Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1137 E. 2019/109 K. 11.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/345 Esas
KARAR NO : 2019/177
DAVA : Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/12/2016
KARAR TARİHİ : 27/02/2019

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile 16/12/2015-16/12/2016 tarihlerini kapsayan … nolu poliçe ile … mahalle … No: … Eyüp/İstanbul adresinde bulunan evlerindeki malvarlıklarını poliçede belirtilen rizikolara karşı sigortalanmak üzere sigorta sözleşmesi akdettiğini ve davalı tarafın sigortalısı olduğunu, sigorta pirim miktarının davalı sigorta şirketine tamamen ödendiğini, böylece poliçenin geçerli hale geldiğini ve halen yürürlükte olduğunu, 25/01/2016 tarihinde meydana gelen hırsızlık nedeniyle sigorta tazminat miktarının tarafına ödenmesi hususunda başvuruda bulunduğunu, sigorta şirketinin anlaşmalı olan eksper şirketinin, polis tutanaklarını, sigorta poliçesini, zarar gören eşyalarının dökümlerini istediğini, sigorta şirketine tüm dökümlerin gönderildiğini, sigorta şirketi tarafından verilen cevapta ise, kendileri tarafından yaptıkları inceleme ve araştırmada, sigortalı mahalde poliçe teminat kapsamında olay meydana gelmediğini tespit ettiklerini, bu nedenne binaen herhangi bir ödemede bulunulmayacağının bildirildiğini, bu nedenle fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydıyla, 90.000,00- TL tazminatın rizikonun gerçekleşme tarihi olan 25/01/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olayı TTK.nun 4.maddesinde yer alan ticari dava niteliğinde olduğunu, uyuşmazlıkta görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, görevsizlik kararı verilerek dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini, esasa ilişkin ise; sigorta sözleşmelerinin iyi niyet sözleşmeleri olduğunu, diğer sözleşme türlerine oranla tarafların daha fazla iyi niyetle hareket etmelerini gerektiğini, sigorta ettirenin, gerek sözleşmenin yapılması sırasında ve sözleşmenin devamı boyunca dürüstlük esasına uygun davranması gerektiğini, dava konusu olayda davacı tarafın iyiniyet ve dürüstük esasına uygun hareket etmediğini belirterek, dava konusu olaya ilişkin olarak düzenlenen ekspertiz raporunun içeriğinden bahsetmiş, müvekkil şirket tarafından yapılan araştırma neticesinde hazırlanan raporda ise, Sigortalı … ve Kızı … ‘in emekli olduklarnı, durumlarının orta halli olduğunu, sigortalının bu poliçe öncesinde herhangi bir sigortadan hiçbir poliçesinin olmadığını, hırsızlık yapılan dairenin mutfak camının sokak kaldırım zeminine 130 cm yüksekliğinde olduğunu, , dairenin bina ana giriş kapısı tarafındaki pencereleri demir korkuluklu olduğu ancak sokak tarafındaki oda ve mutfak camında herhangi bir demir korkuluk veya panjur olmadığı, kapıcı gibi görevlisi olmayan , alarm veya kamera görüntü kaydı olmayan ve pencerelerinde demiri olmayan böyle bir yerde bu kadar mücevheratın bulundurulmasının manidar olduğunu ve çalındığı iddia edilen malların kendilerine ait olduğu hususunun ispat edilemediğini, davacı yanın fahiş tazminat taleplerinin kabulünün mümkün omadığını ve sigortanın zenginleşme aracı olmadığını, müvekkili şirketin poliçe teminat limitleri ile sınırlı sorumlu olduğunu,faiz söz konusu olacaksa faiz başlangıcının dava tarihi olması gerektiğini belirterek, usul ve yasaya aykırı davanın reddi ile yargılama harç ve giderleri ile vekâlet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini savunmuştur.
İşbu dosya, … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 23/11/2017 tarih, … Esas … Karar sayılı görevsizlik kararına istinaden Mahkememize tevzi edilmiştir.
Dava, ev sigorta poliçesinden kaynaklanan sigorta tazminatı istemine ilişkindir.
“28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde belirtilmiştir. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesinin görevli olduğu hüküm altına alınmıştır. Yine kanunun 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlenme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.”
Somut olayda; davacı vekili, davalının sigortalısı olduğunu, taraflar arasında düzenlenen ev sigorta poliçesi ile evde bulunan ve poliçede belirtilen eşyaların rizikolara karşı sigortalandığı, hırsızlık neticesinde uğranılan zararın teminat kapsamında kaldığını, tazminatın rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmektedir. Bu itibarla, taraflar arasında akdi bir ilişki olup, davalının sorumluluğunun kaynağı davacıyla yaptığı ev sigorta sözleşmesine aykırılıktır. Davacının tacir olmadığı, sigortalanan evin kullanım tarzı apartman dairesi olup konut niteliğinde olduğu dikkate alındığında davanın görülmesinde Tüketici Mahkemeleri görevli olduğundan, mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-HMK 6100 Sayılı 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığından davanın USULDEN REDDİNE
2-İstanbul Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu tespitine,
3-6100 sayılı HMK nın 20. Maddesi uyarınca görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde davacı tarafın müracatı halinde dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
4-6100 sayılı HMK nın 20. Maddesi uyarınca görevsizlik kararı kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içerisinde davacı tarafın müracat etmemesi halinde davanın açılmamış sayılacağına,
5-Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır