Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/888 E. 2018/499 K. 02.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/888 Esas
KARAR NO : 2018/499

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/08/2016
KARAR TARİHİ : 02/05/2018

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dondurma ticareti ile uğraşan davacı müvekkilinin 2016 yılı Mayıs ve Ekim ayları arasında davalıya ait … ‘nin önüne tezgah koymak suretiyle dondurma satmak ve ticaretten para kazanmak amacı ile davalıya dönem başında aylığı 10.000,00-TL den 50.000,00-TL kira ödeme karşılığında anlaştıklarını, …’un değişik semtlerinde dondurma satışı yapan davacı müvekkilinin, davalıya ait bu iş yerinde ya da yakınında daha önce hiçbir iş yapmadığından, bu alışveriş merkezinde ne kadar iş yapılır, müşterisi varmı, yokmu bilemeyeceğini, davalının yönlendirmesi ve tasfiyesi üzerine bu şartlar altında en azından sezonluk 140-150.000,00-TL kazabilirsin “ benim iş yerimin önünde günlük 1.500,00-TL-2.000,00-TL ciro yaparsın, daha önce dondurma tezgahı kuranlar çok para kazandı, bu AVM’nin müşterisi çok olur “ şeklindeki beyanları üzerine davalının kendisine sözlü güvence vermesi üzerine davalıya sezonluk ödemesi gereken, 50.000,00-TL sini hamiline düzenlenmiş … Bankası … şubesine ait keşidecisi …, tahsil eden hamil …, 50.000,00-TL lik 10.6.2016 tarihli, çeki peşin olarak sözleşme tarihinde Nisan ayı içinde teslim ettiğini, çekin ödeme günü geldiğinde, muhatap bankaya ibraz etmek sureti ile müvekkilinin banka hesaplarında ya da 3. kişiler tarafından tahsil ettiğini, müvekkilinin günlük cirosunun 150,00 – 200,00-TL yi geçmediğini, hatta bazı günler 100,00-TL nin altında ciro yaptığını, müvekkilinin sözleşmeyi fesih ederek ayrılmak istediğini ancak davalının yine “ önümüz yaz işler açılacak, beklersen sen kazanırsın” dediğini müvekkilinin Ramazan bayramına kadar beklediğini ancak dondurma satışlarının daha da azaldığını, temmuz ayı başlarında davalının iş yerinden tezgahını toplayarak ayrıldığını, müvekkilinin davalıya verdiği 50.000,00-TL lik çekin davalı tarafından tahsil edildiğini, müvekkilinin, davalıya kendisini yanıltması nedeni ile iki aylık masrafı düşmek suretiyle fazladan yapılan ödemenin iadesini sözlü olarak davalıya bildirdiğini ancak dava tarihine kadar davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkilinin iki aylık süre içinde davalının işyeri önünde toplam yaptığı cira 7.000,00-8.000,00-TL civarında olduğunu, aylık kira tutarı 10.000,00-TL nin çok altında bir kazanç elde tetiğini, ayrıca bir işçi çalıştırdığını, müvekkilinin oldukça zararlı çıktığını, davalının müvekkilini yanılttığını, müvekkilinin, davalının işyeri önü kirasının aylık 10.000,00-TL olamayacağını, olsa olsa en fazla 2.000,00-TL-2.500,00-TL civarı olabileceği gerçeğini tecrübe ederek yaşadığı için peşin ödediği 50.000,00-TL sından iki aylık kira karşılığı olan 5.000,00-TL sını kiraya mahsup ederek, fazladan haksız yere ödenmiş olan bakiye 45.000,00-TL nin , “ sebepsiz zenginleşme “ hükümlerine göre, sözleşmenin fiili ve hukuki olarak sona erme tarihi olan 7.7.2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari, reeskont faizi ile birlikte yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin … adresindeki … adlı işletmenin sahibi olduğunu, her yıl iş yerinin önüne tezgah koymak suretiyle dondurma satışı yapılması için değişik firmalarla anlaşma yaptığını, 2016 yılında da bunu bilen davacının müvekkiline gelerek bu yıl işyerinin önünde kendisinin dondurma satmak istediğini ifade ederek ve aylığı 10.000 TL ‘den 50.000 TL ödeme karşılığında tezgah kurmak istediğini ve bu yönde taraflar arasında anlaşma yapıldığını, davacının kendi ifadesine göre …’un değişik semtlerinde dondurma satışı yapan ve bu şekilde ticaretle uğraşan yani kendi beyanına göre davacının dondurma ve dondurma satışı konusunda uzman olduğunu söyleyen davacının müvekkili ile yapmış olduğu işbu ticaretten zarar ettiğini söylemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, basiretli bir tacirin işin başında yapmış olacağı işle ilgili gerekli gelir ve gider tahminlerini yapması gerektiğini, sonuç itibariyle yapacağı anlaşma sonucu zarar da kâr da etse yapmış olduğu işbu anlaşmaya sadık kalması gerektiğini, bunun ticari bir örf ve adet olduğunu, davacının ayda 10.000 TL den müvekkilden izin alarak müvekkiline ait iş yerinin önünde tezgah açtığını, bunun için de gerekli ödemeyi yaptığını, tezgah 3,5-4 ay boyunca müvekkilinin işyerinin önünde açıldığı ve burada davacı tarafından ticaret yapıldığını, ancak davacı işbu ticarette zarar ettiğini beyan ettiğini, zarar edip etmediğini bilmemekle birlikte kâr etmiş olsa idi işbu kârın yarısını müvekkiline ödeyeceği konusunda hiçbir beyan ve taahhütte bulunmadığını, davacının kâr ve zarar ettiğini bilmediklerini kendisinin 4 ay boyunca müvekkilinin işyerini kullanmış olduğundan zaten 40.000 TL ödemesinin şart olduğunu, anlaşmanın son ayında ise davalı müvekkili tarafından söz konusu yerin davacı tarafından kullanılması için bütün şartları elverişli durumda bulundurmasına ve söz konusu yeri kullanmaya hazır tutmasına rağmen davacının kendilerinin bilgisi haricinde tezgahını oradan kaldırdığını, tezgahı oradan niye kaldırdığını bilmediklerini, ancak dava dilekçesinde zarar ettiğini beyan ettiğini, bu durumda kendisi ve kendisine bağlı sebeplerden ötürü tezgahını kaldırmış olduğundan müvekkilinin bu durumdan hiçbir hukuki sorumluluğu doğmadığını, davacı söz konusu yeri 4 ay kullandıktan sonra son bir ayda terk ederek ve zarar ettiğini ileri sürerek dava açmasının ne hukuki kaidelere ne hakkaniyet kurallarına ne de iyiniyet prensiplerine uymadığını, davanın tamamıyla kötü niyetle açıldığını, ayrıca sezon başında davacının müvekkili ile anlaşma yapmamış olsa idi müvekkilinin bu konuda başka bir tacir ile anlaşma yaparak yine aynı ticareti ve aynı bedel ödemeyi almış olacağını belirterek, davanın reddine, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak yargılama masrafları ve ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasını savunmuştur
Taraf vekillerine delillerini sunması için süre verilmiş, dosyaya ihtilaf konusu olmayan ödemeye ilişkin dekont suretinden başka herhangi bir delil sunulmamıştır.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; taraflar arasında sözlü olarak davacının işlettiği kafenin önüne tezgah koymak suretiyle dondurma satışı yapılması hususunda yaz dönemi 5 aylığına, aylık 10.000,00 TL karşılığında toplam 50.000,00 TL bedel üzerinde anlaşma yapıldığı, anlaşma bedeli olan 50.000,00 TL ‘nin davalıya ödendiği tarafların kabulünde olup ihtilaf konusu bulunmamaktadır. Davacı taraf her ne kadar, davalının güvence verdiğini, günlük cironun 1.500,00 – 2.000,00 civarında olduğunu belirterek müvekkilini yanılgıya düşürttüğünü, hata ve hileye dayalı sözleşmenin düzenlendiğini iddia etmiş ise de yemin delili dışında dosyaya delil sunamadığından yemin metni davalıya tebliği edilmiş olup davacının duruşmada alınan yemin beyanında ” …’nin işletme sahibiyim. Davacı beni 4-5 kez ziyaret etmiştir. Cafe’nin önüne tezgah koymak için bana ısrarlı bir şekilde 4-5 kez teklifte bulunmuştur. Ben de teklifini kabul ettim. Aramızda yaptığımız sözlü anlaşmaya göre sezon başı olan nisanın başlarında tezgahı davacıya teslim ettim. 5 aylık sezon sonuna kadar anlaşma sağlamıştık. Bunun karşılığında davacı bana 50.000,00 TL ödeme karşılığında çek vermiştir. Aslında benden başka esnaflar bu yer karşılığı 80.000,00 TL teklif etmişlerdi. Ancak davacı çok ısrarcı olduğu için davacıyı kıramadığım için 50.000,00 TL’yi kabul etmiştim. Ben hiç bir şeye karışmayacağıma sadece yer ve elektrik ve su bir de personel yemeği bana aitti. Diğer tüm masraflar kendisine aitti. Bu şekilde 3,5-4 ay çalışmıştır. Ben akşamları eve geçtiğim zaman davacının elemanı dükkanın önünde çalışıyordu. Ancak 3,5-4 ay sonra davacı bana haber vermeden tezgahı boşalttığını ve dükkan önünün boşaldığını görüdüm. Ben o sezon dükkan önüne kendi dondurmamı da koyamadım. Başka birine de kiraya veremedim. O sezon o şekilde kapanmış oldu. Sözleşme yapılırken ben davacıya herhangi bir şekilde taahütte bulunmadım. Anlaşmamız sadece bu şekildeydi ” şeklinde beyanda bulunmuştur. Bu itibarla davalının, davacıyı hile ile aldattığına ilişkin somut delil ibraz edilemediği, davanın ispata elverişli yasal deliller ile anıtlamadığından davanın reddine karar verilmiş aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90-TL red harcının peşin yatırılan 768,49-TL harçtan mahsubu ile arta kalan 732,59- TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca hesaplanan ve takdir edilen 5.300,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine
5-HMK.120 maddesi gereğince; taraflarınca yatırılan gider avansı ile varsa delil avansının karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine,
Dair davacı ve davalı vekili ile davalı asilin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır