Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1152 E. 2019/708 K. 03.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1152 Esas
KARAR NO : 2019/708

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 29/12/2017
KARAR TARİHİ : 03/09/2019

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … ilinde bulunan … Köyü içerisindeki … Numara 4′ te bulunan marketi yaklaşık on yıl önce ilk olarak kuran ticari işletme olduğunu, söz konusu yerin ikibin metrekare olduğu, bu marketin ve 721.300,00TL tutarında demirbaş eşyası ve ayrıca en az 600.000,00TL bedelli ticari emtiası ile birlikte davalıya devir edildiğini, bu marketin gerçek değerinin her ne kadar daha fazla olsa da davalıya 2.250.000,00TL + KDV bedelle devrinin yapılmak zorunda kalındığını, davalı tarafça müvekkiline 2.250.000,00TL nin peyderpey ödendiğini, müvekkilince ilk olarak … tarihli … seri numaralı 600.000,00TL + 88.000,00TL % 18 KDV toplamı olan 688.000,00TL bedelli faturanın davalıya gönderildiğini, davalının bu faturayı ödedeğini, akabinde davalı tarafından … tarih … seri numaralı 450.000,00TL + % 18 KDV 81.000,00TL= 531.000,00TL bedelli faturanın … 42. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı İhtarnamesi ile davalıya gönderildiği, fatura aslının ve ihtarnamenin davalı çalışanına 21/07/2017 tarihinde tebliğ edildiğini, anı şekilde … tarih ve … seri numaralı 450.000,00TL + % 18 KDV 81.000,00TL = 531.000,00TL bedelli faturanın noterlikten ihtarname çekilerek davalıya tebliğ edildiğini, davalının KDV bedellerini ödemediğini, davalı aleyhine … 4. İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, itiraz dilekçesinde market devir bedelinin 688.000,00TL olduğunu, davacıya bu bedelin ödendiğinin beyan edildiğini, taraflar arasında devir işlemine ilişkin olarak yazılı bir sözleşme yapılmadığını, taraflar arasındaki anlaşma sonucunda, devir için yapılan görüşmelerde hazır bulunan … tarafından 17/05/2017 tarihinde 1.000.000,00TL, 30/06/2017 tarihinde 650.000,00TL nakit, 20/06/2017 tarihinde ise 538.000,00TL toplam bedelli kambiyo senetleri tutanakla müvekkili şirket adına hareket eden …’ e teslim edildiğini, davalı borçluya son olarak 500.000,00TL + % 18 KDV 90.000,00TL toplam 590.000,00TL olan faturanın kesildiği ve noterden çekilen ihtarname ile bu faturanında davalıya tebliğ edildiğini beyan ederek; davalı / borçlu tarafından market bedelinden kaynaklı olarak doğan ve davalı tarafından ödenmeyen KDV alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe yapılan itiraz iptali ile takibin devamına ve davalı aleyhine % 20 den az olmamak üzere % 20 icra – inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 29/06/2017 tarihli market iş yeri Devir Protokolü ile davacıya ait marketteki demirbaş ve ticari emtiayı satın aldığını, taraflar arasında bedelin 600.000,00TL + KDV (toplamda 688.000,00TL) olarak kararlaştırıldığını, bu bedelin 150.000,00TL’ si nakit olarak, geri kalanının 11 adet bono karşılığı ödendiğini, davacı tarafça müvekkiline sözleşmeye aykırı olarak fatura düzenlendiğini ve gönderildiğini, bu faturaların noter kanalı ile davacıya iade edildiğini, davacının iddialarını yazılı delil ile ispat etmesi gerektiğini, … adlı kişinin müvekkili şirketi temsil eden bir kişi olmadığını, davacının talep ettiği alacağın hava parası niteliğin de olduğu beyan ederek; davanın reddine ve davacı aleyhine % 20 ‘ den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE : mahkememizce … 4. İcra müdürlüğüne müzekkere yazılarak … Esas sayılı dosyası celp edilmiş, dosyanın incelenmesi sonucunda davacının davalı aleyhine takip başlattığı, davalının yasal süresi içerisinde takibe itiraz ederek; takibin durduğu görülmüştür.
Mahkememizce satış bedelinin tam olarak tespiti ile davacının KDV alacağının takip tarihi itibari ile bulunup bulunmadığı hususunda tarafların tutmakla yükümlü olduğu ticari defter ve kayıtlar üzerinde inceleme yapılarak mali müşavir bilirkişiden bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda özetle; davacının ibraz edilen ticari defterlerinin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı; ancak, ibraz edilen döküm defterinin açılış tasdikinin yasal süresi içinde yaptırılmadığını, defter kayıtlarının birbirini doğruladığını ve defterlerin davacı lehine delil olmayacağı, davalının ibraz edilen ticari defterlerinin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olduğu, davalının ibraz edilen ticari defterlerinin kendi lehine delil teşkil ettiği, davalının ibraz edilen ticari defterlerinde davaya konu faturaların kayıtlarının olmadığı ve takip tarihi itibariyle davalının davacıya 588.000,00TL borçlu olduğu, taraflar arasındaki ticari ilişkileri düzenleyen devir protokolü olduğu, ibraz edilen bilgi ve belgelere göre devir protokolünde yer alan hükümlerin taraflarca yerine getirildiği ve sözleşme hükümlerine uygun davranıldığı ifade edilmiştir.
Taraflar arasında akdolunan 29/06/2017 tarihli Devir Protokolünün 4. Maddesinde;” ….YSB, İFA’ ya devir bedeli olarak 600.000,00TL + KDV toplam 688.000,00TL ödeyecektir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Davacı tarafından davalı adına tanzim edilen faturalarına, taraflar arasında akdolunan protokolde yer verilmediği görülmüş, davacı tarafından dosyaya sunulan para teslim tutanakların da imzası bulunan …’ nin davalı şirketin yetkili temsilcisi olmadığı ticaret odası kayıtlarının tetkikinden anlaşılmıştır.
Bu aşamada davacı tarafından davalıya devir edilen ödemelerin, tarafların ticari defter ve kayıtlarında yer almaması nedeni ile ispata muhtaç olduğuna karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190.maddesine göre “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. HMK 201. maddesi uyarınca senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin de senetle ispatı gerekir. Bu düzenleme uyarınca senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen, senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin kanunda belirtilen miktardan az bir miktarda olsa bile tanıkla ispat edilemeyecektir.
Genel ispat kuralları ışığında davacının iddiasını tanık delili ile ispatlaması mümkün olmamakla dava dilekçesinde açıkça yer verdiği yemin deliline dayanmıştır. Yeminin konusu, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin bildiği hususlardan kaynaklanan karşı tarafın uyuşmazlık konusu vakıalardır. Yemin kesin bir delildir. Kesin delil olması nedeniyle şartlarını, hükümlerini ve sonuçlarını kanunun belirlediği ve bu şartların mevcut olması halinde hakimin bağlı olduğu ve taktir yetkisine sahip olmadığı delillerdir. Bir vakıanın ispatı için kanun da kesin delil öngörülmüş ise hakim başka delil inceleyemez. Yine bir vakıanın ispatı için kesin delil gösterir ve delil o vakıayı ispat ederse, hakim bu vakıanın doğruluğunu kabul etmek ve buna uygun karar vermek zorundadır.(Medeni Usul Hukuku Prof. Dr. Hakan PEKCANITEZ, Prof. Muhammet ÖZEKEŞ, Prof. Dr. Oğuz Atalay . 409. Sayfa) Yukarıda açıklanan gerekçelerle davacının ileri sürdüğü devir bedelini yazılı delil ile ispat edememesi ve yemin delili kapsamında davalının yemini kabul ederek ifa etmesi neticesinde davanın reddine karar verilmiştir.
Kötüniyet tazminatı, takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir. Alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi, açıkça, takibin kötüniyetle yapılmış olması şartına bağlıdır. Hemen belirtmek gerekir ki, alacaklının icra takibini kötüniyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır.. Buna göre, somut olay değerlendirildiğinde davalı, davacının icra takibinde kötüniyetli olduğunu yasal delillerle kanıtlayamamış olup, dosya içeriğinde de kötüniyetin varlığını açıkça ortaya koyacak bir yöne rastlanmamıştır.Davacının takipte kötüniyetli olduğu kanıtlanmamış, kötüniyet tazminatı koşullarının oluşmadığı sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde davanın reddi yönünde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminatının şartları oluşmadığından talebinin reddine,
3-Alınması gereken 44,40-TL red harcından peşin alınan 1.956,56-TL den düşümü ile arta kalan 1.912,16-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 15.670,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair davacı … davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/09/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır