Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/812 E. 2019/908 K. 05.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/812 Esas
KARAR NO : 2019/908

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 02/08/2016
KARAR TARİHİ : 05/11/2019
Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;… Ltd. Şti. Arasında bayilik sözleşmesi aktedildiğini, diğer davalı …Ltd. Şti.nin kendi adına kayıtlı taşınmazı davacı lehine ipoek verdiğini ticari ilişki çerçevesinde davacının davalılardan 37.478-TL alacaklı olduğunu, ihtara rağmen borcun ödenmediğini, bunun üzerine davalılar hakkında İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapıldığını davalıların takibe haksız olarak itiraz ettiğini beyanla itirazın iptali ve takibin devamına haksız itiraz nedeniyle davalıların %40 tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmelerini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davacını ipotek ve Smile Pratik Sözleşmesine dayandırdığını ancak sözleşmedeki kişiler ile davanın taraflarının farklı olduğunu, taşınmazın ümraniyede olduğunu ayrıca davalıların yerleşim yerinin Kadıköy olduğunu mahkeme ve icra dairesinin yetkisiz olduğunu, …şirketi ile …iletişim Hizmetleri ile …San. Şirketi arasında imzalanan sözleşmede…şirketinin taşınmaz üzerine teminat ipoteği verdiğini 200.000-TL borcu bulunmadığını, davanın reddine ve haksız takip nedeniyle davacının %40 tan aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini savunmuştur.
Dosya içerisinde mevcut İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası incelendiğinde davacı tarafından davalı aleyhine fatura alacağına istinaden 13.12.2010 tarihinde 200.000-TL alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %16 ticari faizi ile birlikte tahsili için takip talebinde bulunduğu ödeme emrinin davalılara 20.12.2010 tarihinde tebliğ edildiği ve davalıların süresinde 27.12.2010 tarihinde takibin Kadıköy İcra dairesinde yapılması gerektiğinden yetkiye, borcun tamamına ve takip yapanın sıfatına ve borca zamanaşımı nedeniyle itiraz ettiği ve süresinde bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Dosyada bulunan … Bayi sözleşmesine göre sözleşme mümzilerinin …Tic. Ltd. Şti. Ve…A.Ş.olduğu anlaşılmaktadır. Dosya içerisinde bulunan İpotek Resmi senedi incelendiğinde 22.5.2007 tarihlinde… Şirketi ile … Pazarlama A.Ş. Arasında sözleşmenin kurulduğu …şirketinin …şirketinin… Satış ve Pazarlama şirketine olan doğmuş ve doğacak her türlü borçlarının teminatı olarak 200.000-limitli olarak Ümraniye 1. bölge çakmak mevki … ada … parsel … bağımsız bölümdeki meskenini üzerinde Telcell yararına ipotek olarak tesis ettiği anlaşılmıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Dava; Davacı ile davalı …şirketi arasında gerçekleşen bayilik sözleşmesi uyarınca ödenmediği iddia edilen 37.478-TL lik fatura bedelinden dolayı başlatılan ipotekli takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce; davacının usulüne uygun olarak tutulan TTK: hükümlerine göre kesin delil kabul edilen ve aynı zamanda delil sözleşmesi ile kesin delil kabul edilen şirket kayıtlarına göre davacının davalı …şirketinden 37.478-TL alacaklı olduğu diğer davalı…şirketininde ipotek senedinde açıkça … şirketinin…Satış ve Pazarlama şirketine olan doğmuş ve doğacak her türlü borçlarının teminatı olarak 200.000-limitli olarak Ümraniye 1. bölge çakmak mevki …ada… parsel 10 bağımsız bölümdeki meskenini üzerinde …yararına taşınmazı teminat olarak verdiği i bu nedenle tespit edilen … davacıya olan borcundan… şirketinin de sorum olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen bu karar; Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 05.04.2016 tarihli, 2015/13353 Esas ve 2016/5909 Karar sayılı ilamında belirtilen; ” Hükme esas alınan bilirkişi raporu yeterli incelemeyi içermediği gibi Yargıtay denetimine de elverişli değildir. Taraflarca rapora itiraz edilmiş ancak mahkemece bu itirazlarda değerlendirilmemiştir. Eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Bu durumda mahkemece, iddia ve savunma çerçevesinde taraflar arasındaki sözleşme hükümleri ve tarafların rapora yönelik itirazlarının da değerlendirilecek şekilde konusunda uzman bir bilirkişiden ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp, tüm deliller hep birlikte değerlendirlerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.” gerekçe ile bozulmuştur.
Mahkememizce, 30/01/2017 tarihli 1 no’lu celsede Yargıtay bozma ilamına karar verilmiş ve bozma ilamı doğrultusunda mali müşavir bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiştir. Alınan bilirkişi raporunda özetle; … Pazarlama AŞ, … Dağıtım Satış Pazarlama ve Matbacılık AŞ, …Dağıtım A.Ş. Ve Pratik Ödeme Sistemleri A.Ş., …A.Ş., … A.Ş. Ve … Aracılık A.Ş. Şirketlerinin Türkiye Ticaret Sicil gazetesinin 06/08/2009 tarih … sayılı nüshasında yayımlandığı gibi tasfiyesiz infisah olduğu ve bu şirketlerin tüm borç ve alacaklarının aktif ve pasifi ile birlikte …Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri A.Ş.’ye geçtiği, tasfiyesiz infisah olan şirketlerin borç ve alacaklarından davacı şirketin sorumlu olduğu, dava konusu borcun sözleşme ilişkisinden kaynaklandığı, davacıya intikal eden 37.478,43TL nin davalı … ile infisah olan şirket arasında “… Bayi Sözleşmesi”nden, cari hesap ilişkisinden doğmuş olduğu, sözleşmenin 3.8. Fıkrası gereğince infisah olan şirketin bilgisayar, muhasebe ve defter ve kayıtları kesin ve kat’i delil olacağı taahhüt altına alındığından, davalının davacıya 37.478,43TL borlu olmadığına dair ispat yükünün davalıda olduğu, bu miktara takip tarihinden itibaren yıllık %16’dan başlayacak değişen oranlarda avans faizi uygulaması gerektiği ifade edilmiştir.
Mahkememizce alınan rapora itiraz edildiğinden dolayı bir hukukçu ve daha önce rapor alınan mali müşavir bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verilmiştir. Alınan bilirkişi raporunda özetle; daha önce alınan kök rapordaki ifadelere ek olarak, takibe konu edilen alacağın …’in 05/11/2007-1611/2007-20/11/2007 tarihleri arasında düzenlenen faturalardan kaynaklandığı, davalının, davacının noter sureti ile göndermiş olduğu fatura münderecatına itiraz ettiğini, ispat yükünün davacı tarafta olduğu ifade edilmiştir.
Mahkememizce 12/03/2019 tarihli 7 no’lu celse de GSM operatörlerine müzekkere yazılarak sözleşme süresi içerisinde davalı yedinde bulunduğu iddia olunan …seri nolu, …numaralı kredi kartı terminali pos cihazı üzerinden satın alınan kontör bedelinin ayrıntılı dökümünün mahkememize gönderilmesi istenmiştir.
Yazılan müzekkereye …Telekominikasyon AŞ “ilgi sayılı yazınızla istemiş olduğunu araştırma ödeme sisteminde pos cihazlarına ait terminal yada seri numara bilgisi bulunmadığından yapılamamıştır.” şeklinde cevap verilmiştir.
…Hizmetleri AŞ verilen numaralara ilişkin bir kayda rastlanmadığı cevabını vermiştir.
TT … AŞ ise; “şirketim sistemlerinde, bayide bulunan kredi kartı terminali üzerinden yapılan işlemlere ait bilgiler bulunmadığından ilgili talebiniz karşılanmamaktadır.” şeklinde cevap verilmiştir.
Davaya konu sözleşmenin 3.8.maddesinde; infisah olan şirketin bilgisayar, muhasebe ve defter ve kayıtlarının kesin ve kat’i delil olacağı taahhüt altına alınmıştır.
6100 sayılı HMK’nin 193. maddesinde ise taraflar arasında delil sözleşmesi yapılabileceği kabul edilmiş olup, tarafların, bir hususun yalnız belli bir delil ispat edileceği hakkında yapmış oldukları sözleşme münhasır delil sözleşmesi, bir hususun başka bir delille de ispat edileceğine ilişkin yapmış oldukları sözleşmeler ise münhasır olmayan delil sözleşmesi olarak kabul edilecektir. Münhasır delil sözleşmesi yapılmış ise, taraflar iddiasını ancak delil sözleşmesi ile kabul edilen delil ile ispat edebilir. Başka bir delille ispat edemez. Yani taraflar delil sözleşmesinde kararlaştırdıkları deliller dışında başka delil gösteremezler.
Dava dosyasında yer alan sözleşmenin 3.8. maddesinde ” … BAYİ ile… PRATİK arasında iş bu sözleşme kapsamında doğacak her türlü ihtilaflarda … PRATİK’in defter ve kayıtları ile …’ bilgi işlem sistemindeki kayıtları esastır. Kayıtlara itiraz edilemez, kayıtlar için yemin teklif edilemez…” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 193/2. maddesinde “Taraflardan birinin ispat hakkının kullanımını imkansız kılan veya fevkalade güçleştiren delil sözleşmeleri geçersizdir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2012/6268 Esas, 2012/17422 Karar sayılı ilamında; “…Davacı bu hususta davalının imzasını taşıyan bir belge sunamadığı gibi, mahkemenin gerekçesinde dayandığı sözleşmenin 14/9 maddesindeki delil sözleşmesi de geçerli kabul edilemez. Zira sözleşmenin bu maddesinde dağıtıcının (davacı) evrak, bordro, rapor, defter vs. kayıtlarının muteber olacağı, bu kayıt ve evraklara hiçbir sebeple itiraz hakkı bulunmadığı belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 193/2. maddesinde “Taraflardan birinin ispat hakkının kullanımını imkansız kılan veya fevkalade güçleştiren delil sözleşmeleri geçersizdir.” denilmekte olup davalıya itiraz hakkı tanımayan delil sözleşmesinin geçerli olduğu kabul edilemez…” ifadelerine yer verilmiştir.
Mahkememizce somut olay yönünden yapılan değerlendirme sonucunda;defter ve kayıtları ile …’ bilgi işlem sistemindeki kayıtları esas olduğu , bu kayıt ve evraklara hiçbir sebeple itiraz hakkı bulunmadığının, kayıtlar için yemin teklif edilemeyeceğinin belirtildiği görülerek, bu hükmün, davalının ispat hakkını kullanımını fevkalade güçleştirtirliğine karar verilmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 222/2 maddesi gereğince ticari defterlerin ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulaması ile aynı maddenin 3. fıkrası gereğince ticari defter ve kayıtlarının sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği belirtilmektedir.
İtirazın iptali davaları takip ile sıkı sıkıya bağlı olup, dava konusu icra takibine konu edilen faturalara konu malın teslimi olgusunu satıcının tek taraflı düzenlediği faturalar ile ispatı mümkün olmayıp, teslime dair alıcı tarafça imzalı irsaliyeleri de sunması gerekmektedir. Bununla birlikte, mal tesliminin ispatının tek yöntemi bu olmayıp, imzalı irsaliye sunulmamakla birlikte eğer bahse konu faturalar benimsenerek bizzat alıcının ticari defterlerine kayıt edilmiş ise bu durumda artık satım sözleşmesinin yapıldığının, satıma konu fatura içeriklerinin ve malların teslim edildiğinin kabulü zorunlu olup, bu husus Yargıtay’ ın yerleşmiş içtihatları ile de istikrarlı bir şekilde vurgulanmaktadır. (Bu yönde bknz…Yargıtay 19.HD. 2016/5355 E.-2017/2575 K., 2016/3391 E.- 2016/14472 K., 2016/4293 E.-2016/15075 K…)
Davacı icra takibine konu faturalardaki malların davalıya teslim edildiğini usulüne uygun delillerle ispatla yükümlüdür. Salt davacının ticari defter ve kayıtları mal teslimini ispata yeterli değildir. Defter kayıtlarının dayanak belgelerle de desteklenmesi gerekir. Nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2017/543 Esas ve 2019/365 Karar sayılı ilamı da bu doğrultudadır. Bu durumda davacının ticari defterlerine kayıtlı fatura konusu hizmetin davalıya verildiğinin davacı tarafından ispatı gerekir.
Somut olayda davacı tarafın davaya konu faturanın dayanağı olan hizmetin davalı tarafa verildiği ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Öte yandan davalı tarafça, davacının takip başlatmasında kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE ile
Davalının kötü niyet tazminatı tabelinin şartlarının oluşmadığından reddine,
2-Alınması gereken 44,40-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 18,40-TL den düşümü ile eksik kalan 26,00-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettiğinden AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 4.472,58TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Taraflar yatırılan gider ve delil avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,

Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/11/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır