Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/730 E. 2018/327 K. 28.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/730 Esas
KARAR NO: 2018/327
DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 30/06/2016
KARAR TARİHİ: 28/03/2018
Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, … adresinde davalı şirket ile imzaladığı Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi gereğince, münhasıran davalı şirkete ait akaryakıt ürünlerini sattığını, üst seviyedeki firma ( dağıtıcı ) genel olarak, finansal açıdan kuvvetli olup, mal veya hizmeti sağlayıcı konumda bulunduğundan, ticari iliştide alt seviyedeki firmayı ( Bayi ) istediği şekilde kontrol altında tutabildiğini, alt seviyedeki firmanın ürün veya hizmetin sağlama noktasında üst seviyedeki firmaya ( dağıtıcı ) bağımlı olduğundan, sözleşme dışı taleplerine karşı koyamadığını, taraflar arasında imzalanan taahhütname gereğince, toplam dağıtım kârı, ürün edinme bedelinin tavan fiyattan mahsubu neticesinde ortaya çıktığını, davalının, söz konusu toplam dağıtım kararının kurşunsuz benzin 95 oktan ürününde, katkılı benzin 95 oktan ürününde ve kurşunsuz benzin 98 oktan ürününde % 40, motorin ürününde % 25’in uhdesinde tutmak üzere kalan bedelin ürün bedeli olarak fatura edileceğinin kararlaştırıldığını, 19/09/2010 tarihinden sözleşmenin sona erdiği tarihe kadar toplam dağıtım karının tespiti sırasında ürün edinme bedeli yüksek gösterilmek suretiyle toplam dağıtım kârın müvekkili aleyhine değiştirildiğini, bu nedenle müvekkilinin elde ettiği kârın düştüğünü, davalının, taşıtmakit uygulaması sebebiyle müvekkilini zorunlu indirim uygulamasına tabi tuttuğunu, davalının, müvekkilinin tarafı olmadığı, müvekkilinin iradesini içermeyen bir sözleşmeyi müvekkiline uygulamak sureti ile haksız kazanç elde tetiğini, davalının, nihai tüketiciye uyguladığı indirim oranının bir kısmını müvekkiline yansıttığını, davalının sözleşme yaptığı nihai tüketicilere müvekkili şirket doğrudan ya da dolaylı bir şekilde bizzat indirim yapma taahhüdünde bulunmadığı halde, dikey anlaşmaların karakteri gereği ve 5015 Sayılı Petrol Piyasası Kanunu gereğince, sadece bayisi olduğu dağıtıcıdan ürün alınması zorunlululğundan kaynaklı bağımlılk sebebiyle taşıtmakit uygulamasına karşı çıkamadığını, taşıtmatik uygulamasının, davalı şirketin sağlayıcı, ürün tedarik konumunu kötü niyetli kullanması neticesinde müvekkili aleyhine bir uygulamaya dönüştüğünü belirterek, sonuç olarak; toplam dağıtımkârın tespitinin müvekkili aleyhine uygulanmasından kaynaklı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 500,00-TL ve taşıtmakit uygulamasından kaynaklı fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 500,00-TL olmak üzere toplam 1.000,00-TL nin davalıdan dava tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddiasının aksine davacı ile müvkekili arasındaki ticari ilişkinin 19/09/2010 tarihnide değil 27.6.2013 tarihnide başladığını, davacının, müvekkili ile akdettiği prokokol uyarınca, müvekkilinden satın aldığı ürünlerin satışını gerçekleştirdiğini, müvekkilinin, davacıya satışını gerçekleştirdiği ürünleri taraflar arasında akdedilen anlaşmalara uygun olarak davacıya faturalandırdığını, davacı da bu faturaları defterlerine kaydederek bedellerini herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin müvekkili şirkete ödediğini, TTK.21/2.maddesinde ” bir fatura alan kişi, aldığı tarihden itibaren 8 gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır ” şeklinde düzenlendiğini, dolayısı ile davacının faturaları kabul etmiş sayılacağını, ” TTK’nın 23/2.maddesi uyarınca, tebliğe rağmen faturayı süresinde itiraz ve iade etmeyerek, ticari defterlerine borç kaydeden tacir, fatura münderecatını aynen kabul etmiş ve faturayı gönderen taraf, faturaya dayalı bu alacağının varlığını TTK’nın 84 ve 85. madde hükmüleri ( HMK 222 ) uyarınca ispatlamış olur …” şeklinde düzenlendiğini, taşıtmakit uygulaması zorunlu bir uygulama olmayıp, davacı kendi isteği ile bu uygulamaya katıldığını, müvekkilinin taşıtmakit uygulamasına dahil olmayan bayilerinin bulunmasının bunun kanıtı olduğunu, öte yandan davacının müvekkili şirket müşterilerine yaptığı satış nedenyile zarara uğrama ihtimalinin de bulunmadığını, zira taşıtmakit sistemine dahil olmasa söz konusu taşıtmatik müşterilere ürün satamayacak olup, bu müşterilere taşıtmatik sistemi dışında ayrıca bir satış yaparak kâr elde edemeyeceğini, tacir olan davalının kendisi tarafından düzenlenen ve bedeli tahsil edilen faturalara ilişkin zarara uğradığı iddiasının dinlenmesinin dahi mümkün olmadığını belirterek, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini savunmuştur.
Tarafların tüm delilleri dosyaya ibraz ettikten sonra tarafların talebi halinde tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda dosyaya ibraz edilen tüm belge ve kayıtlar üzerinde gerektiğinde tarafların ticari defterleri üzerinde davalının sözleşme sürecinde tedarikçi sıfatını kötüye kullanarak dağıtım karını davacı aleyhinde uygulanap uygulanmadığı, davacının bundan dolaya zarara uğrayıp uğramadığı, taşıtmatik uygulamasındaki davacıy yansıtılmasının sözleşmeye aykırı olup olmadığı, ve taşıtmakit uygulamasından dolayı davacının zararar uğrayıp uğramadığı, varsa zararının miktarının tespiti noktasında bir akaryakıt bakiyilik sözleşmelerinde alanının uzman sektör bilirkişisi, bir mali müşavir bilirkişisi ve bir de ticaret hukuku ya da borçlar hukuku alanında uzman bilirkişi heyetinde rapor aldırılmasına ve 2.100,00-TL bilirkişi ücretini yatırması için davacı vekiline 2 haftalık kesin süre verilmiş ancak kesin süre içerisinde bilirkişi ücretleri yatırılmadığından, bilirkişi incelemesi yaptırılamamıştır.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde, davacının iddialarının değerlendirilmesi amacı ile bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ise de; kesin süre içerisinde bilirkişi ücreti yatırılamadığından, bilirkişi incelemesi yaptırılamamış olup, davacı taraf iddiasını ispata elverişli yasal delillerle kanıtlayamadığından, davanın reddine karar verilmiş, aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE
2- Alınması gereken 35.90-TL red harcından peşin alınan 29,20-TL nin düşümü ile kalan 6.70- TL bakiye ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesinin 13/2. Maddesi uyarınca hesaplanan ve takdir edilen 1.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine ,
5-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair davalı vekilinin yüzüne karşı davacının yokluğunda kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır