Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/104 E. 2023/149 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/104 Esas
KARAR NO : 2023/149
DAVA : Sözleşmenin Uyarlanması
DAVA TARİHİ : 02/02/2017
KARAR TARİHİ : 02/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Sözleşmenin Uyarlanması davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin sağlık alanına ilişkin ürünler ürettiğini ve bu ürünleri …ne, Özel, Devlet ve Üniversite Hastanelerine, laboratuvarlara sattığını, ürünlerin üretimi için hassasiyet, özel üretim alanı ve özel araç ve gereçlerinin olması gerektiğini, … Dış. Tic. Ltd. Şti. Arasında 02.03.2015 tarihinde distribütörlük anlaşması imzalandığını, anlaşmaya göre … Tic. Ltd. Şti, müvekkili şirketin hem hammadde sağlayıcısı hem de Türkiye içerisinde sözleşmede adı geçen ürünlerin tek yetkili satıcısı olacağını, sözleşmeye göre … Tic, Ltd. Şti, aylık 250 bin TL lik malı … San. ve Tic A.Ş’nden alma taahhüdü verdiğini, sözleşmede belirtilen bu rakamın … San. ve Tic A.Ş’nin dengede kalması için aylık satması gereken minimum ürün bedeli olduğunu, … San. Dış. Tic. Ltd. Şti. sözleşmesel edimi olan aylik 250 bin TL’lik mal satımını gerçekleştirediğini, edimini gerçekleştirememenin yanında … San. ve Tic A.Ş’ nin ürettiği ürünleri kopyalayıp piyasaya dağıttığını, bu nedenle savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu ve dosyanın … Cumhuriyet Başsavcılığı’na gittiğini, müvekkili şirketin, davalı şirketin davranışları nedeniyle sözleşmeyi 22/10/2015 tarihinde gönderdiği ihtarname ile feshettiğini, ürünlerin kopyalanması ve isminin kullanılması neticesinde tedarikçilerle müvekkili şirketin arasının bozulduğunu, şirketin ismine ve itibarına gölge düştüğünü, piyasadaki saygınlığının zedelendiğini ve müşterilerin farklı firmaları tercih etmesine neden olduğunu beyan ederek markanın zedelenmesi ve markanın uğradığı güven kaybı sebebiyle uğranılan maddi zararın tazminini, markasının izinsiz kullanılması nedeniyle uğradığı maddı zararın belirlenmesini, zararın tazminini, … San. Dış. Tic. Ltd Şti nin ürünleri kopyalaması nedeniyle uğranılan maddi zararın tazminini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Sözleşmenin taraflarının … A.Ş. Yani davacı şirket ve … Dış Tic. Ltd. Şti. Yani davalı şirket olduğunu, bu nedenle davacı …’in aktif husumet ehliyeti olmadığını, sözleşmenin taraflarının şirketler olduğu için müvekkili …’na husumet yöneltilememesi gerektiğini, müvekkili şirketin davacı şirketten çok yüklü miktarda alacağı olduğunu ve davacı şirketin açılan davaları ve icra takibini sürüncemede bırakmak amacıyla bu davanın açıldığını, hesap mutabakatı gereğince bu borcun davacı tarafça da kabul edildiğini, ödeme yapılmaması nedeni ile davalı şirket aleyhine … İcra Müdülüğü’nün 2016/… E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibe itiraz edilmesi üzerine … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/… E. Sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını, bunun yanı sıra her iki davalının muvazaalı işlemler tesis ederek mal kaçırmaya yönelik tasarruf işlemleri yapmış olduklarından … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/… E. Sayılı dosyası ile de tasarrufun iptali davası açıldığını, davacının bir süre müvekkiline gecikmeli de olsa bir kısım ödemeler yaparak müvekkilinde güven telkin ettiğini ancak devamında ödeme yapmayı bıraktığını, devamında müvekkilini, davacı şirketin ödeme yapamayacak durumda olduğuna, mali durumunun kötü olduğuna inandırdıklarını, ardından müvekkiline kendileri ile tek satıcılık sözleşmesi imzalarsa alacaklarını ancak bu şekilde tahsil edebileceğini söylediklerini bu nedenle alacaklarını tahsil etmeyi amaçlayan müvekkilinin davacı şirket ile tek satıcılık sözleşmesi imzalamak zorunda kaldığını, davacı tarafın, müvekkilinin tek satıcılık sözleşmesinde yer alan aylık 250.000 TL mal alım taahhüdünü yerine getiremediğini bildirmesine rağmen ticari defter ve belgelerin, banka kayıtlarının incelenmesi halinde bu iddialarının haksız olduğunun anlaşılacağını, davacı şirketin tek satıcı olmasına rağmen müvekkiline kesilen fatura seri nolarında atlamalar olduğunu, başkaca şirketlere faturalar kesildiğinin anlaşıldığını, müvekkilinin sorumluluklarını eksiksiz olarak yerine getirdiğini, davacıların müvekilinden hammadde, yarı mamül alıp bedelini ödemediğini, siparişlerin ödemelerini de peşin alıp teslimat yapmadıklarını ancak aldıkları avansları da iade etmediklerini, bu konuda … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/… numaralı dosyası ile şikayette bulunulduğunu, ürün kopyalama iddiasının asılsız olduğunu nitekim böyle bir ihale nedeni ile yine ürün teslim zamanın yaklaşması üzerine bedeli de ödenerek davacı şirkete sipariş çekildiğini, bu durumda davacının da çalışma prosedürü gereğince kendisine sipariş edilmiş ve bedeli ödenmiş olan ürünü hazırlayarak ilgili yere süresinde teslim etmesi gerekli olduğunu ancak davacı şirket müdürünün bu siparişi dikkate almayıp teslimat yapmadığını, davacı şirketin markasının zedenlenmesi veya piyasada güven kaybı söz konusu olmadığını davacı şirketin halen … Halk Sağlığı Müdürlüğü ile çalıştığını, müvekkilinin davacılara zarar vermeye yönelik bir fiilinin olmadığını, aksine davacıların müvekkili şirketi dolandırarak alacaklarının ödenmediğini ve müvekkili şirketin batırıldığını beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Deliller; hesap mutabakatı, … İcra Müdürlüğü 2016/… Esas sayılı dosyası, … Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/… Esas sayılı dosyası, … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/… Esas sayılı dosyası, banka kayıtları, çek fotokopileri, cari hesap kayıtları, bilirkişi incelemesi.
Dava, taraflar arasındaki distribitör anlaşmasından kaynaklanan alacak ve tazminat ve istemine ilişkindir.
Mahkememizin 30/05/2018 tarihli duruşmasında tarafların ticari defterleri ve dosyaya sunulan belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilerek taraflar arasındaki sözleşmenin feshinin haklı gerekçeye dayanıp dayanmadığı, tarafların edimini yerine getirip getirmediği, davalının sözleşmeye aykırı (iddia olunan ürünlerin kopyalanması ve taahüt edilen aylık sipariş miktarının yerine getirilmemesi nedeniyle) davranıp davranmadığı, ve uğranılan zararın tespiti noktalarında bir finans uzmanı, bir hukukçu , bir medical malzeme alanınıda sektör bilirkişisinden tarafların ticari defterleri de incelenmek suretiyle rapor alınmasına karar verilmiş olup bilirkişi heyetinin raporunda özetle; ticari defterlerin incelenmesinde cari hesap yönünden yapılan değerlendirmede, davacının ticari defter kayıtlarında davacının davalıya 3 hesap toplamı olan 1.076.282,99 TL borçlu olduğu, davalının ticari defter kayıtlarında davalının davacıdan 1.344.553,55 TL alacaklı olduğu, taraflar arasında toplam 268.270,56 TL fark olduğu, bu farkın 236.829,70 TL’sinin; davacı kayıtlarında olan, davalı kayıtlarında ise işli olmavan 30 adet “ürün satış” faturasından kaynaklandığı, 15.801,87 TL’sinin; davacı kayıtlarına davalı adına gelen havale bedellerinin davalıda işli olmamasından kaynaklandığı, 47.000,00 TL’sinin; davacı kayıtlarında olan, davalı kayıtlarında ise işli olmayan 3 adet “çek çıkış” kaydından kaynaklandığı sözleşmede belirlendiği üzere davalı tarafından davacıya hammadde satışı yapıldığı, avrıca hammadde satışı dışında havale yolu ile ve çekle ödeme yapıldığı, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 4. maddesinde …, …’in ürettiği tüm ürünleri belli oranlarda satmakla yükümlü olduğu, …’in satış kotasının Aylık 250.000.00 TL (ikiyüzellibin Türk Lirası) olarak belirlendiği, bu konu ile ilgili olarak ticari defterlerin incelenmesinde davacı tarafından davalıya sözleşme tarihi 02.03.2015 tarihi ile sözleşmenin fesih tarihi 22.10.2015 tarihleri arasında yapılan toplam 1.062.069,52 TL lik satış yapıldığı, yapılan satışların ay bazında irdelenmesinde ise sözleşmede yer alan 250.000,00 TL tutarın sadece 2015 Temmuz ayında yerine getirildiği, diğer aylarda ise bu tutara ulaşılamadığı, buna göre davalı tarafından sözleşmede belirlenen satış şartlarına uyulmadığının anlaşıldığı, davacının ticari defter kayıtlarında satışlarla yapılan incelemede de davacının 2015 yılında Yurt İçi Satışlarının Kdv hariç 2.300.518,49 TL. olduğu, ancak davacı tarafından davalıya yapılan satışların tutarının ise Kdv Dahil 1.086.124,68 TL olduğu, buradan da davacı tarafından davalı dışında başka firmalara da satış yapıldığının anlaşıldığı, ancak Defter-i Kebir defterinin yazılı olmaması, satışlara esas faturaların bulunmaması sebebi ile yapılan satışların mahiyeti ve kimlere yapıldığı hususunda bir tespitin ve değerlendirmenin yapılamadığı, davacı tarafın ürünlerin kopya edildiği beyanı ile ilgili olarak sağlıklı bir inceleme ve değerlendirme yapılabilmesi için orjinal ve kopya olduğu iddia edilen ürünlerin test sonuçlarının, içeriklerinin ve ne kadarlık bir kısmının kopya edildiğinin tespit edilmesinin önem arz ettiği, bu belge ve bilgilerin dosyaya sunulması ve heyete Marka-Patent konusunda uzman bir bilirkişi ile Biyoteknoloji Mühendisi bilirkişisinin ilave edilmesi halinde bu konuda sağlıklı bir tespit ve değerlendirmenin yapılabilebileceği hususları rapor edilmiştir.
Mahkememizin 16/07/2021 tarihli ara kararı ile bilirkişi heyetine bir marka-patent uzmanı, bir üretim tecrübesine sahip biyoteknoloji mühendisi eklenerek dosyanın bilirkişiye tevdi ile ek rapor tanzim edilmesine karar verilmiş olup bilirkişi heyeti ek raporunda özetle; Davacı …’in Davalı … ile yaptığı protokol Sözleşme kapsamında; …, …’in ürettiği sözleşmede adı geçen ürünleri satmakla yükümlü – olduğu görülmektedir. … 750 adet (5 kutu) Löwenstein Jensen (Gliserollü) besiyeri’ni (Özel formüllü tüberküloz tanı, tiplendirme) … Laboratuvarında üretimini yaptırarak … Halk Sağlığı Müdürlüğü’ne göndermiş olduğu ve Sağlık Bakanlığının uyguladığı Etiket Bilgisi kapsamında ambalaj etiketinde bu durumun olduğu, Davacının sözleşmede yer alan hükümlere göre sözleşme tarihi ile fesih tarihi arasındaki 7 aylık sürede davalı tarafından 687.930,48TL.lık eksik alım yapılmak sureti ile davacının ciro kaybının 687.930,48 TL olduğu, … tescil nolu “… + şekil” markasının “bilimsel amaçlı teşhis maddeleri/araçları, reaktifler” dahil olmak üzere 0l, 05, 42. sınıflarda ve … tescil nolu “…+şekil” markasının “Bilimsel amaçlı ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları, göstergeler ve laboratuvarlarda kullanılan malzemeler” ile ilgili hizmetler dahil olmak üzere 35. sınıfta davacı … adına tescil edilmiş olduğu, davacı şirket ile davalı şirket arasında imzalanmış olan 02.03.2015 tarihli distribütörlük sözleşmesi uyarınca, davalı …’in davacı …’in ürettiği tüm ürünleri belli oranlarda satma yükümlülüğü altına girmiş olduğu; işbu distribütörlük sözleşmesinin tarafların 22.10.2015 tarihinde karşılıklı fesih beyanında bulunmaları suretiyle sona ermiş olduğu; Davalı … tarafından dava dışı … Laboratuvarı’ndan temin edilen taklit ürünler üzerinde “SALUBRIS+şekil” markasının davacıların izni dışında kullanılmış olmasının 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilebileceği, mahkemece, davalı tarafından davacı markalarını taşıyan taklit ürünlerin piyasaya arz edildiği kanaati oluşması halinde, davacı markasının itibarının zarara uğradığı gerekçesiyle itibar tazminatı koşullarının mevcut olduğunun kabul edilebileceği hususları rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, Dava, taraflar arasındaki distribitör anlaşmasından kaynaklanan sözleşmeye aykırılık ve davacı firmanın ürettiği ürünün taklit edilerek satışa sunulduğu iddiasıyla gerçekleştiği öne sürülen itibar kaybı zararının ve markanın izinsiz kullanımı nedeniyle meydana gelen zararın tazmini istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın “Dava şartlarının incelenmesi” başlığını taşıyan 115. Maddesinin 1. Fıkrası “(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.” uyarınca yargılamanın her aşamasında dava şartlarının bulunup bulunmadığının re’sen incelenmesi gerektiğinden aynı kanunun “Dava şartları” başlığını taşıyan 114. Maddesi uyarınca ” (1) Dava şartları şunlardır:
a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması.
b) Yargı yolunun caiz olması.
c) Mahkemenin görevli olması.
ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması.
d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması.
e) Dava takip yetkisine sahip olunması.
f) Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması.
g) Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması.
ğ) Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi.
h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması.
ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması.
i) Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması.
(2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.”
Mahkememizin işbu dosyası ile benzer mahiyette olan … Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 2018/… Esas, 2019/… Karar Sayılı, 29/04/2019 Tarihli “Dava, davacı firmanın ürettiği ürünün taklit edilerek satışa sunulduğu iddiasıyla gerçekleştiği öne sürülen haksız rekabetin tespiti, meni ve maddi manevi zararın tazmini davasıdır.
… eldeki davadaki uyuşmazlığın, dava tarihinden önce tescilli tasarıma vaki tecavüzün tespiti, önlenmesi ve bundan doğan zararların tazminine yönelik bir dava olması karşısında uyuşmazlığı çözmekle görevli mahkemenin de Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğu kabul edilmelidir. Zira uyuşmazlığın çözümünde 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu hükümleri tartışılacağına, davacının ürettiği ürün ile davalının ürettiği ürünün 6769 sayılı mevzuat dahilinde karşılaştırmasının yapılmasının gerekli olmasına göre davanın, bu nitelikte uyuşmazlıklar için ihdas edilmiş ihtisas mahkemesi olarak Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde görülmesi Anayasanın 36 ve AİHS’nin 6.maddesinde yazılı adil yargılanma hakkının da bir gereği olduğuna göre ilk derece mahkemesince verilen karar hukuka uygun bir karardır.
Açıklanan nedenlerle dava tescilli tasarıma vaki tecavüzün tespit ve meni ile tazminat olmakla Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ nde görülmesi gerektiğinden” şeklindeki gerekçeli ilamı ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesinin “… Somut olayda Mahkemece, davada marka hakkının korunması veya markaya tecavüzle ilgili bir talep bulunmadığından, uyuşmazlığın fikri mülkiyet veya sınai mülkiyet hakkıyla ilgisi bulunmadığından, ticaret mahkemesine görevsizlik verilmiş ise de, davacının Markasının tescilli olduğu ve davacının Marka hakkına dayanarak davasını açtığı, her ne kadar ıslah ile tecavüzden doğan haklar istenmiş ise de, tecavüzün oluşup oluşmadığının tespitinin yapılması gerektiği buna göre de öncelikle davalının davacının marka hakkına ilişkin tecavüzün olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Markaya tecavüzün tespitinin yapılması Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin görev alanına girdiği, haksız rekabetten doğan iddialar ile marka tecavüzüne ilişkin iddiaların birlikte görülmesinin gerekmesi halinde de daha özel görevli Fikri ve Sinai Haklar Mahkemesi’nin her iki davaya da bakmakla yükümlü bulunduğu, Davacı tarafın taleplerinden birinin ihtisas mahkemesi olan Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin görev alanına girdiği dikkate alındığında, 551 Sayılı KHK’nın 146. maddesinin 1. fıkrası gereğince davanın Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerekmektedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2018/11-546 Esas ve 2018/1330 Karar, Yargıtay 11. H.D’nin 2014/3511-6600 Esas ve Karar, Yargıtay 11. H.D.’nin 2012/19078- 2013/1600 Esas ve Karar sayılı ilamları). Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri bir ihtisas mahkemesi olup, özel bilgi ve uzmanlık gerektiren belirli uyuşmazlıkların çözümü için kurulmuş özel mahkemeler olduğundan, genel mahkeme olan Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanına giren işlere de bakabileceğinden,” şeklindeki gerekçeli ilamı da göz önünde bulundurulduğunda HMK’nın dava şartlarını düzenleyen 114 ve 115. Maddeleri uyarınca re’sen yapılan inceleme sonucunda somut olayda davaya bakma görevinin özel görevli ve yetkili olan İstanbul Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’ne ait olduğu, mahkememizin davaya bakmaya görevinin olmadığı kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde görevsizlik kararı vermek gerekmiştir.
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
HÜKÜM:
1-HMK 6100 Sayılı 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığından davanın USULDEN REDDİNE
2-İstanbul Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu tespitine,
3-6100 sayılı HMK nın 20. Maddesi uyarınca görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde tarafların müracatı halinde dosyanın görevli Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemelerinin Mahkemesine gönderilmesine,
4-6100 sayılı HMK nın 20. Maddesi uyarınca görevsizlik kararı kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içerisinde tarafların müracat etmemesi halinde davanın açılmamış sayılacağına,
5-Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı , kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.02/03/2023

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)