesine karar verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu icra takibine konu 3.02.2017 vadeli 27.10.2016 tanzim tarihli 150.000,00-TL bedelli senedin ödenmemiş 50.000,00- TL’lık kısmının tahsili amacıyla önce …. İcra Müdürlüğü’nün 2017/4539 Esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, sonrasında …. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/189 D.İş sayılı dosyası ile ihtiyati haciz kararı alındığını ve …. İcra Müdürlüğü’nün 2017/5667 E sayılı dosyasından işleme konulduğunu ve …. İcra Müdürlüğü’nün 2017/4539 Esas sayılı dosyasının bu dosya ile birleştirildiğini, davanın 22.02.2017 tarihinde 14.02.2016 tarihinde ödenen 10.000,00- TL için istirdat, diğer borç için menfi tespit davası açılmışsa da, dava sonrası yine davacı yanca 40.000,00- TL de ödenerek dava niteliği gereği istirdat davasına dönüştüğünü, davacı yanca, dava açılış öncesi 14.02.2016 10.000,00- TL ödendiğini işbu davanın menfi tespit değil, istirdat davası olması gerektiğini, sonraki ödeme ise 15.03.2016 tarihinde 40.000,00- TL dosya borcu masraflar hariç olmak üzere ödendiğini, bu ödeme dava öncesi ödenmediği için bu meblağ için olan kısım her ne kadar menfi tespit davası olarak değerlendirilebilecekse de, yapılan ödeme sonrası bu kısım için de artık dava istirdat davasına dönüştüğünü, istirdat davasının açma şartı olan icra tehdidi altında ödeme de olmadığından dava şartı yerine getirilmediğinden davanın dava şartı yokluğu sebebi ile usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, borçlu, itiraz süresi içinde takip konusu borcu ödeme emrine itiraz süresi içinde öderse, m. 72’ye göre istirdat davası açamayacağını, çünkü borçlunun henüz itiraz etme (ve bununla icra takibini durdurma) imkanı bulunduğu bir dönemde yaptığı ödeme, cebri icra tehdidi altında yapılmış bir ödeme olmadığını, bu halde borçlu ancak bk m.62’ye göre sebepsiz iktisap davası açabileceğini, borçluya ödeme emrinin 10.02.2016 tarihinde tebliğ edildiğini, itiraz süresinde ve haciz anında olmamak üzere 14.02.2016 tarihinde ödeme yapıldığını, sonrasında yine 15.03.2016 tarihinde 40.000,00- tl ödeme yapılarak dosya alacağının ödendiğini, borçlu, ödeme emrine itiraz etmemiş ve dosya borcunun 10.000,00- tl’sini dava öncesi, 40.000,00- tl’yi de davadan sonra icra baskısı altında olmadan ödemiş olmakla, kesinleşen icra takibiyle cebri icra tehdidi altında ödeme yaptığı iddiası ile paranın geri verilmesini isteyemeyeceğini, bu nedenle de istirdat davası açamayacak davacının dava şartı yokluğu sebebiyle davasının reddinin gerektiğini, tedbir kararı verilmesi halinde ise müvekkil şirketin alacağını tahsil etmesini engelleneceğinden ileride doğabilecek muhtemel zararların önlenmesi bakımından alacağımızın tümünü karşılar nitelikte teminat alınmasını, 6361 sayılı finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketleri kanunu mad:9/3’te de belirtildiği üzere, kambiyo senedini ciro yoluyla müvekkili şirkete devri olduğundan kambiyo senedinden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan defileri müvekkil faktoring şirketine karşı ileri süremeyeceğini, müvekkili şirketin iyiniyetli hamil oldugundan kötüniyet tazminatı talebinin dayanağının olmadığını belirterek, TTK. nun 790 maddesinden, Yargıtay 19.H.D. 14.06.2012 tarih ve 2012/3488 E. 2012/10160 K. Sayılı , T.C. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2016/878 K. 2016/13023 T. 03.05.2016 tarihli kararından bahsetmiş, davacı tarafça çekin teminat amacı ile alındığı iddia edilmişse de, çek teminat amacı ile verilmediğini, buna ilişkin bir ibarenin çek üzerinde mevcut olmadığını, takibe konu senedin vade tarihinin de sonradan yazılmadığını, tüm unsurlarının tam olduğunu ve usulüne uygun bir senet olduğunu, söz konusu çek için …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/189 D. İş sayılı dosyası ile yapılan ihtiyati haciz başvurusunda da rehinle de teminat altına alınmayan alacak olduğu için ve unsurları tam olan senede dayalı başvurulmuş ve bu sebeple de İİK 257 doğrultusunda ihtiyati haciz kararı alındığını belirterek, sonuç olarak, davanın usulden, esasına girilmeden reddine, TTK.nun 687 ve Faktoring Kanunu 9/3 md. amir hükmü gereğince, çek borçlusu ile lehdarı arasındaki şahsi def’iler iyiniyetli hamil olan müvekkil şirkete karşı ileri sürülemeyeceğinden, her halükârda haksız ve mesnetsiz davasının reddine ve aynı zamanda davalının % 20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilerek, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı yana tahmiline karar verilmesini savunmuştur.
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki faktoring sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit ve istirdat istemine ilişkin olup, davacıların takip tarihi itibariyle takibe konu 150.000,00-TL bedelli bononun 50.000,00-TL lik kısmından davalıya borçlu olup olmadığının belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
… İcra Müdürlüğü’nün 2017/4539 Esas sayılı dosyasının tetkikinde; davalı …Ş. Tarafından davacılar … ve …Şti. aleyhine 27/10/2016 tanzim tarihli, 03/02/2017 vadeli, davacı …’in kefil, diğer davacının keşidecisi olduğu 150.000,00-TL bedelli senedin ödenmemiş 50.000,00-TL lik kısmına istinaden kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki faktoring sözleşmesi, dayanak fatura, çek teslim bordro suretleri dosyaya ibraz edilmiştir.
Tarafların yasal ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak; taraflar arasındaki alacak borç ilişkisi tespit edilerek davacının … İcra müdürlüğünün takip dosyasına dayanak yapılan bonodan dolayı davalıya borcu bulunup bulunmadığı, takibe dayanak yapılan bonunun teminat amacıyla verilip verilmediği , takip tarihi itibariyle doğmuş muaccel borç olup olmadığı hususlarında, iddia, savunma ve itirazlar ile dosyaya sunulan belgeler değerlendirilerek varsa takip tarihi itibariyle davacı alacağının saptanmasına ilişkin mali müşavir bilirkişisinden alınan raporda özetle; davacı şirketin ticari defterleri inceleme gününde mahkemeye sunulmadığını, davacı vekilinin, dosyadaki delileri dikkate alınarak incelenmesini talep ettiğini, davacı şirketin ilgili dönemlere ait ticari defter ve belgeleri sunulmadığı için incelenemediğini, taraflar arasında 27.10.2016 tarihinde 6751 nolu factoring sözleşmesi imza edildiğini, azami faktoring hacmi 500.000,00-TL olduğu, davacı …’in kefalet limiti 500.000,00-TL altında şirket ile yapılan sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, davacı şirket ile 27/10/2016 tarihli işlem ile 50.000,00-TL bedelli çekten % 28 faiz, % 1 komisyon, BSMV oranı % 5 ortalama vade 141 gün toplam 6.400,00-TL kesinti yapılarak 43.600,00-TL bedelin davacı kefil …’in Denizbank hesabına ödeme yapıldığını, davacı şirketin, davalı şirkete şirkete, dava dışı …aat ve Tic. Ltd. Şti.’ ne 12.10.2016 tarih … no.lu irsaliyeli açık fatura kestiğini, dava dışı şirketten … Şubesine ait hesap no: …, çek no: … tutar 50.000.-TL vade: 15.03.2017 vadeli çek aldığı, ciro ederek davalı şirkete verildiği işlemin davalı şirketin ticari defterlerine muhasebe kaydı yapıldığını, davalı şirket tarafından davacı şirkete …. Noterliği’nden 08/02/2017 tarih, 02292 yevmiye numaralı davacı şirkete ve müteselsil kefiline, davacı tarafından verilen 50.000,00-TL bedelli çekin karşılıksız çıktığını belirterek hesabın kat edilerek ihtar edildiğini, ayrıca davacı şirketin, davalı şirkete 03.02.2017 ödeme günlü 150.000,00- TL bedelli senedi 27.10.2016 düzenleme tarihinde senet altını imza ederek verdiğini, verilen senedin davalı şirketin ticari defterlerine muhasebe kaydı yapıldığınin tespit edildiğini, davalı şirket, davacı şirket ile kefil … adına 08/02/2017 icra takip tarihi itibariyle 50.216,78-TL asıl alacak üzerinden icra takibi başlatıldığını, buna göre 2 hesaplama yapıldığını, birinci hesaplamaya göre; 03.02.2017 tarihinden 08.02.2017 takip tarihine kadar 50.000,00 TL asıl alacağa, % 9,75 x (4 gün / 360 gün) = 54,17 TL işlemiş faiz olduğu, buna taleple bağlı kalarak % 3 komisyon 150,00- TL dahil edildiğinde toplam 50.204,17 TL alacağı olacağını, ikinci hesaplamaya göre; davalının davacıdan 08.02.2017 takip tarihi itibariyle mahkemenin takdirinde olduğunu, mahkemece kabul edildiği takdirde (150.000,00 TL bedelli senede mahsuben) davalının icra işlemi yaptığı 50.000,00-TL asıl alacağa tahsil tarihine kadar tarafların tacir olması nedeniyle TCMB. değişen oranlarda avans faiz hesabı yapılması gerekeceği hususları rapor edilmiştir.
Davacı şirket tarafından ciro edilerek davalı şirkete verilen keşidecisi …aat Ve Tic. Ltd. Şti. olan 15/03/2017 keşide tarihli 50.000,00-TL bedelli çekin ibrazına ilişkin ilgili bankaya yazılan müzekkere cevabında; çekin 21/03/2017 tarihinde … faktoring adına vekaleten … tarafından Kavacık şubesine ibraz edildiği, ancak ibraz anındaki hesap bakiyesi yetersiz olduğundan çek tutarı ödenmediği, karşılıksız işlemlere tabî tutulduğu belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; davacı vekili, teminat amaçlı verilen 150.000,00-TL bedelli bonoya istinaden 50.000,00-TL senet alacağı ve 66,78-TL takip öncesi faiz ve 150,00-TL komisyon ücretinden oluşan toplam 50.216,78-TL tutarlı icra takibinde borçlu olmadığının tespiti ile ödenen bedelin istirdadını talep etmiştir. Davacı vekili her ne kadar 150.000,00-TL bedelli bononun teminat amaçlı verildiğini iddia etmiş ise de; dava konusunun bu bonoya istinaden başlatılan takip tutarı olup yapılan ödemenin istirdadı olduğu ve harcın da takip tutarı üzerinden yatırıldığı anlaşılmıştır.
Somut olayda, davacı şirket ile davlı şirket arasında 27/10/2016 tarihli Faktoring Sözleşmesi imzalandığı, azami faktoring hacmi 500.000,00-TL olduğu, diğer davacı …’in ise kefalet limiti 500.000,00-TL ile sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığı, dava dışı …Ticaret Ltd. Şti.’ne ait 15/03/2017 keşide tarihli 50.000,00-TL bedelli senedin arkasında davacı şirket kaşesi vurulup cirolanarak davalı şirkete verildiği, bu çeke istinaden 1 adet ödeme aracı devir ve teslim edildiği, imzalanan faktoring sözleşmesi uyarınca 50.000,00-TL bedelli çekte faiz, komisyon oranları mahsup edildikten sonra 43.600,00-TL ön ödemenin davacı kefil …’in hesabına ödendiği, ancak davalı şirket tarafından cirolanarak teslim edilen çekin karşılıksız çıkması nedeni ile hesabın kat edildiği anlaşılmıştır. Her ne kadar takip 150.000,00-TL bedelli bonoya dayanarak 50.000,00-TL tutarlı asıl alacak üzerinden başlatılmış ise de; takip konusu alacağın dayanağını oluşturan faktoring sözleşmesine istinaden davacı şirke tarafından cirolanarak teslim edilen 50.000,00-TL bedelli çekten kaynaklandığı, çekin karşılıksız çıkması nedeni ile hesabın kat edildiği, bu itibarla davalının dava konusu çekten dolayı davacı şirketten 50.000,00-TL faktoring alacağı bulunduğu, diğer davacının ise davalının faktoring alacağına 500.000,00-TL ile kefil olduğundan, bu borçtan sorumlu olduğu anlaşılmıştır. Takip dosyasında 50.000,00-TL senet alacağına istinaden faiz ve komisyon alacağı da talep edilmiş olduğu, her ne kadar çek karşılıksız çıkmış olsa da; ödeme tarihinden önce takibe konulması nedeni ile davalının faiz ve komisyon alacağı talep etme hakkı olmadığı, takip konusu asıl alacak yönünden davanın reddine, faiz ve komisyon alacağı yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği ancak, mahkememizce sehven davanın tümü yönünden reddine karar verildiği, usul yasası uyarınca hakim tefhim ettiği kararla bağlı olduğu, sonradan hükmün yanlış olduğu anlaşılmış olsa bile artık hükmün değiştirilemeyeceği, hükme karşı kanun yoluna gidilmesi halinde üst mahkeme tarafından kararın bozulması halinde mahkeme ancak o zaman davaya tekrar el koyabileceğinden, hükmün tefhim edildiği şekilde karar verilmiştir.
Davalı vekili, icra inkâr tazminat talebinde bulunmuş ise de; mahkememizce takibin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmediği, İİK ‘nun 72/3 maddesi uyarınca icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmemesi hususunda verilen ihtiyati tedbir kararı teminat yatırılmadığından uygulanmadığından, davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE
2-Davalının icra inkar tazminat talebinin reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 44,40-TL red harcının peşin alınan 857,58-Tl den düşümü ile arta kalan 813,18-TL nin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 5.850,00- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır