Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/610
KARAR NO : 2018/1253
DAVA : İflas
DAVA TARİHİ : 25/05/2010
KARAR TARİHİ : 22/11/2018
DAVA : Davacı vekili mahkememize ibraz ettiği dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin, davalı şirketten dört adet hizmet faturasından kaynaklanan toplam 56.249,64 Euro alacağı bulunduğunu, bu alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile iflas yoluyla takip başlatıldığını, davalı tarafından ödeme emrine süresinde itiraz edilse de, itirazın yerinde olmadığını ileri sürerek, davalı şirketin itirazlarının kaldırılarak depo kararı çıkarılmasını, depo kararına rağmen borcun ödenmemesi halinde davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, tarafların 2006 yılından bu yana hizmet sözleşmesi ve cari hesap ilişkisi içinde çalıştıklarını, uzun zamandır süregelen karşılıklı alacak – borç ilişkisinden sadece birkaç fatura seçilerek takip yapılmasının haksız ve kötüniyetli olduğunu, faturanın içeriğinin 8 gün içerisinde itirazda bulunulmadığı takdirde sadece faturada belirtilen verilerin doğru olduğu karinesinin doğacağını, yoksa faturanın verilmesine neden olan iş veya hizmetin yapılmış olduğunun, malın teslim edildiğinin kabulü anlamı taşımayacağını, işin yapılmış, malın teslim edilmiş olduğunun kanıtlanması gerektiğini, bu nedenle faturadaki hizmetlerin verildiğinin davacı tarafından kanıtlanmasının gerektiğini, taraflar arasında akdedilen 15.12.2006 tarihli sözleşme uyarınca, davacının davalıya uçak yedek parçası sağlamayı taahhüt ettiğini, davalının da bu hizmet karşılığında davacıya, davalının uçaklarının aylık uçuş saatine bağlı olarak hesaplanacak bir ücret ödeyeceğini, davalı tarafın edimini yerine getirmeye başlamasına rağmen, davacının yaklaşık olarak ilk aylık süreçte yasal izinleri alamadığı gerekçesi ile davalıya hizmet vermediğini, davalının ödediği aylık bedellerin, davacının hizmet vereceği ilerleyen aylara mahsup edileceğinin kararlaştırıldığını, yine davacının 2007 yılında, davalı tarafından gönderilen bir yedek parçanın hasarlandığı iddiasıyla müvekkilinden 33.000 Euro haksız bedel tahsil ettiğini, müvekkilinin yaptığı itirazlar neticesinde bu bedelin 21.121 Euro’sunun cari hesaptan mahsup edeceğini bildirmesine rağmen bu bedeli de cari hesaptan düşmediğini, müvekkilinin 2008 sonlarında uçuşlarını azalttığını, aylık uçuş saatine bağlı belirlenecek ücretin de gerçeğe aykırı ve daha fazla tahakkuk ettirildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, iflas yoluyla adi takibin borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine itirazın iptali ve iflasına ilişkindir.
Mahkememizce, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafça iflas yoluyla adi takip yapılması nedeniyle tespit edilen alacağın davalı tarafça süresinde mahkeme veznesine depo edilmediği gibi, alacaklıya da ödenmediği anlaşıldığından, davalı şirketin İİK’nın 154 ve devamı maddeleri gereğince iflasına karar verilmesi gerektiği belirtilerek, davanın kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’nda … sicil numarada kayıtlı … A.Ş.’nin iflasına, iflasın 20.02.2014 günü saat 11:32 den itibaren açılmasına karar verilmiştir.
Karar , davalı ile katılma yoluyla davacı vekillerince temyiz etmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesince 09/7/2015 tarih … esas … karar nolu ilam ile mahkememiz kararı bozulmuştur. Yargıtay bozma ilamında ,”
1) Davalı vekilinin temyiz itirazları yönünden; Dava, itirazın kaldırılması ve iflas istemine ilişkindir. YİBBGK’nın 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Dava tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nın m. 23/2). Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 23. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. TTK’nın 23. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge, belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 23/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkanı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir.Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa’nın 23. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın münderecatından söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK’nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.) Faturanın davalı tarafa usulüne uygun tebliğ edildiğini kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafta olup, davacının bu hususu kanıtlaması halinde, bu kez, TTK’nın 23/2. maddesinde yazılı 8 günlük yasal süre içerisinde faturaya itiraz ve iade ettiğini kanıtlama yükümlülüğü ise, davalı tarafa aittir. TTK’nın 23/2. maddesi uyarınca tebliğe rağmen faturayı süresinde itiraz ve iade etmeyerek, ticari defterlerine borç kaydeden tacir, fatura münderecatını aynen kabul etmiş ve faturayı gönderen taraf, faturaya dayalı bu alacağının varlığını HMK’nın m.222 (TTK’nın 84. ve 85.) madde hükümleri uyarınca ispatlamış olur.
Mahkemece, hükme esas alınan 01.10.2013 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, dosyada bulunan e-mail yazılarından, 11.08.2008 tarihli … no’lu, 09.09.2008 tarihli … no’lu, 13.10.2008 tarih … no’lu faturaların davalıya tebliğ edildiğinin ve davalının bu faturaların ödeneceğini beyan ettiğinin anlaşıldığı kabul edilmiş, davalının faturaları ticari defterlerine kaydetmediği belirtilmiştir.
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir.Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi,değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür.Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur.
Davalı tarafça, yargılama esnasında veya temyiz dilekçesinde, dava konusu faturaların davalıya tebliğ edildiği noktasında hükme esas alınan e-mail yazılarının her zaman tek taraflı olarak düzenlenebileceğinin ve müvekkiline atfı kabil olmadığının savunulduğu gözetilerek, numaraları belirtilerek faturaların ödeneceği hususunu bildiren e-maillerin davalı şirkete ait kayıtlı elektronik posta adresinden gönderilip gönderilmediği araştırılarak, davalı şirkete ait elektronik posta adresinden gönderildiğinin tespiti halinde, mahkemece şimdiki gibi faturaların davalıya ulaştığının ve faturalara konu hizmetin verildiğinin ödeme beyanında bulunan davalı tarafça kabul edildiğinin kabulü ile davanın kabul edilmesi gerekir. Aksi halde mahkemece, faturaların davalıya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun davacı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez davalıya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin davacı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin davalı tarafça kanıtlanması halinde, davalı tarafça davacının hizmet vermediği savunulduğuna göre, faturaya konu hizmetin verildiğinin davacı tarafça kanıtlanması; davalının faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın davacı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı davalının (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi halinde hizmetin verildiğini yine davacının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda davacının delilleri toplanıp değerlendirilmesi, şayet davalının faturaları kendi defterlerine kaydetmesi halinde (faturaları davalının deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında iade etsin ya da etmesin) davacının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiğinin gözetilmesi, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik incelemeye ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak karar verilmesi doğru olmamıştır.
2)Davacı vekilinin katılma yoluyla temyiz itirazlarına gelince;
a)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
b) İflas yoluyla takibe itirazın kaldırılması gerektiğinin anlaşılması üzerine, borçluya takip konusu borcu ödemesi için İİK’nın 158. maddesine uygun olarak bir depo kararı çıkarılır. Mahkemece, depo emrinin verildiği güne kadar asıl alacak, faiz ve icra masrafları hesaplattırılıp, borçluya İİK’nın 158. maddesine uygun olarak, depo kararında takip konusu borç ve fer’ilerinin depo kararı tarihi itibariyle ulaştığı miktar açıkça gösterilmeli ve 7 gün içinde depo edilmemesi halinde iflasa karar verileceği meşruhatı yer almalıdır.
Bu durumda mahkemece, Euro cinsinden talep edilen alacağın ve fer’ilerinin depo kararı verildiği tarih itibariyle T.C. Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden TL’ye çevrilmesi gerekirken, depo emri tarihi itibariyle hesaplanan alacağın takip tarihindeki kur üzerinden TL’ye çevrilmesi doğru olmamıştır. ” denildiği görülmüştür.
Mahkememizce Yargıtay bozma ilamına uyulmuştur. Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda PTT Genel Müdürlüğüne müzekkere yazıarak, davalı şirketin 2008 yılında kayıtlı elektronik posta adresinin bildirilmesi PTT tarafından mahkememize gönderilen 16/11/2017 tarihli yazı cevabı incelendiğinde , adı geçen şirket adına elektronik tebligata elverişli KEP adresinin olmadığının bildirildiği görülmüştür.
Dosya mahkememizce resen belirlenen bilişim uzmanına tevdi edilerek, dosya içerisinde bulunan ve davalı tarafa ait olduğu iddia edilen maillerin Yargıtay bozma ilamında belirtildiği şekilde davalı şirkete ait kayıtlı elektronik posta adreslerinden gönderilip gönderilmediğinin yerine inceleme yapılarak tespiti istenilmiş bilgisayar mühendisi bilirkişi tarafından verilen 02/5/2018 tarihli rapor incelendiğinde , mahkemenin talebi doğrultusunda incelenen e postaların doğruluğunun ortaya konulabilmesi için sunucularındaki kopyaların görülmesi gerektiğini, davada , davalının incelenebilecek bir bilgisayarı bulunmadığı beyan edildiğinden e postaların gerçekliğinin doğruluma olanağının bulunmadığını, bilgisayarda inceleme yapılarak e postaların gerçek olduğu tespit edilse dahi e postaların herhangibirisi tarafından gönderilmiş gibi gösterilebildiği ve davalının bu e postaları inkar ettiği dikkate alındığında gerçek gönderenen tespit edilebilme olanağının bulunmadığını, e postaların davalı tarafından gönderilip gönderilmediğinin tespit edilebilmesi için elektronik kopyalarından elde edilecek gönderice IP adresinin ilgili tarihte kim tarafından kullanıldığının telekomdan sorularak öğrenilmesi gerektiğini olay üzerinden geçen süre dikkate alındığında IP kullanım kayıtlarına ulaşım imkanının bulunmadığının bildirildiği görülmüştür.
Uyulan Yargıtay bozma ilamına göre bu durumda davacı tarafın faturaya konu hizmetlerin verildiğini ispat etmesi gerektiğinden davacı vekili iddiasını ispat bakımından 23/5/2018 tarihli dilekçesinde belirttiği yerlere yazı yazılmasını istemiş bu doğrultuda …ne yazı yazılmış, 02/8/2018 tarihli yazı cevabında istenilen hususların …nde bulunması nedeniyle buraya yazı yazılması bildirilmiş bu defa mahkememizce …ne yazı yazılmış 03/8/2018 tarihli yazı cevabı incelendiğinde, … Tescilli hava araçlarının ait bakım çizelgeleri ve bilgilerinin taraflarınca tutulmadığını bu bilgilerin sürekli uçuşa elverişlilik ve bakım sorumluluğu talimatı kapsamında hava araçı işleticisi tarafından tutulmakta olduğu ve hava aracının devredilmesi halinde devredilen işleticiye gönderildiğinin bildirildiği görülmüştür.
Toplanan tüm deliller Yargıtay bozma ilamı ve bozmadan sonra alınan bilirkişi raporu kapsamında davacı taraf dava konusu faturaların ödeneceği hususunu bildirilen elektronik posta yazışmalarının davalı şirket tarafından gönderildiğini ispat edemediği gibi faturaların davalıya ulaştığını ve fatura konusu hizmetin verildiğini de ispat edemediğinden (davacının yemin deliline dayanmaması nedeniyle davalı tarafa yemin teklifine hakkı olduğu hususu hatırlatılmamıştır) davacının davası aşağıdaki şekilde reddedilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda izah edilen sebep ve gerekçelere göre;
1-Davanın reddine,
2-Davalı vekille temsil edildiğinden 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına
4-Davalı tarafından yapılan 78,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın ilgilisine iadesine,
6-Bu dava sebebiyle 35,90 TL karar ve ilam harcı alınması gerektiğinden 25,20 TL nin mahsu ile bakiye 10,70 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 22/11/2018
Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır