Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1079 E. 2019/248 K. 20.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1079 Esas
KARAR NO : 2019/248
DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/12/2017
KARAR TARİHİ : 20/03/2019

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket ite davalı arasında akdedilen 22.01.2013 tarihli ve … sözleşme no.lu Güvenlik Sistemleri Hizmet Sözleşmesi gereği müvekkili şirketin güvenlik hizmetinin davalı tarafça sağlanacağını, anılan sözleşme uyarınca, müvekkili şirketin güvenlik ve alarm sisteminin davalı tarafından kurulduğunu, müvekkili şirket yetkililerinin 04.09.2017 tarihinde saat 10.00’da işyerine geldiklerinde binanın kapısının hasarlı ve açık, alarm cihazının hasarlı ve pasif durumda olduğunu, güvenlik sisteminin zarar gördüğünü ve işyerlerine hırsız girdiğini fark ederek … çağrı merkezini aradıklarını, … çağrı merkezi yetkilisi güvenlik sisteminin 01.09.2017 tarihinde saat 03.00’da offline duruma geldiğini telefonda sözlü olarak bildirdiğini, ancak bu bilgiye rağmen olay anında davalı tarafca şirket yetkililerine veya polis güçlerine herhangi bir aramada veya bildirimde bulunulmadığı gibi, olaydan saatlerde sonra 01.09.2017 tarihinde 09.00’da olayın ciddiyetinin aksine yalnızca şirket yetkilisi …’e bir adet sms mesajı gönderildiğini, ardından gelen polis güçleri ve olay yeri inceleme ekibinin güvenlik sisteminin zafiyetlerini gördüğünü, şirket yetkililerine bilgi verilmediğini tespit ettiği ve …’in kusurlu olduğunu bildirdiklerini, tutanaklar ve raporlar bu doğrultuda tutularak olayın ayrıntıları ile kayıt altına alındığını, ardından müvekkil şirketçe 15.09,2017 tarihinde …’e noter kanalı ile ihtarname gönderildiğini, …’in ise 25.09.2017 tarihinde cevabi ihtarda bulunduğunu, müvekkil şirketin 2009 yılından beri Müzik Yapım, Seslendirme, Ses Kayıt ve Prodüksiyon işleri ile uğraştığını ve Türkiye’nin önde gelen şirketleri, dizileri, filmleri ve yapım şirketleri ile çalıştığını, 2010 yılından bu yana … gibi dizilerin müziklerini yaptığını, benzer şekilde … gibi reklamların müziğinin de sigortalı firmanın ürünü olduğunu, aynca sigortalı firmadan edit, mix, kayıt gibi stüdyo hizmeti alan yapım şirketleri ve reklam ajanslarının bulunduğunu, sigortalı firma 50 kişinin üzerinde bir kadroyla reklam filmleri için dublaj hizmeti de verdiğini, aynca sinema filmleri için foley efekt ,çeşitli nesneler veya sesle muhtelif ses efektleri yapıldığını, sigortalı firmanın, giriş + 1 kattan ibaret, yaklaşık 150 m2 alana sahip müstakil bir firmada faaliyet gösterdiğini, binanın giriş katında karşılama, ofis ve 1 adet dublaj stüdyosu, üst katında ise 3 adet müzik kayıt stüdyosu ile kayıtların işlendiği odaların bulunduğunu, … Ltd. Şti. tarafından hazırlanan ekspertiz raporunun iddialarını doğruladığını ve olay yerinde ve civarında yapmış olunan incelemeler neticesinde, müvekkili şirketin beyanında veya emniyet güçleri tarafından yapılan tespitlerde bir tutarsızlık olmadığını, işyerine giren kimliği belirsiz kişilerin sigortalı kıymetleri çalarak kaçtığının ifade edildiğini, binanın girişinde buiunan … marka alarm sireni ile giriş katta bulunan kontrol kutusunun deforme edilerek çalışamaz hale getirildiğini, ekspertiz raporunda da yer aldığı üzere, sigorta şirketinden talep edilen tutarın yaklaşık %80’ine tekâbül eden kısmın faturalı olmadığının belirlendiğini, sigortalı firma ortağı …, bilgisayarlarının çoğunu bilgisayar işiyle uğraşan kuzeni … ‘dan tedarik ettiklerini ve ödemeleri elden nakit olarak yaptıklarını ekspertiz raporunda belirtildiğini, benzer şekilde çalınan bazı kıymetler de internetten veya A.B.D’den alınmış olan belgelere ulaşıldığnı, faturasız alınan cihazların bir kısmının teminat dışı kalmasının yanı sıra müvekkili şirketin sigorta poliçesinde “Nakit para hırsızlık” teminatı bulunmadığı için kasadan çalınan 780,00- USD tutarındaki nakit para da teminat dışı olarak değerlendirildiğini, müvekkilinin, çalınan kıymetlerin değerinden çok daha büyük bir zararı oluştuğunu, bundan sonra sigortalıdan eski kayıtlar için müşterileri tarafından yapısal bir değişiklik istendiğinde canlı kayıt aşamasından başlamak üzere tüm kaydın yeniden oluşturulmasının gerekli olduğunu, bu tür talepler çok sık yapılmakta olup, kayıtları yeniden yapmanın yaklaşık bedelinin 60.000,00- USD civarında olup, yaklaşık 6 ay süreceğini, tüm bu zararların telafi edilmesi ve müşterilere hizmet sunmaya devam edilebilmesi için harcanacak süre, iş gücü ve yaşanılacak kâr kaybı da süreç içerisinde müvekkilinin karşı karşıya geleceği diğer bir zorluk olduğunu, müvekkili şirkete ait iş yerinde meydana gelen hırsızlık hadisesi ile ilgili sigorta şirketi Kobl Paket Sigorta Poliçesi kapsamında 118.528,26-TL tazminat ödenebileceği tespit ve takdir olunduğunu, ancak müvekkil şirketin uğradığı zararın çok daha fazla olduğunu, davalı …’in hizmet nedeniyle müvekkili şirketin uğradığı ve sigorta şirketi tarafından karşılanmayan zararı karşılanması gerektiğini, davalı şirket hırsızlık olayının gerçekleştiği 04.09.2017 tarihinden itibaren, herhangi bir hizmet ifa etmemesine, hırsızlık olayı esnasında hasar görmüş cihazlarının çalışmamasına rağmen her ay düzenli olarak fatura kestiğini ve davacı şirketin kredi kartından tahsilat yaptığını, tahsil edilen haksız hizmet bedellerinin iadesinin gerektiğini belirterek, Yargıtay … Hukuk Dairesı’nin … E. Ve Yargıtay … Hukuk Dairesi … E. sayılı kararından bahsetmiş, benzer şekilde kararında da “… alarm merkezi hizmetinden faydalanan müşterilerin elektronik alarm sisteminden gelen mesajları 365 gün 24 saat süre İle izlenip, müdahale yapılması gereken mesajlar İçin müşteri’nin … alarm merkezi hizmet formunda belirttiği kişilere ve/veya ilgili mercilere haber verileceği” belirtilmiş olup, bu madde gereğince, müşterinin (davacının) işyerine hırsız girmesi veya teşebbüs edilmesi halinde sistemin alarm merkezine haber vermesi ve haberi alan davalı şirketin ise durumdan müşteriyi haberdar etmesinin gerektiğini, ancak somut olayda, hırsızlık olayının failleri tarafından davacının işyerine ilk kez girilmek istendiği sırada davalının bu yükümlülüğü yerine getirmediğini alacak belirsizdir. (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi nin 2012/1757 E. – 2012/5742 K. sayılı kararı) belirtilen sebeplerle, alacak kalemleri için yasal düzenlemeler de gözetilerek şimdilik düşük miktarlar üzerinden dava açıldığını belirterek, alacak kalemlerinin belirli hale gelmesi akabinde taleplerini arttıracaklarını belirterek, davamızın kabulüne, belirli alacak kalemleri olan; davacının uğradığı maddi zarar olan 30.000-TL’nin, davalı şirketin herhangi bir hizmet ifa etmeden kesmiş olduğu ve fatura bedellerinin toplamı olan 569,50-TL’nin, HMK md, 107 anlamında belirsiz alacak kalemleri olan davacı şirketin uğradığı veri kavbı nedeniyle ortaya çıkan zararın, fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak sureti ile bilirkişi tarafından yapılacak teknik hesaplamalar neticesinde arttırılmak üzere şimdilik: 50.000-TL değerindeki veri kaybı nedeniyle ortaya çıkan zararın mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının belirsiz alacak davası ikame etme hakkı bulunmadığını, davacının uğradığını iddia ettiği maddi zararın belirlenebilir nitelikte olduğunu, belirsiz alacak davasının usulden reddinin gerektiğini, bir davada bilirkişiye başvurulmasına rağmen davacı dava açarken alacak miktarını belirleyebiliyorsa, belirsiz alacak davası açılamayacağını, müvekkil şirketin, gerçek veya tüzel kişilere hizmet sunarken öncelikle müşteri ile alarm güvenlik sözleşmesi akdettiğini, müşterinin belirttiği adreste ücretsiz keşif yaparak sistemin nereye kurulması gerektiğini ve hangi sistemlerin kurulması gerektiğini tespit edip akabinde müşteriyi bilgilendirerek belirtilen adreste sistemi kurup, çalışır vaziyette eksiksiz olarak teslim ettiğini, müvekkili şirketin üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, meydana gelen zararda hiçbir kusuru bulunmadığını, taraflar arasında akdedilen Güvenlik Sistemi Hizmet Sözleşmesi kapsamında belirtilen güvenlik teçhizatı ve tüm ürünler çalışır vaziyette, eksiksiz ve her türlü fiili ve hukuki ayıptan ari olarak davacıya teslim edildiğini, bu hususun davacının kendi el yazısıyla imzalamış olduğu teslim ve montaj formu ile de sabit olduğunu, müvekkili şirkete kusur izafe edilmesinin mümkün olmadığını, … alarm ve haber alma sistemi, telefon hattı üzerinden yapıldığını, telefon hattı üzerinden haberleşme yapılan sistemlerde panelin merkezle olan iletişimini periyodik olarak kontrol etmek için kullanılan test sinyali de günlük olarak ayarlandığını, panelden hergün belirli saatte panelin çalıştığını gösteren bir sinyal … merkezine gönderildiğini, … tarafından düzenli olarak gerçekleştirilen sinyal izleme işlemi ile 24 saat sonunda sinyal alınmaması durumunda abonelere sms ile sistemde sorun olduğu yönünde uyarı mahiyetinde bildirim yapılmaktadır. … bu tür kontrolleri yapmakta ve abonelere bildirimde bulunduğunu, sundukları sinyal kayıtlarını içeren raporda da açıkça görüleceği üzere sinyallerin eksiksiz olarak gönderildiğini ve müvekkili şirketin sözleşmeye ilişkin yükümlülüğünü eksiksiz olarak yerine getirdiğini, davacının, müvekkili şirket tarafından hizmet verilmediğine ilişkin iddiasının gerçeği yansıtmadığını, sözleşme konusu davacının aylık olarak ödemekle yükümlü olduğu abonelik bedeliyle talep etmiş olduğu tazminat tutarı açık şekilde nispetsiz ve orantısız olduğunu, müvekkili şirketin üstlenmiş olduğu hizmet kapsamında hırsızlıkları önleyeceğini taahhüt etmeyeceğinin de açıkça ortada olduğunu, davacının talep ettiği fahiş tutardaki tazminata hükmedilmesinin hakkaniyete ve hukuka aykırı düşeceğini, akdedilen sözleşmeden kaynaklı müvekkili şirketin borcunun, sözleşme hükümleri gereğince güvenlik hizmeti sunmaktan ibaret olduğunu, bunun dışında hizmet kusuru veya herhangi bir nam altındaki kusuru söz konusu olmaksızın meydana gelen zararları garanti etme yada bu kapsamdaki zararları tazmin edeceğine dair herhangi bir taahhüdünün bulunmadığını, bu hususun sözleşmenin 5.3.maddesinde açıkça düzenlendiğini, hizmet kusurunun veya herhangi bir nam altındaki kusurunun mevcut olmadığı durumlarda herhangi bir tazmin yükümlülüğünün söz konusu olmayacağını ve sözleşmenin hukuki niteliğinin hizmet sözleşmesi olduğunu da esasen sözleşmenin işbu maddesi açıkça ortaya koyduğunu, sistem çalışır vaziyette iken, hırsızlar tarafından harici sirene dış müdahalede bulunularak sistemin kısa devre yapmasına sebebiyet verildiğini, sözleşmenin 5.4. maddesinde de güvenlik sisteminden kaynaklanmayan arıza ve aksaklıklardan; 3. kişilerin müdahalesi neticesinde hattın çalışamaz hale gelerek hizmetin sunulamamasından …’in sorumlu tutulamayacağının açıkça belirtildiğini, davacı tarafın sunduğu ekspertiz raporunda yer alan ifade, sigorta şirketinin ve acentasının davacı tarafa ihtarname gönderilmesi hususunda tavsiye ve telkinde bulunduğunu, bu sebeple bahsi geçen ekspertiz raporunun tarafsız olarak hazırlandığı ihtimalini tamamen ortadan kaldırdığını, sigorta ekspertiz raporlarının da çoğu zaman rücu imkanı yaratmak için üçüncü kişileri suçlama saikiyle hazırladığının da bilinen bir gerçek olduğunu, TBK 52. maddesi uyarınca davacının müterafık kusurunun bulunmadığını, davacı tarafa hırsızlık olayının meydana geldiği gün müvekkili şirket tarafından harici sirene 3.kişiler tarafından müdahalede bulunulduğu ve devre dışı bırakıldığına ilişkin sms gönderilmesine rağmen davacının 04.09.2017 tarihinde hırsızlık olayının meydana geldiği iş yerine intikal ettiğini, çalınan menkullere ilişkin dışarıda bir yedekleme ünitesinin olmadığı hususunun hem davacının dava dilekçesinde hem de dosyaya sunmuş olduğu ekspertiz raporunda açıkça ikrar edildiğini, davacının çalındığını iddia ettiği menkullerin %80’ nin faturasız olduğunu, davacı tarafın uğradığı maddi zararı ispat edemediği gibi zararını ispat edememesi bakımından da müterafık kusur işlediğini, sözleşmelerin ifasında herkes kendi yükümlülüklerini özen ile yerine getirmek zorunda olduğundan, mahkemece davacıların da kusurlu olduğu ve mütrafik kusurun varlığının kabul edilmesi gerektiğini, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50. Maddesinden ve Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 05.06.2013 tarihli 2013/5258 E., 2013/15220 K. sayılı kararından bahsetmek sureti ile davacı’nın üzerine düşen özen ve dikkati göstermemesi sebebiyle müterafik kusurunun olduğunu; …’in herhangi bir sorumluluğu doğmuş olsa dahi, meydana gelen zararın tamamından sorumlu tutulamayacağının açıkça ortada olduğunu, yürütülen soruşturma-kovuşturma bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek, sonuç olarak; fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla, haksız ve hukuki mesnetten yoksun işbu davanın reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
Uyuşmazlık, taraflar arasında düzenlenen Güvenlik Sistemleri Hizmet Sözleşmesi kapsamında davacı şirkete ait iş yerinde meydana gelen hırsızlık olayında güvenlik açığı nedeni ile uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki sözleşmede, kararlaştırılan güvenlik hizmetinin hırsızlık olayının meydana geldiği tarihte yerine getirilip getirilmediği, hırsızlık olayının meydana gelmesinde davalının güvenlik zafiyetinden kaynaklanan kusur ve sorumluluğu bulunup bulunmadığı, hırsızlık olayı nedeni ile davacının, sigorta tarafından karşılanmamış zararı bulunup bulunmadığı, var ise toplam zarar miktarı ile bu zarardan davalının sorumlu olup olmadığının tespiti noktasında mahallinde keşif yapılmak suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, davacı vekiline verilen kesin süre içerisinde bilirkişi ücreti ve keşif masrafı yatırılmadığından, keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılamamıştır. Davacı vekili, keşif ve bilirkişi ücretini yatırmak için tekrardan süre talep etmiş ise de; davacı vekiline masrafları yatırması için kesin süre verildiği, kesin sürenin sonuçları ihtar edildiği, davacı vekilince kesin süre içerisinde masraf yatırılmadığı gibi bu hususta geçerli bir mazeret sunmadığı ve yeniden süre verilmesi celse ertelenmesine sebebiyet vereceğinden; davacı vekilinin yeniden süre talebinin reddine karar verilmiştir.
Bu itibarla davacı tarafça meydana gelen hırsızlık olayında taraflar arasındaki sözleşme kapsamı uyarınca davalının edimini yerine getirmediği, zararın meydana gelmesinde davalının kusur ve sorumluluğu bulunduğunu iddia edilmiş ise de; davalının kusur ve sorumluluğu bulunup bulunmadığı, var ise davacının toplam zarar miktarı tespiti yönünden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılamadığı, dosyaya sunulan belgeler ve dosyanın mevcut hali ile davacı iddiasını ispatlayamadığından davanın reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE
2-Alınması gereken 44,40-TL red harcının peşin alınan 1.375,93-TL den düşümü ile arta kalan 1.331,53-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ uyarınca hesap ve takdir olunan 2.725,00- TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır