Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/787 E. 2018/356 K. 04.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/787 Esas
KARAR NO: 2018/356
DAVA :Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 25/07/2016
KARAR TARİHİ: 04/04/2018
Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, davalı şirketin … Abone no.lu müşterisi olduğunu, taraflar arasında akdedilen 01/03/2013 tarihli Elektrik Abonelik Sözleşmesine istinaden davalıdan elektrik satın aldığını, bu süreç içerisinde müvekkiline kesilen, faturalar yoluyla müvekkili şirketten kayıp kaçak bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve dağıtım bedeli adı altında haksız bedeller tahsil edildiğini, haksız tahsil edilen bu bedellere tekabül eden % 2 TRT payının, % 18 KDV’sinin, % 1 Enerji Fonu Bedelinin, % 1 Belediye Tüketim Vergisinin dava tarihinden itibaren işletilecek kademeli avans faizi ile iadesi amacı ile işbu davayı açma zaruretinin hasıl olduğunu, bu bedellerin alınmasını gerektirecek hiçbir hukuki dayanak bulunmadığı gibi, başkalarının hırsızlama yöntemi ile kullandığı kaçak bedelleri ile elektriğin nakli sırasında meydana gelen kayıp bedellerinin dürüst tüketiciden faturalara otomatik yansıtmak suretiyle tahsil etmesinin hiçbir hukuki izahının olmadığını, bunun kabulünün, hırsızlık yapan kötü niyetli tüketicilerin ve yeterli alt yapıyı kurmayan dağıtım şirketlerinin kusurlarının dürüst tüketiciye yüklenerek, dürüst tüketicinin cezalandırılması anlamına geldiğini, kanuni dayanağı bulunmayana takibe ve davaya konu işbu bedellerin yok hükmünde olduğunu, alınan bu bedeller EPDK kararları gereği alınıyorsa, EPDK’nın sınırsız bir fiyatlandırma yetkisinin olmadığını, EPDK’ya sadece elektrik fiyatlandırmasında esas unsurları tespit etme görevi verilmiş olup, verilen yetkisinin ise sınırsız bir yetki olmadığını belirtmiş, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/7-2454 E., 2014/679 K sayılı, ve 21.5.2014 tarihli , Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 29.9.2014 tarih ve 2014/6449 E., 2014/12656 K. sayılı, 26.6.2014 tarih ve 2014/3211 E., 2014/10458 K. sayılı, 13.1.2015 tarih ve 2014/11596,2015/582 K. sayılı 24.11.2015 tarih ve 2015/10711 E, 2015/18723 K. sayılı kararlarından bahsetmiş, Anayasa Mahkemesinin 2012/931 Başvuru no.lu Bireysel Başvuru neticesi verdiği 26/06/2014 tarihli kararında adil yargılama hakkının ihlal edildiğine ilişkin içtihadının kurulduğunu, belirterek, sonuç olarak, anayasaya aykırılık iddiaları nedeni ile dosyanın Anayasa Mahkemesine gönderilmesine, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği kararın bekletici mesele yapılmasına, yukarıda tarihleri belirtilen elektrik faturaları yolu ile tahsil edilen kayıp kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve dağıtım bedellerinin ve bu bedellere tekabül eden % 2 TRT payının, % 18KDV sinin % 1 Enerji Fonu Bedelinin % 1 Belediye Tüketim Vergisinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00-TL sinin dava tarihinden itibaren işletilecek kademeleri avans faizi ile iadesine, belirtilen dönemlere ait elektrik faturaları yönünden tarifeye uygunluk denetimi yapılarak EPDK tarafından yayınlanan tarifelerden fazla miktarda yapılan tahsilatların ve işbu fazla kısma tekabül eden % 2 TRT payının, % 18 KDV’sinin, % 1 tahsilatların ve işbu fazla kısma tekabül eden % 2 TRT payının, % 18 KDV sinin, % 1 enerji fonu bedelinin, % 1 Belediye Tüketim Vergisinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00-TL sinin dava tarihinden itibaren işletilecek kademeli avans faizi ile iadesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu bedellerin belirlenebilir nitelikte olup, söz konusu bedellerin belirsiz alacka davasına konu edilmesinin usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, dava dilekçesinin HMK’nun 119.maddesine uygun olmadığını, davacının taleplerini açıkca ortaya koyması gerektiğini, dava konusu bedellerin tüketicilerden tahsil edilmesi gerektiğini öngören 6719 sayılı kanunun yürürlüğe girdiğini, davacının iddialarının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafından tek dayanak olarak gösterilen YGHK kararının kanuna aykırı hale geldiğini, söz konusu düzenleme ile birlikte zaten uygulamada mevzuat uyarınca yasal olarak tahsil edilen bedellerin hiçbir tereddüde yer vermeyecek şekilde tahsilinin öngörüldüğünü, işbu konunun sonuçlarını yürürlük tarihinden önce ikame edilen davalar için de doğuracağını, elektrik faturalarında yer alacak tüm gelir kalemleri ile ilgili düzenleme yapma yetkisinin EPDK’da olduğunu, EPDK nın kararlarının düzenleyici işlemler olduğundan, hem elektrik tedarikçilerini hem de aboneleri bağladığını, kayıp-kaçak bedeli dışında dava konusu edilen diğer bedellerin de yasal mevzut uyarınca zorunlu olarak tahsil edildiğini, EPDK kararlarının yanı sıra, dava konusu bedellerin davacıdan tahsil edileceği, müvekkili şirket ile davacı arasında imzalanan sözleşmede de kabul edilmiş ve imza altına alınmış olduğunu, bu sözleşmenin ( ikili anlaşma ) özel hukuk sözleşmesi olduğunu, dolasıyı ile davacının elektriği nereden tedarik edeceğini seçme hakkı bulunmayan-serbest olmayan- tüketici gibi değerlendirilmesinin mümkün olmadıını, sözleşme serbestîsi kapsamında kabul ettiği bu yükümlülükle bağlı olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, serbest tüketicilerin müvkekili şirket gibi özel hukuk tüzel kişileri ile yapmış oldukları elektrik satış sözleşmeleri ikili anlaşmalar olup, tarafların sözleşme serbestîsi kapsamında imza altına aldıkları özel hukuk sözleşmeleri kapsamına girdiğini, davacının, tedarikçisini seçme ve dolayısı ile de tedarikçisi ile yapacağı sözleşmedeki hükümeri müzakere etme özgürlüğüne sahip olduğunu, davacının, dava konusu faturalara TTK’nun 21/2 maddesinde belirlenen süre içerisinde itiraz etmediğinden, fatura içeriğini kabul etmiş sayılması gerektiğini, davacının dayanak gösterdiği Yargıtay kararlarının bağlayıcılığı bulunmamakla birlikte, Yargıtay kararlarının huzurdaki uyuşmazlığa kesinlik getirmediğinin önceki içtihatlarla sabit olduğunu belirterek, sonuç olarak; davanın esasına dahi girilmeksizin davanın reddine, açık kanun hükmü ve kanun koruyucunun bu yöndeki iradesine rağmen mahkemenin aksi görüşte olması halinde, davacının harç ikmali için verilecek sürede harcı tamamlamaması halinde davanın açılmamış sayılmasına, …119 maddesi kapsamında eksikliklerin giderilmesi için verilecek kesin süre içinde eksiklikler tamamlanmazsa davanın açılmamış sayılmasına, usuli itirazlar yerinde görülmediği takdirde, davacının dava konusu bedelleri ödemeyi kabul ettiğinden, dava konusu faturalara itiraz etmediğinden faturaları kabul etmiş sayılacağından davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini savunmuştur.
Dava, elektrik abonesi olan davacıdan kayıp-kaçak vs. bedelleri adı altında tahsil edilen bedelin iadesi istemine ilişkindir.
Tarafların bildirmiş olduğu deliller toplanmış, taraflar arasındaki abonelik sözleşmesi, ve abonelik boyunca tahakkuk ettirilen fatura suretleri ile fatura detaylarını gösterir tüketim ekstreleri dosyaya ibraz edilmiştir.
Davacı vekili 21/03/2018 tarihli duruşmada ; Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda karar verdiğini ancak davayı mevcut yasa değişikliği öncesinde haklı gerekçeyle açtıklarını nitekimde Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun bu yönde kararları mevcut olduğunu, mevcut yasa doğrultusunda davanın konusuz kaldığının ancak davanın açılmasına sebebiyet vermedikleri için yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
6719 sayılı kanunla yapılan değişiklikten önce Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/7-2454 ve karar 2014/679 sayılı 21.5.2014 tarihli kararında; kayıp kaçak bedelinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığını…kayıp kaçak bedelinin hangi miktarda olduğunun apaçık denetlenebilmesi şeffaflık hukuk develitinin ayrılmaz parçası olduğu gerekçeliri ile kayıp kaçak bedeli tahsilinin hukuka aykırı olduğu yönünde hüküm vermiştir. Buna dayalı olarak Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2014/3055e. 2014/10723k, 2014/12810e. 2014/12352 k. Sayılı gibi kararlarında kayıp kaçak bedelinin tahsilinin hukuka aykırılığı yönünde kararları mevcuttur.
Yargılama sırasında 17/06/2016 tarih 29745 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa ile 6446 sayılı Enerji Piyasası Kanununda bir kısım maddelerde değişiklik yapılarak yeni maddeler ilave olunmuştur. 6719 sayılı Kanunun 21. maddesine göre 6446 sayılı Kanunun 17 ınci maddesinin birinci fıkrasının a,ç,d ve f bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye fıkralar eklenmiştir. Bu itibarla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. H.D. 2017/1 E. 2017/8 K. Sayılı kararında da belirtildiği şekilde, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesinin ç bendi; ”Dağıtım tarifeleri; dağıtım şirketleri tarafından hazırlanacak olan dağıtım tarifeleri, elektrik enerjisinin dağıtım sistemi üzerinden naklinden yararlanan tüm gerçek ve tüzel kişilere eşit taraflar arasında ayrım gözetmeksizin uygulanacak hizmetlere ilişkin fiyatları, hükümleri ve şartları içerir. Dağıtım tarifeleri; dağıtım sistemi yatırım harcamaları, sistem işletim maliyeti, teknik ve teknik olmayan kayıp maliyeti, kesme-bağlama hizmet maliyeti, sayaç okuma maliyeti, reaktif enerji maliyeti gibi dağıtım faaliyetinin yürütülmesi kapsamındaki tüm maliyet ve hizmetleri karşılayacak bedellerden oluşur. Dağıtım şirketlerinin tarifelerine esas alınacak teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlar bu kayıpları düşürmeyi teşvik edecek şekilde kurul tarafından belirlenir. Kurulca belirlenen hedef oranlarını geçmemek kaydı ile teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin maliyetler dağıtım tarifelerinde yer alır ve tüketicilere yansıtılır. Teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlarının tespiti ve değiştirilmesi ile oluşacak maliyetin tarifelerde yer alması ve tüketicilere yansıtılmasına ilişkin usul ve esaslar Kurul tarafından düzenlenir.” 6719 sayılı Kanunun 21. maddesiyle 6446 sayılı Kanununun 17. maddesine 10. fıkra olarak; “(10) Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. ”26. maddesiyle de 6446 sayılı Kanuna geçici madde olarak; geçici madde 20 – (1) Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükümleri eklenmiştir. Kanunun 21. maddesi, 17.06.2016 tarihinden sonrasını ve geçici 20. maddeyi öngören 26. maddesi de, 17.06.2016 tarihine kadar açılan takip ve davalar ile başvuruları kapsamaktadır.
Anayasa Mahkemesinin 2016/150 Esas 2017/179 Karar sayılı ve 28/12/2017 tarhili kararıda göz önüne alınarak, davacının kayıp kaçak bedelinin mevzuata aykırı olduğundan bahisle açmış olduğu iade davasının yapılan yargılaması sırasında 17/06/2016 gün ve 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 Sayılı kanunla yapılan değişiklikler kapsamında 6719 Sayılı kanunun 15. maddesi ile; 6446 sayılı kanunun “Tanımlar ve Kısaltmalar” başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrası (şş) bendi eklenmiş ve bu bentte “Teknik ve Teknik Olmayan Kayıp: Dağıtım sistemine giren elektrik ile dağıtım sisteminden tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı oluşturan ve maliyeti etkileyen teknik kayıp ve/veya kaçak kullanım gibi sebeplerden kaynaklanan ve teknik bir sebebe dayanmayan kaybı ifade ettiği” hüküm altına alındığı, yine 6446 Sayılı kanunun 14. maddesinde değişiklik yapan 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 17. maddesinin 4. fıkrasında ilgili faaliyete ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedellerini içeren kurul onaylı tarifenin hüküm ve şartları bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar hükmüne yer verdiği, 17. maddeye eklenen 10. fıkra ile de kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurular da ve açılan davalar da Tüketici Hakem Heyeti ile Mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğunun düzenlendiği, 6719 sayılı kanunun 6446 sayılı kanuna eklenen geçici 20. madde ile de kurul kararına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükmünün uygulanacağı hususunun düzenlendiği, 6446 sayılı kanunda yapılan 6719 sayılı kanunun değişikliği ile kurul tarafından belirlenen esaslara göre hazırlanıp, kurul tarafından onaylanan tarifelere uygun şekilde tahakkuk ettirilen faturalarda yer alan kayıp kaçak perakende satış hizmet maliyeti ve benzeri gibi kanunda sayılan kalemler bakımından 17. maddeye eklenen 10. fıkra ile mahkemece yapılacak incelemenin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluk denetimi ile sınırlı olduğunun ifade edildiği, bu sınırlamanın Anayasaya aykırı bulunarak iptal edildiği, ancak geçici 20.maddesinin Anayasaya uygun bulunması karşısında kayıp kaçak gibi bedellerin tüketiciden tahsil edilmesine ilişkin düzenlemelerin ve bu düzenlemelerin eldeki davalara da uygulanmasına ilişkin kanun hükmünün Anayasaya uygun bulunduğu anlaşılmakla dava konusuz kaldığından dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HMK’nun 331/1 fıkrasında davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde hakimin davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumlarına göre yargılama giderlerine hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda yargılamaya devam edilmesi ve davanın açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespiti ve tutumuyla dava açılmasına sebebiyet veren tarafın yargılama giderlerine mahkum edilmesi gerekmektedir. Dava konusu olayda ise 6719 sayılı yasa dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş olup, dava tarihindeki mevcut mevzuat hükümleri ile gerek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından verilen kararlar ve gerekse Yargıtay 3. H.D. tarafından verilen kararlarda kayıp-kaçak bedelinin istenmesi mümkün olduğundan davacı taraf iş bu davayı açmakla haklıdır. Bu nedenle davacı yararına maktu vekalet ücretine hükmetmek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Dava konusuz kaldığından dava hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 35,90.-TL bakiye karar harcından peşin alınan 29,20-TL harcın düşümü ile eksik kalan 6,70-TL bakiye ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Yargılama aşamasında davacı tarafından sarf edilen 61,70-TL dava başlangıç gideri, 106,50 -TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam: 168,20-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi 13/2. Maddesi uyarınca hesaplanan ve takdir edilen 1.000,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine ,
5- Davanın açıldığı tarihteki durum ve koşullar gözetilerek davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-…120 maddesi gereğince; taraflarınca yatırılan gider avansı ile varsa delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yanlara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır